2184 Kayıt Bulundu.
Bize Cafer b. Muhammed b. İmrân es-Sa'lebî el-Kûfî, ona Zeyd b. Hubâb, ona Muaviye b. Salih, ona Rabîa b. Yezîd ed-Dımaşkî, ona Ebû İdris el-Havlânî ile Ebû Osman, onlara da Ömer b. el-Hattâb (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: “Her kim abdestini güzelce alır ve sonunda; 'Eşhedü en lâ ilahe illallahu vahdehû la şerîke leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasûluhu. Allahümec'alnî minettevvâbîne vec'alnî minel mutetahhirîn' (Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, O tektir, eşi-ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür. Allah'ım, beni tövbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle!) derse, kendisine cennetin sekiz kapısı birden açılır ve dilediği kapıdan içeri girer." Ebû İsa: Bu konuda Enes ve Ukbe b. Âmir’den de rivâyet vardır. Ebû İsa: Hz. Ömer’in bu hadisine Zeyd b. Hubâb tarafından karşı çıkılmıştır. Abdullah b. Salih ve daha başkaları bu hadisi Muaviye b. Salih, Rabîa b. Yezîd, Ebû İdris, Ukbe b. Âmir, Hz. Ömer; ayrıca Rabîa, Ebû Osman, Cübeyr b. Nüfeyr ve Hz. Ömer tarîkıyla da rivâyet etmişlerdir. Bu hadisin senedinde karışıklık vardır. Bu konuda Rasûlullah'dan (sav) sahih olarak fazla bir şey rivâyet edilmemiştir. Muhammed ve Ebû İdris, Hz. Ömer’den hiçbir şey işitmemiştir.
Açıklama: Rivayet munkatıdır. Ebu İdris ile Hz. Ömer arasında inkıta vardır.
Bize Zeyd b. el-Hubâb, ona Muaviye b. Salih, ona Rabîa b. Yezîd, ona Ebû7 İdris el-Havlânî ile Ebû Osman, onlara Cübeyr b. Nüfeyr b. Malik el-Hadramî, ona da Ukbe b. Âmir el-Cühenî (ra), Rasûlullah'ın (sav), "Bir insan güzelce abdest alır, sonra kalbiyle ve bedeniyle kendini vererek iki rekât namaz kılarsa, cennet ona vacip olur" buyurduğunu rivâyet etti. Bunu duyan Hz. Ömer (ra), "Bundan önceki söylediği daha güzeldi, sen herhalde yeni geldin. Hz. Peygamber (sav) şunu söyledi" dedi: "Her kim abdest alır ve sonra 'Eşhedu en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluh' (Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, O tektir, eşi-ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür) derse, onun için cennetin sekiz kapısı birden açılır ve hangisinden isterse oradan cennete girer."
Bize Yahya b. Saîd, ona Mes'ûd b. Ali, ona İkrime, ona da Sa'd şöyle dedi: "Abdest aldığın zaman, abdestini bozmadığın müddetçe onunla (dilediğin kadar) namaz kıl!" Hz. Ali (ra) ise şöyle dedi: "Namaza kalktığınız zaman yüzünüzü ve ellerinizi yıkayın!"
Bize Vekî', ona Mis'ar, ona Ebû Sahra Câmi b. Şeddâd, ona Hz. Osman'ın azatlısı Humrân b. Ebân şöyle rivâyet etti: "Ben, Hz. Osman için her günü abdest suyunu hazırlayıp koyardım. O da her abdest aldığında o sudan bir parça üzerine dökerdi. Hz. Osman (ra), bir gün Rasûlullah (sav), bu namazdan -râvî Mis'ar, zannederim ikindi namazından, dedi- çıkınca bize "Size bir şey söyleyeyim mi, yoksa susayım mı, bilemiyorum" dedi. Biz de, "Hayır ise söyle ey Allah'ın rasûlü, ama değilse en iyisini Allah ve rasûlü bilir" dedik. Hz. Peygamber (sav) şöyle dedi: "Bir insan güzelce abdest alır sonra da onunla namaz kılarsa, o namazla gelecfek namaz arasında işlediği (küçük) günahları bağışlanır."
Bize Ebû Muaviye, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Her kim güzelce abdest alır sonra da Cuma namazına gider, (ön tarafa) yaklaşır, susar ve (hutbeyi) dinlerse, o günle gelecek cuma arasında ve bu (bir haftaya) üç gün daha ilave edilerek işlediği (küçük) günahları bağışlanır. Camide çakıl taşlarını elleyen de lağiv (gereksiz şeylerle uğraşmış) yapmış olur."
