Açıklama: Hadisin Peygamber (s.a.v.) tarafından nasıl ifade edildiği bu rivayette belirtilmemiştir. Diğer bazı rivayetlerde ise Huzeyfe hadisi açık bir şekilde Resûlullah’ın sözü olarak rivayet etmiştir. Bu rivayete göre bir kişi halkanın ortasına oturunca Huzeyfe “(halkanın ortasına oturan) Resûlullah’ın diliyle lanetlenmiştir veya Resûlllah (s.a.v.) halkanın ortasına oturan kişiyi lanetledi” demiştir. Bkz. Tayalisi, I, 348-349, No: 436, 437; Ebu Davud, Edeb, 14; Tirmizi, Edeb, 12; Hakim, el-Müstedrek, IV, 281.
Ebu Miclez Huzeyfe ile görüşmediğinden dolayı hadis zayıf kabul edilmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
74157, HM023652
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ شُعْبَةَ قَالَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَبِي مِجْلَزٍ
عَنْ حُذَيْفَةَ فِي الَّذِي يَقْعُدُ فِي وَسْطِ الْحَلْقَةِ قَالَ مَلْعُونٌ عَلَى لِسَانِ النَّبِيِّ أَوْ لِسَانِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
Tercemesi:
Yahya b. Said Şube’den o Katade’den ve o da Ebu Miclez’den rivayet etti. Ebu Miclez Huzeyfe’nin halkanın ortasına oturan kişinin Peygamber (s.a.v.)’in sözüyle veya Muhammed (s.a.v.)’in sözüyle lanetlendiğini söylediğini nakletmiştir.
Açıklama:
Hadisin Peygamber (s.a.v.) tarafından nasıl ifade edildiği bu rivayette belirtilmemiştir. Diğer bazı rivayetlerde ise Huzeyfe hadisi açık bir şekilde Resûlullah’ın sözü olarak rivayet etmiştir. Bu rivayete göre bir kişi halkanın ortasına oturunca Huzeyfe “(halkanın ortasına oturan) Resûlullah’ın diliyle lanetlenmiştir veya Resûlllah (s.a.v.) halkanın ortasına oturan kişiyi lanetledi” demiştir. Bkz. Tayalisi, I, 348-349, No: 436, 437; Ebu Davud, Edeb, 14; Tirmizi, Edeb, 12; Hakim, el-Müstedrek, IV, 281.
Ebu Miclez Huzeyfe ile görüşmediğinden dolayı hadis zayıf kabul edilmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Huzeyfe b. Yeman 23652, 7/699
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Miclez Lahik b. Humeyd es-Sedusî (Lahik b. Humeyd b. Said)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
Konular:
Lanet, Hz. Peygamber'in laneti
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
74157
HM023652
İbn Hanbel, V, 384. Tayalisi, I, 348-349, No: 436, 437; Ebu Davud, Edeb, 14; Tirmizi, Edeb, 12; Hakim, el-Müstedrek, IV, 281; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra, III, 332, No: 5907-5909.
Açıklama: İbn Ömer ve Ebu Bekre’nin tutumları tevazu anlayışlarından dolayı olmalıdır.
Elbani hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bkz. Elbani, Silsiletü’l-ehadisi’d-daife ve’l-mevdua, VI, 215, No: 2692.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
142724, BS005967
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ فُورَكَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ حَبِيبٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَبْدِ رَبِّهِ بْنِ سَعِيدٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا عَبْدِ اللَّهِ يُحَدِّثُ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى الْحَسَنِ : أَنَّ أَبَا بَكْرَةَ دَخَلَ عَلَيْهِمْ فِى شَهَادَةٍ فَقَامَ لَهُ رَجُلٌ عَنْ مَجْلِسِهِ فَقَالَ أَبُو بَكْرَةَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« إِذَا قَامَ لَكَ رَجُلٌ مِنْ مَجْلِسِهِ فَلاَ تَجْلِسْ فِيهِ أَوْ قَالَ لاَ تُقِمْ رَجُلاً مِنْ مَجْلِسِهِ ثُمَّ تَجْلِسُ فِيهِ ، وَلاَ تَمْسَحْ يَدَكَ بِثَوْبِ مَنْ لاَ تَمْلِكْ ». فَيُحْتَمَلُ أَنْ يَكُونَ الْحَدِيثُ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فِى النَّهْىِ عَنِ الإِقَامَةِ كَمَا رَوَاهُ الْحُفَّاظُ عَنِ ابْنِ عُمَرَ وَجَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- وَأَنَّ ابْنَ عُمَرَ وَأَبَا بَكْرَةَ كَانَا يَتَنَزَّهَانِ عَنِ الْجُلُوسِ وَإِنْ قَامُوا لَهُمَا تَبَرُّعًا دُونَ الإِقَامَةِ وَاللَّهُ أَعْلَمُ.
