580 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Eban rivayet etti ve şöyle dedi: Bize Yahya, Ebu Cafer'den, o Ata b. Yesar'dan, o da Ebu Hureyre'den (ra) şöyle rivayet etti: Bir adam elbisesini (yere) iyice sarkıtmış bir halde namaz kılıyordu. Hz. Peygamber (sav) ona "git ve abdest al," buyurdu. Adam gidip abdest aldı. Sonra Hz. Peygamber (sav) tekrar geldi ve ona "git ve abdest al" dedi. Adam gidip tekrar abdest aldı ve geldi. Başka bir adam Ey Allah resulü! Neden tekrar tekrar abdest almasını emrettiniz? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "elbisesini yerlerde sürüyerek namaz kılıyordu, Allah böyle namaz kılan kimsenin namazını kabul etmez," buyurdu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona Hasan b. Ubeydullah, ona İbrahim b. Süveyd, ona Abdurrahman b. Yezid, ona da Abdullah b. Mesud şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) gecelediği zaman şöyle dua ederdi: "Geceledik. Bütün mülk de Allah’ın olarak geceye ulaştı. Hamd, Allah'a mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur. Onun ortağı yoktur." Hasan şöyle dedi: Zübeyd bana rivayet ettiğine göre o bu hadiste şunu ezberlemiş: "Mülk onundur. Hamd onundur. O her şeye kadirdir. Allah'ım senden bu gecenin hayrını dilerim. Bu gecenin şerrinden sana sığınırım. Ondan sonrakilerin şerrinden de sana sığınırım. Allah'ım tembellikten ve kibrin kötülüğünden sana sığınırım. Allah’ım Cehennem'deki ve kabirdeki azaptan sana sığınırım."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Kureyşli bir genç elbisesini yerde sürüyerek Ebu Hureyre’nin yanından geçti. Ebu Hureyre de ona şöyle dedi: Ey kardeşimin oğlu! Ben Rasulullah’ı işittim: “Her kim kibirlenmek için elbisesini (yerde) sürüklerse Allah ona kıyamet günü rahmet nazarıyla bakmaz” buyuruyordu."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona Hasan b. Ubeydullah, ona İbrahim b. Süveyd, ona Abdurrahman b. Yezid, ona da Abdullah şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) gecelediği zaman şöyle dua ederdi: "Geceledik. Bütün mülk de Allah’ın olarak geceye ulaştı. Hamd, Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur. Onun ortağı yoktur." Abdullah, sanırım Hz. Peygamber (sav) bu sözlere şunları da ekledi dedi. "Mülk onundur. Hamd onundur. O her şeye kadirdir. Allah’ım senden bu gecenin hayrını dilerim. Bu gecenin şerrinden sana sığınırım. Ondan sonrakilerin şerrinden de sana sığınırım. Allah’ım tembellikten ve kibrin kötülüğünden sana sığınırım. Allah'ım! Cehennem'deki ve kabirdeki azaptan sana sığınırım." Sabaha ulaşınca da "sabaha erdik, mülkte Allah'ım olarak sabaha erdi" diye dua ederdi.
Bana Mâlik, Ebu’z-Zinâd’dan, o el-A‘rec’den, o Ebu Hureyre’den rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Küfrün başı doğu tarafındadır. Büyüklenme ve kibirlenme deve ve at sahiplerinin, çadırlarda yaşayan kaba insanların özelliğidir. Sükûnet ise koyun sahiplerinin özelliğidir."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Hasan b. Ubeydullah, ona İbrahim b. Süveyd, ona Abdurrahman b. Yezid, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Allah Rasulü (sav) gecelediği zaman şöyle derdi: "Geceledik ve bütün mülk de Allah’a ait olarak geceye ulaştı. Hamd, kendisinden başka ilah olmayan Allah'a mahsustur. O tektir, ortağı yoktur. Allah'ım! Bu gecenin ve gece içinde bulunanların hayrını Senden isterim. Gecenin ve içinde bulunan şeylerin şerrinden de Sana sığınırım. Allah'ım! Tembellikten, kocamışlığın düşkünlüğünden, yaşlılığın sıkıntılarından, dünyanın fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım." [Hasan b. Ubeydullah der ki: Zübeyd, İbrahim b. Süveyd, ona Abdurrahman b. Yezid, ona da Abdullah'tan merfû olarak Allah Rasulü'nün (sav) şöyle buyurduğunu ilave etti: "Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’nadır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir."]
