Bize Muhammed b. Yahya el-Ezdî, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Süleyman b. Musa, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Selamı yayınız, yemek yediriniz ve Allah azze ve celle'nin emrettiği gibi kardeş olunuz.".
Açıklama: Nafi' Mevla İbn Ömer ile Süleyman b. Musa el-Eşdak arasında İnkita' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30600, İM003252
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الأَزْدِىُّ حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ سُلَيْمَانُ بْنُ مُوسَى حُدِّثْنَا عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَفْشُوا السَّلاَمَ وَأَطْعِمُوا الطَّعَامَ وَكُونُوا إِخْوَانًا كَمَا أَمَرَكُمُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya el-Ezdî, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Süleyman b. Musa, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Selamı yayınız, yemek yediriniz ve Allah azze ve celle'nin emrettiği gibi kardeş olunuz.".
Açıklama:
Nafi' Mevla İbn Ömer ile Süleyman b. Musa el-Eşdak arasında İnkita' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Et'ime 1, /530
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Eyyub Süleyman b. Musa el-Kuraşî (Süleyman b. Musa)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Ebu Hâtim el-Ezdî (Muhammed b. Yahya b. Abdulkerim b. Nâfi')
Konular:
İkram, ikram etmek, paylaşmak
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
KTB, SELAM
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Müslüman, müslümanların kardeşliği
Selam, selamı yaymak
Sevgi, Allah için sevmek
Teşvik edilenler, Yemek yedirmek, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
215288, İHM000574
Hadis:
نا أَبُو بِشْرٍ الْوَاسِطِيُّ، نا خَالِدٌ يَعْنِي ابْنَ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ سُهَيْلٍ وَهُوَ ابْنُ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ: دَخَلَ يَهُودِيٌّ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: السَّأمُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدُ، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «وَعَلَيْكَ» ، فَقَالَتْ عَائِشَةُ فَهَمَمْتُ أَنْ أَتَكَلَّمَ فَعَلِمْتُ كَرَاهِيَةَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِذَلِكَ فَسَكَتُّ، ثُمَّ دَخَلَ آخَرُ، فَقَالَ: السَّأمُ عَلَيْكَ، فَقَالَ: «عَلَيْكَ» ، فَهَمَمْتُ أَنْ أَتَكَلَّمَ فَعَلِمْتُ كَرَاهِيَةَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِذَلِكَ، ثُمَّ دَخَلَ الثَّالِثُ، فَقَالَ: السَّأمُ عَلَيْكَ، فَلَمْ أَصْبِرْ حَتَّى قُلْتُ: وَعَلَيْكَ السَّأمُ وَغَضَبُ اللَّهِ وَلَعْنَتُهُ إِخْوَانَ الْقِرَدَةِ وَالْخَنَازِيرِ، أَتُحَيُّونَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمَا لَمْ يُحَيِّهِ اللَّهُ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْفُحْشَ وَلَا التَّفَحُّشَ قَالُوا قَوْلًا فَرَدَدْنَا عَلَيْهِمْ، إِنَّ الْيَهُودَ قَوْمٌ حُسَّدٌ، وَهُمْ لَا يَحْسُدُونَا عَلَى شَيْءٍ كَمَا يَحْسُدُونَا عَلَى السَّلَامِ، وَعَلَى آمِينَ» قَالَ أَبُو بَكْرٍ: خَبَرُ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنْ عَائِشَةَ فِي هَذِهِ الْقِصَّةِ قَدْ خَرَّجْتُهُ فِي كِتَابِ «الْكَبِيرِ»