Tercemesi:
Ebu Bekir Muhammed b. el-Hasan b. Fevrek, Abdullah b. Cafer’den o Yunus b. Habib’ten o Ebu Davud’dan o da Şube’den o da Abdürabbih b. Said’den o da Ebu Abdullah’dan ve o da Said b. Ebi’l-Hasan’dan nakletmiştir. Said b. Ebi’l-Hasan’ın bildirdiğine göre Ebu Bekre bir şehadet münasebetiyle onların yanına gelmişti. Onun oturması için bir kişi yerinden kalktı. Bunun üzerine Ebu Bekre şöyle dedi: “Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bir kimse senin için yerinden kalkarsa oraya oturma. Veyahut ta şöyle dedi: Bir adamı yerinden kaldırıp onun yerine oturma. Sana ait olmayan bir elbiseyle/bezle elini silme.” Resûlulllah’tan nakledilen bu hadis, Huffaz’ın (Muhaddislerin) İbn Ömer ve Cabir b. Abdillah’ın Resûlullah’tan naklettikleri hadisler gibi, birini yerinden kaldırmanın yasaklanması anlamında olması muhtemeldir. İbn Ömer ve Ebu Bekre kendileri birini kaldırmaksızın onlara saygı ve hürmetlerinden dolayı yer vermek maksadıyla yerlerinden kalkan birinin yerine oturmaktan kaçınırlardı. En doğrusunu Allah bilir.”
Açıklama:
İbn Ömer ve Ebu Bekre’nin tutumları tevazu anlayışlarından dolayı olmalıdır.
Elbani hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bkz. Elbani, Silsiletü’l-ehadisi’d-daife ve’l-mevdua, VI, 215, No: 2692.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Cumu'a 5967, 6/402
Senetler:
1. Ebu Bekre Nüfey' b. Mesruh es-Sekafî (Nüfey' b. Haris b. Kelde)
2. Said b. Yesar el-Ensari (Said b. Yesar)
3. Ebu Abdullah el-Eş'arî (Ebu Abdullah)
4. Abdurabbih b. Said el-Ensari (Abdurabbih b. Said b. Kays b. Amr b. Sehl)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebû Dâvûd es-Sicistânî (Süleyman b. el-Eş'as b. İshak es-Sicistâni)
7. Yunus b. Habib el-İclî (Yunus b. Habib b. Abdülkahir b. Abdülaziz b. Ömer b. Kays)
8. Abdullah b. Cafer el-İsbehânî (Abdullah b. Cafer b. Ahmed b. Faris)
9. Ebu Bekir Muhammed b. Hasan el-Eşarî (Muhammed b. Hasan b. Fûrek)
Konular:
Adab, oturma adabı
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Tevazu, müslüman mütevazidir
142724
BS005967
Beyhaki, Sünenü'l Kübra, III, 337.Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned, II, 201, No: 912; Ahmed b. Hanbel, IV, 44, 48; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, III, 330, No: 5901 (ayrıca 5900).
Açıklama: Hadis insanlar arasındaki münasebetlerde karşılıklı saygıyı ifade etmekte, mutlak olarak bir yasaktan söz etmemektedir. Bir mecliste sadece konumuna bağlı olarak bir kişinin başkasının hukukunu ihlal etmeme sözkonusudur. Zira samiyete bağlı olarak veya -anne-babanın çocuklarını veya torunlarını kaldırması gibi- başka hak münasebetiyle birinin bir başkasını kaldırıp onun yerine oturması yasaklanmış değildir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
148796, BS011956
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ الْفَقِيهُ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِسْحَاقَ الْقَاضِى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى أُوَيْسٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« لاَ يُقِيمُ الرَّجُلُ الرَّجُلَ مِنْ مَجْلِسِهِ ثُمَّ يَجْلِسُ فِيهِ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِى أُوَيْسٍ.
Tercemesi:
Ebu Abdullah el-Hafız Ebu Bekr b. İshak el-Fakih’ten o da İsmail b. İshak el-Kadî’den o da İsmail b. Ebi Üveys’ten o da Malik b. Enes’ten o da Nafi’den o da İbn Ömer’den Resûlullah’ın şöyle dediğini haber vermiştir: “Bir kimse başka birini oturduğu yerden kaldırıp onun yerine oturmasın.” Hadisi İsmail b. Ebi Üveys’ten Buhari de Sahih’inde rivayet etmiştir.
Açıklama:
Hadis insanlar arasındaki münasebetlerde karşılıklı saygıyı ifade etmekte, mutlak olarak bir yasaktan söz etmemektedir. Bir mecliste sadece konumuna bağlı olarak bir kişinin başkasının hukukunu ihlal etmeme sözkonusudur. Zira samiyete bağlı olarak veya -anne-babanın çocuklarını veya torunlarını kaldırması gibi- başka hak münasebetiyle birinin bir başkasını kaldırıp onun yerine oturması yasaklanmış değildir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, İhyâu'l Mevât 11956, 12/229
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
5. İsmail b. İshak el-Kâdî (İsmail b. İshak b. İsmail b.Hammâd b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Bekir Ahmed b. İshak es-Sibğî (Ahmed b. İshak b. Eyyüb b. Yezîd b. Abdurrahman)
7. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Adab, oturma adabı
Saygı, ayağa kalkmak ya da kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmak
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
148796
BS011956
Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 242; Buhari, İstizan, 31; el-Edebü’l-müfred, s. 639, No: 1140; Müslim, Selam, 27-29; Ahmed b. Hanbel, II, 17, 22, 89, 102, 124; Beyhaki, III, 329, No: 5897; VI, 249, No: 11835; Hakim, Müstedrek, I, 293; IV, 272.
