233 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Şakik, ona da Ümmü Seleme'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hasta veya ölünün yanında bulunduğunuz zaman hayır söyleyiniz. Çünkü melekler sizin söylediklerinize amin derler." Ebu Seleme vefat ettiği zaman, Peygamber'e (sav) geldim ve ya Rasulallah! (Kocam) Ebu Seleme öldü dedim. O (Hz. Peygamber) bana; "Allah'ım! Beni ve onu bağışla! Onun arkasından bana güzel bir halef (eş) ver, diye dua et" dedi. Allah (cc) da bana ondan daha hayırlı bir eş verdi, (ki) o, Muhammed'dir (sav).
Bize er-Rabî' b. Yahya, ona Şube, ona Yezid Ebu Halid, ona el-Minhal b. Amr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre; Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Her kim eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder ve onun yanında iken yedi defa Ulu Allah'tan ve arşın yüce Rabbinden sana şifa vermesini dilerim diye dua ederse Allah o hastayı kesinlikle bu hastalıktan kurtarır."
Bize Yezid b. Halid er-Ramli, ona İbn Vehb, ona Huyey b. Abdullah, ona Ebu Abdurrahman el-Hubulî, ona da İbn Amr'ın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Bir adam bir hastayı ziyarete geldiği zaman Ey Allah'ım (bu) kuluna şifa ver. Senin (rızan) için düşmanla savaşır ve senin için cenazeye (namazı kılmaya) gider diye dua etsin." [Ebû Davud der ki: (Şeyhim) İbnü's-Serh, "(hadisteki إِلَى جَنَازَةٍ yerine) “إِلَى صَلاَةٍ / namaza (gider)" şeklinde rivayet etti.]
Bize Said b. Mansur, Kuteybe b. Said ve Ebu Kamil el-Cahderî, -Lafız Said'e aittir- onlara Ebu Avane, ona Simak b. Harb, ona Mus'ab b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Ömer, hasta olan İbn Amir'i ziyarete gitmişti. İbn Amir ona; ey İbn Ömer! Bana dua etmeyecek misin? diye sordu. İbn Ömer ise şöyle dedi: Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken duydum: "Taharetsiz (abdestsiz) kılınan namaz ve ganimetten (kamu malından) aşırılarak verilen sadaka kabul edilmez." Sen Basra'da valilik yapmış bir kimsesin.
Açıklama: Nevevî, İbn Ömer'in kendisinden dua isteyen İbn Âmir'e "Sen Basra'da valilik yapmış bir kimsesin" demesini, Basra'da valilik yaptığı sırada haksız yere insanların malını almış olabileceğine dair bir telmih ve tövbe etmeye davet için söylenmiş bir söz olarak açıklar. (Nevevî, el-Minhâc şerhu Sahîhi Müslim b.el-Haccâc, Matbaatu'l-Mısrıyye, Kahire 1929, c. III, s. 103-104)
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbn Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Hüseyin b. Ali, ona Zaide, ona Ebu Bekir (b. Ebu Şeyde), Veki''in İsraîl'den rivayet ettiğini söylemiştir. Bunların hepsi bu hadisin benzerini Peygamber'den (sav) bu isnadla Simak b. Harb'den rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Senedi verilen hadisin metni bir önceki [M000535] -2, [M000535] -3 hadislerde geçmektedir.
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Hişam b. Hassan, ona Muhammed b. Sirin, ona kardeşi Ma'bed b. Sirin, ona da Ebu Said el-Hudrî, Peygamber’den (sav) bu (önceki) hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama: Önceki hadisin metni, D003418 geçmektedir.
Bize (Ebu Amr) Ubeydullah b. Muaz (el-Anberî), ona babası (Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî), ona Şube (b. Haccac el-Atekî), ona Abdullah b. Ebu Sefer (el-Hemdanî), ona (Ebu Amr Amir) eş-Şa'bî, ona da Harice b. Salt (el-Bürcümî), amcasının (İlaka b. Suhar et-Temimi) şöyle dediğini rivayet etmiştir: O (Harice'nin amcası) bir kavme uğradı. Kavimdekiler onun, yanına gelip şüphesiz sen o zatın (Peygamber'in (sav) yanından hayırlı bir şey getirmişsindir, bizim için şu adama rukye yap dediler ve kendisine iplerle bağlı deli bir adam getirdiler. Harice'nin amcası sabahlı akşamlı üç gün adama Fatiha suresini okudu (Fatiha süresiyle rukye yaptı). Sureyi her bitirişinde tükrüğünü biriktiriyor sonra da tükürüyordu. Adam sanki kösteğinden kurtulmuş gibi oldu, (iyileşti). (Delinin arkadaşları) rukye yapan zata (ücret olarak) bir şey verdiler. Adam, Nebi'ye (sav) gelip durumu haber verdi. Nebi (sav); "ye, ömrüme yemin ederim ki, kimileri bâtıl bir rukye ile yerler, sen ise hak bir rukye ile yersin" buyurdu.
