Öneri Formu
Hadis Id, No:
28082, N004642
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى بْنِ الطَّبَّاعِ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ جَابِرٍ قَالَ غَزَوْتُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عَلَى نَاضِحٍ لَنَا ثُمَّ ذَكَرْتُ الْحَدِيثَ بِطُولِهِ ثُمَّ ذَكَرَ كَلاَمًا مَعْنَاهُ فَأُزْحِفَ الْجَمَلُ فَزَجَرَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَانْتَشَطَ حَتَّى كَانَ أَمَامَ الْجَيْشِ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « يَا جَابِرُ مَا أَرَى جَمَلَكَ إِلاَّ قَدِ انْتَشَطَ » . قُلْتُ بِبَرَكَتِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « بِعْنِيهِ وَلَكَ ظَهْرُهُ حَتَّى تَقْدَمَ » . فَبِعْتُهُ وَكَانَتْ لِى إِلَيْهِ حَاجَةٌ شَدِيدَةٌ وَلَكِنِّى اسْتَحْيَيْتُ مِنْهُ فَلَمَّا قَضَيْنَا غَزَاتَنَا وَدَنَوْنَا اسْتَأْذَنْتُهُ بِالتَّعْجِيلِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى حَدِيثُ عَهْدٍ بِعُرْسٍ . قَالَ « أَبِكْرًا تَزَوَّجْتَ أَمْ ثَيِّبًا » . قُلْتُ بَلْ ثَيِّبًا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو أُصِيبَ وَتَرَكَ جَوَارِىَ أَبْكَارًا فَكَرِهْتُ أَنْ آتِيَهُنَّ بِمِثْلِهِنَّ فَتَزَوَّجْتُ ثَيِّبًا تُعَلِّمُهُنَّ وَتُؤَدِّبُهُنَّ فَأَذِنَ لِى وَقَالَ لِى « ائْتِ أَهْلَكَ عِشَاءً » . فَلَمَّا قَدِمْتُ أَخْبَرْتُ خَالِى بِبَيْعِىَ الْجَمَلَ فَلاَمَنِى فَلَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غَدَوْتُ بِالْجَمَلِ فَأَعْطَانِى ثَمَنَ الْجَمَلِ وَالْجَمَلَ وَسَهْمًا مَعَ النَّاسِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya b. Abdullah, ona Muhammed b. İsa b. Tabbâ', ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona Muğira (b. Miksem), ona Şa'bî (Amir b. Şerâhil), ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte deveme binerek savaşa çıkmıştım. Hadisin tamamını zikrettim. (Ravi:) Sonra da buna benzer bir şekilde (olayı) anlattı. Deve çok yorulmuştu. Rasulullah (sav) onu deveyi zorlayınca deve daha da güçlendi hatta ordunun önüne geçti. Bunun üzerine Peygamber (sav): "Ey Cabir! Görüyorum ki deven çok kuvvetlendi" dedi. Ben de: "Sizin bereketinizle Ey Allah'ın Rasulü!" dedim. O da: "O deveyi bana sat (Medine'ye) gidinceye kadar da ona bin" buyurdular. Ben de deveye çok ihtiyacım olduğu halde Peygamber'den (sav) çok utandığım için (bir şey diyemedim ve) devemi O'na sattım. Savaştan dönüp (Medine'ye) yaklaşınca evime çabuk gitmek için Peygamber'e (sav): "Ey Allah'ın Rasulü yeni evliyim izin ver de erken gideyim" dedim. O da: "Bir kızla mı evlendin yoksa dul bir kadınla mı?" buyurdu. Ben de: "Dul bir kadınla evlendim Ey Allah'ın Rasulü! Babam, Abdullah b. Amr şehit düştü ve genç kızlar bıraktı. Ben de onlar gibi genç biriyle evlenmeyi hoş görmedim ve onları terbiye edip bir şeyler öğretmesi için dul biriyle evlenmiştim" dedim. Bunun üzerine bana izin vererek; "(Geç kalma) gece olmadan evine git" buyurdu. Medine'ye vardığımda deveyi sattığımı dayıma haber verdim, bana kızdı. Rasulullah (sav) Medine'ye geldiği günün ertesi sabahı deveyi teslim etmek üzere götürdüm. Bana hem devenin parasını, hem deveyi hem de insanlarla birlikte ganimetten payımı verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 77, /2387
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Ebu Hişam Muğira b. Miksem ed-Dabbî (Muğira b. Miksem)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Muhammed b. İsa el-Bağdadî (Muhammed b. İsa b. Necîh)
6. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
Cimri, Cimrilik
