345 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim b. Musa, ona İsa b. Yunus, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle söylemiştir: Zürayk oğullarından Lebib b. A'sam adında bir adam Rasulullah'a (sav) sihir yaptı. Bundan dolayı Rasulullah (sav) yapmadığı bir işi yaptığını zannediyordu. Nihayet günün birinde veya gecenin birinde benim yanımda iken dua etti, yine dua etti. Sonra da bana şöyle dedi: "Ey Aişe! Aklımı kurcalayan sorunun cevabını Allah'ın bana verdiğini bildin mi? Bana iki adam geldi. Bunlardan birisi baş ucumda diğeri ise ayak ucumda duruyordu. Biri diğerine; 'Bu şahsın hastalığı nedir?' diye sordu. Diğeri 'Sihirlenmiştir' dedi. Öteki; 'Buna kim sihir yaptı' deyince diğeri, 'Lebib b. A'sam' cevabını verdi. Sonra, 'Hangi seyle yapıldı?' diye sordu. O da: 'Bir tarak, saç sakal kılları ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kabuğuyla' dedi. Nerede yapılmış, deyince de, Zervan kuyusunda diye cevap verdi." Hz. Aişe şöyle devam etti: Rasulullah (sav) ashabından bazıları ile çıkıp bu kuyuya gitti. Oradan dönüp gelince bana: "Ey Aişe! O kuyunun suyu kına suyu gibi kırmızı veya etrafındaki hurma ağaçlarının uçları şeytanların başları gibidir." buyurdu. Ben kendisine: 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen o sihri o kuyunun suyuyla çıkarmadın mı?' diye sordum. Rasulullah da (sav) "(Çıkarmadım çünkü) Allah bana şifa vermiştir. Ben onu çıkarmakla insanların arasına şer yaymak istemedim." buyurdu. Hz. Aişe dedi ki: Rasulullah (sav) o kuyunun kapatılmasını emretti de kuyu kapatıldı. Ebu Üsame, Ebu Damra ve İbn Ebu'z-Zinad bu hadisi Hişam'dan rivayet etmede ona mutabaat etmişlerdir. Leys ve İbn Uyeyne Hişam'dan olan rivayetlerinde 'tarak ve keten lifi' şeklinde söylemişlerdir. Denilir ki; 'el-Muşâta' tarandığında saçtan çıkan kıllar, 'el-Muşâka' ise ketenin lifleridir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye ve Veki, onlara A‘meş rivayet etmiştir; (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Veki, ona A‘meş, ona İbrahim, ona Esved, ona da Aişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandığında –Ebu Muaviye “ağırlaştığında” demiştir- Bilal gelerek ona namaz vaktini haber verdi. Rasulullah (sav) "Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın" buyurdu. Biz “ey Allah’ın Rasulü, Ebu Bekir çok yufka yürekli biridir, senin makamında durduğunda ağlar ve (namaz kıldıracak) gücü bulamaz. Bu sebeple Ömer’e emretsen de cemaate namazı o kıldırsa” dedik. Hz. Peygamber (sav) "Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın, siz gerçekten Yusuf’un etrafındaki kadınlar gibisiniz" buyurdu. Âişe der ki: Biz de Ebu Bekir’e haber gönderdik, cemaate namaz kıldırmaya başladı. Derken Rasulullah (sav) bir parça rahatladığını hissedince ayakları yerde sürünerek iki kişi arasında namaza çıktı. Ebu Bekir onun geldiğini fark edince geri çekilmek istediyse de Nebi (sav), onun, yerinde kalmasını işaret etti. Nihayet dayandığı o iki adam gelip onu Ebu Bekir’in yanına oturttular. Böylelikle Ebu Bekir Nebi’ye (sav) uydu, cemaat de Ebu Bekir’e uydu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye ve Veki, onlara A‘meş rivayet etmiştir; (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Veki, ona A‘meş, ona İbrahim, ona Esved, ona da Aişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandığında –Ebu Muaviye “ağırlaştığında” demiştir- Bilal gelerek ona namaz vaktini haber verdi. Rasulullah (sav) "Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın" buyurdu. Biz “ey Allah’ın Rasulü, Ebu Bekir çok yufka yürekli biridir, senin makamında durduğunda ağlar ve (namaz kıldıracak) gücü bulamaz. Bu sebeple Ömer’e emretsen de cemaate namazı o kıldırsa” dedik. Hz. Peygamber (sav) "Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın, siz gerçekten Yusuf’un etrafındaki kadınlar gibisiniz" buyurdu. Âişe der ki: Biz de Ebu Bekir’e haber gönderdik, cemaate namaz kıldırmaya başladı. Derken Rasulullah (sav) bir parça rahatladığını hissedince ayakları yerde sürünerek iki kişi arasında namaza çıktı. Ebu Bekir onun geldiğini fark edince geri çekilmek istediyse de Nebi (sav), onun, yerinde kalmasını işaret etti. Nihayet dayandığı o iki adam gelip onu Ebu Bekir’in yanına oturttular. Böylelikle Ebu Bekir Nebi’ye (sav) uydu, cemaat de Ebu Bekir’e uydu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye ve Veki, onlara A‘meş rivayet etmiştir; (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Veki, ona A‘meş, ona İbrahim, ona Esved, ona da Aişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandığında –Ebu Muaviye “ağırlaştığında” demiştir- Bilal gelerek ona namaz vaktini haber verdi. Rasulullah (sav) "Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın" buyurdu. Biz “ey Allah’ın Rasulü, Ebu Bekir çok yufka yürekli biridir, senin makamında durduğunda ağlar ve (namaz kıldıracak) gücü bulamaz. Bu sebeple Ömer’e emretsen de cemaate namazı o kıldırsa” dedik. Hz. Peygamber (sav) "Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın, siz gerçekten Yusuf’un etrafındaki kadınlar gibisiniz" buyurdu. Âişe der ki: Biz de Ebu Bekir’e haber gönderdik, cemaate namaz kıldırmaya başladı. Derken Rasulullah (sav) bir parça rahatladığını hissedince ayakları yerde sürünerek iki kişi arasında namaza çıktı. Ebu Bekir onun geldiğini fark edince geri çekilmek istediyse de Nebi (sav), onun, yerinde kalmasını işaret etti. Nihayet dayandığı o iki adam gelip onu Ebu Bekir’in yanına oturttular. Böylelikle Ebu Bekir Nebi’ye (sav) uydu, cemaat de Ebu Bekir’e uydu.
Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Aişe ve İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) son hastalığında, ıstırabı arttığı zaman yanında bulunan çizgili kumaşı yüzüne örter, örtü onu bunalttığında da yüzünü açardı. İşte o hâlde iken “Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine olsun. Onlar peygamberlerinin kabirlerini mescitler edindiler” buyurdu."
Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, ona Ebu'l-Ahvas, ona Ebû İshak, ona Ebû Seleme, ona da Ümmü Seleme şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'i (sav) vefat ettiren Allah'a and olsun ki, o ölümüne doğru namazlarının çoğunu artık oturarak kılıyordu. Hz. Peygamber'in en sevdiği ameller, az da olsa kulun devamlı olarak yaptığı salih amellerdi."
Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Aişe ve İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) son hastalığında, ıstırabı arttığı zaman yanında bulunan çizgili kumaşı yüzüne örter, örtü onu bunalttığında da yüzünü açardı. İşte o hâlde iken “Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine olsun. Onlar peygamberlerinin kabirlerini mescitler edindiler” buyurdu."
Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Aişe ve İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) son hastalığında, ıstırabı arttığı zaman yanında bulunan çizgili kumaşı yüzüne örter, örtü onu bunalttığında da yüzünü açardı. İşte o hâlde iken “Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine olsun. Onlar peygamberlerinin kabirlerini mescitler edindiler” buyurdu."
Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Aişe ve İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) son hastalığında, ıstırabı arttığı zaman yanında bulunan çizgili kumaşı yüzüne örter, örtü onu bunalttığında da yüzünü açardı. İşte o hâlde iken “Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine olsun. Onlar peygamberlerinin kabirlerini mescitler edindiler” buyurdu."