Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Ma’mer, ona ez-Zührî , ona Ubeydullah b. Abdullah b. Ebî Sevr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etti:
“Ben, Kur’ân-ı Kerim’de; ‘İkiniz de tevbe ederseniz ne âlâ!.. Çünkü ikinizin de kalpleri eğrildi’ (Tahrîm, 66/4) meâlideki âyette işaret edilen Rasûlullah’ın (sav) hanımlarından ikisinin kimler olduğunu Hz. Ömer’e sormayı çok istiyordum. Nihâyet Hz. Ömer, hac seyahatine çıktı. Ben de onunla beraber hacca gittim. Yolda Hz. Ömer’e bir mataradan su döktüm, abdest aldı. Dedim ki:
“- Ey mü’minlerin Emîri! Yüce Mevlâ’nın haklarında ‘İkiniz de tevbe ederseniz ne güzel!. Çünkü ikinizin de kalpleri eğrildi. Ama Peygamber’e karşı bir dayanışma içine girecek olursanız, bilin ki herkesten önce Allah onun dostu ve koruyucusudur…’ buyurduğu, Rasûlullah’ın (as.) hanımlarından ikisi, hangileridir?”
“- Hayret sana, ey Abbas’ın oğlu!” dedi.
Zührî şöyle dedi: “Vallahi Ömer, İbn Abbas’ın bu sorusundan hoşlanmadı, ama gerçeği de gizlemedi.”
Hz. Ömer bana, “Onlar, Âişe ile Hafsa’dır” dedi ve sonra hadisi bana anlatmaya başladı:
“Biz Kureyş kabilesi, kadınlara hükmeden bir millettik. Medîne’ye gelince, burada kendilerine kadınların hükmettiği bir halk bulduk. Bizim kadınlarımız da, onların kadınlarından bu hâli öğrenmeye başladılar. Bir gün karıma kızmıştım. Baktım ki karım da bana karşılık veriyor. Onun bana karşılık vermesini garipseyince de,
“- Benim sana karşılık vermemi neden garipsiyorsun? Vallahi Rasûlullah’ın (sav) hanımları da, O’na karşılık veriyorlar. Bazen onlardan biri, geceye kadar bütün gün Rasûlullah’a (sav) dargın kalıyor.” dedi.
Bunu duyunca ben kendi kendime, “Bunu yapan mutlaka perişan olur ve hüsrana uğrar” dedim.
Benim evim, Avâlî’de, Ümeyye oğulları mahallesinde idi. Ensârdan bir komşum vardı. Onunla nöbetleşe Rasûlullah’ın (as.) yanına giderdik. Bir gün o gidiyor ve bana o gün inen vahyi ve diğer haberleri getiriyor, bir gün ben gidiyor ve ben de ona aynı şeyleri getiriyordum. O sırada bizler, Gassanlılar’ın, bizimle savaşmak için atlarını nallattıkları haberini konuşuyorduk. O gün arkadaşım yatsı vakti gelip kapımı çaldı. Ben de çıktım. Bana dedi ki:
“- Büyük bir şey oldu!”
“- Ne oldu? Yoksa Gassanlılar mı saldırdı?”
“- Hayır! Daha büyük ve daha korkunç bir şey!.. Rasûlullah (sav) hanımlarını boşadı!”
Bunu duyunca içimden, “Hafsa perişan oldu ve hüsrana uğradı. Zaten bunun olacağını tahmin ediyordum” dedim.
Sabah namazını kılınca giyindim, sonra (Medîne’ye) indim, Hafsa’nın yanına girdim. Hafsa ağlıyordu. Dedim ki:
“- Rasûlullah (as.) sizleri boşadı mı?”
“- Bilmiyorum, işte şu hücreye çekildi.”
Bunun üzerine Rasûlullah’ın (sav) siyah uşağını buldum. Ona;
“- Ömer için Rasûlullah’tan (sav) izin iste!” dedim. Uşak içeri girdi, sonra çıktı ve dedi ki:
“- Seni söyledim, bir şey demedi.”
Bunun üzerine Mescide gittim, minberin yanına vardım. Orada bir gurup insan oturmuş ağlıyorlardu. Bir müddet oturdum. Sonra dayanamadım, tekrar gidip uşağı buldum. Yine;
“- Ömer için izin iste!” dedim. Uşak içeri girdi, sonra çıktı ve;
“- Seni söyledim, ama yine ses çıkarmadı” dedi.
Tekrar Mescide gittim, bir müddet oturdum, sonra yine dayanamadım, gidio uşağı buldum ve kendisine,
“- Ömer için izin iste!” dedim. Uşak içeri girdi, sonra çıktı ve;
“- Seni söyledim, ama bir şey söylemedi” dedi.
Artık dönüp oradan ayrıldım. Az sonra baktım, uşak beni çağırıyor:
“- Gir, sana izin verdi!”
İçeri girdim, baktım ki Rasûlullah (sav) kuru bir hasıra yaslanmış, vücuduna hasırın izleri çıkmış:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarını boşadın mı?” dedim. Hz. Peygamber,
“- Hayır!” dedi. Ben sevinçten ‘Allahu Ekber!’ dedim ve şöyle devam ettim:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, bilirsiniz ki biz Kureyşliler, kadınlara hükmederdik. Medîne’ye gelince, burada kadınların kendilerine üstün geldiği bir millet bulduk. Bizim kadınlarımız da bu adeti onların hanımlarından öğrenmeye başladılar. Bir gün karıma kızmıştım, baktım ki o da bana karşılık veriyor. Ben onun bu hâlini garipseyince, bana,
“- Neden hayret ediyorsun? Vallahi Hz. Peygamber'in (sav) hanımları bile ona karşılık veriyorlar, hatta onlardan biri geceye kadar bütün günü ona dargın olarak geçiriyor” dedi. Bu söz üzerine hemen Hafsa’ya gittim ve ona,
“- Siz, Rasûlullah'a (sav) karşılık veriyor musunuz?” diye sordum. O da,
“- Evet. Hatta bizden biri geceye kadar bütün günü ona dargın olarak geçiriyor” dedi. Ben de,
“- Sizden bunu kim yapmışsa mahvolmuş ve hüsrana uğramış demektir. Herhangi biriniz, Rasûlullah'ın (sav) gazabından dolayı Allah’ın gazabına uğramaktan ve helâk olmaktan emin mi oldu?” dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah (sav) gülümsedi.
Hz. Ömer şöyle devam eder: Hafsa’ya şöyle dedim:
“- (Kızım) sakın Rasûlullah’a (sav) karşılık verme! O’ndan bir şey isteme! Bir ihtiyacın olursa benden iste! Senden daha güzel ve Rasûlullah’a (sav) daha sevgili olan ortağının durumu -Hz. Âişe’yi kastediyor- sakın seni aldatmasın!”
