Giriş

Bize İshak b. İbrahim, ona Veki', ona Malik b. Miğvel, ona Talha b. Musarrif, ona da Said b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Abbas; ah perşembe günü! Ne perşembe günü idi o dedi, ardından göz yaşları akmağa başladı. Hatta göz yaşlarını yanakları üzerinde gördüm. Sanki inci dizisi idiler. Sonra da şöyle dedi: Rasulullah (sav); "bana kürek kemiği ve kalem -yahut tahta ve kalem- getirin, size bir daha asla sapmayacağınız bir nâme yazayım" buyurdu. Bunun üzerine yanındakiler; gerçekten Rasulullah (sav) sayıklıyor dediler.


    Öneri Formu
1350 M004233 Müslim, Vasiyye, 21

Bize Muhammed b. Sinan, ona Fuleyh, ona Ebu Nadr, ona Ubeyd b. Huneyn, ona Busr b. Said, ona Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) bir hutbe vererek şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah, bir kulunu dünya ile nezdinde bulunan arasında seçim yapmakta serbest bıraktı. O da Allah nezdinde olanı seçti." Bunun üzerine Ebu Bekir (ra) ağladı. Ben kendi kendime “bu ihtiyar niye ağlar ki? Allah bir kulunu, dünya ile kendi katında olan arasında seçim yapmak arasında serbest bırakmış, o da Allah katında olanı seçmiş” dedim. Meğer o kul Rasulullah (sav), Ebu Bekir de bizim aramızda en bilgili olanmış. Allah Rasulü "Ey Ebu Bekir sen ağlama. Çünkü arkadaşlık ve mal konusunda insanlar arasında bana en çok iyiliği dokunmuş kişi Ebu Bekir’dir. Eğer ben ümmetim arasından candan bir dost edinecek olsaydım muhakkak Ebu Bekir’i edinirdim. Fakat İslam’ın kardeşliği ve onun sevgisi daha üstündür. Mescide açılan ne kadar kapı varsa Ebu Bekir’in kapısı dışında hepsi kapatılsın" buyurdu.


    Öneri Formu
2708 B000466 Buhari, Salat, 80

Fâtıma der ki: Peygamber (sav) ölmeden önceki hastalığında, vefat edeceğini bana gizlice haber verdi. Bunun üzerine ben ağladım. Sonra bana, yine gizlice, hane halkından kendisine ilk kavuşan kimsenin ben olacağımı haber verdi. Bu­na da (sevinip) güldüm.


    Öneri Formu
34363 B003626 Buhari, Menakıb, 25

Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer; (T) Bana Abdullah b. Muhammed, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: Peygamber'in (sav) vefatı yaklaştığı zaman, ev­de içlerinde Ömer b. Hattâb'ın da olduğu bir gurup adamın bulunduğu bir sırada Rasulullah (sav) "gelin size bir yazı (vasiyet) yazayım ki bundan sonra yolunuzu şaşırmayasınız" buyurdu. Ömer “Hz. Peygamber'in (sav) hastalığı ağırlaştı. Yanınızda Kur'an vardır. Bize Allah'ın Kitabı yeter” dedi. Bunun üzerine evdeki sahabîler ihtilâfa düştüler ve münakaşa edip çekiştiler. Onlardan kimi “yazacak bir şey uzatın da Rasulul­lah (sav) sizler için bir yazı (vasiyet) yazsın ki bundan sonra yolunuzu şaşırmayasınız” dedi. kimi de Ömer'in dediği sözü söyledi. Yanında gürültü ve münakaşa çoğalınca Hz. Peygamber (sav) onlara "kalkın yanımdan gidin" buyurdu. Ubeydullah der ki: İbn Abbâs bu hadisin sonunda “bütün bu ihtilaf ve gürültü musibeti, Rasulullahın (sav) sahabîler için yazmak istediği bu yazıya engel oldu” demiştir. Bize Ma'mer ibn Râşid, ez-Zuhrî'den; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan haber verdi ki, İbn Abbâs (R) şöyle demiştir: Rasûlullah'ın vefatı yaklaştığı zaman, evinde, içlerinde Umer ibnu'l-Hattâb'ın da bulunduğu birtakım adamlar varken, Peygamber (S): — "Haydin (bana yazı yazacak bir şey getiriniz de) size bir ki-tâb (yânı vasiyetname) yazdırayım ki, bundan sonra yolunuzu şaşır-mayasınız!" buyurdu. Bunun üzerine Umer: — Peygamber'in hastalığı muhakkak ağırlaşmıştır. Yanınızda ise Kur'ân vardır. Bize Allah'ın Kitabı yetişir! dedi. Bunun üzerine evde bulunanlar ihtilâfa düşüp husûmete başla­dılar: Onlardan kimi "Yazı takımı getiriniz, Peygamber size bir ki-tâb yazsın ki, kendisinden sonra yolunuzu şaşırmayasınız!" diyordu. Kimi de Umer'in söylediği sözü söylüyordu. Peygamber'in yanında ko­nuşma ve ihtilâfı çoğalttıkları zaman Rasûlullah: — "(Haydi yanımdan) kalkınız!" buyurdu. Râvî Ubeydullah şöyle dedi: İbn Abbâs bu hadîsi tahdîs ettiği sı­rada: — Onların ihtilâf etmeleri ve karışık gürültülerinin sebeb oldu­ğu o musibet ne büyük bir musibettir ki, Rasûlullah ile onlara yaz­mak istediği bu kitâb arasına engel oldu! der idi