Açıklama: Hadisi Hâkim ve Beyhakî rivayet etmişlerdir. (Bkz. Hâkim, el-Müstedrek, I, 121; Beyhakî, Şuabü’l-îmân, III, 104-105, No: 1434; el-Medhal ile’s-sünen, I, 381, No: 658).
Hadis sahabe-i kiramın Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) karşı saygılarını ifade etmektedir.
Hâkim hadisin Buhârî ve Müslim’in şartına göre sahih olduğunu belirtmiş ve Zehebî de onun görüşünü tasdik etmiştir.
Üsâme b. Şerîk de bir rivayette “Resûlullah’ın yanına gelmiştim. Bu esnada Onun ashabı sanki başlarının üzerinde kuş varmış gibi sakin bir vazıyette duruyorlardı” demektedir. (Beyhakî, el-Medhal ile’s-sünen, I, 380, No: 657). Benzer bir hadiseyi Berâ b. Âzib de nakletmektedir. (Beyhakî, el-Medhal ile’s-sünen, I, 380, No: 656).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188697, NM000420
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو حَامِدٍ أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى الْخَطِيبُ، بِمَرْوَ، ثنا إِبْرَاهِيمُ بْنُ هِلَالٍ الْبُوزَنْجِرْدِيُّ، ثنا عَلِيُّ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ شَقِيقٍ، ثنا الْحُسَيْنُ بْنُ وَاقِدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ: «كُنَّا إِذَا قَعَدْنَا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ نَرْفَعْ رُءُوسَنَا إِلَيْهِ إِعْظَامًا لَهُ» . «هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ عَلَى شَرْطِ الشَّيْخَيْنِ، وَلَا أَحْفَظُ لَهُ عِلَّةً وَلَمْ يُخَرِّجَاهُ»
Tercemesi:
“Ebu Hâmid Ahmed b. Muhammed b. Yahyâ el-Hatîb Merv şehrinde İbrahim b. Hilâl el-Bûzenecerdî’den o da Ali b. el-Hasan b. Şakîk’den o da el-Hüseyin b. Vâkıd’dan o da Abdullah b. Büreyde’den o da babası Büreyde’den rivayet etmiştir: Büreyde şöyle demiştir: “Biz Resûlullah’ın (s.a.v.) yanında oturduğumuz zamanlarda Ona saygıdan dolayı başımızı kaldırarak bakamazdık.”
Açıklama:
Hadisi Hâkim ve Beyhakî rivayet etmişlerdir. (Bkz. Hâkim, el-Müstedrek, I, 121; Beyhakî, Şuabü’l-îmân, III, 104-105, No: 1434; el-Medhal ile’s-sünen, I, 381, No: 658).
Hadis sahabe-i kiramın Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) karşı saygılarını ifade etmektedir.
Hâkim hadisin Buhârî ve Müslim’in şartına göre sahih olduğunu belirtmiş ve Zehebî de onun görüşünü tasdik etmiştir.
Üsâme b. Şerîk de bir rivayette “Resûlullah’ın yanına gelmiştim. Bu esnada Onun ashabı sanki başlarının üzerinde kuş varmış gibi sakin bir vazıyette duruyorlardı” demektedir. (Beyhakî, el-Medhal ile’s-sünen, I, 380, No: 657). Benzer bir hadiseyi Berâ b. Âzib de nakletmektedir. (Beyhakî, el-Medhal ile’s-sünen, I, 380, No: 656).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, İlim 420, 1/283
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Abdullah b. Büreyde el-Eslemî (Abdullah b. Büreyde Husayb b. Abdullah b. Hâris b. el-A'rec b. Sa'd b. Rezzâh b. Adi b. Sehm b)
3. Hüseyin b. Vâkid el-Mervezî (Hüseyin b. Vâkid)
4. Ebu Abdurrahman Ali b. Hasan el-Abdî (Ali b. Hasan b. Şakîk b. Dinar b. Miş'ab)
5. İbrahim b. Hilal el-Buzencirdî (İbrahim b. Hilal b. Ömer)
6. Ahmed b. Bahuye el-Akabî (Ahmed b. Muhammed b. Ahmed)
Konular:
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Sahabe, örnekliği
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
188697
NM000420
Hakim, el-Müstedrek, I, 177 (1/121); Beyhakî, Şuabü’l-îmân, III, 104-105, No: 1434; el-Medhal ile’s-sünen, I, 381, No: 658.
باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « قُومُوا إِلَى سَيِّدِكُمْ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22185, Buhari, İsti'zan, 26 (bab başlığı)
Hadis:
باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « قُومُوا إِلَى سَيِّدِكُمْ » .