Bunu duyunca Rasûlullah (sav) tekrar gülümsedi. Bundan cesaret alarak,
“- Ey Allah’ın Rasûlü, yanına oturabilir miyim?” dedim.
“- Olur!” dedi. Ben de oturdum. Başımı kaldırıp odaya baktım, vallahi orada üç adet deriden başka göze dokunur hiç bir şey göremedim. Dedim ki:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, ümmetine genişlik vermesi için Allah’a duâ etseniz… O, kendisine ibâdet etmedikleri halde Rumlar’a ve İranlılar’a genişlik verdi.”
Bunun üzerine Rasûlullah (sav) doğrulup oturdu, sonra şöyle buyurdu:
“- Ey Hattab’ın oğlu! Onlara sadece dünya hayatından geçici birtakım güzelliklerin verilmesi, seni şüpheye mi düşürdü?”
Hz. Ömer, anlatmaya devam ediyor:
“Rasûlullah (sav), zevcelerine kızmış ve bir ay onların yanına girmeyeceğine yemin etmişti. Cenâb-ı Hak bundan dolayı kendisini ikaz etmiş ve yeminine kefaret vermesini emretmişti.”
Zührî dedi ki: Urve bana, Hz. Âişe’nin şöyle dediğini haber verdi:
“Yirmi dokuz gece geçince Rasûlullah (sav) bana geldi, hanımlarını dolaşmaya benden başladı. Bana,
“- Ya Âişe! Ben sana bir şey söyleyeceğim; ama annene ve babana danışmadan hemen bir karar verme!” dedi ve şu âyeti okudu:
“Ey peygamber! Eşlerine şöyle de: Eğer dünya hayatını ve güzelliklerini istiyorsanız gelin size bir şeyler vereyim sonra da güzellikle sizi serbest bırakayım. Yok eğer Allah’ı, rasûlünü ve âhiret yurdunu istiyorsanız şunu bilin ki Allah, içinizden iyiliği seçenlere büyük bir ödül hazırlamıştır.” (Ahzâb, 33/28-29).
Hz. Âişe, “Vallahi Rasûlullah (sav), ebeveynimin, kendisinden ayrılmamı istemeyeceklerini mutlaka biliyordu” dedi. Sonra şöyle söyledi: Rasûlullah’a (as.) dedim ki:
“- Bunun için mi anneme babama danışacakmışım?! Ben Allah’ı, Rasûlünü ve âhiret yurdunu istiyorum.”
Ma’mer şöyle dedi: Bana Eyyub, Hz. Âişe’nin Rasûlullah’a (sav) şöyle söylediğini haber verdi:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, benim seni tercih ettiğimi diğer hanımlarına söyleme!”
Rasûlullah (sav) da ona:
“- Yüce Allah beni mübelliğ olarak gönderdi, inatçı olarak değil” buyurdu.
Tirmizî dedi ki: Bu hadis, hasen-sahihtir. İbn Abbas’tan çok değişik tariklerle rivayet edilmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19915, T003318
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى ثَوْرٍ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ رضى الله عنهما يَقُولُ : لَمْ أَزَلْ حَرِيصًا أَنْ أَسْأَلَ عُمَرَ عَنِ الْمَرْأَتَيْنِ مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم اللَّتَيْنِ قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا ) حَتَّى حَجَّ عُمَرُ وَحَجَجْتُ مَعَهُ فَصَبَبْتُ عَلَيْهِ مِنَ الإِدَاوَةِ فَتَوَضَّأَ فَقُلْتُ: يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ مَنِ الْمَرْأَتَانِ مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم اللَّتَانِ قَالَ اللَّهُ ( إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا وَإِنْ تَظَاهَرَا عَلَيْهِ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلاَهُ ) فَقَالَ لِى وَاعَجَبًا لَكَ يَا ابْنَ عَبَّاسٍ! قَالَ الزُّهْرِىُّ: وَكَرِهَ وَاللَّهِ مَا سَأَلَهُ عَنْهُ وَلَمْ يَكْتُمْهُ فَقَالَ لِى هِىَ عَائِشَةُ وَحَفْصَةُ قَالَ: ثُمَّ أَنْشَأَ يُحَدِّثُنِى الْحَدِيثَ فَقَالَ كُنَّا مَعْشَرَ قُرَيْشٍ نَغْلِبُ النِّسَاءَ فَلَمَّا قَدِمْنَا الْمَدِينَةَ وَجَدْنَا قَوْمًا تَغْلِبُهُمْ نِسَاؤُهُمْ فَطَفِقَ نِسَاؤُنَا يَتَعَلَّمْنَ مِنْ نِسَائِهِمْ فَتَغَضَّبْتُ عَلَى امْرَأَتِى يَوْمًا فَإِذَا هِىَ تُرَاجِعُنِى فَأَنْكَرْتُ أَنْ تُرَاجِعَنِى فَقَالَتْ: مَا تُنْكِرُ مِنْ ذَلِكَ؟ فَوَاللَّهِ إِنَّ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لَيُرَاجِعْنَهُ وَتَهْجُرُهُ إِحْدَاهُنَّ الْيَوْمَ إِلَى اللَّيْلِ . قَالَ قُلْتُ فِى نَفْسِى قَدْ خَابَتْ مَنْ فَعَلَتْ ذَلِكَ مِنْهُنَّ وَخَسِرَتْ . قَالَ وَكَانَ مَنْزِلِى بِالْعَوَالِى فِى بَنِى أُمَيَّةَ وَكَانَ لِى جَارٌ مِنَ الأَنْصَارِ كُنَّا نَتَنَاوَبُ النُّزُولَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَيَنْزِلُ يَوْمًا فَيَأْتِينِى بِخَبَرِ الْوَحْىِ وَغَيْرِهِ وَأَنْزِلُ يَوْمًا فَآتِيهِ بِمِثْلِ ذَلِكَ . قَالَ وَكُنَّا نُحَدِّثُ أَنَّ غَسَّانَ تُنْعِلُ الْخَيْلَ لِتَغْزُوَنَا . قَالَ فَجَاءَنِى يَوْمًا عِشَاءً فَضَرَبَ عَلَى الْبَابَ فَخَرَجْتُ إِلَيْهِ فَقَالَ: حَدَثَ أَمْرٌ عَظِيمٌ . قُلْتُ أَجَاءَتْ غَسَّانُ؟ قَالَ أَعْظَمُ مِنْ ذَلِكَ طَلَّقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نِسَاءَهُ . قَالَ قُلْتُ فِى نَفْسِى قَدْ خَابَتْ حَفْصَةُ وَخَسِرَتْ قَدْ كُنْتُ أَظُنُّ هَذَا كَائِنًا : قَالَ فَلَمَّا صَلَّيْتُ الصُّبْحَ شَدَدْتُ عَلَىَّ ثِيَابِى ثُمَّ انْطَلَقْتُ حَتَّى دَخَلْتُ عَلَى حَفْصَةَ فَإِذَا هِىَ تَبْكِى فَقُلْتُ أَطَلَّقَكُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ؟ قَالَتْ لاَ أَدْرِى هُوَ ذَا مُعْتَزِلٌ فِى هَذِهِ الْمَشْرُبَةِ . قَالَ فَانْطَلَقْتُ فَأَتَيْتُ غُلاَمًا أَسْوَدَ فَقُلْتُ اسْتَأْذِنْ لِعُمَرَ . قَالَ فَدَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ إِلَىَّ . قَالَ قَدْ ذَكَرْتُكَ لَهُ فَلَمْ يَقُلْ شَيْئًا . قَالَ فَانْطَلَقْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ فَإِذَا حَوْلَ الْمِنْبَرِ نَفَرٌ يَبْكُونَ فَجَلَسْتُ إِلَيْهِمْ ثُمَّ غَلَبَنِى مَا أَجِدُ فَأَتَيْتُ الْغُلاَمَ فَقُلْتُ اسْتَأْذِنْ لِعُمَرَ . فَدَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ إِلَىَّ فَقَالَ قَدْ ذَكَرْتُكَ لَهُ فَلَمْ يَقُلْ شَيْئًا . قَالَ فَانْطَلَقْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ أَيْضًا فَجَلَسْتُ ثُمَّ غَلَبَنِى مَا أَجِدُ فَأَتَيْتُ الْغُلاَمَ فَقُلْتُ اسْتَأْذِنْ لِعُمَرَ . فَدَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ إِلَىَّ فَقَالَ قَدْ ذَكَرْتُكَ لَهُ فَلَمْ يَقُلْ شَيْئًا . قَالَ فَوَلَّيْتُ مُنْطَلِقًا فَإِذَا الْغُلاَمُ يَدْعُونِى فَقَالَ ادْخُلْ فَقَدْ أُذِنَ لَكَ فَدَخَلْتُ فَإِذَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مُتَّكِئٌ عَلَى رَمْلٍ حَصِيرٍ قَدْ رَأَيْتُ أَثَرَهُ فِى جَنْبِهِ فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَطَلَّقْتَ نِسَاءَكَ ؟ قَالَ لاَ . قُلْتُ اللَّهُ أَكْبَرُ لَقَدْ رَأَيْتُنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَنَحْنُ مَعْشَرَ قُرَيْشٍ نَغْلِبُ النِّسَاءَ فَلَمَّا قَدِمْنَا الْمَدِينَةَ وَجَدْنَا قَوْمًا تَغْلِبُهُمْ نِسَاؤُهُمْ فَطَفِقَ نِسَاؤُنَا يَتَعَلَّمْنَ مِنْ نِسَائِهِمْ فَتَغَضَّبْتُ يَوْمًا عَلَى امْرَأَتِى فَإِذَا هِىَ تُرَاجِعُنِى فَأَنْكَرْتُ ذَلِكَ فَقَالَتْ: مَا تُنْكِرُ؟ فَوَاللَّهِ إِنَّ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لَيُرَاجِعْنَهُ وَتَهْجُرُهُ إِحْدَاهُنَّ الْيَوْمَ إِلَى اللَّيْلِ . قَالَ فَقُلْتُ لِحَفْصَةَ: أَتُرَاجِعِينَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم؟ قَالَتْ نَعَمْ وَتَهْجُرُهُ إِحْدَانَا الْيَوْمَ إِلَى اللَّيْلِ . فَقُلْتُ قَدْ خَابَتْ مَنْ فَعَلَتْ ذَلِكَ مِنْكُنَّ وَخَسِرَتْ أَتَأْمَنُ إِحْدَاكُنَّ أَنْ يَغْضَبَ اللَّهُ عَلَيْهَا لِغَضَبِ رَسُولِهِ فَإِذَا هِىَ قَدْ هَلَكَتْ؟ فَتَبَسَّمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ فَقُلْتُ لِحَفْصَةَ لاَ تُرَاجِعِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَلاَ تَسْأَلِيهِ شَيْئًا وَسَلِينِى مَا بَدَا لَكِ وَلاَ يَغُرَّنَّكِ إنْ كَانَتْ صَاحِبَتُكِ أَوْسَمَ مِنْكِ وَأَحَبَّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ فَتَبَسَّمَ أُخْرَى فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَسْتَأْنِسُ قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ فَرَفَعْتُ رَأْسِى فَمَا رَأَيْتُ فِى الْبَيْتِ إِلاَّ أَهَبَةً ثَلاَثَةً . قَالَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ادْعُ اللَّهَ أَنْ يُوَسِّعَ عَلَى أُمَّتِكَ فَقَدْ وَسَّعَ عَلَى فَارِسَ وَالرُّومِ وَهُمْ لاَ يَعْبُدُونَهُ . فَاسْتَوَى جَالِسًا فَقَالَ « أَوَفِى شَكٍّ أَنْتَ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ أُولَئِكَ قَوْمٌ عُجِّلَتْ لَهُمْ طَيِّبَاتُهُمْ فِى الْحَيَاةِ الدُّنْيَا » . قَالَ وَكَانَ أَقْسَمَ أَنْ لاَ يَدْخُلَ عَلَى نِسَائِهِ شَهْرًا فَعَاتَبَهُ اللَّهُ فِى ذَلِكَ وَجَعَلَ لَهُ كَفَّارَةَ الْيَمِينِ . قَالَ الزُّهْرِىُّ فَأَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : فَلَمَّا مَضَتْ تِسْعٌ وَعِشْرُونَ دَخَلَ عَلَىَّ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بَدَأَ بِى فَقَالَ « يَا عَائِشَةُ إِنِّى ذَاكِرٌ لَكِ شَيْئًا فَلاَ تَعْجَلِى حَتَّى تَسْتَأْمِرِى أَبَوَيْكِ » . قَالَتْ ثُمَّ قَرَأَ هَذِهِ الآيَةَ ( يَا أَيُّهَا النَّبِىُّ قُلْ لأَزْوَاجِكَ ) الآيَةَ . قَالَتْ عَلِمَ وَاللَّهِ أَنَّ أَبَوَىَّ لَمْ يَكُونَا يَأْمُرَانِى بِفِرَاقِهِ فَقُلْتُ أَفِى هَذَا أَسْتَأْمِرُ أَبَوَىَّ ؟ فَإِنِّى أُرِيدُ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالدَّارَ الآخِرَةَ . قَالَ مَعْمَرٌ فَأَخْبَرَنِى أَيُّوبُ أَنَّ عَائِشَةَ قَالَتْ لَهُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ لاَ تُخْبِرْ أَزْوَاجَكَ أَنِّى اخْتَرْتُكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّمَا بَعَثَنِى اللَّهُ مُبَلِّغًا وَلَمْ يَبْعَثْنِى مُتَعَنِّتًا » . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ. قَدْ رُوِىَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Ma’mer, ona ez-Zührî , ona Ubeydullah b. Abdullah b. Ebî Sevr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etti:
“Ben, Kur’ân-ı Kerim’de; ‘İkiniz de tevbe ederseniz ne âlâ!.. Çünkü ikinizin de kalpleri eğrildi’ (Tahrîm, 66/4) meâlideki âyette işaret edilen Rasûlullah’ın (sav) hanımlarından ikisinin kimler olduğunu Hz. Ömer’e sormayı çok istiyordum. Nihâyet Hz. Ömer, hac seyahatine çıktı. Ben de onunla beraber hacca gittim. Yolda Hz. Ömer’e bir mataradan su döktüm, abdest aldı. Dedim ki:
“- Ey mü’minlerin Emîri! Yüce Mevlâ’nın haklarında ‘İkiniz de tevbe ederseniz ne güzel!. Çünkü ikinizin de kalpleri eğrildi. Ama Peygamber’e karşı bir dayanışma içine girecek olursanız, bilin ki herkesten önce Allah onun dostu ve koruyucusudur…’ buyurduğu, Rasûlullah’ın (as.) hanımlarından ikisi, hangileridir?”