Açıklama: Bâtıl rukye; yıldızları anmak, yıldızlardan ve cinlerden yardım dilemek şeklinde anlaşılmıştır. (Azimabadî, Avnü'l-ma'bud, III, 278)
Bize (Ebu Amr) Ubeydullah b. Muaz (el-Anberî), ona babası (Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî), ona Şube (b. Haccac el-Atekî), ona Abdullah b. Ebu Sefer (el-Hemdanî), ona (Ebu Amr Amir) eş-Şa'bî, ona da Harice b. Salt (el-Bürcümî), amcasının (İlaka b. Suhar et-Temimi) şöyle dediğini rivayet etmiştir: O (Harice'nin amcası) bir kavme uğradı. Kavimdekiler onun, yanına gelip şüphesiz sen o zatın (Peygamber'in (sav) yanından hayırlı bir şey getirmişsindir, bizim için şu adama rukye yap dediler ve kendisine iplerle bağlı deli bir adam getirdiler. Harice'nin amcası sabahlı akşamlı üç gün adama Fatiha suresini okudu (Fatiha süresiyle rukye yaptı). Sureyi her bitirişinde tükrüğünü biriktiriyor sonra da tükürüyordu. Adam sanki kösteğinden kurtulmuş gibi oldu, (iyileşti). (Delinin arkadaşları) rukye yapan zata (ücret olarak) bir şey verdiler. Adam, Nebi'ye (sav) gelip durumu haber verdi. Nebi (sav); "ye, ömrüme yemin ederim ki, kimileri bâtıl bir rukye ile yerler, sen ise hak bir rukye ile yersin" buyurdu.
Açıklama: Bâtıl rukye; yıldızları anmak, yıldızlardan ve cinlerden yardım dilemek şeklinde anlaşılmıştır. (Azimabadî, Avnü'l-ma'bud, III, 278)
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona Ebu Bişr (Cafer b. Ebu Vahşiyye), ona da Ebu Mütevekkil (Ali b. Davud), Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulüllah'ın (sav) ashabından bir grup bir sefere çıktı ve Arap kabilelerinden birisinin yanında konakladı. Onlardan kendilerini misafir etmelerini istediler. Kabiledekiler ise misafir etmekten kaçındılar. (O esnada) kabilenin reisini akrep soktu. Onun için her şeyle şifa aradılar ama hiçbir şey fayda vermiyordu. Onlardan bazıları, şu yanınıza konaklayan kafileye gitseniz, belki onların birinde reisinize fayda verecek bir şey vardır, dediler. Bunun üzerine birkaç kişi (kafileye gelip) reisimizi akrep soktu; kendisi için her çareye başvurduk fakat hiçbir şey fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında arkadaşımıza şifa verecek bir şey, yani rukye (dua) var mı? diye sordular. Kafileden bir adam (ki o Ebu Said'dir): Ben dua ederim ama sizden bizi misafir etmenizi istedik, fakat siz misafir etmekten kaçındınız. Onun için ben de şimdi benim için bir ücret tayin edinceye kadar dua etmiyorum, dedi. Bunun üzerine onun için bir sürü koyun kararlaştırdılar, o da hastaya gelip üzerine Fatiha suresini okudu ve üfledi. Nihayet adam iyileşti, sanki bağından kurtulmuş (hayvan) gibi idi. (Kabile reisi) kafileye anlaştıkları ücreti verdi. Kafiledekiler sürüyü paylaşınız dediler. Okuyup dua eden (Ebu Said) ise Rasulullah'a (sav) gidip de meseleyi danışmadıkça yapmayınız, dedi. Onlar da Rasulullah'a (sav) gidip hâdiseyi anlattılar. Rasulullah (sav): "Onun (Fâtiha'nın) bu kadar tesirli bir dua olduğunu nereden bildiniz? İyi yapmışsınız, sizinle bana da bir pay ayırınız" buyurdu.