Tercemesi:
Peygamber(S)'İn: 'Seyyidinize Ayağa Kalkınız!" Kavli Babı
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Saygı, ayağa kalkmak ya da kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmak
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
142714, BS005957
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ زِيَادٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى أُوَيْسٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ : أَنَّ أَبَا مُرَّةَ مَوْلَى عَقِيلِ بْنِ أَبِى طَالِبٍ أَخْبَرَهُ عَنْ أَبِى وَاقِدٍ اللَّيْثِىِّ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- بَيْنَا هُوَ جَالِسٌ فِى الْمَسْجِدِ وَالنَّاسُ مَعَهُ إِذْ أَقْبَلَ ثَلاَثَةُ نَفَرٍ ، فَأَقْبَلَ اثْنَانِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- وَذَهَبَ وَاحِدٌ قَالَ فَوَقَفَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَأَمَّا أَحَدُهُمَا فَرَأَى فُرْجَةً فِى الْحَلْقَةِ فَجَلَسَ فِيهَا ، وَأَمَّا الآخَرُ فَجَلَسَ خَلْفَهُمْ ، وَأَمَّا الثَّالِثُ فَأَدْبَرَ ذَاهِبًا فَلَمَّا فَرَغَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« أَلاَ أُخْبِرُكُمْ عَنِ النَّفَرِ الثَّلاَثَةِ أَمَّا أَحَدُهُمْ فَأَوَى إِلَى اللَّهِ فَأَوَاهُ اللَّهُ ، وَأَمَّا الآخَرُ فَاسْتَحْيَى فَاسْتَحْيَى اللَّهُ مِنْهُ وَأَمَّا الآخَرُ فَأَعْرَضَ فَأَعْرَضَ اللَّهُ عَنْهُ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِى أُوَيْسٍ وَرَوَاهُ مُسْلِمٌ عَنْ قُتَيْبَةَ بْنِ سَعِيدٍ عَنْ مَالِكٍ.
Tercemesi:
Ebu Abdillah Muhammed b. Abdullah el-Hafız Ebu Bekr b. İshak’dan o da el-Hasn b. Ali b. Ziyad’dan o da İbn Ebi Üveys’ten o da Malik’ten o da İshak b. Abdillah b. Ebi Talha’dan o da Akil b. Ebu Talib’in kölesi Ebu Mürre’den o da Ebu Vakıd el-Leysi’den nakletmiştir. Ebu Vakıd el-Leysi dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) insanlarla birlikte mescidde otururken üç kişi geldi. Bunlardan ikisi Resûlullah’a doğru yöneldiler, biri ise dönüp geri gitti. Ravi dedi ki: ikisi Resûlullah’ın yanında durdular. O iki kişiden biri, halkada bir aralık bularak hemen oraya oturdu. Diğeri de hemen onun arkasına oturdu. Üçüncü kimse ise oturmadan dönüp gitti. Resulullah (s.a.v.) işini bitirince şöyle buyurdu: “Size şu üç kişinin durumunu anlatayım mı? Bunlardan biri Allah’a yöneldi ve Allah da onu himayesine aldı. Diğer adam ise (utangaç davranarak) haya ederek geride kaldı ve Allah onun haya etmesinden hoşnud oldu. (Bir yere oturmayıp çekip giden) adam ise yüz çevirip gitti, Allah da ondan yüz çevirdi.” Hadisi Buhari Sahih’inde İsmail b. Ebi Üveys’ten Müslim ise Sahih’inde Kuteybe b. Said vasıtasıyla Malik’ten rivayet etti.
Açıklama:
142729 Nolu hadise de bakınız.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Cumu'a 5957, 6/395
Senetler:
1. Ebu Vakıd Hâris b. Avf el-Leysî (Haris b. Avf b. Üseyd b. Cabir b. Uveyre)
2. Ebu Mürra Yezid (Yezid Mevla Ukayl)
3. Ebu Yahya İshak b. Abdullah el-Ensârî (İshak b. Abdullah b. Zeyd b. Sehl)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
6. Hasan b. Ali et-Tâhûnî (Hasan b. Ali b. Ziyad)
7. Ebu Bekir Ahmed b. İshak es-Sibğî (Ahmed b. İshak b. Eyyüb b. Yezîd b. Abdurrahman)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Bilgi, Öğrenilmesi, Öğretilmesi
Kulluk, Allah'dan yüz çevirmek
Müslüman, haya sahibidir
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Açıklama: Ebu Bekir savaşa uğurladığı bir komutanına İslama göre savaş hukukuyla ilgili temel prensipleri bir defa daha hatırlatmakta ve onu uğurlamaktadır. Aynı zamanda komutanın gideceği yer hakkında onu bilgilendirmektedir. Ebu Bekir başka din mensuplarına dokunulmaması hususunda da uyarılarda bulunmaktadır.
Hadis Salih b. Keysan (Bkz. Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150) ve Yahya b. Said’den (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18148; Marifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076; Malik, Muvatta, Cihad, 10) rivayet edilmektedir. Malik ve Beyhakî’nin Yahya b. Said’den naklettiği rivayet ise şöyledir:
Yahya b. Said nakletmektedir: “Ebû Bekir Şam taraflarına ordular gönderdi. Ordunun dörtte birine komutanlık edecek olan Yezid b. Ebî Süfyan’la birlikte yürüyerek yola çıktı. Denildiğine göre Yezid Ebû Bekr’e şöyle dedi: “Ya sen de bineğe bin, ya da ben de binekten ineyim!” Ebu Bekir şöyle cevap verdi: “Sen inmeyeceksin, ben de binmeyeceğim. Ben bu adımlarımı Allah yolunda sevap alacağım diye atıyorum.” Ebu Bekir şöyle devam etti: “Sen kendilerini Allah rızasını elde etmeye adamış topluluklarla karşılaşacaksın. Onları ve yapmakta oldukları ibadetleriyle başbaşa bırak. Sen ayrıca başlarının ortalarını traş etmiş bir toplulukla da karşılaşacaksın. Onların boyunlarını kılıçla vur. Sana ayrıca on tavsiyede daha bulunuyorum! Kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürme. Meyve veren ağaçları asla kesme. mamur yerleri asla harap etme. Herhangi bir koyun ve deveyi yeme maksadı olmaksızın asla kesme. Arıları asla yakma ve parçalama, ganimete ihanet etme. Korkma.”