“- Hayret sana, ey Abbas’ın oğlu!” dedi.
Zührî şöyle dedi: “Vallahi Ömer, İbn Abbas’ın bu sorusundan hoşlanmadı, ama gerçeği de gizlemedi.”
Hz. Ömer bana, “Onlar, Âişe ile Hafsa’dır” dedi ve sonra hadisi bana anlatmaya başladı:
“Biz Kureyş kabilesi, kadınlara hükmeden bir millettik. Medîne’ye gelince, burada kendilerine kadınların hükmettiği bir halk bulduk. Bizim kadınlarımız da, onların kadınlarından bu hâli öğrenmeye başladılar. Bir gün karıma kızmıştım. Baktım ki karım da bana karşılık veriyor. Onun bana karşılık vermesini garipseyince de,
“- Benim sana karşılık vermemi neden garipsiyorsun? Vallahi Rasûlullah’ın (sav) hanımları da, O’na karşılık veriyorlar. Bazen onlardan biri, geceye kadar bütün gün Rasûlullah’a (sav) dargın kalıyor.” dedi.
Bunu duyunca ben kendi kendime, “Bunu yapan mutlaka perişan olur ve hüsrana uğrar” dedim.
Benim evim, Avâlî’de, Ümeyye oğulları mahallesinde idi. Ensârdan bir komşum vardı. Onunla nöbetleşe Rasûlullah’ın (as.) yanına giderdik. Bir gün o gidiyor ve bana o gün inen vahyi ve diğer haberleri getiriyor, bir gün ben gidiyor ve ben de ona aynı şeyleri getiriyordum. O sırada bizler, Gassanlılar’ın, bizimle savaşmak için atlarını nallattıkları haberini konuşuyorduk. O gün arkadaşım yatsı vakti gelip kapımı çaldı. Ben de çıktım. Bana dedi ki:
“- Büyük bir şey oldu!”
“- Ne oldu? Yoksa Gassanlılar mı saldırdı?”
“- Hayır! Daha büyük ve daha korkunç bir şey!.. Rasûlullah (sav) hanımlarını boşadı!”
Bunu duyunca içimden, “Hafsa perişan oldu ve hüsrana uğradı. Zaten bunun olacağını tahmin ediyordum” dedim.
Sabah namazını kılınca giyindim, sonra (Medîne’ye) indim, Hafsa’nın yanına girdim. Hafsa ağlıyordu. Dedim ki:
“- Rasûlullah (as.) sizleri boşadı mı?”
“- Bilmiyorum, işte şu hücreye çekildi.”
Bunun üzerine Rasûlullah’ın (sav) siyah uşağını buldum. Ona;
“- Ömer için Rasûlullah’tan (sav) izin iste!” dedim. Uşak içeri girdi, sonra çıktı ve dedi ki:
“- Seni söyledim, bir şey demedi.”
Bunun üzerine Mescide gittim, minberin yanına vardım. Orada bir gurup insan oturmuş ağlıyorlardu. Bir müddet oturdum. Sonra dayanamadım, tekrar gidip uşağı buldum. Yine;
“- Ömer için izin iste!” dedim. Uşak içeri girdi, sonra çıktı ve;
“- Seni söyledim, ama yine ses çıkarmadı” dedi.
Tekrar Mescide gittim, bir müddet oturdum, sonra yine dayanamadım, gidio uşağı buldum ve kendisine,
“- Ömer için izin iste!” dedim. Uşak içeri girdi, sonra çıktı ve;
“- Seni söyledim, ama bir şey söylemedi” dedi.
Artık dönüp oradan ayrıldım. Az sonra baktım, uşak beni çağırıyor:
“- Gir, sana izin verdi!”
İçeri girdim, baktım ki Rasûlullah (sav) kuru bir hasıra yaslanmış, vücuduna hasırın izleri çıkmış:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarını boşadın mı?” dedim. Hz. Peygamber,
“- Hayır!” dedi. Ben sevinçten ‘Allahu Ekber!’ dedim ve şöyle devam ettim:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, bilirsiniz ki biz Kureyşliler, kadınlara hükmederdik. Medîne’ye gelince, burada kadınların kendilerine üstün geldiği bir millet bulduk. Bizim kadınlarımız da bu adeti onların hanımlarından öğrenmeye başladılar. Bir gün karıma kızmıştım, baktım ki o da bana karşılık veriyor. Ben onun bu hâlini garipseyince, bana,
“- Neden hayret ediyorsun? Vallahi Hz. Peygamber'in (sav) hanımları bile ona karşılık veriyorlar, hatta onlardan biri geceye kadar bütün günü ona dargın olarak geçiriyor” dedi. Bu söz üzerine hemen Hafsa’ya gittim ve ona,
“- Siz, Rasûlullah'a (sav) karşılık veriyor musunuz?” diye sordum. O da,
“- Evet. Hatta bizden biri geceye kadar bütün günü ona dargın olarak geçiriyor” dedi. Ben de,
“- Sizden bunu kim yapmışsa mahvolmuş ve hüsrana uğramış demektir. Herhangi biriniz, Rasûlullah'ın (sav) gazabından dolayı Allah’ın gazabına uğramaktan ve helâk olmaktan emin mi oldu?” dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah (sav) gülümsedi.
