580 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Hâşim, ona Abdülhamid, ona Şehr b. Havşeb, ona Bir adam, ona da Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Bir kişi öldüğü zaman, kalbinde hardal tanesi kadar kibir varsa cennetin kokusunu alamaz ve onu göremez' buyurdu. Ebu Reyhâne isimli Kureyşli bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü! Ben güzelliği seviyorum. Kırbacımın kayışının, hatta terliğimin tokasının bile güzel olmasını isterim' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Bu kibir değildir. Şüphesiz ki Yüce Allah güzeldir ve güzelliği sever. Ancak kibir hak yoldan şaşmak ve insanları hor görmektir' buyurdu."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bana Muhammed b. Ğureyr ez-Zührî, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih, ona İbn Şihâb, ona da Ubeydullah b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: İbn Abbâs ile Hür b. Kays b. Hisn el-Fezârî, Hz. Musa’nın arkadaşının kim olduğu hakkında tartıştılar. İbn Abbâs, onun Hızır olduğunu iddia etti. O sırada yanlarından Übeyy b. Ka’b geçiverdi. İbn Abbâs hemen onu çağırıp "ben ve arkadaşım, Hz. Musa'nın buluşmak için fırsat aradığı arkadaşının kim olduğu konusunda tartıştık. Sen onun hakkında Hz. Peygamber’in (sav) bir şey dediğini duydun mu?" diye sordu. Übey b. Ka’b "evet, ben Hz. Peygamber'in şöyle dediğini duydum" dedi. "Hz. Musa, İsrailoğullarından bir topluluk arasında bulunduğu sırada bir adam geldi ve ona 'Senden daha bilgili bir kimse tanıyor musun, Ey Musa?' diye sordu. Hz. Musa 'Hayır, tanımıyorum' cevabını verdi. Bunun üzerine Yüce Allah ona 'Bilakis, kulumuz Hızır vardır' buyurdu. Hz. Musa, Hızır’a ulaşmak için Allah’a niyazda bulundu, Yüce Allah balığı bu buluşma için bir işaret kıldı ve Hz. Musa'ya 'balığı kaybettiğin zaman (kaybettiğin yere) geri dön. (Orada) onunla buluşacaksın' denildi. Hz. Musa, denizde balığın peşini takip ediyordu. o sırada genç (hizmetçisi) Hz. Musa’ya 'kayaya sığındığımız zaman ben balığı unuttum. Onu bana ancak şeytan unutturdu' dedi. Hz. Musa 'aradığımız tam da buydu' dedi ve izleri üzerine gerisin geriye dönüp orada Hızır’ı buldular. İşte Allah’ın (ac) kitabında onların durumuna dair anlattığı şey budur."
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona Şube, ona Ma'bed b. Halid, ona da Harise b. Vehb şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav); "size cennetlikleri haber vereyim mi" buyurdu. (Sahabe); evet dedi. Hz. Peygamber (sav); "güçsüz ve insanlar tarafından da zayıf görülen kişilerdir. Onlar Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerini boşa çıkarmaz" buyurdu. Sonra Allah Rasulü (sav); "size cehennemlikleri haber vereyim mi" buyurdu. (sahâbe yine); evet dedi Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "kalbi katı, mal biriktiren ve cimrilik yapan, kibirli kimselerdir" buyurdu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Veki', ona Süfyan, ona Mabed b. Halid, ona da Harise b. Vehb el-Huzaî, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Size cennetlikleri haber vereyim mi? Zayıf ve mütevazı, insanlar tarafından da zayıf görülen kişilerdir. Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerinde sadık çıkarır. Size cehennemlikleri haber vereyim mi yemesine düşkün, seviyesiz ve kibirli kimselerdir."
Açıklama: Hadis sahihtir ancak isnadda inkıta' vardır. Hilâs, Ebû Hureyre'den hadis işitmemiştir. Fakat o mütâbi'dir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona Amr, ona da Said b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Abbas'a “Nevf el-Bikâlî, rivayette bahsi geçen Musa’nın, peygamber olan Hz. Musa değil başka bir Musa olduğunu söylüyor” dedim. İbn Abbas “Allah'ın düşmanı yalan söylemiş” dedi. Bize Übey b. Ka'b'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Musa Peygamber İsrailoğulları arasında konuşma yapmak için ayağa kalktı. O sırada kendisine “insanların en bilgili olanı kimdir?” diye soruldu. Musa “benim” dedi. Yüce Allah onu kınadı. Çünkü bu konuda ona bilgi vermemişti. Allah ona 'iki denizin birleştiği yerde kullarımdan biri var, o senden daha çok bilgilidir' buyurdu. Bunun üzerine Musa 'ya Rab, ona nasıl ulaşabilirim?' diye sordu. Allah 'sepetin içine bir balık koy, onu nerede kaybedersen o kulum da oradadır' buyurdu. Hz. Musa, hizmetçisi Yuşa b. Nun’u da berberine alarak, sepetin içine bir balık koyup yola çıktılar. Bir kayalığa gelince başlarını koyup uyudular. Balık sepetten çıktı ve denize doğru kendine bir yol açarak ilerleyip gitti. Böyle bir yolun açılmasına Musa ve hizmetçisi çok şaşırdılar. Gece ve gündüzlerinin kalan kısmında yola devam ettiler. Sabah olunca Musa hizmetçisi Yuşa’ya “öğle yemeğimizi getir, bu seyahat bizi çok yordu” dedi. Hz. Musa emredildiği yeri geçene kadar herhangi bir yorgunluk hissetmemişti. Hizmetçisi ona 'gördün mü, kayalıkta dinlendiğimizde balığı nasıl da unuttum' dedi. Hz. Musa 'istediğimiz de buydu' dedi ve izlerini takip edip geldikleri yerden geriye döndüler. Kayalığa vardıklarında elbisesine bürünmüş bir adam gördüler. Hz. Musa ona selam verdi. Hızır 'senin diyarında bu selam nereden?' diye sordu. Hz. Musa 'ben Musa’yım' diye cevap verdi. Hızır (as) 'İsrail oğullarının Musa’sı mı?' diye sordu. O da 'evet' dedi. 'Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tabi olayım mı?' diye sordu. (Hızır) 'sen bana sabredemezsin. Ey Musa ben de Allah’ın bana verdiği öyle bir bilgi var ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah’ın sana öğrettiği ama benim bilmediğim şeyleri biliyorsun” dedi. Hz. Musa “inşallah benim sabırlı olduğumu ve emrine isyan etmeyeceğimi göreceksin' dedi. Sahilde yürümeye başladılar, binecek bir gemileri yoktu. Oradan bir gemi geçti. Kendilerini taşımaları için gemicilerle konuştular, Hızır onlara tanıdık çıktığı için onları gemiye ücretsiz aldılar. Bir serçe gelip geminin kenarına kondu ve denizden bir iki yudum aldı. Hızır 'benim ilmimle senin ilmin, Allah’ın ilmini bu serçenin denizden aldığı bir yudum kadar eksiltmez' dedi. Ondan sonra geminin tahtalarından birini söktü. Musa 'bizi gemilerine hiçbir ücret talep etmeden alan insanların gemilerini mi batıracaksın?” dedi. Hızır “ben sana, benimle birlikte sabredemezsin demedim mi?' dedi. Hz. Musa 'unuttuğum şey için beni kınama' buyurdu. Hz. Musa’nın ona ilk karşı çıkışı unutma sebebiyleydi. Yollarına devam ettiler. Diğer çocuklarla oynayan bir çocuk gördüler. Hızır (as) çocuğun başından tutup onu kopardı. Musa 'tertemiz bir canı haksız yere mi öldürüyorsun?' diye şaşkınlıkla sorunca Hızır 'ben sana, benimle sabredemezsin demedim mi?' diye cevap verdi." İbn Uyeyne der ki: Bu ikincisi birincisinden daha bilinçli bir itirazdı. "Sonra yollarına devam ettiler. Bir köye vardılar ve ahaliden yemek istediler. Ahali onları misafir etmek istemedi. Yolda yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır o duvarı düzeltti. Eliyle sıvazlayıp düzeltiverdi. Hz. Musa ona “istesen bunun için bir ücret alabilirdin' dedi. Hızır 'İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” diye karşılık verdi.' Hz. Peygamber (sav) "Allah, Musa’ya rahmet eylesin. Keşke sabretseydi de aralarında geçecek olaylar anlatılsaydı." buyurdu.
Bize Ebu'r-Rebî' ez-Zehrânî, ona İsmail b. Cafer, el-Alâ'dan, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Sadaka hiçbir zaman malı azaltmaz. Kişi affettiğinde Allah ancak onun izzet ve şerefini artırır. Bir kimse Allah için tevazu gösterdiğinde Allah onun derecesini yükseltir."
Bize Ebu Abdullah el-Hâfız, ona Ebu Bekir b. İshak imla yoluyla, ona Ebu Müsennâ ve Muahmmed b. İsa es-Seken ve Hişâm b. Ali, onlara Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî, ona Davut b. Kays, ona Amir b. Küreyz'in azadlısı Ebu Said, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinizin aleyhinde fiyatları kızıştırmayınız. Birbirinize sırt çevirip, dargın durmayınız. Birbirinizin pazarlığı bitmiş alışverişini bozmayınız. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olunuz. Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz. Onu küçük görmez. Üç defa kalbini göstererek takva işte buradadır. Bir kişiye kötülük olarak Müslüman kardeşini küçük görmesi yeter. Tüm Müslümanların canı, malı ve namusu Müslüman'a haramdır." [Bu hadisi Müslim Sahîh adlı eserinde el-Ka'nebî'den rivayet etmiştir.]