Bu iki rivayet arasında dikkat çeken birkaç nokta vardır. Bazı rivayetlerde “hurmaları yakma(وَلَا تَحْرِقُنَّ نَخْلًا)” ifadesi (Muvatta, A’zamî tahkiki, III, 635, No: 1627; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150; Ma’rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076) “arıları yakma(وَلَا تَحْرِقَنَّ نَحْلًا)” (Muvatta, Ebu Mus’ab rivayeti, I, 357, No: 918- Cihad, 8; Muvatta, Fuad Abdülbaki tahkiki, II, 447- Cihad, 10) şeklinde zikredilmiştir. Bunun bir tashif olması mümkündür.
İki rivayet arasındaki diğer bir fark ise Yahya b. Said rivayetinde “(وَسَتَجِدُ قَوْمًا فَحَصُوا عَنْ أَوْسَاطِ رُؤُوسِهِمْ مِنَ الشَّعَرِ، فَاضْرِبْ مَا فَحَصُوا عَنْهُ بِالسَّيْفِ)” ifadesine karşılık Salih b. Keysan rivayetinde “(وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ - يَعْنِي الشَّمَامِسَةَ - فَاضْرِبُوا تِلْكَ الْأَعْنَاقَ)” ifadesi mevcuttur. Salih b. Keysan’ın rivayetine göre Ebu Bekir manastırlarda ibadetle meşgul olan zahid Hıristiyanlara dokunulmamasını emrederken (çünkü bunlar savaşmıyorlardı), Müslümanlarla savaşan ve Hıristiyanların başlarında bulunan kişilerin öldürülmesini söylemiştir. Nitekim Beyhaki'nin diğer bir rivayetinde İbn İshak vasıtasıyla Muhammed b. Cafer b. Zübeyr’in şöyle dediğini nakleder: “Muhammed b. Cafer bana dedi ki: “Ebu Bekir niçin başpiskoposlarla ruhbanlar arasında ayırım yaparak Hıristiyanların başpiskoposlarının öldürülmesini istediği halde (manastırlardaki münzevi) rahiplerinin öldürülmesini yasakladığını biliyor musun?” Ben de dedim ki: “münzevi rahiplerin kendilerini manastırlara hapsettikleri için zannediyorum.” O da dedi ki: “Evet, Fakat başpiskoposlar savaşa katılıyorlar ve münzevi rahiplerin aksine savaşıyorlar. Rahiplerin genel adeti ise savaşmamaktır. Zira Allah (c.c.) “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşınız (Bakara, 2/190)” buyuruyor” dedi. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 159, No: 18151.
Hâkim ise Mürsel bir isnadla Said b. el-Müseyyeb’ten rivayetin sadece baş tarafını nakletmektedir. Bu rivayette Ebu Bekir’in Yezid b. Ebi Süfyan’la birlikte Amr b. el-As ve Şurahbil b. Hasene’yi Şam’a ordularla birlikte göndermesinden söz edilmektedir. (Hâkim, el-Müstedrek, III, 80). Beyhaki ayrıca Yezid b. Ebi Malik eş-Şâmî’den de Yahya b. Said’in metnine benzer bir rivayete daha yer vermiştir. (Bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18149).
Hadisin bütün rivayetlerinin isnadında kopukluk görülmektedir. Bunların bir kısmı mürsel, bir kısmı ise mu’daldır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155405, BS018201
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْجَبَّارِ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى صَالِحُ بْنُ كَيْسَانَ قَالَ : لَمَّا بَعَثَ أَبُو بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ يَزِيدَ بْنَ أَبِى سُفْيَانَ إِلَى الشَّامِ عَلَى رُبْعٍ مِنَ الأَرْبَاعِ خَرَجَ أَبُو بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ مَعَهُ يُوصِيهِ وَيَزِيدُ رَاكِبٌ وَأَبُو بَكْرٍ يَمْشِى فَقَالَ يَزِيدُ : يَا خَلِيفَةُ رَسُولِ اللَّهِ إِمَّا أَنْ تَرْكَبَ وَإِمَّا أَنْ أَنْزِلَ. فَقَالَ : مَا أَنْتَ بِنَازِلٍ وَمَا أَنَا بِرَاكِبٍ إِنِّى أَحْتَسِبُ خُطَاىَ هَذِهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ يَا يَزِيدُ إِنَّكُمْ سَتَقْدَمُونَ بِلاَدًا تُؤْتَوْنَ فِيهَا بِأَصْنَافٍ مِنَ الطَّعَامِ فَسَمُّوا اللَّهَ عَلَى أَوَّلِهَا وَاحْمَدُوهُ عَلَى آخِرِهَا وَإِنَّكُمْ سَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدْ حَبَسُوا أَنْفُسَهُمْ فِى هَذِهِ الصَّوَامِعِ فَاتْرُكُوهُمْ وَمَا حَبَسُوا لَهُ أَنْفُسَهَمْ وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ يَعْنِى الشَّمَامِسَةَ فَاضْرِبُوا تِلْكَ الأَعْنَاقَ وَلاَ تَقْتُلُوا كَبِيرًا هَرِمًا وَلاَ امْرَأَةً وَلاَ وَلِيدًا وَلاَ تُخَرِّبُوا عُمْرَانًا وَلاَ تَقَطَّعُوا شَجَرَةً إِلاَّ لِنَفْعٍ وَلاَ تَعْقِرَنَّ بَهِيمَةً إِلاَّ لِنَفْعٍ وَلاَ تُحْرِقَنَّ نَحْلاً وَلاَ تُغْرِقَنَّهَ وَلاَ تَغْدِرْ وَلاَ تُمَثِّلْ وَلاَ تَجْبُنْ وَلاَ تْغَّلُلُ وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِىٌّ عَزِيزٌ أَسْتَوْدِعُكَ اللَّهَ وَأُقْرِئُكَ السَّلاَمَ ثُمَّ انْصَرَفَ.