Tercemesi:
Bize Ebu Bişr (İshak b. Şâhîn) el-Vâsıtî, ona Halid b. Abdullah, ona Süheyl (b. Ebu Salih), ona babası (Ebu Salih es-Semmân), ona da Hz. Aişe şöyle haber vermiştir: Bir Yahudi Hz. Peygamber'in huzuruna girdi ve es-Sâmu aleyke (ölüm senin üzerine olsun) dedi. Hz. Peygamber (sav) de "senin de" buyurdu. Hz. Aişe şöyle aktarıyor. Ben de hemen konuşmaya yeltendim ama Hz. Peygamber'in (sav) bundan hoşlanmayacağını bildiğim için sustum. Sonra başka bir Yahudi geldi ve es-Sâmu aleyke (ölüm senin üzerine olsun) dedi. Hz. Peygamber (sav) "senin de" buyurdu. Hz. Aişe yine konuşmaya yeltendiğini ancak Hz. Peygamber'in (sav) bunu hoş görmediğini bildiği için sustuğunu aktarmıştır. Sonra üçüncü Yahudi geldi ve es-Sâmû aleyke (ölüm senin üzerine olsun) dedi. Hz. Aişe şöyle aktarıyor. Ben de dayanamadım ve ölüm senin üzerine olsun, Allah'ın gazabı da laneti de maymunların ve hınzırların kardeşlerinin üzerine olsun. Allah'ın Rasulü'nün Allah'ın selamlamadığı bir şekilde mi selamlıyorsunuz? dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu. "Allah kötülüğü ve bu kötülüğü isteyerek yapmayı sevmez. Siz onlara (kötü söz olmadan) cevap verin" buyurdu. Biz de onlara (sizin üzerinize olsun diyerek) sözlerini iade ettik. "Yahudiler hasetçi bir kavimdir. Onlar sizin selamınız ve Fatiha sûresinden sonra âmin demenizi kıskandıkları gibi başka hiçbir şeyi kıskanmazlar."
Ebu Bekir (İbn Huzeyme) şöyle demiştir: İbn Ebû Müleyke'nin Hz. Aişe'den bu haberini el-Kebîr isimli kitabımda naklettim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, Salât 574, 1/243
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
4. Halid b. Abdullah et-Tahhan (Halid b. Abdullah b. Abdurrahman)
5. İshak b. Şâhîn el-Vasiti (İshak b. Şâhîn b. Haris)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
Dua, duaya amin demek
KTB, ADAB
KTB, SELAM
Selam, Selamlaşma fazileti
باب مَنْ رَدَّ فَقَالَ عَلَيْكَ السَّلاَمُ . وَقَالَتْ عَائِشَةُ وَعَلَيْهِ السَّلاَمُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « رَدَّ الْمَلاَئِكَةُ عَلَى آدَمَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ وَرَحْمَةُ اللَّهِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22165, Buhari, İsti'zan, 18 (bab başlığı)
Hadis:
باب مَنْ رَدَّ فَقَالَ عَلَيْكَ السَّلاَمُ . وَقَالَتْ عَائِشَةُ وَعَلَيْهِ السَّلاَمُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « رَدَّ الْمَلاَئِكَةُ عَلَى آدَمَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ وَرَحْمَةُ اللَّهِ » .
Tercemesi:
Selamı alıp “Aleyke’s-selam” diyen kimse babı.
Hz. Âişe (r.a.), (kendisinden gelen bir rivayette Cebrail (a.s.)’in selamına verdiği cevapta) “Aleyhi’s-selam ve rahmetullahi ve berakatüh” dedi.