Hz. Ömer şöyle devam eder: Hafsa’ya şöyle dedim:
“- (Kızım) sakın Rasûlullah’a (sav) karşılık verme! O’ndan bir şey isteme! Bir ihtiyacın olursa benden iste! Senden daha güzel ve Rasûlullah’a (sav) daha sevgili olan ortağının durumu -Hz. Âişe’yi kastediyor- sakın seni aldatmasın!”
Bunu duyunca Rasûlullah (sav) tekrar gülümsedi. Bundan cesaret alarak,
“- Ey Allah’ın Rasûlü, yanına oturabilir miyim?” dedim.
“- Olur!” dedi. Ben de oturdum. Başımı kaldırıp odaya baktım, vallahi orada üç adet deriden başka göze dokunur hiç bir şey göremedim. Dedim ki:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, ümmetine genişlik vermesi için Allah’a duâ etseniz… O, kendisine ibâdet etmedikleri halde Rumlar’a ve İranlılar’a genişlik verdi.”
Bunun üzerine Rasûlullah (sav) doğrulup oturdu, sonra şöyle buyurdu:
“- Ey Hattab’ın oğlu! Onlara sadece dünya hayatından geçici birtakım güzelliklerin verilmesi, seni şüpheye mi düşürdü?”
Hz. Ömer, anlatmaya devam ediyor:
“Rasûlullah (sav), zevcelerine kızmış ve bir ay onların yanına girmeyeceğine yemin etmişti. Cenâb-ı Hak bundan dolayı kendisini ikaz etmiş ve yeminine kefaret vermesini emretmişti.”
Zührî dedi ki: Urve bana, Hz. Âişe’nin şöyle dediğini haber verdi:
“Yirmi dokuz gece geçince Rasûlullah (sav) bana geldi, hanımlarını dolaşmaya benden başladı. Bana,
“- Ya Âişe! Ben sana bir şey söyleyeceğim; ama annene ve babana danışmadan hemen bir karar verme!” dedi ve şu âyeti okudu:
“Ey peygamber! Eşlerine şöyle de: Eğer dünya hayatını ve güzelliklerini istiyorsanız gelin size bir şeyler vereyim sonra da güzellikle sizi serbest bırakayım. Yok eğer Allah’ı, rasûlünü ve âhiret yurdunu istiyorsanız şunu bilin ki Allah, içinizden iyiliği seçenlere büyük bir ödül hazırlamıştır.” (Ahzâb, 33/28-29).
Hz. Âişe, “Vallahi Rasûlullah (sav), ebeveynimin, kendisinden ayrılmamı istemeyeceklerini mutlaka biliyordu” dedi. Sonra şöyle söyledi: Rasûlullah’a (as.) dedim ki:
“- Bunun için mi anneme babama danışacakmışım?! Ben Allah’ı, Rasûlünü ve âhiret yurdunu istiyorum.”
Ma’mer şöyle dedi: Bana Eyyub, Hz. Âişe’nin Rasûlullah’a (sav) şöyle söylediğini haber verdi:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, benim seni tercih ettiğimi diğer hanımlarına söyleme!”
Rasûlullah (sav) da ona:
“- Yüce Allah beni mübelliğ olarak gönderdi, inatçı olarak değil” buyurdu.
Tirmizî dedi ki: Bu hadis, hasen-sahihtir. İbn Abbas’tan çok değişik tariklerle rivayet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 66, 5/420
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ubeydullah b. Abdullah el-Kuraşi (Abdullah b. Abdullah b. Ebu Sevr)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Aile, Fertleri ve Sorumlulukları
Astronomi, ayların hesaplanması
Ensar, ensar kadınlarının fazileti
Hz. Peygamber, hanımlarını kendisine haram kılması
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Yemin, keffareti
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَحَامِدُ بْنُ عُمَرَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَأَبُو كَامِلٍ جَمِيعًا عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ وَغُلاَمٌ أَسْوَدُ يُقَالُ لَهُ أَنْجَشَةُ يَحْدُو فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " يَا أَنْجَشَةُ رُوَيْدَكَ سَوْقًا بِالْقَوَارِيرِ " .
Bize Ebu'r-Rabî el-Atekî, Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil, onlara Hammâd b. Zeyd rivayet etmiştir. Ebu'r-Rabî şöyle demiştir: Bize Hammâd, ona Eyyub, ona Ebû Kılâbe ona Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) seferlerinden birinde Enceşe adında zenci bir hizmetkar develeri sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Ey Enceşe! Cam şişelerini (onlar gibi narin kadınları) taşıyan develeri yavaş sür! (ki bayanlar rahatsız olmasınlar)" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278833, M006036-4
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَحَامِدُ بْنُ عُمَرَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَأَبُو كَامِلٍ جَمِيعًا عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ وَغُلاَمٌ أَسْوَدُ يُقَالُ لَهُ أَنْجَشَةُ يَحْدُو فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " يَا أَنْجَشَةُ رُوَيْدَكَ سَوْقًا بِالْقَوَارِيرِ " .
Tercemesi:
Bize Ebu'r-Rabî el-Atekî, Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil, onlara Hammâd b. Zeyd rivayet etmiştir. Ebu'r-Rabî şöyle demiştir: Bize Hammâd, ona Eyyub, ona Ebû Kılâbe ona Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) seferlerinden birinde Enceşe adında zenci bir hizmetkar develeri sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Ey Enceşe! Cam şişelerini (onlar gibi narin kadınları) taşıyan develeri yavaş sür! (ki bayanlar rahatsız olmasınlar)" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâil 6036, /976
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Kamil Fudayl b. Hüseyin el-Cahderî (Fudayl b. Hüseyin b. Talha)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Aile, ailede şiddet
Kadın, değeri ve konumu
Kadın, sosyal hayatta
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَحَامِدُ بْنُ عُمَرَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَأَبُو كَامِلٍ جَمِيعًا عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ وَغُلاَمٌ أَسْوَدُ يُقَالُ لَهُ أَنْجَشَةُ يَحْدُو فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " يَا أَنْجَشَةُ رُوَيْدَكَ سَوْقًا بِالْقَوَارِيرِ " .
Bize Ebu'r-Rabî el-Atekî, Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil, onlara Hammâd b. Zeyd rivayet etmiştir. Ebu'r-Rabî şöyle demiştir: Bize Hammâd, ona Eyyub, ona Ebû Kılâbe ona Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) seferlerinden birinde Enceşe adında zenci bir hizmetkar develeri sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Ey Enceşe! Cam şişelerini (onlar gibi narin kadınları) taşıyan develeri yavaş sür! (ki bayanlar rahatsız olmasınlar)" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278834, M006036-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَحَامِدُ بْنُ عُمَرَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَأَبُو كَامِلٍ جَمِيعًا عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ وَغُلاَمٌ أَسْوَدُ يُقَالُ لَهُ أَنْجَشَةُ يَحْدُو فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " يَا أَنْجَشَةُ رُوَيْدَكَ سَوْقًا بِالْقَوَارِيرِ " .
