63 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona Süfyan, ona İbn Akîl, ona Muhammed b. Hanefiyye, ona da Ali, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazın başlangıcı abdest, girişi tekbir getirmek, bitişi ise selam vermektir."
Bize Muhammed b. Musaffa el-Hımsî, ona Bakiyye, ona ez-Zübeydi, ona ez-Zührî, ona Salim, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), namaza durduğunda omuzlarının hizasına denk gelene kadar ellerini kaldırır, sonra (ellerini) aynı şekilde (kaldırarak) tekbir getirip rükûa giderdi. Ardından, sırtını doğrultmak istediğinde omuzlarının hizasına dek (ellerini) kaldırır, akabinde, semi'allâhu li men hamideh deyip secdelerde ellerini kaldırmazdı. Namazı bitene dek rükûdan önce tekbir getirdiği her seferde ellerini kaldırırdı."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Abdürrahim b. Süleyman, ona Hasan b. Ubeydullah en-Nehai, ona Abdulcebbar b. Vail, ona da babası (Vail b. Hucr) şöyle rivayet etmiştir: "Kendisi, Nebi'yi (sav) namaza durduğunda ellerini omuzları, baş parmaklarını da kulakları hizasına dek kaldırdığını görmüş. Ardından Hz. Peygamber (sav), tek getirmiş."
Bize Müsedded, ona Yezid b. Zürey', ona el-Mesudi, ona Abdulcebbar b. Vail, ona aile efradı, onlara da babaları (Vail b. Hucr) şöyle rivayet etmiştir: "Kendisi, Rasulullah'ı (sav) tekbirle birlikte ellerini kaldırırken görmüş."
Bize Müsedded, ona Abdulvaris b. Said, ona Hüseyin Muallim, ona Büdeyl b. Meysere, ona Ebu Cevzâ, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), namaza tekbirle, kıraate ise Fatiha suresi ile başlardı. Rükûa vardığında başını ne kaldırır ne de indirirdi; normal şekilde (dururdu). Başını rükûdan kaldırdığında dimdik ayakta durana dek secdeye varmazdı. Başını secdeden kaldırdığında ise iyice oturana kadar (tekrar) secdeye gitmezdi. Her iki rekâtta (oturunca) Tahiyyât duasını okurdu. Oturduğunda sol ayağını yayar, sağ ayağını da dikerdi. Topukları üzerine oturan) şeytanın oturuşundan ve (eller ile dirsekleri yayan) yırtıcı hayvanların yayılması (gibi secdede yayılmaktan) yasaklardı. Namazını da selam vermekle sonlandırırdı."
Bize Yahya b. Hassân, ona Abdülaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, ona amcası el-Mâcişûn, ona el-A‘rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) namaza başladığında tekbir aldıktan sonra şöyle demiştir: "Veccehtu vechiye lillezî fetare’s-semavati ve’l-arda, hanifen ve mâ ene mine’l-müşrikîn. İnne salâtî ve nusukî mahyaye ve mematî lillahi rabbi’l-âlemîne lâ şerîke leh ve bizâlike umirtu ve ene evvelu’l-muslimîn. Allahumme ente’l-meliku lâ ilâhe illâ ent. Ente rabbî ve ene abduke, zalemtu nefsî ve‘teraftu bizenbî, feğfir lî zunûbî cemia, lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ent. Vehdinî li ahseni’l-ahlâk, lâ yehdî li ahsenihâ illâ ent, vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu seyyiehâ illâ ent, lebbeyke ve sa‘deyk ve’l-hayru külluhû fî yedeyk, ve’ş-şerru leyse ileyk, ene bike ve ileyk, tebarekte ve taâleyt, estağfiruke ve etubu ileyk" "Ben yüzümü bir hanif olarak gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim, Şüphesiz namazım, ibadetlerim, ölümüm ve dirimim âlemlerin Rabbi Allah içindir, onun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emr olundum ve ben müslümanların ilkiyim. Allah’ım, her şeyin mutlak maliki ve egemeni sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur, benim Rabbim sensin, ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim, bana bütün günahlarımı bağışla, şüphesiz senden başka günahları bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlâka yönelt. Şüphesiz ahlâkın en güzeline senden başka yönelten olmaz, köktü ahlâkı da benden uzaklaştır, kötü ahlâkı da senden başka kimse uzaklaştıramaz. Buyur Rabbim, emrini dinliyorum, sana itaat için huzurundayım, hayır bütünüyle yalnız senin elindedir, kötülük ise sana nispet edilemez. Ben sen var ettiğin için varım, benim varlığım sanadır. Şanın pek mübarek ve pek yücedir, senden mağfiret diliyorum, sana tövbe ediyorum."
Açıklama: Hadisin tamamı için bk. DK001112.
Açıklama: Hadisin tamamı için bk. DK001112.