Bize Ubeydullah b. Sa’d b. İbrahim, ona Yakub, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysan, ona A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Cennetle cehennem çekişip rablerine müracaat ettiler. Cennet 'Ey Rabbim! Neden hep bana sadece insanların zayıf ve düşkünleri giriyor' dedi. Cehennem de 'Ben de büyüklenen zorba kimseler için seçildim' dedi. Yüce Allah cennete 'Sen benim rahmetimsin' buyurdu. Cehenneme 'Sen benim azabımsın, dilediğim kişiye seninle azap ederim. Her ikinizin de dolmaya hakkı vardır' buyurdu. Cennete gelince Allah yarattıklarından kimseye zulmetmez. Cehennem için de Allah dilediği kişileri yaratır. Bunlar oraya atıldığında cehennem 'Daha yok mu?' diye üç defa sorar. Sonunda Allah ona ayağını koyar ve Cehennem dolar. Sonra ağzı dürülüp kapanır ve 'yeter, yeter, yeter' der."
Bize Yahya b. İshak, İbn Lehîa, ona Halid b. Ebu İmrân, ona Kasım b. Muhammed, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: "Hz. Peygamber’e (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! Kıyamet günü seven kişi sevdiğini hatırlar mı?' diye sordum, bana şöyle dedi: Ey Aişe! Üç yerde (kimse) kimseyi hatırlamaz: (1) Mizan (amel terazisi) kurulduğunda. Kişi terazisi ağır mı gelecek, hafif mi olacak diye düşünürken. (2) Kitaplar uçuştuğu vakit. Kişi defterini sağ elinden mi sol elinden mi alacağını düşünürken hatırlayamaz. (3) Ateşten bir boynun çıkıp üzerlerine sarıldığı, üzerlerine öfkeyle yürüdüğü vakit. O boyun şöyle der: Üç kişiye görevlendirildim, üç kişiye görevlendirildim: Allah’tan başka ilah edinen kimseye, Hesap gününe inanmayan kimseye ve Zorbalık yapan inatçı kişiye. Sonra, o boyun insanların üzerine sarılarak, onları yakalayıp ateşin derinliklerine savurur. Cehennem üzerine (uzatılmış), kıldan daha ince, kılıçtan daha keskin bir köprü vardır. Üzerinde kancalar ve dikenler bulunur ve bu kancalar Allah’ın dilediği kimseleri yakalayıp alır. İnsanlar bu köprüden, kimi göz kırpması gibi hızlı, kimi şimşek gibi, bazısı rüzgar gibi, bazısı da iyi koşan atlar ve binek hayvanları gibi geçerler. Melekler 'Rabbim! Selamet ver! Rabbim! Selamet ver!' diye dua ederler. Bazıları selametle geçer. Bazıları, yaralanıp çizilerek geçer. Bazıları da yüzüstü ateşe yuvarlanarak düşer."
Bize Abdürrezzak, ona Ma‘mer, ona da Harun b. Riâb'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Size bana en sevimli geleninizi ve bana en yakın olanınızı haber vermeyeyim mi?” Orada bulunanlar “Evet, ey Allah’ın rasulü” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Ahlakı en güzel olanlar, mümin kardeşleriyle iyi geçinenlerdir” buyurdu. Sonra “Size bana en sevimsiz geleninizi ve benden en uzak olanınızı haber vermeyeyim mi?” diye sordu. Orada bulunanlar “Evet, ey Allah’ın resulü!” dediler. “Gereksiz yere çok konuşanlar, konuşurken avurtlarını şişirenler ve konuşurken değirmen gibi çak çak edenler” buyurdu. Oradakiler “Ey Allah’ın resulü! Gereksiz yere konuşanları ve konuşurken avurtlarını şişirenleri anladık, ama bu konuşurken değirmen gibi çak çak edenler kimlerdir?” diye sordular. “Kibirlenenlerdir” buyurdu."
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası, ona da Ebu Hüreyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sadaka hiçbir zaman malı azaltmaz. Kişi affettiğinde Allah ancak onun izzet ve şerefini artırır. Bir kimse Allah için tevazu gösterdiğinde Allah onun derecesini yükseltir." Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle dedi: Bu konuda Abdurrahman b. Avf'dan, İbn Abbas'tan, Ebu Kebşe el-Enmârî'den – adı Ömer b. Sa’d’dır- hadis rivayet edilmiştir. Bu hasen sahih bir hadistir.