Bize Ebû Zekeriye b. Ebî İshak, ona Ebû'l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs et-Tarâifî, ona Osman b. Saîd, ona İbn Bükeyr, ona Malik, ona el-Alâ b. Abdurrahman, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah'ın (sav) mezarlığa gidip şöyle söylediğini haber verdi: "Ey mü'minler kavminin yurdu, selam size! İnşallah biz de sizlere kavuşacağız. Kardeşlerimi görmeyi çok arzu ederdim." "- Ey Allah'ın rasûlü, biz senin kardeşlerin değil miyiz?" dediler. Buyurdu ki: "- Aksine siz benim ashabımsınız. Benim kardeşlerim ise, henüz dünyaya gelmediler, daha sonra gelecekler. Ben onları havuz başında hasretle bekleyeceğim." "- Ey Allah'ın rasûlü, ümmetinden senden sonra dünyaya gelecek olan insanları nasıl tanıyacaksın?" diye sorduklarında da şöyle karşılık verdi: "- Ne dersiniz? Bir adam, siyah ve duru bir sürüye karışan kendi sakar ve sekili atını tanımaz mı?" "- Tanır, ey Allah'ın rasûlü" dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şunları söyledi: "- İşte kıyamet günü onlar da abdest azalarının parlaklığı ile sakar ve sekili atlar gibi gelecekler. Ben onları havuz başında hasretle bekleyeceğim. Başka bir sürüye karışan yabancı bir devenin sürüden kovulduğu gibi, insanlar benim havuzumdan kovulmazlar. Ben onlara, 'Hey, buraya gelin! Hey, buraya gelin!' diye sesleneceğim. Bana, 'Onlar senden sonra kendilerini değiştirdiler' denilecek. Bunun üzerine ben de, 'Öyleyse defolsunlar! Defolsunlar!' Defolsunlar!' diyeceğim." Bunu Şafiî de Malik'ten rivâyet etti. Ayrıca Müslim de Sahîh'in Maan'ın hadîsi olarak Malik'ten rivâyet etti. Nuaym el-Mücemmir'in Ebû Hureyre'den (ra) rivâyeti sabit olan ve "Abdestte kollarını yıkarken pazılareına kadar, ayaklarını yıkarken de baldırına kadar suyu ulaştırdığı" söylenen hadiste bize şöyle rivâyet edildi: Ebû Hureyre (ra), ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle söylediğini işittim, dedi: "Kıyamet günü benim ümmetim, abdest azalarının parlaklığı sayesinde sakar ve sekili atlar gibi gelecekler. Dolayısıyla abdest azalarının parlaklığını büyütmeye gücü yeten, bunu yapsın!"
Bize Ebû Saîd ile Abdurrahman b. Muhammed es-Serrâc, onlara Ebû'l-Abbas, ona er-Rabî', ona eş-Şâfiî, ona Saîd b. Salim, ona Süfyan, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl, ona İbnu'l-Hanefiyye, ona da Hz. Ali'nin (ra) haber verdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Namazın anahtarı abdesttir, başlangıcı tekbir, sonu da selamdır." Ebû Saîd'in rivâyetinde eş-Şâfiî şöyle dedi: "Namaza ancak tekbir ile başlanır ve ancak selam ile bitirilir. Her kim başlangıç tekbirinden selama kadar namazı bozacak bir şey yaparsa, namazı fasit olur. Bu hüküm, bu konuda Rasûlullah'dan (sav) bize rivâyet edilen hadise uygun düşmektedir."
Bize Süfyan b. Uyeyne Ebû Muhammed, ona Mis'ar b. Kidâm, ona Osman b. el-Muğîre es-Sekafî, ona Ali b. Rabîa el-Vâlibî, ona Esmâ b. el-Hakem el-Fezârî, ona da Hz. Aliş'nin (ra) şöyle dediği haber verildi: "Ben Rasûlullah'dan (sav) bir hadis işittiğim zaman, Cenâb-ı Hak o hadisten dilediği kadar beni faydalandırırdı. Ancak başkası bana bir hadis rivâyet ettiğinde kendisine yemin verirdim, eğer yemin ederse rivâyetini kabul ederdim. Bir gün bana Ebû Bekir (ra) bir hadis rivâyet etti, şüphesiz Ebû Bekir doğru söylemiştir. O, 'Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle söylediğini işittim' dedi: "İnsan bir günah işler de hemen arkasından güzelce abdest alır, sonra iki rekât namaz kılar, sonra da Allah'tan bağışlanma dilerse, Cenâb-ı Hak onu mutlaka bağışlar." Süfyan dedi ki: Bu hadisi bir Asım, ona el-Hasan, o da Hz. Peygamber'den (sav) rivâyet etti. Yalnız bu rivâyette fazla olarak "arınırsa" kelimesi yer almaktadır, o da namazla arınırsa demektir.
Açıklama: isnatta tahvil yok, ona göre tercüme edilsin. Ayrıca ravi girişleriyle birlikte yeniden kontrol edilsin. Merve Yılmaz: Ravi girişleri kontrol edildi.