Tercemesi:
Ebu Abdullah el-Hafız, Ebu’l-Abbas’tan o da Ahmed b. Abdülcebbar’dan o da Yunus b. Bükeyr’den o da İbn İshak’tan, o da Salih b. Keysan’dan rivayet etti. Salih b. Keysan dedi ki: “Ebu Bekir (r.a.) Yezid b. Ebi Süfyan’ı Şam’a ordunun dörtte birine komutan olarak gönderdiğinde Ebu Bekir ona nasihatta bulunmak için beraberinde yola çıktı. Yezid bineğinin üzerinde, Ebu Bekir ise yürüyordu. Yezid dedi ki: “Ey Allah resûlü’nün halifesi! Ya sen de bin veya ben de ineyim.” Ebu Bekir ise “Ne sen ineceksin ve ne de ben bineceğim. Ben bu adımları Allah rızası için atıyorum. Ey Yezid! Siz bol yiyeceklerin verildiği beldelere gideceksiniz. Yemeğin başında besmele çekiniz, sonunda da Allah’a hamdediniz. Siz oralarda kendilerini kiliselere hapsetmiş zahid kimselerle karşılaşacaksınız. Onlara ve sığındıkları kiliselerdeki ibadetlerine ilişmeyiniz. Yine şeytanın başları üzerinde oturduğu, (yani Hıristiyanların önde gelen ve savaşan rahip) kimseler bulacaksınız. Onların boyunlarını vurunuz. Yaşlı ihtiyarları, kadınları ve çocukları öldürmeyiniz. Mamur yerleri tahrib etmeyiniz. Faydalanma düşüncesi olmaksızın meyve ağaçlarını kesmeyiniz. Etlerini yeme maksadı dışında evcil hayvanları kesmeyiniz. Arıları yakmayınız ve suda boğmayınız. Gaddarlık etme. Ölülerin organlarını kesme. Korkma. Ganimet malına dokunma. Allah kendisine yardım edenlere ve elçilerine mutlaka yardım edecektir. Allah güçlüdür, Azizdir. Seni Allah’a emanet ediyorum. Allah’ın selamı üzerine olsun” dedi ve sonra geri döndü.”
Açıklama:
Ebu Bekir savaşa uğurladığı bir komutanına İslama göre savaş hukukuyla ilgili temel prensipleri bir defa daha hatırlatmakta ve onu uğurlamaktadır. Aynı zamanda komutanın gideceği yer hakkında onu bilgilendirmektedir. Ebu Bekir başka din mensuplarına dokunulmaması hususunda da uyarılarda bulunmaktadır.
Hadis Salih b. Keysan (Bkz. Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150) ve Yahya b. Said’den (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18148; Marifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076; Malik, Muvatta, Cihad, 10) rivayet edilmektedir. Malik ve Beyhakî’nin Yahya b. Said’den naklettiği rivayet ise şöyledir:
Yahya b. Said nakletmektedir: “Ebû Bekir Şam taraflarına ordular gönderdi. Ordunun dörtte birine komutanlık edecek olan Yezid b. Ebî Süfyan’la birlikte yürüyerek yola çıktı. Denildiğine göre Yezid Ebû Bekr’e şöyle dedi: “Ya sen de bineğe bin, ya da ben de binekten ineyim!” Ebu Bekir şöyle cevap verdi: “Sen inmeyeceksin, ben de binmeyeceğim. Ben bu adımlarımı Allah yolunda sevap alacağım diye atıyorum.” Ebu Bekir şöyle devam etti: “Sen kendilerini Allah rızasını elde etmeye adamış topluluklarla karşılaşacaksın. Onları ve yapmakta oldukları ibadetleriyle başbaşa bırak. Sen ayrıca başlarının ortalarını traş etmiş bir toplulukla da karşılaşacaksın. Onların boyunlarını kılıçla vur. Sana ayrıca on tavsiyede daha bulunuyorum! Kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürme. Meyve veren ağaçları asla kesme. mamur yerleri asla harap etme. Herhangi bir koyun ve deveyi yeme maksadı olmaksızın asla kesme. Arıları asla yakma ve parçalama, ganimete ihanet etme. Korkma.”
