78 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, ona -arz yoluyla- Malik (b. Enes), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona Urve (b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) hastalandığında kendine muavvizât surelerini (İhlas, Felak ve Nas ) okur ve üzerine üflerdi. (Kendisi sesli okuyamayacak kadar) ağrıları artınca, onun üzerine (bu sureleri) ben okuyordum ve bereketini umarak onun (sav) eliyle bedenini meshediyordum."
Bize Harun b. Abdullah, ona Mekkî b. İbrahim, ona Ca'd (b. Evs), ona da Aişe b. Sa'd, babasının şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Mekke'de hastalanmıştım. Hz. Peygamber (sav) beni ziyarete gelmişti. Elini alnıma koydu. Sonra göğsümü ve karnımı sıvazlayıp 'Allah'ım! Sa'd'a şifa ver ve onun hicretini tamamla' diye dua etti."
Bize Süfyan, ona Ebu’z-Zinad, ona A’rec, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Tufeyl b. Amr ed-Devsî, Rasulullah’a (sav) gelerek şöyle dedi: 'Devs kabilesi isyan etti ve (İslam’dan) yüz çevirdi. Onlar için Allah’a beddua etsen.' Bunun üzerine Rasulullah (sav) kıbleye döndü ve ellerini kaldırdı. İnsanlar (Rasulullah’ın (sav) beddua edeceğini düşünerek) 'İşte şimdi helak oldular' dediler. Fakat Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım Devs kabilesine hidayet ihsan eyle ve onları (İslam’a) getir. Allah'ım Devs kabilesine hidayet ihsan eyle ve onları (İslam’a) getir' buyurarak (dua etti)."
Bize Abdula'la b. Hammad, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit el-Bünanî, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: Abdullah b. Ebu Talha'yı dünyaya geldiği zaman, Hz. Peygamber'e (sav) götürdüm. Hz. Peygamber (sav) aba adı verilen bir elbise içerinde devesini katranlıyordu. Bana; "yanında kuru hurma var mı" diye sordu. Evet dedim. Kendisine bir miktar hurma verdim. Onları ağzına atarak çiğnedi. Sonra çocuğun ağzını açtı ve hurmayı ağzının ortasına yerleştirdi. Çocuk, (hoşlandığından) dilini dolandırmaya başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "ensarın en sevdiği şey hurmadır" buyurdu ve çocuğun adını Abdullah koydu.
Bize İmrân b. Meysere, ona İbn Fudayl, ona Husayn; (T) Bana Üseyd b. Zeyd, ona Hüşeym, ona Husayn, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bana ümmetler gösterildi. Bir de baktım ki bir Peygamberler, kiminin yanında bir ümmet, kiminin yanında küçük bir grup, kimisi on kişiyle, kimi de beş kişi ile geçiyor, hatta yanında hiç kimse bulunmayan, tek başına geçen Peygamber de gördüm. Birden uzaktan büyük bir kalabalık göründü. “Ey Cibrîl, bunlar benim ümmetim mi?” diye sordum. Cebrâil “Hayır, sen şu ufka bak” dedi. Ufka bakınca çok büyük bir karaltı gördüm. “Senin ümmetin işte onlardır. Onların öncüsü olan yetmiş bin kişi hesap ve azap yoktur” dedi. Ben, “Niçin onlara hesap ve azap yoktur?” diye sorunca “Onlar ateşle dağlama ve rukye yapmaz, uğursuzluk telakkisine inanmazlar. Onlar sadece Rablerine güvenip dayanırlar” dedi. Bunun üzerine Ukkâşe b. Mıhsan ayağa kalktı ve “Beni onlardan kılması için Allah'a dua et” dedi. Rasulullah (sav) de, “Allah'ım, Ukkaşe'yi onlardan kıl” diye dua etti. Ardından bir başka adam kalktı ve o da “Beni de onlardan kılması için Allah'a dua ediver” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Bu hususta Ukkâşe seni geçti” buyurdu."