1672 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim, ona Ebu Osman –ki adı Ca‘d’dır-, ona da Enes söyle rivayet etti: "Rifâaoğullarının mescidinde iken Enes bizim yanımıza geldi. Kendisinden şunları duydum 'Ne zaman Nebî (sav), Ümmü Süleym’in [Enes b. Mâlik'in annesi] tarafına yolu düşse, onun yanına gider ve ona selam verirdi.' Sonra Enes, şöyle dedi 'Peygamber (sav) Zeynep ile evlenip güvey olmuştu. Ümmü Süleym bana 'Keşke Rasulullah’a (sav) bir hediye verebilsek', deyince ben ona 'Ver o zaman' dedim. O da hurma, saf yağ ve keş tedarik ederek bir çömlek içerisinde hayse yemeği yaptı ve benimle Ona (sav) gönderdi. Ben de onu Rasulullah’a (sav) götürdüm. Kendisi bana 'Yemeği koy!' buyurdu. Sonra (adlarını sıraladığı kişileri kastederek) bana 'Şu şu adamları ve yolda karşılaştığın kim varsa davet et!' talimatı verdi. Emrini yerine getirip geri döndüm. Bir de baktım ev gelenlerle dolup taşmış. Sonrasında şunları gözlemledim 'Nebî (sav) iki elini haysenin üzerine koydu ve Allah'ın söylemesini murad ettiği bazı kelimeleri söyledi. Sonra davetlileri onar onar sofraya çağırmaya başladı. Gelenler yemeğe koyuldular. Rasulullah (sav) onlara 'Allah’ın adıyla başlayın ve herkes önünden yesin!' buyuruyordu. Sonunda yemekten hepsi kalktı ve gidecekler evden çıktılar. Birkaç kişi kalıp sohbete daldılar. Bu arada ben de sıkılmaya başladım. Sonra Nebî (sav) hanımlarının odalarına doğru çıktı. Ben de peşinden çıkıp 'Gittiler!' dedim. Bunun üzerine dönüp eve girdi ve evin perdesini sarkıttı. O (sav) şu ayetleri okurken ben de odada idim 'Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağrılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez.' (Ahzâb, 33/53). Ebu Osman dedi ki 'Enes Rasulullah’a (sav) on yıl hizmet ettiğini söyledi.'
Açıklama: Hadiste geçen "hayse", çekirdeği çıkarılmış hurmayı safi yağ ve keşe katıp içine kavrulmuş un ilave edilerek yapılan bir Arap yemeğidir bkz. Asım Efendi, Kâmus Tercemesi, İstanbul: Matbaatü’l-Osmaniye, 1305, III, 230.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Eş‘as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, Bera b. Azib (ra)’ın şöyle dediğini rivayet etti. “Rasûlullah (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize hastayı ziyaret etmeyi, cenazelere katılmayı, aksırana يرحمك الله /Allah sana rahmet etsin demeyi, davet edene icabet etmeyi, selamı yaymayı, mazluma yardım etmeyi ve yeminle istenilen şeyi yapmayı emretti. Bize altın yüzükleri, gümüşten içmeyi –veya ravi “gümüş kaplardan” dedi-, (hayvanların üzerine örtülen) kırmızı ipekten çulları, ipek şeritli pamuk elbiseyi (Mısır-Şam tarafında yapılan bir tür), ipeği, ibrişimli ipek elbisesi, kalın ipekten üretilen altın işlemeli elbiseyi giymeyi yasakladı.”
Bize Saîd b. Rebi‘, ona Şu‘be, ona Eş‘as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd, Bera b. Azib (ra)’ın şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Hastayı ziyaret etmeyi, cenazelere katılmayı, aksırana يرحمك الله (Allah sana rahmet etsin) demeyi, selamı almayı, mazluma yardım etmeyi ve yeminle istenilen şeyi yapmayı emretti."
Bize Müsedded, ona İsa b. Yunus, ona Evzaî, ona Hassan b. Atiyye, ona Ebu Kebşe es-Selûli, ona da Abdullah b. Amr'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kırk haslet vardır ki, bunların en üstünü (muhtaç bir mü'mine) sağmal bir keçi hediye etmektir. Kim bu kırk hasletten herhangi birini sevabını umarak ve vaad edileni tasdik ederek yaparsa, bu sayede Allah onu mutlaka cennete sokar.” Hassan dedi ki: “Biz sağmal keçi hediyesi dışında kalan hasletleri saydık; selam almak, aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demek, yoldan eziyet veren şeyleri kaldırmak ve benzeri amelleri saydık; fakat bütün bunları onbeş haslete bile ulaştıramadık.”
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme'nin rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir gün: "Ey Aişe, işte Cebrail sana selam söylüyor." dedi. Ben de "Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi onun da üzerine olsun; (Ey Allah'ın Resulü) sen bizim görmediklerimizi görüyorsun, dedim. Bu sözüyle Rasulullah'ı kastediyordu.
Bize İmran b. Musa b. Müşâci, ona Osman b. Ebû Şeybe, ona Cerîr, ona Süheyl b. Ebû Salih, ona Neccaroğulları’nın azatlısı Said b. Yesar Ebu’l-Hubâb, ona Zeyd b. Hâlid el-Cühenî, ona Ebu Talha el-Ensârî şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber’den (sav) şöyle işittim: “İçerisinde köpek ve heykel olan eve melekler girmez.” Gidip bu hadisi Âişe’ye (r.anha) sorayım dedim. Yanına geldim ve “Ey annemiz! Bu adamın naklettiğine göre Peygamberimiz (sav) “İçerisinde köpek ve heykel olan eve melekler girmez” buyurmuş. Sen Peygamber’den (sav) böyle bir söz işittin mi?” diye sordum. “Hayır. Ancak ne yaptığını size anlatayım: Savaşlarından birine çıkmıştı. Ben de bu sırada bir döşeme alıp döşeğin üzerine örtmüştüm. Dönüşünü gözlüyordum. Geldiğinde onu kapıda karşıladım. “Selam ve Allah’ın rahmeti üzerine olsun! Sana izzet, Nusret ve ikramını bahşeden Allah’a hamdolsun” dedim. Evin içine baktı ve örtüyü gördü. Bir şey demedi ama yüzünden hoşlanmadığını anlamıştım. Döşemeyi aldı ve onu yırttı veya kesti ve şöyle buyurdu: “Allah bize rızık olarak verdiklerinde toprağı ve taşı giydirmemizi emretmiyor.” Hz. Aişe (r. anha) şöyle buyurdu: Sonra ben o kumaşın içini lifle doldurdum. Hz. Peygamber buna bir şey demedi.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Kesîr b. Şinzîr, ona Atâ b. Ebu Rabâh, ona Câbir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) beni bir ihtiyacı için göndermişti. Ben de gidip o işi yaptım ve geri geldim. Hz. Peygamber'e (sav) selam verdim ama selamımı almadı. Kalbime bir hüzün çöktü ki onu Allah bilir. Kendi kendime "Belki de Rasulullah benim geç kaldığımı düşünüyor" dedim. Ardından tekrar selam verdim. Yine selamımı almadı. Bu sefer daha çok üzüldüm. Sonra tekrar selam verdim. Bu sefer selamımı aldı ve "Namaz kıldığım için selamını alamadım" buyurdu. Bineği üzerinde kıble dışındaki bir tarafa yönelmişti.
Bize Kuteybe, ona Cerîr b. Abdülhamid, ona Husayn b. Abdurrahman, ona Amr b. Meymun el-Evdî şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. el-Hattâb'ı gördüm. Abdullah b. Ömer'e şöyle dedi: "Müminlerin annesi Aişe'ye git ve ona 'Ömer sana selam söylüyor' de ve iki dostumun (yani Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir'in) yanında gömülmek istediğimi söyle." Hz. Aişe "Oraya ben gömülmeyi arzu ediyordum ama bugün Ömer'i kendime tercih ederim" diye cevap verdi. Abdullah döndüğünde Hz. Ömer ona "Ne haber getirdin?" diye sordu. O da "Sana izin verdi" dedi. Hz. Ömer "Bu gün benim için bu mezardan daha önemli bir şey yoktur. Vefat ettiğim zaman beni taşıyın ve (Hz. Aişe'ye) selam verin "Ömer b. el-Hattab (buraya gömülmek için) izin istiyor" deyin. Eğer izin verirse beni oraya gömün. Yoksa beni müslümanların kabristanına götürüp gömün. Halifelik için Rasulullah'ın kendilerinden razı olarak vefat ettiği bu topluluktan (şura heyetinden) daha layık kimseyi göremiyorum. Benden sonra onlar hangisini halife seçerse o halifedir. Onun sözünü dinleyin ve ona itaat edin." dedi. Sonra Osman, Ali, Talha, Zübeyir, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebu Vakkas'ın isimlerini saydı. Bu sırada Ensar'dan bir genç Hz. Ömer'in yanına girdi ve "Müjdeler olsun ey müminlerin emiri! Bildiğin gibi sen İslam'a ilk girenlerden birisin. Sonra halife seçildin ve adil davrandın. En sonunda da şehitliğe kavuşacaksın." dedi. Hz. Ömer şöyle karşılık verdi: "Ey kardeşimin oğlu! keşke bu halifelik işinden eşit derecede yani ne günah ne de sevap kazanarak çıkabilseydim. Benden sonraki halifeye ilk muhacirlere iyi muamele etmesini ve onların haklarını gözeterek, hürmet göstermesini tavsiye ederim. Hz. Peygamber'e yurtlarını açan ve ona iman eden ensara da iyilik etmesini, onların iyilik yapanlarına iltifat etmesini, kötülük yapanı affetmesini dilerim. Allah'ın ve peygamberin zimmetinde olanların (ehl-i kitaptan zimmîlerin) ahitlerine uymayı, onları korumayı ve güçlerinden fazlasının onlara yüklenmemesini tavsiye ederim.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişam, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona Hz. Aişe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey Aişe! Bu Cebrail'dir, sana selam söylüyor". Hz. Aişe, "Selam, Allah'ın rahmeti ve bereketi onun da üzerine olsun" demiş ve Hz. Peygamber'i kastederek "Sen benim görmediklerimi de görüyorsun" demiştir."