Ticaret, ticaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28084, N004644
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ أَدْرَكَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكُنْتُ عَلَى نَاضِحٍ لَنَا سَوْءٍ فَقُلْتُ لاَ يَزَالُ لَنَا نَاضِحُ سَوْءٍ يَا لَهْفَاهُ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « تَبِيعُنِيهِ يَا جَابِرُ » . قُلْتُ بَلْ هُوَ لَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « اللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ اللَّهُمَّ ارْحَمْهُ قَدْ أَخَذْتُهُ بِكَذَا وَكَذَا وَقَدْ أَعَرْتُكَ ظَهْرَهُ إِلَى الْمَدِينَةِ » . فَلَمَّا قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ هَيَّأْتُهُ فَذَهَبْتُ بِهِ إِلَيْهِ فَقَالَ « يَا بِلاَلُ أَعْطِهِ ثَمَنَهُ » . فَلَمَّا أَدْبَرْتُ دَعَانِى فَخِفْتُ أَنْ يَرُدَّهُ فَقَالَ « هُوَ لَكَ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Ebu Zübeyr (Muhammed b. Müslim), ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: Ben kötü (zayıf) devemle ilerlerken Rasulullah (sav) bana yetişti. Dedim ki: Vah vah, hala kötü bir devem var! Sonra Rasulullah (sav) bana; "Cabir, onu bana sat" buyurdu. Ben de: Deve sana feda olsun Ey Allah'ın Rasulü! dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Allah seni affetsin! Allah sana merhamet etsin. O deveyi senden şu şu kadara aldım. Medine'ye kadar da sırtını sana bağışladım (Medine'ye kadar binebilirsin)" buyurdu. Medine'ye geldiğimde deveyi hazırlayıp yanına gittim şöyle buyurdu: "Ey Bilal onun ücretini ver." Ben dönüp giderken beni çağırdı, parayı geri alacağından endişe ettim fakat: "Para da deve de senindir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 77, /2387
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Muhammed b. Mansur el-Huzai (Muhammed b. Mansur b. Sabit b. Halid)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Ticaret, ticaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28085, N004645
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ قَالَ سَمِعْتُ أَبِى قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو نَضْرَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنَّا نَسِيرُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا عَلَى نَاضِحٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَتَبِيعُنِيهِ بِكَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ » . قُلْتُ نَعَمْ هُوَ لَكَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ قَالَ « أَتَبِيعُنِيهِ بِكَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ » . قُلْتُ نَعَمْ هُوَ لَكَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ . قَالَ « أَتَبِيعُنِيهِ بِكَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ » . قُلْتُ نَعَمْ هُوَ لَكَ . قَالَ أَبُو نَضْرَةَ وَكَانَتْ كَلِمَةً يَقُولُهَا الْمُسْلِمُونَ افْعَلْ كَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdüla'lâ, ona Mu'temir (b. Süleyman), ona babası (Süleyman b. Tarhan), ona Ebu Nadre (Münzir b. Malik), ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte bir yolculuktaydık. Benim de zayıf devemin üzerindeydim. Rasulullah (sav) bana: "Onu bana şu şu kadara sat, Allah seni bağışlasın" buyurdu. Ben de; Evet, o senindir Ey Allah'ın Peygamberi, dedim. O bana yine: "Onu bana şu şu kadara sat, Allah seni bağışlasın" buyurdu. Ben de yine; Evet, o senindir Ey Allah'ın Peygamberi, dedim. O bana yine: "Onu bana şu şu kadara sat, Allah seni bağışlasın" buyurdu. Ben de yine; Evet, o senindir, dedim.
Ebu Nadra dedi ki: "Şöyle şöyle yap, Allah seni bağışlasın" sözü Müslümanlar arasında söylenir oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 77, /2387
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
3. Ebu Mu'temir Süleyman b. Tarhân et-Teymî (Süleyman b. Tarhân)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî (Muhammed b. Abdüla'la)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Ticaret, ticaret
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن قتادة عن مطرف بن عبد الله بن الشخير عن عياض بن حمار المجاشعي قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إن الله أمرني أن أعلمكم ما جهلتم مما علمني يومي هذا ، وأنه قال : إن كل مال نحلت عيالي فهو لهم حلال ، وإني خلقت عبادي كلهم حنفاء ، فأتتهم الشياطين فاجتالتهم عن دينهم ، وحرمت عليهم ما أحللت ، وأمرتهم أن يشركوا بي ما لم أنزل به سلطانا ، وإن الله نظر إلى أهل الارض فمقتهم عربهم وعجمهم إلا بقايا من أهل الكتاب ، وإن الله أمرني أن أحرق قريشا فقلت :يا رب إذا يثلغوا رأسي حتى يدعوه خبزة ، فقال : إنما بعثتك لابتلبك ، وأبتلي بك ، وقد أنزلت عليك كتابا لا يغسله الماء ، تقرؤه في المنام واليقظة ، واغزهم نغزك ، وأنفق ينفق عليك ، وابعث جيشا نمددك بخمسة أمثالهم ، وقاتل بمن أطاعك من عصاك ، ثم قال : أهل الجنة ثلاثة : إمام مقسط ، ورجل رحيم رقيق القلب لكل ذي قربى ومسلم ، ورجل غني عفيف متصدق ، وأهل النار خمسة : الضعيف الذي لا زبر له الذين هم فيكم تبع لا يبتغون بذلك أهلا ولا مالا ، ورجل إن أصبح أصبح يحادعك عن أهلك ومالك ، ورجل لا يخفى له طمع وإن دق إلا ذهبت به، والشنظير الفاحش ، قال : وذكر البخل والكذب .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
88278, MA020088
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن قتادة عن مطرف بن عبد الله بن الشخير عن عياض بن حمار المجاشعي قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إن الله أمرني أن أعلمكم ما جهلتم مما علمني يومي هذا ، وأنه قال : إن كل مال نحلت عيالي فهو لهم حلال ، وإني خلقت عبادي كلهم حنفاء ، فأتتهم الشياطين فاجتالتهم عن دينهم ، وحرمت عليهم ما أحللت ، وأمرتهم أن يشركوا بي ما لم أنزل به سلطانا ، وإن الله نظر إلى أهل الارض فمقتهم عربهم وعجمهم إلا بقايا من أهل الكتاب ، وإن الله أمرني أن أحرق قريشا فقلت :يا رب إذا يثلغوا رأسي حتى يدعوه خبزة ، فقال : إنما بعثتك لابتلبك ، وأبتلي بك ، وقد أنزلت عليك كتابا لا يغسله الماء ، تقرؤه في المنام واليقظة ، واغزهم نغزك ، وأنفق ينفق عليك ، وابعث جيشا نمددك بخمسة أمثالهم ، وقاتل بمن أطاعك من عصاك ، ثم قال : أهل الجنة ثلاثة : إمام مقسط ، ورجل رحيم رقيق القلب لكل ذي قربى ومسلم ، ورجل غني عفيف متصدق ، وأهل النار خمسة : الضعيف الذي لا زبر له الذين هم فيكم تبع لا يبتغون بذلك أهلا ولا مالا ، ورجل إن أصبح أصبح يحادعك عن أهلك ومالك ، ورجل لا يخفى له طمع وإن دق إلا ذهبت به، والشنظير الفاحش ، قال : وذكر البخل والكذب .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20088, 11/120
Senetler:
1. Iyaz b. Himar el-Mücaşi'i (Iyaz b. Himar b. Ebu Himar)
2. Ebu Abdullah Mutarrif b. Abdullah el-Haraşî (Mutarrif b. Abdullah b. Şıhhir b. Avf b. Ka'b b. Vakdân)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Cimrilik, zemmedilişi
Dürüstlük, doğruluk
Eğitim, Hz. Peygamber'in Müslümanları Eğitmesi
Eğlence, Oyun, tavla, satranç vs.
Hz. Peygamber, öğreticiliği
İman, Esasları, Kaza ve Kader
KTB, İMAN
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Yalan, yalancılık