154 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Ali er-Ruzbârî, ona Ebû Bekir b. Dâse, ona Ebû Davud, ona Abdullah b. Mesleme, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Zeyd b. Eslem, ona da Atâ b. Yesar, Ebû Saîd el-Hudrî'nin (r.a.)şöyle dediğini rivayet etti: Rasûlullah (s.a.v.), "- Yollara oturmaktan kaçınınız!" buyurdu. İnsanlar; "- Kendi aramızda sohbet ettiğimiz bu mekânlardan kaçınmamız imkânsız" dediler. Rasûlullah (s.a.v.); "- Bu mekânlardan kaçınamaz iseniz o zaman onun hakkını veriniz" buyurdu. "- Yolun hakkı nedir, ey Allah'ın Rasûlü?" dediler. "- Gözleri (haramdan) korumak, (yoldan geçenleri) rahatsız etmekten kaçınmak, selama karşılık vermek, ma'rûfu emredip münkere mani olmaktır" buyurdu. Müslim bu hadisi Sahih’inde Yahya b. Yahya, ona da Abdülaziz tarikiyle rivayet etti. Buhari bu hadisi Zeyd b. Eslem’den iki farklı tarikle rivayet etti.
Bize Muhammed b. Cafer ve Affan, onlara Şu‘be, ona da Ebû İshak rivayet etti. Affan; "Ebû İshak,Bera'dan (r.a.) rivayet etti, fakat o bu hadisi Bera'dan (r.a.) işitmedi" dedi. Bera (r.a.) şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.) yolda oturan bir topluluğa uğradı ve şöyle dedi: “Eğer (yollarda oturmanız) mutlaka gerekiyorsa, (yol bilmeyene) yolunu gösteriniz, selamı alınız ve mazluma yardım ediniz.” Affan; “أغيثوا” kelimesi yerine aynı manaya gelen “أعينوا” kelimesini zikretti. Babam dedi ki; "Bize, Ebû Said, Şu'be'nin; 'Ebu İshak'ı أَعِينُوا الْمَظْلُومَ derken işittim' dediğini rivayet etti.