Bu iki rivayet arasında dikkat çeken birkaç nokta vardır. Bazı rivayetlerde “hurmaları yakma(وَلَا تَحْرِقُنَّ نَخْلًا)” ifadesi (Muvatta, A’zamî tahkiki, III, 635, No: 1627; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150; Ma’rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076) “arıları yakma(وَلَا تَحْرِقَنَّ نَحْلًا)” (Muvatta, Ebu Mus’ab rivayeti, I, 357, No: 918- Cihad, 8; Muvatta, Fuad Abdülbaki tahkiki, II, 447- Cihad, 10) şeklinde zikredilmiştir. Bunun bir tashif olması mümkündür.
İki rivayet arasındaki diğer bir fark ise Yahya b. Said rivayetinde “(وَسَتَجِدُ قَوْمًا فَحَصُوا عَنْ أَوْسَاطِ رُؤُوسِهِمْ مِنَ الشَّعَرِ، فَاضْرِبْ مَا فَحَصُوا عَنْهُ بِالسَّيْفِ)” ifadesine karşılık Salih b. Keysan rivayetinde “(وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ - يَعْنِي الشَّمَامِسَةَ - فَاضْرِبُوا تِلْكَ الْأَعْنَاقَ)” ifadesi mevcuttur. Salih b. Keysan’ın rivayetine göre Ebu Bekir manastırlarda ibadetle meşgul olan zahid Hıristiyanlara dokunulmamasını emrederken (çünkü bunlar savaşmıyorlardı), Müslümanlarla savaşan ve Hıristiyanların başlarında bulunan kişilerin öldürülmesini söylemiştir. Nitekim Beyhaki'nin diğer bir rivayetinde İbn İshak vasıtasıyla Muhammed b. Cafer b. Zübeyr’in şöyle dediğini nakleder: “Muhammed b. Cafer bana dedi ki: “Ebu Bekir niçin başpiskoposlarla ruhbanlar arasında ayırım yaparak Hıristiyanların başpiskoposlarının öldürülmesini istediği halde (manastırlardaki münzevi) rahiplerinin öldürülmesini yasakladığını biliyor musun?” Ben de dedim ki: “münzevi rahiplerin kendilerini manastırlara hapsettikleri için zannediyorum.” O da dedi ki: “Evet, Fakat başpiskoposlar savaşa katılıyorlar ve münzevi rahiplerin aksine savaşıyorlar. Rahiplerin genel adeti ise savaşmamaktır. Zira Allah (c.c.) “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşınız (Bakara, 2/190)” buyuruyor” dedi. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 159, No: 18151.
Hâkim ise Mürsel bir isnadla Said b. el-Müseyyeb’ten rivayetin sadece baş tarafını nakletmektedir. Bu rivayette Ebu Bekir’in Yezid b. Ebi Süfyan’la birlikte Amr b. el-As ve Şurahbil b. Hasene’yi Şam’a ordularla birlikte göndermesinden söz edilmektedir. (Hâkim, el-Müstedrek, III, 80). Beyhaki ayrıca Yezid b. Ebi Malik eş-Şâmî’den de Yahya b. Said’in metnine benzer bir rivayete daha yer vermiştir. (Bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18149).
Hadisin bütün rivayetlerinin isnadında kopukluk görülmektedir. Bunların bir kısmı mürsel, bir kısmı ise mu’daldır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18201, 18/298
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Haklar, Hayvan Hakları
Hayvanlar, öldürmek/ zarar vermek
Savaş, Hukuku
Savaş, Hukuku, çocuk, yaşlı, kadın vs. öldürülmemesi
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Strateji, taktik anlayış gereği evi vs. yaktırmak
Açıklama: Bir sonraki hadisin kısmen farklı bir rivayetidir. Metinde küçük farklılıklar gözükmektedir. Daha geniş açıklamayı takip eden hadiste bulabilirsiniz.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155407, BS018203
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو نَصْرِ بْنُ قَتَادَةَ أَخْبَرَنَا أَبُو الْفَضْلِ بْنُ خَمِيرُوَيْهِ أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ نَجْدَةَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الْجَوْنِىِّ : أَنَّ أَبَا بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ بَعَثَ يَزِيدَ بْنَ أَبِى سُفْيَانَ إِلَى الشَّامِ فَمَشَى مَعَهُ يُشَيِّعُهُ قَالَ يَزِيدُ : إِنِّى أَكْرَهُ أَنْ تَكُونَ مَاشِيًا وَأَنَا رَاكِبٌ. قَالَ فَقَالَ : إِنَّكَ خَرَجْتَ غَازِيًا فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَإِنِّى أَحْتَسِبُ فِى مَشْيِى هَذَا مَعَكَ ثُمَّ أَوْصَاهُ فَقَالَ لاَ تَقْتُلُوا صَبِيًّا وَلاَ امْرَأَةً وَلاَ شَيْخًا كَبِيرًا وَلاَ مَرِيضًا وَلاَ رَاهِبًا وَلاَ تَقْطَعُوا مُثْمِرًا وَلاَ تُخَرِّبُوا عَامِرًا وَلاَ تَذْبَحُوا بَعِيرًا وَلاَ بَقَرَةً إِلاَّ لِمَأْكَلٍ وَلاَ تُغْرِقُوا نَحْلاً وَلاَ تُحْرِقُوهُ.