Rasûlullah (s.a.v.) da şöyle buyurdu, “Melekler Adem (a.s.)’a “es-selamu aleyke ve rahmetullah” (şeklinde) karşılık verdi”.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
KTB, ADAB
KTB, SELAM
Selam, aynı şekilde veya daha güzeliyle karşılık vermek
Selam, meleklerin insanlarla selamlaşması
Bize Ebû Ali er-Rûzebârî, ona Muhammed b. Bekr, ona Ebû Dâvûd, ona Müsedded, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Gâlib el-Kattân, ona bir adam, ona babası, ona da dedesinin rivayet ettiğine göre mensubu bulunduğu aile su kaynaklarından biri üzerinde yetkili ve sorumlu bir mevkide bulunuyorlarmış. İslam'ın mesajı onlara kadar ulaşınca, su kaynağının sahibi, müslüman olmaları durumunda kavmine yüz deve vereceğini vaadetti. Bunun üzerine onlar müslüman oldu. Suyun sahibi de develeri onlar arasında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra içinde) onlardan develeri geri alma isteği belirdi. Bunun için, şu şekilde tenbih ederek oğlunu Peygamber’e (s.a.v.) gönderdi:
– Peygamber’e (s.a.v.) git ve ona: "Babamın size selamı var, kendisi müslüman olmaları şartıyla kavmine yüz deve vereceğini vaad etti. Onlar da müslüman oldular. Bunun üzerine develeri aralarında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma gereği hasıl oldu. Bu durumda develeri almakta babam mı daha haklı, yoksa onlar mı?" diye sor. Şayet o (sana) “Evet (baban daha haklı)” derse (tamam). Şayet “Hayır (onlar daha haklı) derse (o vakit) kendisine şöyle de: "Benim babam epeyce yaşlanmış bulunmakta olup hali hazırda o suyun sorumluluğunu deruhte etmektedir. Sizden, kendisinden sonra anılan suyun idare sorumluluğunu bana vermenizi istiyor" de. Bunun üzerine adamın oğlu Peygamber’e gelip:
– Babam size selam söyledi, dedi. O da:
– “Aleyke ve alâ ebîke’s-selâm (selam senin ve babanın üzerine de olsun)” diye karşılık verdi. Oğul:
– Babam kavminin müslüman olmaları durumunda onlara yüz deve vereceğini vaad etmişti. Onlar da müslüman oldular. Müslümanlıkları da iyi oldu. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma lüzumu ortaya çıktı. Develeri almakta o mu daha haklı, yoksa onlar mı? dedi. Allah Rasûlu:
– “Baban develeri onlara vermeyi uygun görüyorsa versin. Yok, geri almayı uygun görüyorsa develeri almakta baban onlardan daha haklıdır. Müslüman olduysalar, bu onlara yeter. Olmadıysalar, müslüman oluncaya kadar kendileriyle savaşılır” buyurdu. Oğlu devamla:
– Benim babam epeyce yaşlanmış bir kimsedir. Aynı zamanda, o suyun idari sorumluluğu da üstündedir. Sizden, kendisinden sonra su idareciliği görevini bana vermenizi istiyor, deyince Rasûlullah:
– Suyun idari sorumluluğu bir haktır. Çare yok birileri bu görevi yapacak. Fakat bu görevi üstlenenler, ateşin içindedirler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150065, BS013180
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ حَدَّثَنَا غَالِبٌ الْقَطَّانُ عَنْ رَجُلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ : أَنَّهُمْ كَانُوا عَلَى مَنْهَلٍ مِنَ الْمَنَاهِلِ فَلَمَّا بَلَغَهُمُ الإِسْلاَمُ جَعَلَ صَاحِبُ الْمَاءِ لِقَوْمِهِ مِائَةً مِنَ الإِبِلِ عَلَى أَنْ يُسْلِمُوا فَأَسْلَمُوا وَقَسَمَ الإِبِلَ بَيْنَهُمْ وَبَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا مِنْهُمْ فَأَرْسَلَ ابْنَهُ إِلَى النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ لَهُ : ائْتِ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- فَقُلْ لَهُ إِنَّ أَبِى يُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَإِنَّهُ جَعَلَ لِقَوْمِهِ مِائَةً مِنَ الإِبِلِ عَلَى أَنْ يُسْلِمُوا فَأَسْلَمُوا وَقَسَمُوا الإِبِلَ بَيْنَهُمْ وَبَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا مِنْهُمْ فَهُوَ أَحَقُّ بِهَا أَمْ هُمْ فَإنْ قَالَ نَعَمْ أَوْ لاَ فَقُلْ لَهُ إِنَّ أَبِى شَيْخٌ كَبِيرٌ وَهُوَ عَرِيفُ الْمَاءِ وَإِنَّهُ يَسْأَلُكَ أَنْ تَجْعَلَ لِى الْعِرَافَةَ بَعْدَهُ فَأَتَاهُ فَقَالَ لَهُ : إِنَّ أَبِى يُقْرِئُكَ السَّلاَمَ فَقَالَ :« عَلَيْكَ وَعَلَى أَبِيكَ السَّلاَمَ ». فَقَالَ : إِنَّ أَبِى جَعَلَ لِقَوْمِهِ مِائَةً مِنَ الإِبِلِ عَلَى أَنْ يُسْلِمُوا فَأَسْلَمُوا وَحَسُنَ إِسْلاَمُهُمْ ثُمَّ بَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا مِنْهُمْ أَفَهُوَ أَحَقُّ بِهَا أَمْ هُمْ. قَالَ :« إِنْ بَدَا لَهُ أَنْ يُسَلِّمَهَا لَهُمْ فَيُسَلِّمْهَا وَإِنْ بَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا فَهُوَ أَحَقُّ بِهَا مِنْهُمْ فَإنْ أَسْلَمُوا فَلَهُمْ إِسْلاَمُهُمْ وَإِنْ لَمْ يُسْلِمُوا قُوتِلُوا عَلَى الإِسْلاَمِ ». وَ قَالَ : إِنَّ أَبِى شَيْخٌ كَبِيرٌ وَهُوَ عَرِيفُ الْمَاءِ وَإِنَّهُ يَسْأَلُكَ أَنْ تَجْعَلَ لِى الْعِرَافَةَ بَعْدَهُ فَقَالَ :« إِنَّ الْعِرَافَةُ حَقٌّ وَلاَ بُدَّ لِلنَّاسِ مِنَ الْعُرَفَاءِ وَلَكِنَّ الْعُرَفَاءَ فِى النَّارِ ».
Tercemesi:
Bize Ebû Ali er-Rûzebârî, ona Muhammed b. Bekr, ona Ebû Dâvûd, ona Müsedded, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Gâlib el-Kattân, ona bir adam, ona babası, ona da dedesinin rivayet ettiğine göre mensubu bulunduğu aile su kaynaklarından biri üzerinde yetkili ve sorumlu bir mevkide bulunuyorlarmış. İslam'ın mesajı onlara kadar ulaşınca, su kaynağının sahibi, müslüman olmaları durumunda kavmine yüz deve vereceğini vaadetti. Bunun üzerine onlar müslüman oldu. Suyun sahibi de develeri onlar arasında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra içinde) onlardan develeri geri alma isteği belirdi. Bunun için, şu şekilde tenbih ederek oğlunu Peygamber’e (s.a.v.) gönderdi:
– Peygamber’e (s.a.v.) git ve ona: "Babamın size selamı var, kendisi müslüman olmaları şartıyla kavmine yüz deve vereceğini vaad etti. Onlar da müslüman oldular. Bunun üzerine develeri aralarında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma gereği hasıl oldu. Bu durumda develeri almakta babam mı daha haklı, yoksa onlar mı?" diye sor. Şayet o (sana) “Evet (baban daha haklı)” derse (tamam). Şayet “Hayır (onlar daha haklı) derse (o vakit) kendisine şöyle de: "Benim babam epeyce yaşlanmış bulunmakta olup hali hazırda o suyun sorumluluğunu deruhte etmektedir. Sizden, kendisinden sonra anılan suyun idare sorumluluğunu bana vermenizi istiyor" de. Bunun üzerine adamın oğlu Peygamber’e gelip:
– Babam size selam söyledi, dedi. O da:
– “Aleyke ve alâ ebîke’s-selâm (selam senin ve babanın üzerine de olsun)” diye karşılık verdi. Oğul:
– Babam kavminin müslüman olmaları durumunda onlara yüz deve vereceğini vaad etmişti. Onlar da müslüman oldular. Müslümanlıkları da iyi oldu. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma lüzumu ortaya çıktı. Develeri almakta o mu daha haklı, yoksa onlar mı? dedi. Allah Rasûlu:
– “Baban develeri onlara vermeyi uygun görüyorsa versin. Yok, geri almayı uygun görüyorsa develeri almakta baban onlardan daha haklıdır. Müslüman olduysalar, bu onlara yeter. Olmadıysalar, müslüman oluncaya kadar kendileriyle savaşılır” buyurdu. Oğlu devamla:
– Benim babam epeyce yaşlanmış bir kimsedir. Aynı zamanda, o suyun idari sorumluluğu da üstündedir. Sizden, kendisinden sonra su idareciliği görevini bana vermenizi istiyor, deyince Rasûlullah:
– Suyun idari sorumluluğu bir haktır. Çare yok birileri bu görevi yapacak. Fakat bu görevi üstlenenler, ateşin içindedirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kasmu'l-Fey'i ve'l-Ganime 13180, 13/325