Tercemesi:
Bize Ebu'r-Rabî el-Atekî, Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil, onlara Hammâd b. Zeyd rivayet etmiştir. Ebu'r-Rabî şöyle demiştir: Bize Hammâd, ona Eyyub, ona Ebû Kılâbe ona Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) seferlerinden birinde Enceşe adında zenci bir hizmetkar develeri sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Ey Enceşe! Cam şişelerini (onlar gibi narin kadınları) taşıyan develeri yavaş sür! (ki bayanlar rahatsız olmasınlar)" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâil 6036, /976
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Hâmid b. Ömer es-Sekafi (Hamid b. Ömer b. Hafs b. Ömer b. Ubeydullah b. Ebu Bekre)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Aile, ailede şiddet
Kadın, değeri ve konumu
Kadın, sosyal hayatta
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَحَامِدُ بْنُ عُمَرَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَأَبُو كَامِلٍ جَمِيعًا عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ وَغُلاَمٌ أَسْوَدُ يُقَالُ لَهُ أَنْجَشَةُ يَحْدُو فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " يَا أَنْجَشَةُ رُوَيْدَكَ سَوْقًا بِالْقَوَارِيرِ " .
Bize Ebu'r-Rabî el-Atekî, Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil, onlara Hammâd b. Zeyd rivayet etmiştir. Ebu'r-Rabî şöyle demiştir: Bize Hammâd, ona Eyyub, ona Ebû Kılâbe ona Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) seferlerinden birinde Enceşe adında zenci bir hizmetkar develeri sürüyordu. Rasulullah (sav) ona:
"Ey Enceşe! Cam şişelerini (onlar gibi narin kadınları) taşıyan develeri yavaş sür! (ki bayanlar rahatsız olmasınlar)" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278835, M006036-3
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَحَامِدُ بْنُ عُمَرَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَأَبُو كَامِلٍ جَمِيعًا عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ وَغُلاَمٌ أَسْوَدُ يُقَالُ لَهُ أَنْجَشَةُ يَحْدُو فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " يَا أَنْجَشَةُ رُوَيْدَكَ سَوْقًا بِالْقَوَارِيرِ " .
Tercemesi:
Bize Ebu'r-Rabî el-Atekî, Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil, onlara Hammâd b. Zeyd rivayet etmiştir. Ebu'r-Rabî şöyle demiştir: Bize Hammâd, ona Eyyub, ona Ebû Kılâbe ona Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) seferlerinden birinde Enceşe adında zenci bir hizmetkar develeri sürüyordu. Rasulullah (sav) ona:
"Ey Enceşe! Cam şişelerini (onlar gibi narin kadınları) taşıyan develeri yavaş sür! (ki bayanlar rahatsız olmasınlar)" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâil 6036, /976
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Aile, ailede şiddet
Kadın, değeri ve konumu
Kadın, sosyal hayatta
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زَيْدٍ أَنَّ مُحَمَّدَ بْنَ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ سَعْدَ بْنَ أَبِى وَقَّاصٍ قَالَ اسْتَأْذَنَ عُمَرُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَعِنْدَهُ نِسَاءٌ مِنْ قُرَيْشٍ يُكَلِّمْنَهُ وَيَسْتَكْثِرْنَهُ ، عَالِيَةً أَصْوَاتُهُنَّ ، فَلَمَّا اسْتَأْذَنَ عُمَرُ ، قُمْنَ يَبْتَدِرْنَ الْحِجَابَ ، فَأَذِنَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَضْحَكُ ، فَقَالَ عُمَرُ أَضْحَكَ اللَّهُ سِنَّكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « عَجِبْتُ مِنْ هَؤُلاَءِ اللاَّتِى كُنَّ عِنْدِى ، فَلَمَّا سَمِعْنَ صَوْتَكَ ابْتَدَرْنَ الْحِجَابَ » . قَالَ عُمَرُ فَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ كُنْتَ أَحَقَّ أَنْ يَهَبْنَ . ثُمَّ قَالَ أَىْ عَدُوَّاتِ أَنْفُسِهِنَّ ، أَتَهَبْنَنِى وَلاَ تَهَبْنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قُلْنَ نَعَمْ ، أَنْتَ أَفَظُّ وَأَغْلَظُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا لَقِيَكَ الشَّيْطَانُ قَطُّ سَالِكًا فَجًّا إِلاَّ سَلَكَ فَجًّا غَيْرَ فَجِّكَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32629, B003294
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زَيْدٍ أَنَّ مُحَمَّدَ بْنَ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ سَعْدَ بْنَ أَبِى وَقَّاصٍ قَالَ اسْتَأْذَنَ عُمَرُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَعِنْدَهُ نِسَاءٌ مِنْ قُرَيْشٍ يُكَلِّمْنَهُ وَيَسْتَكْثِرْنَهُ ، عَالِيَةً أَصْوَاتُهُنَّ ، فَلَمَّا اسْتَأْذَنَ عُمَرُ ، قُمْنَ يَبْتَدِرْنَ الْحِجَابَ ، فَأَذِنَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَضْحَكُ ، فَقَالَ عُمَرُ أَضْحَكَ اللَّهُ سِنَّكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « عَجِبْتُ مِنْ هَؤُلاَءِ اللاَّتِى كُنَّ عِنْدِى ، فَلَمَّا سَمِعْنَ صَوْتَكَ ابْتَدَرْنَ الْحِجَابَ » . قَالَ عُمَرُ فَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ كُنْتَ أَحَقَّ أَنْ يَهَبْنَ . ثُمَّ قَالَ أَىْ عَدُوَّاتِ أَنْفُسِهِنَّ ، أَتَهَبْنَنِى وَلاَ تَهَبْنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قُلْنَ نَعَمْ ، أَنْتَ أَفَظُّ وَأَغْلَظُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا لَقِيَكَ الشَّيْطَانُ قَطُّ سَالِكًا فَجًّا إِلاَّ سَلَكَ فَجًّا غَيْرَ فَجِّكَ » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd ez-Zührî), ona Salih (b. Keysan ed-Devsî), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd, ona Muhammed b. Sa'd b. Ebu Vakkas ona da babası Sa'd b. Ebu Vakkas'ın rivayet ettiğine göre Ömer (b. el-Hattab) Hz. Peygamber'in (sav) yanına girmek için müsaade istedi. Hz. Peygamber'in (sav) yanında ise kendisiyle konuşan, çokça soru sorup ve istekte bulunan yüksek sesli Kureyşli hanımlar vardı. Ömer (b. el-Hattab) girmek için müsaade isteyince, kadınlar alelacele kalkıp örtündüler. Hz. Peygamber (sav) (Ömer