    Öneri Formu
17773 B005669 Buhari, Merdâ, 17

Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Peygamber'in (sav) vefatı yaklaştığı zaman, ev­de içlerinde Ömer b. Hattâb'ın da olduğu bir gurup adamın bulunduğu bir sırada Rasulullah (sav) "gelin size bir yazı (vasiyet) yazayım ki bundan sonra yolunuzu şaşırmayasınız" buyurdu. Ömer “Hz. Peygamber'in (sav) hastalığı ağırlaştı. Yanınızda Kur'an vardır. Bize Allah'ın Kitabı yeter” dedi. Bunun üzerine evdeki sahabîler ihtilâfa düştüler ve münakaşa edip çekiştiler. Onlardan kimi “yazacak bir şey uzatın da Rasulul­lah (sav) sizler için bir yazı (vasiyet) yazsın ki bundan sonra yolunuzu şaşırmayasınız” dedi. kimi de Ömer'in dediği sözü söyledi. Yanında gürültü ve münakaşa çoğalınca Hz. Peygamber (sav) onlara "kalkın yanımdan gidin" buyurdu. Ubeydullah der ki: İbn Abbâs bu hadisin sonunda “bütün bu ihtilaf ve gürültü musibeti, Rasulullahın (sav) sahabîler için yazmak istediği bu yazıya engel oldu” demiştir.


    Öneri Formu
29614 B007366 Buhari, İ'tisâm, 26

Bize Ebu Nuaym, ona Abdurrahman b. Süleyman b. Hanzala (b.?) el-Ğasîl, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Rasulullah (sav), son hastalığında, üzerinde bir aba ve başına boz renkte sarık sarılmış olduğu hâlde çıkıp geldi ve varıp minbere oturdu. Allah'a hamdu sena etti sonra da şöyle buyurdu: "Şimdi (ey Ashabım), Müslümanlar çoğalıyor, ama Ensâr azalıyor. Öyle ki onların insanların arasındaki konumu yemek içindeki tuz kadar olmuştur. Sizden her kim, insanların bir kısmına zararı, bir kısmına faydası dokunacak herhangi bir iş başına geldiğinde onların iyilerinin iyiliğini kabul etsin, kötülerinin kötülüklerini de affetsin." İbn Abbâs der ki: Bu Hz. Peygamber'in (sav) en son oturumuydu.


    Öneri Formu
34365 B003628 Buhari, Menakıb, 25


    Öneri Formu
1353 M004234 Müslim, Vasiyye, 22

Bana Muhammed b. Abdullah b. Havşeb, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Urve, ona Âişe şöyle demiştir: Ben Peygamber'den (sav) "ölüm hastalığı halinde bir peygambere mutlaka dünya ile ahiretten birini seçme imkanı sunulur" dediğini işitirdim. Peygamber'in (sav) de ölüm hastalığında boğazı kısılıp sesi değişerek ahirete göç­me hâli geldiğinde "işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, Sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler" (Nisâ, 69) ayetini sonuna kadar okuduğunu işittim ve Rasulullah'ın da bu iki tercih arasında serbest bırakıldığını anladım.


    Öneri Formu
31703 B004586 Buhari, Tefsir, (Nisâ) 13

Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona Fırâs, ona Âmir, ona Mesrûk, ona da müminlerin annesi Âişe şöyle demiştir: (Ölüm hastalığı esnasında) Peygamber'in bütün kadınları toplu olarak onun yanında bulunuyorduk. Bizden hiçbir kadın ayrı bırakılmış değildi. Fâtıma (as) yürüyerek bize doğru yönelip geldi. Allah'a yemin ederim ki, Fâtıma'nın yürüyüşü tıpkı Rasulullah'ın yürüyüşüne ben­zerdi. Rasulullah (sav), Fâtıma'nın gelişini görünce, onu "merhaba kızım" diye selamla karşıladı. Sonra onu sağ yahut sol yanına oturtup ona gizlice bir şey söyledi. Bunun üzerine Fâtıma hüngür hüngür ağladı. Rasulullah (sav) onun hüznünü görünce, ona ikinci defa gizlice bir şey daha söyledi. Bunun üzerine Fâtıma gülmeye başladı. Kadın­ları arasından ben, Fâtıma'ya hitaben “Rasulullah (sav) biz kadınlar arasından sana gizlice, özel bir şey söyledi. Sonra sen ağlamağa başladın” dedim. Sonra Rasulullah (sav) kalkınca ben Fâtıma'ya “Rasulullah'ın sana gizlice söylediği şey ne idi?” diye sordum. Fâtıma “Ben, Rasulullah'ın gizlice söylediği sırrını ifşa edip yayacak değilim” dedi. Rasulullah (sav) vefat ettiği zaman, yine ben Fâtıma'ya hitaben “ Senin üzerinde bulunan hakkım hatırına o sırrı bana söyle” dedim. Fâtıma “Şimdi evet” dedi ve o sırrı haber verip şöyle dedi: Rasulullah (sav), birinci defasında, Cibril'in her sene bir defa bütün Kur'an'ı kendisiyle mukabele ettiğini söyledi ve "bu sene Cibril Kur'ân'ı benimle iki kere mukabele etti. Bunu da ecelin yaklaşmış olmasından başka bir şey olarak gör­müyorum. Sen Allah'ın emrine boyun bük ve sabret. Çünkü ben senin için ne güzel bir öncüyüm" buyurdu. Bunun üzerine ben o gördü­ğün şekilde ağladım. Rasulullah (sav) benim üzüldüğümü görünce ikinci defa bana gizlice "ey Fâtıma, sen mümin kadınlarının efendisi olmaya razı olmaz mısın" -yahut- "bu ümmetin kadınlarının efendisi ol­maya razı olmaz mısın?" buyurdu


    Öneri Formu
22959 B006285 Buhari, İsti'zan, 43


    Öneri Formu
20706 B002588 Buhari, Hibe, 14