Tercemesi:
Ebu Nasr b. Katade Ebu’l-Fazl b. Hamîruveyh’den o da Ahmed b. Necde’den o da el-Hasan b. er-Rebî’den o da Abdullah b. Mübarek’ten ve o da Ma’mer’den o da Ebu İmran el-Cevnî’den nakletmiştir: Bu rivayete göre Ebu Bekir Yezid b. Ebi Süfyan’ı Şam’a (komutan olarak) gönderdi ve onu uğurlamak için beraberinde yürüdü. Yezid dedi ki: “Sen yürürken benim binekte olmamı uygun görmüyorum.” Bunun üzerine Ebu Bekir dedi ki: “Sen Allah yolunda gazaya çıktın. Ben de seninle bu yürüyüşüm vesilesiyle sevap kazanacağımı umuyorum.” Ebu Bekir sonra Yezid’e şöyle nasihat etti: “Çocukları, kadınları, yaşlı ihtiyarları, hastaları, rahipleri öldürmeyiniz. Meyve ağaçlarını kesmeyiniz. Mamur mekânları harabeye çevirmeyiniz. Etlerini yeme maksadı dışında deve ve sığırları kesmeyiniz. Arıları yakmayınız ve sular altında bırakmayınız.
Açıklama:
Bir sonraki hadisin kısmen farklı bir rivayetidir. Metinde küçük farklılıklar gözükmektedir. Daha geniş açıklamayı takip eden hadiste bulabilirsiniz.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18203, 18/299
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Cihad, fazileti
Haklar, Hayvan Hakları
Hayvanlar, öldürmek/ zarar vermek
Savaş, Hukuku
Savaş, Hukuku, çocuk, yaşlı, kadın vs. öldürülmemesi
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Strateji, taktik anlayış gereği evi vs. yaktırmak
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب عن أبى صخر عن أبى قسيط عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا فليس منا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164357, EM000353
Hadis:
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب عن أبى صخر عن أبى قسيط عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لم يرحم صغيرنا ويعرف حق كبيرنا فليس منا
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Küçüğümüze acımayan ve büyüğümüzün hakkını tanımayan, tizden değildir.»[696]
İslâmda her şey bir ölçü ve disipline bağlıdır. İnsanlar arasında mevcut hak ve vazifeler tayin ve tespit edilmiştir. Allah'ın ve Peygctmber'in emir ve yasaklarını çiğnememek şartı ile İnsanlara merhamer etmek, İslâm ahlâkının yüksek vasıflarından biridir. Müdafaadan âciz bulunan ve haklarını koruyamayan çocuklarla zavallılara vg muhtaçlara acımak ve onlara şefkat göstererek elden gelen hoş muamelede bulunmak, Allah'ın rızasına uygun bir harekettir ve sevabdır. Zİra Allah Tealâ merhamet edenlerin en merhametlisidİr.
Yalnız kalbin duygulanması ile acınmak, merhamet sayılmaz. Bir kimsenin durumu icabı, ona açındığı zaman, elden gelen yardımı da esirgememek icab eder. Hiç olmazsa onu incİtmeksİzin tatlı ve hoş sözlerle gönlü alınmalıdır. İnsanların bilhassa küçüklerine ve biçarelerine merhamet gerekli olduğu gibi, halini açıklayamayan zavallı hayvanlara da merhamet etmek lâzımdır. Hatta bir hadîs-i şerifte, susayan ve su içmeğe imkân bulc-mıyan bir köpeğe, merhamet ederek su çekip İçiren bir İnsanın bu ameli, onun cennete girmesine vesile olduğu beyan buyurulmuştur. Merhamet aynı zamanda sevgi bağlarını kuvvetlendirir, insanları birbirine yaklaştırır.
Büyüklerin hakkını bilmek ve tanımak, onlara saygı beslemek ve hürmet etmek demektir. Büyüklerin ilminden, tecrübe ve görgülerinden faydalanmak, ancak onlara saygı beslemekle mümkün olur. Büyüklere danışarak iş yapan, büyüklerin tecrübelerine kıymet verip onların yolundan yürüyen hiç bir zaman pişmanlık çekmez. İşlerinde başarılı olur ve büyüklerinin de takdir ve sevgilerine mazhar olarak onlardan daima yardım görür. Böylece cemiyet içinde intizamlı bir hareket husule gelir ve anarşi kalkar.
Her şahıs için, kendinden küçük ve kendinden büyük insanlar bulunacağından, herkes küçüğüne hürmet eder ve büyüğüne saygı beslerse, böyle bir cemiyetle İslâm ahlâkı kemaline ermiş olur. Bu düzen İçine girmeyip de dişarda kalan, Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, Islâmdan sayılmaz. Yanİ İslâm ahlâkının kemal vasfından hariçle kalır. Islâmın manevî feyiz ve bereketinden mahrum olur.[697]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 353, /298
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdullah Yezid b. Kuseyt el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Kuseyt b. Üsame b. Umeyr)
3. Ebu Sahr Humeyd b. Ebu Muharik el-Medenî (Humeyd b. Ziyad)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Ahmed b. Ebu Musa el-Mısri (Ahmed b. İsa b. Hassan)
Konular:
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak