Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Leys ile Buhari arasında inkıta' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15474, B005299
Hadis:
وَقَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى جَعْفَرُ بْنُ رَبِيعَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ هُرْمُزَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَثَلُ الْبَخِيلِ وَالْمُنْفِقِ كَمَثَلِ رَجُلَيْنِ عَلَيْهِمَا جُبَّتَانِ مِنْ حَدِيدٍ ، مِنْ لَدُنْ ثَدْيَيْهِمَا إِلَى تَرَاقِيهِمَا ، فَأَمَّا الْمُنْفِقُ فَلاَ يُنْفِقُ شَيْئًا إِلاَّ مَادَّتْ عَلَى جِلْدِهِ حَتَّى تُجِنَّ بَنَانَهُ وَتَعْفُوَ أَثَرَهُ ، وَأَمَّا الْبَخِيلُ فَلاَ يُرِيدُ يُنْفِقُ إِلاَّ لَزِمَتْ كُلُّ حَلْقَةٍ مَوْضِعَهَا ، فَهْوَ يُوسِعُهَا فَلاَ تَتَّسِعُ » . وَيُشِيرُ بِإِصْبَعِهِ إِلَى حَلْقِهِ .
Tercemesi:
Bize Leys (b. Sa'd), ona Cafer b. Rabîa, ona Abdurrahman b. Hürmüz, ona da Ebu Hureyre (ed-Devsî) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Cimri ile sadaka verenin durumu üzerilerinde demirden cübbe olan iki adamın durumuna benzer. Cübbe göğüslerinden köprücük kemiklerine kadar uzanır.Sadaka veren kimse sadaka vermeye yeltendiğinde, cübbe o kimsenin (yürürken ayak) izlerini örtecek kadar genişler, uzar.
Cimri kişi de sadaka vermeye yeltendiğinde (cübbenin) halkaları birbirine sıkıca kilitlenir. O kimse zırhı genişletmeye çalışır ama başaramaz. Ravi (Ebu Hureyre ed-Devsî) dedi ki: Bunu söylerken parmağı ile boğazını işaret ediyordu.
Açıklama:
Aşağıdaki tarik muallaktır; Leys ile Buhari arasında inkıta' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Talak 24, 2/373
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Şurahbîl Cafer b. Rabî'a el-Kuraşî (Cafer b. Rabî'a b. Abdullah b. Şurahbîl b. Hasene)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
Konular:
Cimri, Cimrilik
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَثَلُ الْبَخِيلِ وَالْمُتَصَدِّقِ مَثَلُ رَجُلَيْنِ عَلَيْهِمَا جُبَّتَانِ مِنْ حَدِيدٍ ، قَدِ اضْطَرَّتْ أَيْدِيَهُمَا إِلَى تَرَاقِيهِمَا ، فَكُلَّمَا هَمَّ الْمُتَصَدِّقُ بِصَدَقَتِهِ اتَّسَعَتْ عَلَيْهِ حَتَّى تُعَفِّىَ أَثَرَهُ ، وَكُلَّمَا هَمَّ الْبَخِيلُ بِالصَّدَقَةِ انْقَبَضَتْ كُلُّ حَلْقَةٍ إِلَى صَاحِبَتِهَا وَتَقَلَّصَتْ عَلَيْهِ وَانْضَمَّتْ يَدَاهُ إِلَى تَرَاقِيهِ » . فَسَمِعَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « فَيَجْتَهِدُ أَنْ يُوَسِّعَهَا فَلاَ تَتَّسِعُ » .