Senetler:
1. Ceddihi (Ceddihi)
2. Ebîhi (Ebîhi)
3. Racül (Racül)
4. Ebu Süleyman Galib b. Ebu Gaylan er-Rasibî (Galib b. Hattaf)
5. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
7. Ebû Dâvûd es-Sicistânî (Süleyman b. el-Eş'as b. İshak es-Sicistâni)
8. Ebû Bekir Muhammed b. Dâse el-Basrî (Muhammed b. Bekir b. Muhammed b. Abdurrezzak b. Dâse)
9. Ebu Ali Hasan b. Muhammed et-Tûsî (Hüseyin b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Hâtim)
Konular:
İnfak, Allah yolunda
KTB, SELAM
Sahabe, İslama girişleri
Selam, selam göndermek
Sorumluluk Bilinci, görev Bilinci
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Yönetim, yönetici olmada istekli olmamak
Açıklama: Hadis sahihtir. Her ne kadar İbn Lehîa'nın hafızası kötü olsa da mütâbidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
48079, HM009073
Hadis:
حَدَّثَنَا أَسْوَدُ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنِ الْأَعْمَشِ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ يَرْفَعُهُ قَالَ لَا تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلَا تُؤْمِنُونَ حَتَّى تَحَابُّوا أَلَا أَدُلُّكُمْ عَلَى رَأْسِ ذَلِكَ أَوْ مِلَاكِ ذَلِكَ أَفْشُوا السَّلَامَ بَيْنَكُمْ وَرُبَّمَا قَالَ شَرِيكٌ أَلَا أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ أَفْشُوا السَّلَامَ بَيْنَكُمْ
Tercemesi:
Bize Esved, ona Şerîk, ona A'meş, ona da Ebu Salih, Ebu Hüreyre (r.a.)'ın Rasûlullah (s.a.v.)'e nisbet ederek şöyle dediğini rivayet etti.
"İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız. Size, bu işin başını veya özünü/kıvamını göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."
Belki de Şerîk "Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız." dedi.
Açıklama:
Hadis sahihtir. Her ne kadar İbn Lehîa'nın hafızası kötü olsa da mütâbidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 9073, 3/429
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
5. Şâzân Esved b. Âmir eş-Şâmî (Esved b. Âmir)
Konular:
İman
İman, İmanın kemali
İman, Sevmek
İNSANLAR ARASI SEVGİ VE SAYGI
KTB, İMAN
KTB, SELAM
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Selam, selamı yaymak
Selam, Selamlaşma fazileti
Sevgi, Allah için sevmek
Sosyalleşme, beşeri ilişkiler
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir.
Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
49703, HM010180
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنِ أَبِي صَالِحٍ عَنِ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَا تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلَا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا أَوَلَا أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ أَفْشُوا السَّلَامَ بَيْنَكُمْ
Tercemesi:
Bize Veki', ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti.
"Nefsim yed-i kudretinde olana yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."
Açıklama:
Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir.
Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 10180, 3/655
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Abdest, her namaz için
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
İman
İman, Esasları, Allah'a İman
İman, İmanın kemali
İman, Sevmek
İNSANLAR ARASI SEVGİ VE SAYGI
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
KTB, İMAN
KTB, SELAM
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Selam, selamı yaymak
Selam, Selamlaşma fazileti
Sevgi, Allah için sevmek
Sosyalleşme, beşeri ilişkiler
Açıklama: Hadis sahih isnad ise Âsım dolayısıyla hasendir.
Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir.
Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
50899, HM010658
Hadis:
حَدَّثَنَا أَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَاللَّهِ لَا تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلَا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا قَالَ إِنْ شِئْتُمْ دَلَلْتُكُمْ عَلَى مَا إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ أَفْشُوا السَّلَامَ بَيْنَكُمْ
Tercemesi:
Bize Esved b. Âmir, ona Ebu Bekir, ona Asım, ona da Ebu Salih, Ebu Hüreyre (r.a.)'ın şöyle dediğini rivayet etti.
"Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız." Sonra Rasûlullah (s.a.v.), (sözüne devamla); "Eğer dilerseniz, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir iş gösteririm. Aranızda selamı yayınız." buyurdu.
Açıklama:
Hadis sahih isnad ise Âsım dolayısıyla hasendir.
Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir.
Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 10658, 3/747
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Asım b. Ebu Necûd el-Esedî (Âsım b. Behdele)
4. Ebu Bekir b. Ayyaş el-Esedî (Ebu Bekir b. Ayyaş b. Salim)
5. Şâzân Esved b. Âmir eş-Şâmî (Esved b. Âmir)
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
İman
İman, Esasları, Allah'a İman
İman, Sevmek
İNSANLAR ARASI SEVGİ VE SAYGI
KTB, İMAN
KTB, SELAM
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Selam, selamı yaymak
Selam, Selamlaşma fazileti
Sevgi, Allah için sevmek
Sosyalleşme, beşeri ilişkiler
عبد الرزاق عن ابن جريج عن عطاء قال : ما حسدكم اليهود على شئ ما حسدوكم على آمين ، والسلام ، يسلم بعضكم على بعض ، قال : وبلغني ذلك عن النبي صلى الله عليه وسلم.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
89503, MA002649
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن جريج عن عطاء قال : ما حسدكم اليهود على شئ ما حسدوكم على آمين ، والسلام ، يسلم بعضكم على بعض ، قال : وبلغني ذلك عن النبي صلى الله عليه وسلم.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak (b. Hemmam), ona İbn Cüreyc, ona da Atâ (b. Ebu Rabah) şöyle haber vermiştir: Yahudiler hiçbir şeye (Fatihâ'dan sonra) âmin demeniz ve birbirinize selam vermeniz konusu kadar haset etmemişlerdir.
Bu bana Hz. Peygamber'den (sav) rivayet edildi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Salât 2649, 2/98
Senetler:
1. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
2. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
Konular:
Dua, duaya amin demek
KTB, SELAM
Namaz, amin demek
Selam, Selamlaşma fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
220193, İHM001586
Hadis:
نا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ الْقَيْسِيُّ، نا أَبُو عَامِرٍ، وَثنا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ أَيْضًا ثنا حَرَمِيُّ بْنُ عُمَارَةَ، عَنْ زَرْبِيٍّ مَوْلًى لِآلِ الْمُهَلَّبِ قَالَ: سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ: كُنَّا عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جُلُوسًا، فَقَالَ: «إِنَّ اللَّهَ أَعْطَانِي خِصَالًا ثَلَاثَةً» ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنْ جُلَسَائِهِ: وَمَا هَذِهِ الْخِصَالُ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: «أَعْطَانِي صَلَاةً فِي الصُّفُوفِ وَأَعْطَانِي التَّحِيَّةَ، إِنَّهَا لَتَحِيَّةُ أَهْلِ الْجَنَّةِ، وَأَعْطَانِي التَّأْمِينَ وَلَمْ يُعْطِهِ أَحَدًا مِنَ النَّبِيِّينَ قَبْلُ إِلَّا أَنْ يَكُونَ اللَّهُ أَعْطَى هَارُونَ، يَدْعُو مُوسَى وَيُؤَمِّنُ هَارُونُ»
