154 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona Ebu Malik el-Eşca'i, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Namazda noksanlık ve selam vermek olmaz". [Ahmed şöyle demiştir: Bana göre bunun manası şudur: Namazda selam vermemen, sana da selam verilmemesidir. Kişi namazını eksik kılar ve şüphe içinde namazından ayrılır.]
Açıklama: Metindeki mana Ahmed b. Hanbel'in açıklaması dikkate alarak verilmiştir. Teslim kelimesi kesra okunduğunda mana Namazda (erkanı, kılınışında) noksanlığın yapılmayacağı, selamı alırken de eksik ifadelerin kullanılamayacağı şeklindedir. Yani selam veren kişiye "ve aleyküm selam/sana da selam olsun" yerine sadece "ve aleyke/sana da" denmeyeceği anlatılmak istemiştir. Ancak 'teslim' kelimesi üstün okunursa namazda noksanlık ve selam verme yoktur şeklinde anlaşılır. İlgili kelimenin harekesi her iki şekilde de okunmuştur (İbnü'l-Esîr, Nihâye, III, 661). لاَ غِرَارَ فِى تَسْلِيمٍ وَلاَ صَلاَةٍ "Selam vermede ve namazda noksanlık olmaz" hadisi de ilk mananın daha doğru olduğuna işaret eder (Azimabadi, Avnu'l-ma'bûd, III, 196).
Bize Müsedded, ona Yahya b. Saîd, ona Süfyan ve Mâlik b. Enes, onlara Abdullah b. Dinar, ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurdu: “Yahudiler sizden birine selam verdiklerinde, özellikle; “Sâmun aleyke (yani ölüm üzerine olsun) derler, Sen de ona sadece “Ve aleyke" (yani senin üzerine olsun) diye karşılık ver."
Bize Muhammed b. Kesî, ona Cafer b. Süleyman, ona Avf, ona Ebu Racâ, ona da İmran b. Husayn'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti. Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve es-Selamü aleyküm dedi. Rasulullah da (sav) onun selamını aldı. Sonra adam oturdu. Hz. Peygamber (sav); "On (sevap) vardır" buyurdu. Sonra bir başka adam geldi ve es-Selamü aleyküm ve rahmetullah diyerek selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Yirmi (sevap) vadır" buyurdu. Sonra başka bir adam daha geldi, o da es-Selamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatüh diye selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Otuz (sevap) vardır" buyurdu.
Bize Amr b. Merzuk, ona Şube, ona Katade, ona da Enes'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber'in (sav) ashabı, O'na; Ehli kitap bize selam veriyorlar. Selamlarını nasıl alalım? diye sordular. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ve aleyküm (yani sizin üzerine de olsun) deyiniz." [Ebû Davud şöyle dedi: Hz. Aişe'nin, Ebu Abdurrahman el-Cühenî’nin ve Eba Basra el-Gıfarî'nin rivayetinin de aynı şekildedir.]
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona İsmail, ona da Galib şöyle dedi: Biz Hasan(-ı Basrî)’ın kapısında oturuyorduk. Biri çıkageldi ve şöyle dedi: Bana babam dedemin şöyle dediğini rivayet etti: Babam beni Rasulullah'a (sav) gönderdi ve Ona gidip (benden) selam söyle, dedi. Ben de Rasulullah'a vardım ve babam size selâm söyledi dedim. Peygamber de (sav): "Aleyke ve ala ebîke's-selam (selâm senin ve babının da üzerine olsun)," diye karşılık verdi
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdurrahim b. Süleyman, ona Zekeriyya, ona eş-Şa'bî, ona da Ebu Seleme Aişe'nin (r.anha) kendisine şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber (sav) kendisine: "Cebrail (as) sana selam ediyor" buyurdu. O da "ve aleyhi's-selam ve rahmetullah (selam ve Allah'ın rahmeti onun da üzerine olsun)" diye karşılık verdi.
Bize Müsedded, ona Yahya b. Saîd, ona Süfyan ve Mâlik b. Enes, onlara Abdullah b. Dinar, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Yahudiler sizden birine selam verdiklerinde, özellikle; “Sâmun aleyke (yani ölüm üzerine olsun) derler, Sen de ona sadece “Ve aleyke" (yani senin üzerine olsun) diye karşılık ver."
Bize Musa b. İsmail, ona Ebân, ona Asım, ona da Ebu Vail, Abdullah'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Bizler namazda selam verir ve ihtiyaçlarımızı (n yerine getirilmesini) emrederdik. Sonra namaz kılarken Rasulullah'ın (sav) yanına gittim ve selam verdim, selamımı almadı. Buna üzüldüm. Rasulullah (sav) namazı bitirince şöyle buyurdu: "Allah, dilediği hükmünü yeniler. Aziz ve Celil olan Allah emrini; Namazda konuşmayınız diye yenilemiştir." Sonra Hz. Peygamber (sav) selamımı aldı.
Açıklama: Namaz ile ilgili sürece ve zamanla yapılan değişiklere örnektir.
Bize Temim b. el-Muntasır, ona İshak b. Yusuf, ona Ebu Bişr Verkâ, ona Mansur, ona Hilal b. Yesaf, ona Halid b. Arfece, ona Salim b. Ubeyd el-Eşca'î bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona Mansur, ona Hilal b. Yesaf şöyle rivayet etmiştir: Salim b. Ubeyd ile birlikteydik. Topluluktan biri hapşırdı ve arkasından selam sizin üzerinize olsun dedi. Salim sana da, annene de selam olsun diye karşılık verdi. Bundan sonra sana söylediğim şeyden alındın dedi. Adam, annemin adını iyi ya da kötü hiç ağzına almamanı isterdim dedi. Bunun üzerine Salim sana Hz. Peygamber'in (sav) sözünü söyledim. Hz. Peygamber'in huzurundaydık Birisi hapşırdı ve selam sizin üzerinize olsun dedi. Hz. Peygamber (sav) "sana ve annene de selam olsun" diye karşılık verdi. Sonra; "içinizden biri hapşırdığı zaman hamdetsin" buyurdu. Sonra hamdin bazı şekillerini zikretti ve "hapşıranın yanındaki de Allah sana rahmet etsin!" desin. O da bu duaya Allah bizi ve sizi affetsin diye karşılık versin."