b. el-Hattab'a) müsaade verdi ve gülmeye başladı. Bunun üzerine Ömer (b. el-Hattab) "Allah (cc) dişini hep güldürsün ya Rasulullah (sav)" dedi. Bunun üzerine (Hz. Peygamber (sav)) (niçin güldüğünü) açıkladı: "Şu yanımda bulunan kadınların haline şaştım. Senin sesini duyunca hemen örtünmeye kalktılar." Ömer (b. el-Hattab) "Asıl senden çekinmeleri gerekirdi ya Rasulullah (sav)" dedi ve (kadınlara) yöneldi: "Ey kendilerine düşmanlar! Benden sakınıyorsunuz da Hz. Peygamber'den (sav) mi sakınmıyorsunuz?" Kadınlar da "Evet, çünkü sen Hz. Peygamber'den (sav) daha sert ve katı mizaçlısın" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) (Ömer b. el-Hattab'a) şöyle buyurdu: " Nefsim elinde olana yemin olsun ki, Şeytan seninle geniş bir yoldan geliyorken karşılaşsa, senin gittiğin o geniş yoldan kaçıp farklı bir yoldan giderdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Halk 11, 1/855
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Muhammed b. Sa'd ez-Zühri (Muhammed b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu Ömer Abdülhamid b. Abdurrahman el-Adevi (Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattab)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
6. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
8. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kadın, Hz. Peygamber döneminde
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
Tesettür,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12386, T002165
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ أَبُو الْمُغِيرَةِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سُوقَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ: خَطَبَنَا عُمَرُ بِالْجَابِيَةِ فَقَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّى قُمْتُ فِيكُمْ كَمَقَامِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِينَا فَقَالَ: « أُوصِيكُمْ بِأَصْحَابِى ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ ثُمَّ يَفْشُو الْكَذِبُ حَتَّى يَحْلِفَ الرَّجُلُ وَلاَ يُسْتَحْلَفُ وَيَشْهَدَ الشَّاهِدُ وَلاَ يُسْتَشْهَدُ أَلاَ لاَ يَخْلُوَنَّ رَجُلٌ بِامْرَأَةٍ إِلاَّ كَانَ ثَالِثَهُمَا الشَّيْطَانُ عَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ وَإِيَّاكُمْ وَالْفُرْقَةَ فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ الْوَاحِدِ وَهُوَ مِنَ الاِثْنَيْنِ أَبْعَدُ مَنْ أَرَادَ بُحْبُوحَةَ الْجَنَّةِ فَلْيَلْزَمِ الْجَمَاعَةَ مَنْ سَرَّتْهُ حَسَنَتُهُ وَسَاءَتْهُ سَيِّئَتُهُ فَذَلِكَ الْمُؤْمِنُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ وَقَدْ رَوَاهُ ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سُوقَةَ وَقَدْ رُوِىَ هَذَا الْحَدِيثُ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنْ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Menî', ona Ebu Muğîra Nadr b. İsmail, ona Muhammed b. Sûka, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
Ömer, Câbiye'de bizlere hutbe verdi. ''Ey insanlar, Rasulullah'ın bizim içimizde kalkıp (buyurduğu gibi) ben de sizin içinizde kalktım. O şöyle buyurmuştu'' dedi:
Sizlere ashabımı, sonra onlardan sonrakileri, ardında da onlardan sonrakilerini tavsiye ediyorum. Akabinde yalan yayılır. Öyle ki, taleb edilmediği halde kişi, yemin eder; istenmediği halde kişi, şahitlikte bulunur. Dikkat edin, bir erkek bir kadınla yalnız kalmasın ki üçüncüleri şeytan olmasın! Cemaate dikkat edin, ayrılıktan ise sakının. Zira şeytan, tek kalan ile beraberdir, iki kişiden ise uzaktır. Cennetin en güzel yerini isteyen cemaate yapışsın. İyiliği kendisini mesud eden; kötülüğü de kendisini üzen kimse mümindir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadis, bu tarik ile bildiğimiz hasen-sahih-garîb bir hadistir. Bu hadisi İbn Mübarek, Muhammed b. Sûka'dan rivayet etmiştir. Bu hadis, daha pek çok tarik ile Ömer vasıtasıyla Hz. Peygamber (sav)'den rivayet edilmiştir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
عَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ وَإِيَّاكُمْ وَالْفُرْقَةَ فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ الْوَاحِدِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Fiten 7, 4/465
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Sûka el-Ğanevi (Muhammed b. Sûka)
5. Nadr b. İsmail el-Becelî (Nadr b. İsmail b. Hazım)
6. Ahmed b. Meni' el-Begavî (Ahmed b. Meni' b. Abdurrahman)
Konular:
Cemaat, birlik olma
Hutbe, hutbenin sosyal hayat ile ilişkisi
İman, alametleri, İyiliğe sevinme, kötülüğe üzülme
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
KTB, İMAN
Yalan, yalancılık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17438, B005566
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ مَسْرُوقٍ أَنَّهُ أَتَى عَائِشَةَ ، فَقَالَ لَهَا يَا أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّ رَجُلاً يَبْعَثُ بِالْهَدْىِ إِلَى الْكَعْبَةِ ، وَيَجْلِسُ فِى الْمِصْرِ ، فَيُوصِى أَنْ تُقَلَّدَ بَدَنَتُهُ ، فَلاَ يَزَالُ مِنْ ذَلِكَ الْيَوْمِ مُحْرِمًا حَتَّى يَحِلَّ النَّاسُ . قَالَ فَسَمِعْتُ تَصْفِيقَهَا مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ فَقَالَتْ لَقَدْ كُنْتُ أَفْتِلُ قَلاَئِدَ هَدْىِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَيَبْعَثُ هَدْيَهُ إِلَى الْكَعْبَةِ ، فَمَا يَحْرُمُ عَلَيْهِ مِمَّا حَلَّ لِلرِّجَالِ مِنْ أَهْلِهِ ، حَتَّى يَرْجِعَ النَّاسُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Muhammed, ona Abdullah (b. Mübarek), ona İsmail (b. Hürmüz), ona Şa'bî (Âmir b. Şurâhil), ona da Mesruk (b. Ecda') şöyle demiştir: Kendisi Aişe'eye (bt. Ebu Bekir) geldi ve: "Ey Müminlerin annesi! Bir adam Ka'be'ye kurbanlık gönderiyor. Kendisi de bulunduğu beldede kalıyor. Beraberinde kurbanlık gönderdiği kimselere de kurbanlık develerine (kurbanlık olduklarının bilinmesi için) gerdanlık takılmasını tavsiye ediyor. Bu adam, kurbanlık gönderdiği günden itibaren, insanların (hacda) ihramdan çıkacağı vakte kadar kendi yurdunda ihramlı olarak bekliyor" dedi. Mesruk dedi ki: Ben Aişe'nin el çırpış sesini perdenin arkasından işittim. Bu el çırpmadan sonra Aişe (r.anha): "Ben Rasulullah'ın (sav) kurbanlıklarının gerdanlıklarına takacağı boyunlukları örerdim. O da kurbanlıklarını gerdanlık takılmış olarak Ka'be'ye gönderirdi. Fakat ihramlı erkeklere ailesi ile olan ilişkilerinden haram olan şeylerden hiçbirisi, hacıların dönmesine kadar kendisine haram olmuyordu" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ezâhî 15, 2/422