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ma'mer el-Kaysî, ona Ebu Âmir (Abdülmelik b. Amr) (T) Bize Muhammed b. Mamer, ona Haramî b. Umâre, o ikisine (yani Ebu Âmir ve Haramî b. Umâre'ye) Mühelleb ailesinin azatlı kölesi Zerbî (b. Abdullah), ona da Enes b. Malik şöyle haber vermiştir: Bize Hz. Peygamber (sav) onun huzurunda otururken şöyle buyurdu: "Allah bana üç haslet verdi." Oturan adamlardan biri "O hasletler nedir Ey Allah'ın Rasulü! dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle dedi. "Bana saf olarak kılınan namaz verildi. Tahiyyat duası verildi ki o cennet ehlinin birbirini selamlamasıdır. Ayrıca bana Fatiha'dan sonra âmin denilmesi verildi. Bu benden önce kimseye verilmemişti. Ancak Allah Harun'a (as) şu kadarını vermişti. Musa (as) dua eder, Harun (as) da âmin derdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, İmâmet fi's-Salât 1586, 2/190
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Yahya Zerbî b. Abdullah el-Ezdî (Zerbî b. Abdullah)
3. Ebu Ravh Haramî b. Umare el-Atekî (Haramî b. Umare b. Nabit)
4. Muhammed b. Ma'mer el-Kaysî (Muhammed b. Ma'mer b. Rib'î)
Konular:
Dua, duaya amin demek
KTB, SELAM
Namaz, cemaatla kılmanın fazileti
Selam, Selamlaşma fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271228, İHM001586-2
Hadis:
نا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ الْقَيْسِيُّ، نا أَبُو عَامِرٍ، وَثنا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ أَيْضًا ثنا حَرَمِيُّ بْنُ عُمَارَةَ، عَنْ زَرْبِيٍّ مَوْلًى لِآلِ الْمُهَلَّبِ قَالَ: سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ: كُنَّا عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جُلُوسًا، فَقَالَ: «إِنَّ اللَّهَ أَعْطَانِي خِصَالًا ثَلَاثَةً» ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنْ جُلَسَائِهِ: وَمَا هَذِهِ الْخِصَالُ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: «أَعْطَانِي صَلَاةً فِي الصُّفُوفِ وَأَعْطَانِي التَّحِيَّةَ، إِنَّهَا لَتَحِيَّةُ أَهْلِ الْجَنَّةِ، وَأَعْطَانِي التَّأْمِينَ وَلَمْ يُعْطِهِ أَحَدًا مِنَ النَّبِيِّينَ قَبْلُ إِلَّا أَنْ يَكُونَ اللَّهُ أَعْطَى هَارُونَ، يَدْعُو مُوسَى وَيُؤَمِّنُ هَارُونُ»
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ma'mer el-Kaysî, ona Ebu Âmir (Abdülmelik b. Amr) (T) Bize Muhammed b. Mamer, ona Haramî b. Umâre, o ikisine (yani Ebu Âmir ve Haramî b. Umâre'ye) Mühelleb ailesinin azatlı kölesi Zerbî (b. Abdullah), ona da Enes b. Malik şöyle haber vermiştir: Bize Hz. Peygamber (sav) onun huzurunda otururken şöyle buyurdu: "Allah bana üç haslet verdi." Oturan adamlardan biri "O hasletler nedir Ey Allah'ın Rasulü! dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle dedi. "Bana saf olarak kılınan namaz verildi. Tahiyyat duası verildi ki o cennet ehlinin birbirini selamlamasıdır. Ayrıca bana Fatiha'dan sonra âmin denilmesi verildi. Bu benden önce kimseye verilmemişti. Ancak Allah Harun'a (as) şu kadarını vermişti. Musa (as) dua eder, Harun (as) da âmin derdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, İmâmet fi's-Salât 1586, 2/190
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Yahya Zerbî b. Abdullah el-Ezdî (Zerbî b. Abdullah)
3. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
4. Muhammed b. Ma'mer el-Kaysî (Muhammed b. Ma'mer b. Rib'î)
Konular:
Dua, duaya amin demek
KTB, SELAM
Namaz, cemaatla kılmanın fazileti
Selam, Selamlaşma fazileti