Giriş

Bize Humeydî, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Talha b. Yahya, ona halası Aişe bt. Talha, ona da müminlerin annesi olan teyzesi Hz. Aişe şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) bir gün yanıma geldi ve "Yanında yiyecek var mı?" diye sordu. Hz. Aişe, yanımda hiç yiyecek yok deyince Hz. Peygamber (sav): "ben oruc tutacağım" buyurdu.


Açıklama: Oruca niyet, imsak vaktinden önce yapılmalıdır. Genel kural budur. Ancak alimlerin büyük çoğunluğu bu hadisi delil alarak, sadece farz ve nafile oruçlar için, güneşin batmasından başlayarak ertesi gün kaba kuşluk (istivâ) vaktine kadar niyet yapılabileceğini belirtmişlerdir.(Aynî, Umdetü'l-Kârî, X. 432, Beyrut, 1421/2001). Fakat böyle bir niyet için imsak vaktinden itibaren yeme, içme gibi orucu bozan bir iş yapmamış olmak gerekir.

    Öneri Formu

Bize Mahmûd b. Ğaylân, ona Ebu Dâvud, ona Şu'be, ona Habîb b. Zeyd, ona kendisine Leylâ denilen mevlâsı, ona da ninesi Ümmü Umâre bt. Kâ'b el-Ensâriyye şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), [Ümmü Umâre'nin] evine misafir olmuş, kendisi de Hz. Peygamber'e (sav) yemek ikram etmiştir. Rasulullah (sav), ona "(Sen de) Ye" buyurunca o [Ümmü Umâre] , "Ben oruçluyum" diye cevap vermiştir. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), "Oruçlu kimse(ye) melekler, yanında yemek yenip (insanlar yemeklerini) bitirene dek (hayır) duada bulunurlar" buyurmuştur. (Râvilerden biri şüpheye düşüp), belki de "onlar doyuncaya dek" demiştir. Ebu İsa [Tirmizî] şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.


    Öneri Formu
14381 T000785 Tirmizi, Savm, 67


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: عَلَيْكَ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لاَ مِثْلَ لَهُ

    Öneri Formu
20641 N002222 Nesai, Sıyâm, 43


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصوم جنة من النار

    Öneri Formu
20662 N002233 Nesai, Sıyâm, 43


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصوم نصف الصبر

    Öneri Formu
38765 DM000680 Darimi, Taharet, 2

Bize Muhammed b. Ebî Ömer el-Adenî, ona Abdullah b. Muâz, ona Ma’mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir: ““Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek; “- Ey Allah’ın rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!” dedim. Şöyle cevap verdi: “- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kendisine kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Allah’a kulluk eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!” Sonra Hz. Peygamber şöyle devam etti: “- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları silip söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak.” Sonra; “Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler, kendilerine verdiğimiz rızıktan da allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez” (Secde, 32/16-17) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da; “- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim, o cihâdır” buyurdu. Sonra da; “- Sana, bütün bunların can damarını (bunlara sahip olacağın şeyi) haber vereyim mi?” dedi. Ben; “- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek; “- Buna sahip ol!” buyurdu. Ben; “- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?” diye sordum. “- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?” buyurdu.


Açıklama: Muâz’ın sözünü ettiği seyahat, Tebük seferidir. Bu sefer esnasında, sıcağın bastırdığı ve insanların etrafa dağıldığı bir sırada Muâz fırsatı değerlendirerek Hz. Peygamber’e yaklaştı ve aralarında yukarıda geçen konuşma cereyan etti. “Oruç kalkandır” ifâdesi; cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır. İbadetlerin zirvesi olarak cihadın zikredilmesi, cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermek içindir. Cihâd sayesinde insan dinini yüceltir, kuvvetlendirir. “İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri” cümlesi; pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan, gıybet, nemîme vb. pek çok büyük günah “dilin hasâdıdır”, bütün bu günahlar dil ile işlenmektedir. İşlenen her günahın başlangıcında dil mutlaka vardır. Dili yüzünden başına gelebilecek belâlardan kurtulmak için de insan diline sahip olmalıdır. Çok sözün yalansız olmayacağı, çok yalanın da çok günah demek olduğu herkesin malûmudur. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ

    Öneri Formu
30731 İM003973 İbn Mâce, Fiten, 12


Açıklama: Soğuk almış veya bronşit hastalığına yakalanmış kimselerin elinde olmayarak meydana gelen öksürmeleri sonunda balgam gelir. İnsanlar arasında iken bunu gösterip ortaya atmak çok ayıp ve çirkin bir harekettir. İğrenç manzarayı iki avuçla ve mendille gizleyerek, sesi de mümkün olduğu kadar kısarak balgamı yok etmeli ve gömmek gerekiyorsa göstermemelidir. Hem sağlığı koruma bakımından, hem de edep bakımından gözetilmesi gereken bir husustur bu... İbadetler Allah rızası için yapılır ve sevap ancak ondan istenir. Allah rızası için oruç tufan kimsenin İbâdetine gösteriş ve gurur halleri karışmasını önlemek için, bu ibâdetini açığa vurmaması gerekir. İnsan yıkanmış ve taranmış, koku ve yağ sürünmüş, zinde ve neşeli bir halde bulunursa, onda oruçlu hali hissedilmez. (Burada Türk kültüründe olmayan saça yağ sürme hususuna açıklık getirmek gerekir: Saça yağ sürme sıcak bölgelerde hem saçı düzeltip düzgün göstermek hem de bu yağ güzel kokuyu da ihtiva ettiği için bir nevi süslenme ve güzel koku sürünme amacıyla kullanılırdı. Belki saç jölesi de denilebilir.) Çünkü onda açlık belirtisi görülmez. Allah katında makbul olan İbâdetler böyle ihlâslı olanlardır. Farz olan ibâdet­lerde gizlilik bahis konusu değildir. Zamanında ve yerinde Allah rızası için yerine getirilirler.

    Öneri Formu
166548 EM001303 Buhari, Edebü'l-Müfred, 630


    Öneri Formu
41464 DM001619 Darimi, Salat, 208


    Öneri Formu
164421 EM000412 Buhari, Edebü'l-Müfred, 192


    Öneri Formu