345 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, o ikisine Cerir, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona Mesruk, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre; bizden bir kimse hastalandığı zaman Rasulullah (sav) onu sağ eliyle sıvazlar sonra da şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın." Rasulullah (sav) hastalanıp ağırlaşınca ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti: "Allah'ım beni bağışla! Beni Refîk-i a’lâ (en yüce dost/makam) ile kıl" dedi. Ben (Aişe) bir bakayım dedim. Bir de ne göreyim! Son nefesini vermişti!
Bize Sureyc b. Yunus ve Yahya b. Eyyüb, o ikisine Abbad b. Abbad, ona Hişam b. Urve, ona babası ( Urve b. Zübeyr), ona da Aişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre; "Rasulullah (sav) ailesinden biri hastalandığında Muavvizât surelerini (İhlas, Felak ve Nas) okur ve üflerdi. Kendisi vefatıyla neticelenen hastalığa yakalandığında (artık sesli bir şekilde bu sureleri okumadığında) ben ona (sureleri okumaya sonra) üzerine üfürmeye ve onun elleri benim ellerimden daha bereketli olduğundan onun (sav) eliyle (bedenini) sıvazlamaya başladım." [Yahya b. Eyyüb rivayeti Muavvizât şeklinde (elif lâmsız olarak) şeklindedir.]
Bize Yahya b. Yahya, ona -arz yoluyla- Malik (b. Enes), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona Urve (b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) hastalandığında kendine muavvizât surelerini (İhlas, Felak ve Nas ) okur ve üzerine üflerdi. (Kendisi sesli okuyamayacak kadar) ağrıları artınca, onun üzerine (bu sureleri) ben okuyordum ve bereketini umarak onun (sav) eliyle bedenini meshediyordum."
Bana Ebu Tahir ve Harmele, onlara İbn Vehb, ona Yunus; (T) Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak (b. Hemmam), ona Mamer (b. Raşid); (T) Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Ravh; (T) Bize Ukbe b. Mükrim ve Ahmed b. Osman en-Nevfelî, onlara Ebu Âsım (Dahhâk b. Mahled), onlara İbn Cüreyc (el-Mekkî), ona Ziyad (b. Sa'd), (bütün tariklerin ortak ravisi olarak) onlara (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî) Malik'in rivayetteki isnadıyla, [ona Urve, ona da Aişe (r.anha)] hadisin benzerini [Peygamber (sav) hastalandığında kendine muavvizât surelerini (İhlas, Felak ve Nas) okur ve üzerine üflerdi. (Kendisi sesli okuyamayacak kadar) ağrıları artınca, onun üzerine (bu sureleri) ben okuyordum ve bereketini umarak onun (sav) eliyle bedenini meshediyordum] rivayet etti. [(Malik'in içinde bulunduğu tarikin dışında ki) ravilerin rivayetlerinde; bereketini umarak /رَجَاءَ بَرَكَتِهَا kaydı yoktur. Yunus ve Ziyad'ın rivayetlerinde ise hadis şu şekildedir: Peygamber (sav) hastalandığında kendine muavvizât surelerini (İhlas, Felak ve Nas) okur ve üzerine üfler ve eliyle (bedenini) meshederdi.]
Bize Ebu Muaviye, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona da babası, İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) sağken ve sahabîlerin çoğu da hayatta iken, biz (fazilet bakımından sırasıyla) Ebu Bekir, Ömer ve Osman’ı sayar, bundan sonra ise bir sıralama yapmazdık."
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Süleyman, ona Ebu'd-Duhâ, ona da Mesrûk, Âişe’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bir hastayı ziyaret ettiğinde, eliyle hastayı mesheder ve 'Ey insanların Rabbi! Bu rahatsızlığı gider ve şifa ver. Şifa verici ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hasta üzerinde hiçbir hastalık izi bırakmasın' diye dua ederdi. Hz. Peygamber'in (sav) ölümü ile sonuçlanan hastalığı sırasında, hastalara yaptığı o duayı yapmak için elini tuttum. Hz. Peygamber (sav) elini elimden çekti ve 'Ya Rab! Beni bağışla! Beni refîk-i a'lâ ehlinden (Allah’a, cennete, peygamberlere, meleklerle birlikte) kıl' diye dua etti."
