224 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona el-A'meş, ona Adî b. Sâbit, ona Süleyman b. Sured şöyle rivayet etmiştir: Biz Hz. Peygamber'in (sav) yanında oturuyorken iki kişi birbirine hakaret etmişti. Bunlardan birisi arkadaşına kızmış bir halde sövüyordu ve yüzü (öfkeden) kıpkırmızı olmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ben öyle bir söz biliyorum ki eğer onu söylerse öfkesi muhakkak geçer: Kovulmuş şeytan'ın şerrinden Allah'a sığınırım." [Adama "Hz. Peygamber'in (sav) dediğini duymuyor musun?" diye sordular. (Adam ise) "Ben deli değilim" diye cevap verdi.]
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların emniyette olduğu kimsedir. Muhacir ise, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir."
Bize Ömer b. Hafs, ona babam (Hafs b. Gıyas), ona el-A'meş, ona Şakik, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslümana sövmek fasıklık, onunla savaşmak ise küfürdür."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr ve Abdullah b. Nümeyr, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Nâfi, ona İbn Ömer'in söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kişi (mümin) kardeşini tekfir ederse bu söz mutlaka o iki kişiden birisine döner."
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Abdullah b. Ebu's-Sefer ve İsmail, onlara Şa'bî ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir de Allah'ın yasak ettiğini terk edendir." Ebu Abdullah (Buharî şöyle demiştir: Ebu Muaviye bu hadisi şöyle nakletmiştir: Bize Davud ona da Âmir şöyle rivayet etti: Abdullah'ı Hz. Peygamber'den (sav) naklederken duydum. Abdula'lâ ise şöyle nakletmiştir: Bize Davud, ona Âmir ona da Abdullah Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti.
Açıklama: Müslüman olarak yaşam şansı bulamadığı için Hicret edenler için kullanılan Muhacir kelimesi, "Allah'ın yasak ettiğini terk edendir" ifadesiyle her müslümanın hayatında karşılığı olan bir anlama taşınmıştır.
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Abdullah b. Ebu's-Sefer ve İsmail, onlara Şa'bî ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir de Allah'ın yasak ettiğini terk edendir." Ebu Abdullah (Buharî şöyle demiştir: Ebu Muaviye bu hadisi şöyle nakletmiştir: Bize Davud ona da Âmir şöyle rivayet etti: Abdullah'ı Hz. Peygamber'den (sav) naklederken duydum. Abdula'lâ ise şöyle nakletmiştir: Bize Davud, ona Âmir ona da Abdullah Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti.
Açıklama: Müslüman olarak yaşama imkanı olmadığı için yurdunu terk edenleri ifade eden Muhacir kavramı, hicreti zorunlu kılan şartların ortadan kalkmasıyla birlikte 'Muhacir Allah'ın yasak ettiğini terk edendir' tanımlamasıyla her şartta geçerli ve yeni bir anlam kazanmıştır.
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Abdullah b. Ebu's-Sefer ve İsmail, onlara Şa'bî ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir de Allah'ın yasak ettiğini terk edendir." Ebu Abdullah (Buharî şöyle demiştir: Ebu Muaviye bu hadisi şöyle nakletmiştir: Bize Davud ona da Âmir şöyle rivayet etti: Abdullah'ı Hz. Peygamber'den (sav) naklederken duydum. Abdula'lâ ise şöyle nakletmiştir: Bize Davud, ona Âmir ona da Abdullah Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti.