1675 Kayıt Bulundu.
					
					
					
					
				 Giriş
            
			
			
                       
           
            
			
            
            
			
	
			
			
	
			
				
					 Giriş
				
			
			
	
            
        
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Humeyd b. Mâlik b. Huseym rivayet etti: Ebu Hüreyre ile onun Akîk’teki arazisinde oturuyordum. Medine halkından bir grup, binekleri üzerinde ona doğru geldiler ve (daha sonra) indiler. Bunun üzerine Ebu Hüreyre, "Anneme git ve ona de ki oğlun sana selâm ediyor ve bize bir şey ikram etsin diyor." Annesi de üç arpa ekmeği, bir miktar zeytinyağı ve tuzu bir tepsiye koydu. Ben de onu başımın üzerine koyup onlara götürdüm. Yiyeceği onların önüne koyunca Ebu Hüreyre tekbir getirdi ve "İki siyah yani hurma ve sudan başka yiyecek bir şeyimiz yokken bizi ekmekle doyuran Allah’a hamdolsun", dedi. Onlar dönüp gidince (bana) "Koyunlarına iyi bak, onların üzerindeki toz ve toprağı al, ağıllarını temiz tut, bir köşesinde namazını kıl. Çünkü onlar cennet hayvanlarındandır. Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, sahibi nezdinde bir koyun sürüsünün Mervân’ın evinden daha değerli olacağı günün gelmesi yakındır" dedi.
Açıklama: Ebu Hüreyre'nin annesi, kafir olmasına rağmen Medine'de yaşıyordu. Ebu Hüreyre onu İslam'a davet etmesine rağmen uzun müddet bunu reddetmişti. Allah Resûlü'nün duasının bereketiyle İslam'ı kabul etmiş (Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 158) ve sonrasında nispeten uzun müddet yaşamıştır. Ebu Hüreyre'nin annesinin ismi hakkında ihtilaf edilmesine rağmen Ümeyme olduğu zikredilir (İbn Hacer, İsâbe, VII, 512 -Şamile-) Koyunların cennet hayvanı olması onun cennette yaratılacak hayvanlar arasında olması anlamına geleceği gibi (İbn Kuteybe, Te'vîl, s. 244 -şamile-) cennette onlara benzeyen canlılar bulunacağı için benzerlik nedeniyle koyuna cennet hayvanı denmiş olabilir (Zürkânî, Şerhü'l-Muvatta, IV, 399 -Şamile-). Hadiste “Mervân’ın evi” diye sözü edilen Mervân b. el-Hakem’in (ö. 65/685) evidir. Bu ev, Medine’nin en kıymetli evi olduğu için Araplar bunu atasözü olarak kullanmaktaydılar. (Bkz. İbn Abdülber, İstizkâr, thk. Sâlim Muhammed Atâ, Muhammed Ali Muavvız, Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-ilmiyye,1421/2000, VIII, 384.) (Muhammet Beyler) O dönemde şehirlerde patlak verecek olan iç karışıklıklarda bulunmak yerine koyun sürüsüne sahip olmak suretiyle dağ başında koyunlarını otlatmanın daha faziletli olduğu anlatılmak istenmiştir. Her ne kadar Ebu Hüreyre bu ifadeleri Hz. Peygamber'e izafe etmemiş ise de söz konusu mesajın Allah Resulü'nden alındığı söylenebilir. Zira aynı konu merfû hadislerde de işlenmektedir (İbn Abdilberr, İstizkâr, VIII, 384;Zürkânî, Şerhü'l-Muvatta, IV, 399 -Şamile-).
Bize Abdülvehhâb b. Abdülhakem el-Verrâk, ona Muâz b. Muâz, Süfyân b. Said es-Sevrî, ona Abdullah b. es-Sâib, ona Zâzân ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selâm ulaştırırlar."
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.