Bize Ebu Muaviye, ona A’meş, ona Müslim, ona da Mesruk, Âişe’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) hasta ziyaretinde şu cümlelerle dua ederdi: 'Ey İnsanların Rabbi! Bu rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa verici ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hasta üzerinde hiçbir hastalık izi bırakmasın.' Hz. Âişe sözlerine şöyle devam etti: Rasulullah'ın ölümü ile sonuçlanan hastalığında elini tutup meshetmeye ve o okuduğu duayı okumaya başladım. Hz. Peygamber elini elimden çekti ve 'Ya Rab! Beni bağışla. Beni refîka (Allah’a, cennete, peygamberlere ve meleklere) kavuştur' dedi." [Ravi Ebu Muaviye, Hz. Âişe’nin şu sözünü de nakletti: 'Bu, Rasulullah'tan duyduğum en son söz oldu.' İbn Cafer de hadisi şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber bir hastayı ziyaret edince ona eliyle mesheder ve 'Bu hastalığı gider...' diye dua ederdi.]
Bize İbn Cafer, ona Şu’be, ona Süleyman, ona Ebu'd-Duhâ, ona da Mesrûk, Âişe’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) hastayı ziyaret ettiğinde şu cümlelerle dua ederdi: 'Ey İnsanların Rabbi! Bu sıkıntıyı gider. Şifa ver. Şifa verici ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hasta üzerinde başka hiçbir hastalık izi bırakmasın.' Hz. Âişe sözlerine şöyle devam etmiştir: Rasulullah'ın (sav) ölümü ile sonuçlanan hastalığı ağırlaşınca, elini tutup meshetmeye ve o duayı okumaya başladım. Hz. Peygamber (sav) elini elimden çekti ve 'Ya Rab! Beni bağışla. Beni refika (Allah’a, cennete, peygamberlere ve meleklere) ulaştır' dedi." [Ravi Ebu Muaviye, Hz. Âişe’nin şu sözünü de nakletmiştir: 'Bu, Rasulullah'tan duyduğum en son söz oldu.' İbn Cafer ise rivayetinde şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber bir hastayı ziyaret edince ona eliyle mesheder ve 'Bu hastalığı gider...' diye dua ederdi.']
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yahya, ona Hişâm, ona da babası, Âişe’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hastalığı sırasında bazı kimseler Hz. Peygamber’i (sav) ziyaret etmek üzere yanına geldiler. Hz. Peygamber (sav) onlara oturarak namaz kıldırdı, onlar da ayakta dikilerek ona uydular ve namaza başladılar. Hz. Peygamber (sav) hemen onlara 'Oturunuz' diye işaret etti. Namazı bitirince de 'İmama uymak gerekir. O, rükuya eğildiğinde siz de rüku yapınız. Rükudan kalktığında siz de başınızı kaldırınız. İmam oturarak namaz kılıyorsa siz de namazınızı oturarak kılınız' buyurdu." [Ebu Abdullah el-Buhari, (hocası) Humeydî’nin şöyle dediğini nakletmiştir: Bu hadis mensûhtur. Çünkü Hz. Peygamber'in (sav) son kıldırdığı namazda, kendisi oturarak, cemaat ise arkasında ayakta dikilerek namazlarını kılmışlardır.]
Bize Esved, ona Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm, ona da babası, Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) hastalanınca, ashabı kendisini ziyaret etmek için huzuruna girdiler ve (namazda olduğunu görünce) ona ayakta dikilerek uydular. Hz. Peygamber (sav) onlara oturun diye işaret etti. Namazını bitirince de 'İmam kendisine uyulan kişi demektir. O tekbir aldığında siz de alınız, rükua eğildiğinde sizde eğiliniz. Namazını oturarak kıldığında sizler de oturarak kılınız. Ayakta namaz kıldığı zaman siz de ayakta kılınız' buyurdu."