262 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona Zührî, ona Ebu Huzâme, ona da babası [Ya'mer] şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav)'a; '"Yâ Rasulallah, okuduğumuz rukyeler, kullandığımız ilaçlar, korunmak için yaptığımız bir takım şeyler Allah'ın kaderinden bir şeyi savabilir mi, ne dersiniz'' diye sordum. Peygamber (sav), ''onlar da Allah'ın kaderindendir'' buyurdu. Ebu İsa şöyle dedi: Bu hasen-sahih bir hadistir. Bize Said b. Abdurrahman, ona Süfyân, ona Zührî, ona İbn Ebu Huzâme, ona da babası, Peygamber'den (sav) benzeri bir hadis rivayet etmiştir. Bu da, hasen-sahih bir hadistir. Bu iki rivayet İbn Uyeyne'den rivayet edilmiş; bazıları Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları İbn Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları da (doğrudan) Ebu Huzâme'den rivayette bulunmuştur. İbn Uyeyne'den başka râviler, bu hadisi Zührî'den, o Ebu Huzâme'den, o da babasından rivayette bulunmuştur ki bu (tarik), daha sahihtir. Ebu Huzâme'nin babasından rivayette bulunduğu bu hadis dışında başka bir rivayetini bilmiyoruz.
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, ona Süfyan [b. Uyeyne], ona Abdurabbih [b. Said], ona Amra [bt. Abdurrahman], ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) [şehadet] parmağına biraz tükürüğünü bulaştırarak hastaya şöyle derdi: "Allah'ın ismiyle, şu birimizin tükürüğü ile karışmış beldemizin toprağıdır. Rabbimizin izniyle, bununla hastamıza şifa olması niyetiyle."
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, Ali b. Meymun er-Rakıy ve Sehl b. Ebu Sehl, onlara Veki', ona Malik b. Enes, ona Zührî, ona Urve, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; "Peygamber (sav) (şifa olması kastıyla Allah'a sığınarak) hastaya okurken üflerdi."
Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, (İshak “ahberenâ” lafzıyla, Züheyr -hadisin lafzı Züheyr’e aittir-“haddesenâ” lafzıyla nakletmiştir), ona Cerîr, ona A’meş, ona Ebu Duha, ona Mesruk, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; Bizden bir kimse hastalandığı zaman Rasulullah (sav) onu sağ eliyle sıvazlar sonra da şöyle dua ederdi: “Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın.” Rasulullah (sav) hastalanıp ağırlaşınca ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti: “Allahım beni bağışla! Beni Refîk-i a’lâ (en yüce dost/makam) ile beraber kıl!” dedi. Ben (Aişe) bir bakayım, dedim. Bir de ne göreyim! Son nefesini vermişti!
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona Zührî, ona Ebu Huzâme, ona da babası [Ya'mer] şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav)'a; '"Yâ Rasulallah, okuduğumuz rukyeler, kullandığımız ilaçlar, korunmak için yaptığımız bir takım şeyler Allah'ın kaderinden bir şeyi savabilir mi, ne dersiniz'' diye sordum. Peygamber (sav), ''onlar da Allah'ın kaderindendir'' buyurdu. Ebu İsa şöyle dedi: Bu hasen-sahih bir hadistir. Bize Said b. Abdurrahman, ona Süfyân, ona Zührî, ona İbn Ebu Huzâme, ona da babası, Peygamber'den (sav) benzeri bir hadis rivayet etmiştir. Bu da, hasen-sahih bir hadistir. Bu iki rivayet İbn Uyeyne'den rivayet edilmiş; bazıları Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları İbn Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları da (doğrudan) Ebu Huzâme'den rivayette bulunmuştur. İbn Uyeyne'den başka râviler, bu hadisi Zührî'den, o Ebu Huzâme'den, o da babasından rivayette bulunmuştur ki bu (tarik), daha sahihtir. Ebu Huzâme'nin babasından rivayette bulunduğu bu hadis dışında başka bir rivayetini bilmiyoruz.
Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Üsame (T) Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus, onlara Hişam şu isnadla [babası, ona da Aişe (r.anha)] lafız olarak benzerini [Rasulullah (sav) (şifa amacıyla hastaya) şu rukyeyi okurmuş : "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider. Şifa senin elindedir. Onu senden başka çözecek (giderecek) yoktur."] rivayet etti.
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ile Ebu Küreyb -lafız Ebu Küreyb'e aittir- o ikisine İbn Nümeyr, ona Hişam, ona babası, o da Aişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) (şifa amacıyla hastaya) şu rukyeyi okurmuş : "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider. Şifa senin elindedir. Onu senden başka çözecek (giderecek) yoktur."
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, Züheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer - hadisin lafzı İbn Ömer'e aittir-, ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Abdurabbih b. Said, ona Amra (bt. Abdurrahman), ona da Aişe’nin (r.anha) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) birisi herhangi bir yerinden rahatsızlığını ifade ettiğinde yahut o şahısta yara veya yaralanma bulunduğunda (Peygamber sav) parmağı ile şöyle yapardı: Süfyan b. Uyeyne, şehâdet parmağını yere değdirip kaldırdı. "Allah'ın adıyla! Şu birimizin tükürüğü ile karışmış beldemizin toprağıdır. Rabbimizin izniyle, bununla hastamız şifalanır." İbn Ebu Şeybe, 'يُشْفَى /şifalanır'; Züheyr ise, ' لِيُشْفَى سَقِيمُنَا /hastamızın şifa olması için' şeklinde rivayet ettiler.
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, Züheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer - hadisin lafzı İbn Ömer'e aittir-, ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Abdurabbih b. Said, ona Amra (bt. Abdurrahman), ona da Aişe’nin (r.anha) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) birisi herhangi bir yerinden rahatsızlığını ifade ettiğinde yahut o şahısta yara veya yaralanma bulunduğunda (Peygamber sav) parmağı ile şöyle yapardı: Süfyan b. Uyeyne, şehâdet parmağını yere değdirip kaldırdı. "Allah'ın adıyla! Şu birimizin tükürüğü ile karışmış beldemizin toprağıdır. Rabbimizin izniyle, bununla hastamız şifalanır." İbn Ebu Şeybe, 'يُشْفَى /şifalanır'; Züheyr ise, ' لِيُشْفَى سَقِيمُنَا /hastamızın şifa olması için' şeklinde rivayet ettiler.
Bize Muhammed b. Süleyman b. Hişam el-Bağdâdî, ona Veki' [b. Cerrâh], (T) Bize Ebubekir b. Hallad el-Bahili, ona Ebu Âmir [Abdülmelik b. Amr], o ikisine Süfyan [es-Sevrî], ona Mansur [b. Mu'temir], ona Minhal [b. Amr], ona Said b. Cübeyr, ona da [Abdullah] b. Abbas şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav) torunları Hasan ve Hüseyin'i [şeytana karşı] korur ve "Her şeytandan, geceleyin ortaya çıkan mahluklardan ve fenalık peşindeki gözden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım." derdi. [Peygamber (sav)] "Babamız İbrahim, İsmail ve İshak'ı Allah'ın koruması için bu duayı yapardı" veya [İsmail ve İshak yerine] " İsmail ve Yakub" şeklinde buyurmuştur. Bu hadisin lafzı Vek'î'in isnadıyla gelen rivayete aittir.