Açıklama: Burada cübbenin ayak izlerini silmesinden kasıt, sadakanın da sahibinin hatalarını silmesidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29438, B002917
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَثَلُ الْبَخِيلِ وَالْمُتَصَدِّقِ مَثَلُ رَجُلَيْنِ عَلَيْهِمَا جُبَّتَانِ مِنْ حَدِيدٍ ، قَدِ اضْطَرَّتْ أَيْدِيَهُمَا إِلَى تَرَاقِيهِمَا ، فَكُلَّمَا هَمَّ الْمُتَصَدِّقُ بِصَدَقَتِهِ اتَّسَعَتْ عَلَيْهِ حَتَّى تُعَفِّىَ أَثَرَهُ ، وَكُلَّمَا هَمَّ الْبَخِيلُ بِالصَّدَقَةِ انْقَبَضَتْ كُلُّ حَلْقَةٍ إِلَى صَاحِبَتِهَا وَتَقَلَّصَتْ عَلَيْهِ وَانْضَمَّتْ يَدَاهُ إِلَى تَرَاقِيهِ » . فَسَمِعَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « فَيَجْتَهِدُ أَنْ يُوَسِّعَهَا فَلاَ تَتَّسِعُ » .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb (b. Halid), ona (Abdullah) b. Tavus, ona babası (Tavus b. Keysan) ona da Ebu Hureyre'nin (ed-Devsî) (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Cimri ile sadaka verenin durumu üzerilerinde demirden cübbe olan iki adama benzer. Cübbe ellerini köprücük kemiklerine bitişik kılmıştır. Sadaka veren her sadaka vermeye yeltendiğinde, (yürürken ayak) izlerini örtecek kadar cübbe üzerinde genişler. Cimri kişi de sadaka vermeye yeltendiğinde (cübbenin) halkaları birbirine sıkıca kilitlenir, üzerinde daralır ve ellerini köprücük kemiklerine iyice bitiştirir." (Ebu Hureyre ed-Devsî) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğin işitti: "(Cimri) cübbesini genişletmek için çabalar ancak genişlemez.
Açıklama:
Burada cübbenin ayak izlerini silmesinden kasıt, sadakanın da sahibinin hatalarını silmesidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 89, 1/779
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Muhammed Abdullah b. Tavus el-Yemanî (Abdullah b. Tâvus b. Keysan)
4. Ebu Bekir Vüheyb b. Hâlid el-Bâhilî (Vüheyb b. Hâlid b. Aclân)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Hitabet, Mesel, hadislerde
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ مُضَرَ عَنْ صَخْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقُولُ « إِنَّ أَمْرَكُنَّ مِمَّا يُهِمُّنِى بَعْدِى وَلَنْ يَصْبِرَ عَلَيْكُنَّ إِلاَّ الصَّابِرُونَ » . قَالَ ثُمَّ تَقُولُ عَائِشَةُ فَسَقَى اللَّهُ أَبَاكَ مِنْ سَلْسَبِيلِ الْجَنَّةِ . تُرِيدُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ عَوْفٍ وَقَدْ كَانَ وَصَلَ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِمَالٍ بِيعَتْ بِأَرْبَعِينَ أَلْفًا . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23432, T003749
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ مُضَرَ عَنْ صَخْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقُولُ « إِنَّ أَمْرَكُنَّ مِمَّا يُهِمُّنِى بَعْدِى وَلَنْ يَصْبِرَ عَلَيْكُنَّ إِلاَّ الصَّابِرُونَ » . قَالَ ثُمَّ تَقُولُ عَائِشَةُ فَسَقَى اللَّهُ أَبَاكَ مِنْ سَلْسَبِيلِ الْجَنَّةِ . تُرِيدُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ عَوْفٍ وَقَدْ كَانَ وَصَلَ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِمَالٍ بِيعَتْ بِأَرْبَعِينَ أَلْفًا . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe (b. Said), ona Bekr b. Mudar, ona Sahr b. Abdullah, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman), ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle demiştir: "Sizin benden sonraki durumunuz beni düşündürüyor. Size ancak çok sabırlı olanlar tahammül edecektir." Ebu Seleme dedi ki: Aişe bana şöyle derdi: Allah, Abdurrahman b. Avf'ı kastederek, senin babana Cennet pınarlarının içirsin. Çünkü o, Rasulullah'ın (sav) hanımlarına kırk bin dinara satılan bir mal (arazi) bağışlamıştı.
Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasen sahih gariptir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 25, 5/648
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Sahr b. Abdullah el-Müdlicî (Sahr b. Abdullah b. Harmele)
4. Bekir b. Mudar el-Kuraşî (Bekir b. Mudar b. Muhammed)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Sahabe, Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23444, T003750
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُثْمَانَ الْبَصْرِىُّ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ حَبِيبِ بْنِ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا قَيْسُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ أَنَّ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ عَوْفٍ أَوْصَى بِحَدِيقَةٍ لأُمَّهَاتِ الْمُؤْمِنِينَ بِيعَتْ بِأَرْبَعِمِائَةِ أَلْفٍ . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Osman el-Basrî ve İshak b. İbrahim b. Vehb b. Basrî, onlara Kays b. Enes, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme şöyle rivayet etmiştir: Abdurrahman b. Avf, Huzeyfe'ye vasiyette bulunarak Rasulullah'ın (sav) hanımlarına verilmek üzere dört yüz bin dinar değerinde bir bahçe bırakmıştır.
Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasen gariptir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 25, 5/649
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Avf ez-Zührî (Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd b. el-Haris)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Kureyş b. Enes el-Ensari (Kureyş b. Enes)
5. İshak b. İbrahim eş-Şehidi (İshak b. İbrahim b. Habib b. Şehid)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28082, N004642
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى بْنِ الطَّبَّاعِ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ جَابِرٍ قَالَ غَزَوْتُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عَلَى نَاضِحٍ لَنَا ثُمَّ ذَكَرْتُ الْحَدِيثَ بِطُولِهِ ثُمَّ ذَكَرَ كَلاَمًا مَعْنَاهُ فَأُزْحِفَ الْجَمَلُ فَزَجَرَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَانْتَشَطَ حَتَّى كَانَ أَمَامَ الْجَيْشِ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « يَا جَابِرُ مَا أَرَى جَمَلَكَ إِلاَّ قَدِ انْتَشَطَ » . قُلْتُ بِبَرَكَتِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « بِعْنِيهِ وَلَكَ ظَهْرُهُ حَتَّى تَقْدَمَ » . فَبِعْتُهُ وَكَانَتْ لِى إِلَيْهِ حَاجَةٌ شَدِيدَةٌ وَلَكِنِّى اسْتَحْيَيْتُ مِنْهُ فَلَمَّا قَضَيْنَا غَزَاتَنَا وَدَنَوْنَا اسْتَأْذَنْتُهُ بِالتَّعْجِيلِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى حَدِيثُ عَهْدٍ بِعُرْسٍ . قَالَ « أَبِكْرًا تَزَوَّجْتَ أَمْ ثَيِّبًا » . قُلْتُ بَلْ ثَيِّبًا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو أُصِيبَ وَتَرَكَ جَوَارِىَ أَبْكَارًا فَكَرِهْتُ أَنْ آتِيَهُنَّ بِمِثْلِهِنَّ فَتَزَوَّجْتُ ثَيِّبًا تُعَلِّمُهُنَّ وَتُؤَدِّبُهُنَّ فَأَذِنَ لِى وَقَالَ لِى « ائْتِ أَهْلَكَ عِشَاءً » . فَلَمَّا قَدِمْتُ أَخْبَرْتُ خَالِى بِبَيْعِىَ الْجَمَلَ فَلاَمَنِى فَلَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غَدَوْتُ بِالْجَمَلِ فَأَعْطَانِى ثَمَنَ الْجَمَلِ وَالْجَمَلَ وَسَهْمًا مَعَ النَّاسِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya b. Abdullah, ona Muhammed b. İsa b. Tabbâ', ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona Muğira (b. Miksem), ona Şa'bî (Amir b. Şerâhil), ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte deveme binerek savaşa çıkmıştım. Hadisin tamamını zikrettim. (Ravi:) Sonra da buna benzer bir şekilde (olayı) anlattı. Deve çok yorulmuştu. Rasulullah (sav) onu deveyi zorlayınca deve daha da güçlendi hatta ordunun önüne geçti. Bunun üzerine Peygamber (sav): "Ey Cabir! Görüyorum ki deven çok kuvvetlendi" dedi. Ben de: "Sizin bereketinizle Ey Allah'ın Rasulü!" dedim. O da: "O deveyi bana sat (Medine'ye) gidinceye kadar da ona bin" buyurdular. Ben de deveye çok ihtiyacım olduğu halde Peygamber'den (sav) çok utandığım için (bir şey diyemedim ve) devemi O'na sattım. Savaştan dönüp (Medine'ye) yaklaşınca evime çabuk gitmek için Peygamber'e (sav): "Ey Allah'ın Rasulü yeni evliyim izin ver de erken gideyim" dedim. O da: "Bir kızla mı evlendin yoksa dul bir kadınla mı?" buyurdu. Ben de: "Dul bir kadınla evlendim Ey Allah'ın Rasulü! Babam, Abdullah b. Amr şehit düştü ve genç kızlar bıraktı. Ben de onlar gibi genç biriyle evlenmeyi hoş görmedim ve onları terbiye edip bir şeyler öğretmesi için dul biriyle evlenmiştim" dedim. Bunun üzerine bana izin vererek; "(Geç kalma) gece olmadan evine git" buyurdu. Medine'ye vardığımda deveyi sattığımı dayıma haber verdim, bana kızdı. Rasulullah (sav) Medine'ye geldiği günün ertesi sabahı deveyi teslim etmek üzere götürdüm. Bana hem devenin parasını, hem deveyi hem de insanlarla birlikte ganimetten payımı verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 77, /2387
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Ebu Hişam Muğira b. Miksem ed-Dabbî (Muğira b. Miksem)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Muhammed b. İsa el-Bağdadî (Muhammed b. İsa b. Necîh)
6. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
Cimri, Cimrilik
Ticaret, ticaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28083, N004643
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ وَكُنْتُ عَلَى جَمَلٍ فَقَالَ « مَا لَكَ فِى آخِرِ النَّاسِ » . قُلْتُ أَعْيَا بَعِيرِى فَأَخَذَ بِذَنَبِهِ ثُمَّ زَجَرَهُ فَإِنْ كُنْتُ إِنَّمَا أَنَا فِى أَوَّلِ النَّاسِ يُهِمُّنِى رَأْسُهُ فَلَمَّا دَنَوْنَا مِنَ الْمَدِينَةِ قَالَ « مَا فَعَلَ الْجَمَلُ بِعْنِيهِ » . قُلْتُ لاَ بَلْ هُوَ لَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « لاَ بَلْ بِعْنِيهِ » . قُلْتُ لاَ بَلْ هُوَ لَكَ . قَالَ « لاَ بَلْ بِعْنِيهِ قَدْ أَخَذْتُهُ بِوُقِيَّةٍ ارْكَبْهُ فَإِذَا قَدِمْتَ الْمَدِينَةَ فَائْتِنَا بِهِ » . فَلَمَّا قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ جِئْتُهُ بِهِ فَقَالَ لِبِلاَلٍ « يَا بِلاَلُ زِنْ لَهُ أُوقِيَّةً وَزِدْهُ قِيرَاطًا » . قُلْتُ هَذَا شَىْءٌ زَادَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُفَارِقْنِى فَجَعَلْتُهُ فِى كِيسٍ فَلَمْ يَزَلْ عِنْدِى حَتَّى جَاءَ أَهْلُ الشَّامِ يَوْمَ الْحَرَّةِ فَأَخَذُوا مِنَّا مَا أَخَذُوا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona A'meş (Süleyman b. Mihran), ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte bir savaşta beraberdim. Devemle gidiyordum. Rasulullah (sav) bana: "Sana ne oluyor da insanların (ordunun) arkasından gidiyorsun" dedi. Ben de: "Devem yoruldu" dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) devemin kuyruğunu tuttu ve sıkıştırdı. Sonra kendimi insanların (ordunun) ön saflarında buldum, devemin başını zapt edemiyordum. Medine'ye yaklaşınca Rasulullah (sav): "Deve ne yaptı öyle, onu bana sat" buyurdu. Ben: "Hayır o deve sana feda olsun" dedim. O da: "Hayır onu bana sat" buyurdu. Ben yine: "Hayır o devem sana feda olsun" dedim. Bu sefer O yine: "Onu bana sat" buyurdu. Ben de belli bir ücretle sattım o da: "Ona bin, Medine'ye dönünce onu bana getir" buyurdu. Medine'ye gelince deveyle birlikte yanına vardığımda Bilal'e: "Ey Bilal! Ona bir ölçek gümüş ve bir kırat da fazladan ver" buyurdu. Rasulullah'ın (sav) verdiği o fazla parayı (teberrük olarak) bir keseye koydum. Şamlılar Harre gününde mallarımızı yağma edinceye kadar yanımda taşıdım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 77, /2387
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Cimri, Cimrilik
KTB, TEBERRÜK
Teberrük, Peygamberin elbisesiyle
Ticaret, ticaret
Ticaret, yasak olan şekilleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28084, N004644
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ أَدْرَكَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكُنْتُ عَلَى نَاضِحٍ لَنَا سَوْءٍ فَقُلْتُ لاَ يَزَالُ لَنَا نَاضِحُ سَوْءٍ يَا لَهْفَاهُ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « تَبِيعُنِيهِ يَا جَابِرُ » . قُلْتُ بَلْ هُوَ لَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « اللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ اللَّهُمَّ ارْحَمْهُ قَدْ أَخَذْتُهُ بِكَذَا وَكَذَا وَقَدْ أَعَرْتُكَ ظَهْرَهُ إِلَى الْمَدِينَةِ » . فَلَمَّا قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ هَيَّأْتُهُ فَذَهَبْتُ بِهِ إِلَيْهِ فَقَالَ « يَا بِلاَلُ أَعْطِهِ ثَمَنَهُ » . فَلَمَّا أَدْبَرْتُ دَعَانِى فَخِفْتُ أَنْ يَرُدَّهُ فَقَالَ « هُوَ لَكَ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Ebu Zübeyr (Muhammed b. Müslim), ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: Ben kötü (zayıf) devemle ilerlerken Rasulullah (sav) bana yetişti. Dedim ki: Vah vah, hala kötü bir devem var! Sonra Rasulullah (sav) bana; "Cabir, onu bana sat" buyurdu. Ben de: Deve sana feda olsun Ey Allah'ın Rasulü! dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Allah seni affetsin! Allah sana merhamet etsin. O deveyi senden şu şu kadara aldım. Medine'ye kadar da sırtını sana bağışladım (Medine'ye kadar binebilirsin)" buyurdu. Medine'ye geldiğimde deveyi hazırlayıp yanına gittim şöyle buyurdu: "Ey Bilal onun ücretini ver." Ben dönüp giderken beni çağırdı, parayı geri alacağından endişe ettim fakat: "Para da deve de senindir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 77, /2387
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Muhammed b. Mansur el-Huzai (Muhammed b. Mansur b. Sabit b. Halid)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Ticaret, ticaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28085, N004645
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ قَالَ سَمِعْتُ أَبِى قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو نَضْرَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنَّا نَسِيرُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا عَلَى نَاضِحٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَتَبِيعُنِيهِ بِكَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ » . قُلْتُ نَعَمْ هُوَ لَكَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ قَالَ « أَتَبِيعُنِيهِ بِكَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ » . قُلْتُ نَعَمْ هُوَ لَكَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ . قَالَ « أَتَبِيعُنِيهِ بِكَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ » . قُلْتُ نَعَمْ هُوَ لَكَ . قَالَ أَبُو نَضْرَةَ وَكَانَتْ كَلِمَةً يَقُولُهَا الْمُسْلِمُونَ افْعَلْ كَذَا وَكَذَا وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَكَ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdüla'lâ, ona Mu'temir (b. Süleyman), ona babası (Süleyman b. Tarhan), ona Ebu Nadre (Münzir b. Malik), ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte bir yolculuktaydık. Benim de zayıf devemin üzerindeydim. Rasulullah (sav) bana: "Onu bana şu şu kadara sat, Allah seni bağışlasın" buyurdu. Ben de; Evet, o senindir Ey Allah'ın Peygamberi, dedim. O bana yine: "Onu bana şu şu kadara sat, Allah seni bağışlasın" buyurdu. Ben de yine; Evet, o senindir Ey Allah'ın Peygamberi, dedim. O bana yine: "Onu bana şu şu kadara sat, Allah seni bağışlasın" buyurdu. Ben de yine; Evet, o senindir, dedim.
Ebu Nadra dedi ki: "Şöyle şöyle yap, Allah seni bağışlasın" sözü Müslümanlar arasında söylenir oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 77, /2387
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
3. Ebu Mu'temir Süleyman b. Tarhân et-Teymî (Süleyman b. Tarhân)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî (Muhammed b. Abdüla'la)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Ticaret, ticaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18684, B005797
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ نَافِعٍ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ طَاوُسٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ ضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَثَلَ الْبَخِيلِ وَالْمُتَصَدِّقِ ، كَمَثَلِ رَجُلَيْنِ عَلَيْهِمَا جُبَّتَانِ مِنْ حَدِيدٍ ، قَدِ اضْطُرَّتْ أَيْدِيهِمَا إِلَى ثُدِيِّهِمَا وَتَرَاقِيهِمَا ، فَجَعَلَ الْمُتَصَدِّقُ كُلَّمَا تَصَدَّقَ بِصَدَقَةٍ انْبَسَطَتْ عَنْهُ حَتَّى تَغْشَى أَنَامِلَهُ وَتَعْفُوَ أَثَرَهُ ، وَجَعَلَ الْبَخِيلُ كُلَّمَا هَمَّ بِصَدَقَةٍ قَلَصَتْ ، وَأَخَذَتْ كُلُّ حَلْقَةٍ بِمَكَانِهَا . قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ فَأَنَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ بِإِصْبَعِهِ هَكَذَا فِى جَيْبِهِ ، فَلَوْ رَأَيْتَهُ يُوَسِّعُهَا وَلاَ تَتَوَسَّعُ . تَابَعَهُ ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ وَأَبُو الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ فِى الْجُبَّتَيْنِ . وَقَالَ حَنْظَلَةُ سَمِعْتُ طَاوُسًا سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ جُبَّتَانِ . وَقَالَ جَعْفَرٌ عَنِ الأَعْرَجِ جُبَّتَانِ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Amir (Abdülmelik b. Amr), ona İbrahim b. Nafi', ona Hasan (b. Müslim), ona Tavus (b. Keysan), ona da Ebu Hureyre (Abdurrahman b. Sahr) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) cimri ile cömert kimsenin durumunu, üzerinde demirden cübbe olan iki adamın durumuna benzetmiştir. Bu cübbe onların ellerini göğüslerine ve köprücük kemiklerine doğru sıkıştırmıştır. Cömert kimse her sadaka verdiğinde cübbe genişler ve (ayak) izlerini silecek şekilde büyür. Cimri kimse her sadaka vermeye yeltendiğinde cübbesi daralır ve cübbenin her halkası yerine iyice yapışır. Ebu Hureyre dedi ki: Ben, Rasulullah'ı (sav) yakasını işaret ederken gördüm, o şöyle diyordu: Eğer sen onun cübbesini genişletmeye çalıştığını ve genişletemediğini görseydin (bu duruma şaşırırdın).
İbn Tavus babası Tavus yapmış olduğu rivayetinde ona (Hasan b. Müslim) mütabaat (eşlik) etmiştir.
Ebu Zinad da A'rec'den yapmış olduğu rivayetinde "iki cübbe" sözüyle ona (Hasan b. Müslim) mütabaat (eşlik) etmiştir.
Hanzala dedi ki: Ben, Tavus'tan şöyle duydum: Ben, Ebu Hureyre'den "iki cübbe" sözünü söylediğini duydum.
Cafer b. Rabîa da-A'rec'den "iki cübbe" sözünü nakletmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Libâs 9, 2/461
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Hasan b. Müslim el-Huzaî (Hasan b. Müslim b. Yennâk)
4. İbrahim b. Nafi' el-Mahzumi (Ebu İshak İbrahim b. Nafi')
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Hitabet, Mesel, hadislerde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22386, N002570
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى فُدَيْكٍ قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ خَالِدٍ الْقَارِظِىِّ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَلاَ أُخْبِرُكُمْ بِخَيْرِ النَّاسِ مَنْزِلاً » . قُلْنَا بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « رَجُلٌ آخِذٌ بِرَأْسِ فَرَسِهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ حَتَّى يَمُوتَ أَوْ يُقْتَلَ وَأُخْبِرُكُمْ بِالَّذِى يَلِيهِ » . قُلْنَا نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « رَجُلٌ مُعْتَزِلٌ فِى شِعْبٍ يُقِيمُ الصَّلاَةَ وَيُؤْتِى الزَّكَاةَ وَيَعْتَزِلُ شُرُورَ النَّاسِ وَأُخْبِرُكُمْ بِشَرِّ النَّاسِ » . قُلْنَا نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « الَّذِى يُسْأَلُ بِاللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَلاَ يُعْطِى بِهِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Râfi', ona (Muhammed) b. Ebu Füdeyk, ona Muhammed b. Ebu Zi'b , ona Said b. Halid el-Kârizî, ona İsmail b. Abdurrahman, ona Ata b. Yesar, ona da (Abdullah) b. Abbas, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“Derece yönüyle insanların en hayırlı olanını size haber vereyim mi?” Biz de: “Evet, söyle, Ey Allah’ın Rasûlü” dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ölünceye veya öldürülünceye kadar Allah yolunda cihad için atının yularını bırakmayan kimsedir. Bundan sonrakini söyleyeyim mi?” buyurdu. “Evet, buyur Ey Allah’ın Rasûlü!” dedik. Daha sonra şöyle buyurdu: “Bir vâdide yalnız kalıp namazını kılan, zekâtını veren ve insanların kötülüklerinden uzak kalan kimsedir. Sonra size insanların en kötüsünü haber vereyim mi?” buyurdu: Biz de: “Evet, buyur, ey Allah’ın Rasûlü!” dedik. Daha sonra şöyle buyurdu: “Aziz ve Yüce olan Allah rızâsı için istenip de vermeyen kimsedir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 74, /2254
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. İsmail b. Abdurrahman el-Esedi (İsmail b. Abdurrahman b. Züeyb)
4. Said b. Halid b. el-Karızi (Said b. Abdullah b. Kariz b. Şeybe)
5. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
6. Ebu İsmail Muhammed b. Ebu Füdeyk ed-Dîlî (Muhammed b. İsmail b. Müslim b. Ebu Füdeyk)
7. Muhammed b. Râfi' el-Kuşeyrî (Muhammed b. Râfi' b. Sabur)
Konular:
Büyük Günah, Mü'minin yapması düşünülemeyen fiiller
Cimri, Cimrilik
Eziyet, müslümanın müslümana
Hz. Peygamber, eğitim metodu
İbadet, Namaz
İnsan, insanın yaratılış gayesi, yapısı ve saygınlığı
İnsan, iyi-kötü
KTB, NAMAZ,
KTB, ŞEHİT, ŞEHİTLİK
KTB, YARATILIŞ
Kulluk, Allah yolunda, nasıl olunur?
Müslüman, Allah sevgisi
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Namaz, Dindeki Yeri, Müslüman Üzerindeki Etkisi
Savaş, Allah için; mal için, gösteriş için
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
Yardımseverlik, yardımlaşma
Yardımseverlik, yardımlaşma duygusunun kaybedilmesi / vurdumduymazlık
Zekat, farziyeti
Zekat, fazileti
Zühd