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
4. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Abbas Ahmed b. Muhammed el-Mervezî (Ahmed b. Muhammed b. Musa)
Konular:
Hac, ihramdan kurbanla çıkmak
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
Kurban, Hedy kurbanını işaretlemek
Sahabe, Hz. Peygamber'den sonraki durumları
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الْمَرْوَزِىُّ قَالَ أَخْبَرَنِى شَاذَانُ بْنُ عُثْمَانَ أَخُو عَبْدَانَ قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ الرُّبَيِّعَ بِنْتَ مُعَوِّذِ ابْنِ عَفْرَاءَ أَخْبَرَتْهُ أَنَّ ثَابِتَ بْنَ قَيْسِ بْنِ شَمَّاسٍ ضَرَبَ امْرَأَتَهُ فَكَسَرَ يَدَهَا وَهِىَ جَمِيلَةُ بِنْتُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ فَأَتَى أَخُوهَا يَشْتَكِيهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى ثَابِتٍ فَقَالَ لَهُ « خُذِ الَّذِى لَهَا عَلَيْكَ وَخَلِّ سَبِيلَهَا » . قَالَ نَعَمْ . فَأَمَرَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ تَتَرَبَّصَ حَيْضَةً وَاحِدَةً فَتَلْحَقَ بِأَهْلِهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28677, N003527
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الْمَرْوَزِىُّ قَالَ أَخْبَرَنِى شَاذَانُ بْنُ عُثْمَانَ أَخُو عَبْدَانَ قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ الرُّبَيِّعَ بِنْتَ مُعَوِّذِ ابْنِ عَفْرَاءَ أَخْبَرَتْهُ أَنَّ ثَابِتَ بْنَ قَيْسِ بْنِ شَمَّاسٍ ضَرَبَ امْرَأَتَهُ فَكَسَرَ يَدَهَا وَهِىَ جَمِيلَةُ بِنْتُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ فَأَتَى أَخُوهَا يَشْتَكِيهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى ثَابِتٍ فَقَالَ لَهُ « خُذِ الَّذِى لَهَا عَلَيْكَ وَخَلِّ سَبِيلَهَا » . قَالَ نَعَمْ . فَأَمَرَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ تَتَرَبَّصَ حَيْضَةً وَاحِدَةً فَتَلْحَقَ بِأَهْلِهَا .
Tercemesi:
Bize Ebu Ali Muhammed b. Yahya (el-Yeşkurî) el-Mervezî, ona Abdân’ın kardeşi Şazan b. Osman (el-Atekî), ona babası (Osman b. Cebele el-Atekî), ona Ali b. Mübarek (el-Hünâi), ona Yahya b. Ebu Kesir (et-Tâî), ona da Muhammad b. Abdurrahman (el-Kuraşî), Rübeyyi’ bt. Muavviz b. Afra’nın (r.anha) şöyle anlattığını nakletti: Sabit b. Kays b. Şemmas karısı Cemile bt. Abdullah b. Übeyy’i dövmüş ve kolunu kırmıştı. Bu kadının erkek kardeşi Rasulullah’a (sav) gelerek şikayette bulundu. Rasulullah (sav) Sabit’e haber göndererek çağırttı ve ona “Senden alacak olduğu bedeli (verdiğin mehri) geri al ve onu serbest bırak” buyurdu. Sabit b. Kays da “Peki” dedi. Rasulullah (sav) “Kadına bir âdet süresi beklemesini ve sonra da ailesi yanına dönmesini emretti.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Talak 53, /2318
Senetler:
1. Rubeyyi' bt. Muavviz el-Ensariyye (Rubeyyi' bt. Muavviz b. Haris b. Rifâ'a)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşî (Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ali b. Mübarek el-Hünâî (Ali b. Mübarek)
5. İbn Ebu Revvâd Osman b. Cebele el-Atekî (Osman b. Cebele b. Ebu Revvâd)
6. Ebu Fadl Abdülaziz b. Osman el-Atekî (Abdülaziz b. Osman b. Cebele b. Ebu Revvâd)
7. Ebu Ali Muhammed b. Yahya el-Yeşkurî (Muhammed b. Yahya b. Abdülaziz)
Konular:
Aile, ailede şiddet
Boşanma, muhalaa, bir bedel karşılığında boşama
Boşanma, sebepleri
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
Şiddet, insanlara şiddet kişiyi cennetten uzaklaştırır
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281412, M001000-4
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ يَعْنِى الثَّقَفِىَّ ح قَالَ وَحَدَّثَنَا عَمْرٌو النَّاقِدُ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ ح قَالَ وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ ح قَالَ وَحَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ كُلُّهُمْ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ بِهَذَا الإِسْنَادِ . مِثْلَهُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el Müsennâ –yani es-Sakafi- rivayet etti; (T) (Müslim) dedi ki: Yine bize Amr en-Nâkid, ona Süfyan b. Uyeyne rivayet etti; (T) (Müslim) dedi ki: Yine bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid el-Ahmer rivayet etti; (T) (Müslim) dedi ki: Yine bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus rivayet etti, hepsine Yahya b. Said bu isnad ile aynısını rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salât 1000, /185
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Amre bt. Abdurrahman el-Ensâriyye (Amre bt. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürâre)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu Muhammed Abdülvehhab b. Abdülmecid es-Sakafî (Abdulvehhab b. Abdulmecid b. Salt)
5. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Kadın, cemaate gelmesi
Kadın, hak ve sorumlulukları
Kadın, mescitte namaz kılması
Kadın, sosyal hayatta
Kadın-Erkek, kadın-erkek ilişkileri
KTB, NAMAZ,
Yahudilik, yahudi kültürü