87 Kayıt Bulundu.
Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ
İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu da tuzludur, acıdır (boğazı yakar). Hepsinden de taze et (balık) yersiniz ve giyeceğiniz süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayıp da şükretmeniz için gemilerin, denizi yarıp gittiğini görürsün.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مِلْحٌ أُجَاجٌ
Bize Ebu Said el-Eşec, ona Hafs b. Ğıyâs ve Ebu Halid el-Ahmer, ona Haccac b. Ertat, ona Riyâh b. Abîde, ona Ebu Saîd'in kardeşinin oğlu /Mevlâ Ebu Saîd, ona da Ebu Saîd rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) bir şey yediği veya içtiği vakit "bizi yediren, içiren ve Müslüman kılan Allah'a hamdolsun" derdi.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مُسْلِمِينَ
Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. (Allah'ın verdiği nimete şükredecekleri yerde nankörlük ettiler, böylece kendilerine zulmettiler. Yüce Allah da yeryüzünü onların zulüm ve küfürlerinden temizlemek için onları helâk etti.)
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Humeyd b. Mâlik b. Huseym rivayet etti: Ebu Hüreyre ile onun Akîk’teki arazisinde oturuyordum. Medine halkından bir grup, binekleri üzerinde ona doğru geldiler ve (daha sonra) indiler. Bunun üzerine Ebu Hüreyre, "Anneme git ve ona de ki oğlun sana selâm ediyor ve bize bir şey ikram etsin diyor." Annesi de üç arpa ekmeği, bir miktar zeytinyağı ve tuzu bir tepsiye koydu. Ben de onu başımın üzerine koyup onlara götürdüm. Yiyeceği onların önüne koyunca Ebu Hüreyre tekbir getirdi ve "İki siyah yani hurma ve sudan başka yiyecek bir şeyimiz yokken bizi ekmekle doyuran Allah’a hamdolsun", dedi. Onlar dönüp gidince (bana) "Koyunlarına iyi bak, onların üzerindeki toz ve toprağı al, ağıllarını temiz tut, bir köşesinde namazını kıl. Çünkü onlar cennet hayvanlarındandır. Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, sahibi nezdinde bir koyun sürüsünün Mervân’ın evinden daha değerli olacağı günün gelmesi yakındır" dedi.
Açıklama: Ebu Hüreyre'nin annesi, kafir olmasına rağmen Medine'de yaşıyordu. Ebu Hüreyre onu İslam'a davet etmesine rağmen uzun müddet bunu reddetmişti. Allah Resûlü'nün duasının bereketiyle İslam'ı kabul etmiş (Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 158) ve sonrasında nispeten uzun müddet yaşamıştır. Ebu Hüreyre'nin annesinin ismi hakkında ihtilaf edilmesine rağmen Ümeyme olduğu zikredilir (İbn Hacer, İsâbe, VII, 512 -Şamile-) Koyunların cennet hayvanı olması onun cennette yaratılacak hayvanlar arasında olması anlamına geleceği gibi (İbn Kuteybe, Te'vîl, s. 244 -şamile-) cennette onlara benzeyen canlılar bulunacağı için benzerlik nedeniyle koyuna cennet hayvanı denmiş olabilir (Zürkânî, Şerhü'l-Muvatta, IV, 399 -Şamile-). Hadiste “Mervân’ın evi” diye sözü edilen Mervân b. el-Hakem’in (ö. 65/685) evidir. Bu ev, Medine’nin en kıymetli evi olduğu için Araplar bunu atasözü olarak kullanmaktaydılar. (Bkz. İbn Abdülber, İstizkâr, thk. Sâlim Muhammed Atâ, Muhammed Ali Muavvız, Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-ilmiyye,1421/2000, VIII, 384.) (Muhammet Beyler) O dönemde şehirlerde patlak verecek olan iç karışıklıklarda bulunmak yerine koyun sürüsüne sahip olmak suretiyle dağ başında koyunlarını otlatmanın daha faziletli olduğu anlatılmak istenmiştir. Her ne kadar Ebu Hüreyre bu ifadeleri Hz. Peygamber'e izafe etmemiş ise de söz konusu mesajın Allah Resulü'nden alındığı söylenebilir. Zira aynı konu merfû hadislerde de işlenmektedir (İbn Abdilberr, İstizkâr, VIII, 384;Zürkânî, Şerhü'l-Muvatta, IV, 399 -Şamile-).
Bana Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr (hadis Züheyr’in lafızlarıyla rivayet edilmiştir), onlara Kasım b. Malik, ona da Asım b. Küleyb'in rivayet ettiğine göre Ebu Bürde şöyle demiştir: “(Babam) Ebu Musa, Fadl b. Abbas’ın kızının evindeyken onun yanına girdim. Bir ara hapşırdım. (Babam) bana dua etmedi/Yerhamükallah demedi. Sonra Fadl’ın kızı hapşırdı, babam ona dua etti/Yerhamükallah dedi. Biraz sonra ben annemin yanına döndüm ve olanları anlatım. Ebu Musa annemin yanına gelince annem ona “Oğlum yanında hapşırmış ama sen ona dua etmemişsin. Fadl’ın kızı hapşırınca dua etmişsin!” dedi. Bunun üzerine Ebu Musa; “Oğlun hapşırdı ama Allah’a hamd etmedi/Elhamdülillah demedi. Ben de ona dua etmedim. Fadl’ın kızı ise hapşırdı ve Elhamdülillah dedi. O sebeple ben de ona dua ettim. Zira ben Rasulullah’ın (sav) “Biriniz hapşırır da Elhamdülillah derse, siz de ona dua edin/Yerhamükallah deyin. Elhamdülillah demezse siz de ona dua etmeyin/Yerhamükallah demeyin!” buyurduğunu işittim.” dedi.
Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.
Bize Harun b. Ma'ruf ve Harun b. Said el-Eylî, onlara İbn Vehb, ona Ebu Sahr, ona İbn Kuseyt, ona Urve b. Zübeyr, ona da Aişe (r. anha) şöyle rivayet etmiştir: Allah Rasulü (sav) ayakları patlayacak hale gelene kadar namaz kılardı. Aişe, 'Geçmiş ve gelecek tüm günahların bağışlandığı halde niçin böyle yapıyorsun?' dedi. Hz. Peygamber (sav) de: "Ey Aişe! Şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren metin şöyledir: أَنَا سَيِّدُ وَلَدِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلَا فَخْرَ
Açıklama: لَمْ يَشْكُرْ النَّاسَ لَمْ يَشْكُرْ اللَّهَ kısmı sahih liğayrihîdir. Bu isnad ise zayıftır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الجماعة رحمة والفرقة عذاب