39 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmud, ona Ebu Üsame, ona Hişam b. Urve, ona Fatıma bt. Münzir, ona da Esma bt. Ebu Bekir şöyle demiştir: Ben Aişe'nin yanına girdim. İnsanlar namaz kılıyordu. Ben, insanların bu hali nedir dedim. Aişe başı ile gökyüzüne doğru işaret etti. Ben, bu bir ayet (alamet) mi diye sordum. Aişe yine başıyla evet dedi. Esma şöyle devam etti: (Bunun üzerine ben de namaza durdum.) Rasulullah (sav) namazı çok uzattı. Artık bana bir baygınlık hali geldi. Yanımda su dolu bir kırba vardı. Onun ağzını açtım ve ondan başıma su dökmeye başladım. Nihayet Rasulullah (sav) namazı bitirdi, güneş de açılmıştı. Rasulullah (sav) namazdan sonra insanlara hitap etmeye başladı; Allah'a layık olduğu sıfatlarla hamd ettikten sonra "amma ba'du" dedi. Tam bu sırada Ensar'dan bir grup kadın konuşup gürültü etmeye başladı. Ben de onları susturayım diye yöneldim. (Bundan dolayı hutbeyi duyamadım.) Aişe'ye; Rasulullah (sav) ne dedi diye sordum. Aişe şöyle dedi: Rasulullah şöyle buyurdu: "Şu makamımda cennet ve cehennem dahil bana her şey gösterildi. Ve şu da bana vahyolundu ki, sizler kabirlerinizde Mesîh Deccâl (yüzünden çekilecek) imtihanlara benzer veya ona yakın bir imtihan geçireceksiniz. Kabirde tek tek hepinize gelinecek ve bu adam hakkındaki ilmin nedir denilecek. Mümin veya imanından şüphe duymayan. Bu ihtimalli ifadeyi Hişam söyledi- kimse ise O, Allah'ın Rasulü Muhammed'dir. Bize deliller ve hidayet getirdi. Biz de O'na iman ettik, davetine icabet ettik, izine uyduk ve O'nu tamamen tasdik ettik diyecek. Bunun üzerine o kimseye rahat uyu. Biz senin O zata inandığını kesin bir şekilde bilmekteyiz denilecek. Amma münafık veya şüpheci olana gelince -bu ihtimalli ifade Hişam' aittir- ona da senin bu adam hakkındaki bilgin nedir denilecek. O da ben bilmiyorum, insanların bir şey söylediklerini işittim, ben de söyledim diyecektir." [Hişam der ki: Munzir bt. Fâtıma bunları bana söyledi, ben de aynen ezberledim. Şu kadar ki, Fatıma münafıklara ağır gelecek şeyler de söyledi.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Mahmud b. Gaylan arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona ona Malik, ona Hişâm b. Urve, ona Fatıma bt. Münzir, ona da Esma bt. Ebu Bekir (r.anhuma) şöyle demiştir: Ben güneş tutulması sırasında Âişe'nin yanına geldim. İnsanlar hep namaza durmuşlar ve Âişe de ayakta durmuş, namaz kılıyordu. Ben “insanlara ne oluyor ki (neden korkuyorlar)?” dedim. Âişe gökyüzüne doğru eli ile işaret etti “Subhânallâh” dedi. Ben “Bu bir ayet (işaret mi)?” diye sordum. Âişe başı ile “evet” diye işaret etti. Rasulullah (sav) namazı bitirince, Allah'a hamd ve sena eyledi. Sonra şöyle buyurdu: "Ben bugün bu makamımda her şeyi gördüm, görmediğim bir şey kalmadı. Hatta cennet ve cehennemi dahi gördüm. Sizlerin, kabrinizde, Mesih Deccâl'in fitnesine yakın bir fitneyle imtihan edileceğiniz bana bildirildi. Mümin yahut Müslim -râvî der ki: Esmâ'nın bu iki lâfızdan hangisini söylediğini bilmiyorum- kimseye, Muhammed hakkında sorulduğunda “Muhammed bize deliller getirdi, biz de O'nun davetine icabet edip iman ettik” diyecek. Ona “Sen rahat bir şekilde yat uyu. Biz senin mümin olduğunu bildik” denilir. Münafık yahut kalbinde şüphesi olan kimseye gelince -Ravi der ki: Ben Esmâ'nın bu iki ifadeden hangisini söylediğini bilmiyorum- o kimse de “ben O'nun kim olduğunu bilmiyorum. Ben insanlardan işittim. O'nun hakkında bir şeyler söylüyorlardı, ben de onu söyledim” diyecektir"