1691 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Abdurrahman, ona Saîd, ona Abdullah b. el-Velîd, ona İbn Huceyra, ona babası (Ekber Ebu Abdullah Abdurrahman b. Hüceyra), ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müminin mümin üzerinde altı hakkı vardır. Karşılaştığında (ona) selam verir, aksırdığında (yerhamukellah diyerek) hayır duada bulunur, davet ettiğinde davetine icabet eder, hastalandığında onu ziyaret eder, öldüğünde cenazesine iştirak eder, gıyabında onun iyiliğini İster."
Açıklama: Hadis sahihtir. عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْوَلِيدِ leyyin(Râvinin gevşek olduğunu ifade eden cerh terimi.)dir.
Bize Muhammed b. Mus'ab, ona Evzâî, ona Zührî, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın müslüman üzerinde hakkı beştir. Karşılaştığında ona selam verir. Aksırdığında (yerhamukellah) diyerek ona hayır duada bulunur. Hasta olduğunda onu ziyaret eder. Vefatında cenaze törenine katılıp namazını kılar. Davet ettiğinde davetine icabet eder." Muhammed (b. Mus'ab), "Babam Mus'ab, bu rivayetin garîb olduğunu söyledi" dedi.
Açıklama: Hadis sahih isnad ise Muhammed b. Mus'ab dolayısıyla hasendir.
Bize Ravh, ona İbn Cüreyc; (T) Bize Dahhak b. Mahled ona İbn Cüreyc; (T) Bize Abdullah b. el-Haris, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Ebu Süfyan, ona Amr b. Ebu Safvan (Dahhak ve Abdullah b. el-Haris’in nakline göre Amr b. Abdullah b. Safvan) Kelede b. Hanbel’nin şöyle dediğini rivayet etti: Safvan b. Ümeyye Kelede ile birlikte Hz. Peygamber’e bir miktar süt, bir keçi yavrusu ve birkaç değâbîs (kuşkonmaza benzer bir bitki) göndermişti. Rasul-i Ekrem o sırada vadinin en yukarısında bulunmaktaydı. Kelede şöyle der: Hz. Peygamber'in huzuruna selâm vermeden ve izin almadan girdim. Bunun üzerine bana: "Geri dön ve es-selamu aleykum. Girebilir miyim de!" buyurdu. Bu (olay) Safvan b. Ümeyye'nin müslüman olmasından sonra olmuştur. Amr (b. Ebu Süfyan) dedi ki: Bu hadisi bana Ümeyye b. Safvan, Kelede b. Hanbel'den rivayet etti. (Fakat) Bunu ondan işittim demedi. Dahhak ve İbnü’l-Haris, bu hadise Safvan Müslüman olduktan sonra olmuştur demiştir. Dahhak ve Abdullah b. el-Haris, rivayetlerinde “(bir miktar) süt ve keçi yavrusu” ifadesini kullanmışlar (ancak “değâbîs” ten söz etmemişlerdir.)
Bize Yahya b. Adem, ona Süfyân, ona Eş'as b. Ebu Şa'sa, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, Berâ b. Âzib'in şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav), bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize hastayı ziyaret etmeyi, cenazelere katılmayı, davet eden(in davetin)e icabet etmeyi, (aramızda) selamı yaymayı, aksırana 'Yerhamükellâh' (Allah sana merhamet eylesin) demeyi, yeminle istenilen şeyi yapmayı ve mazluma yardım etmeyi emretti. Bize altın yüzükleri, gümüş kapları, ipeği, ibrişimli (işlemelerde kullanılan kalınca bükülmüş ipek iplikli) ipek elbiseyi, kalın ipekten üretilen altın işlemeli elbiseyi, (hayvanların üzerine örtülen) kırmızı ipekten çulları ve ipek şeritli pamuk elbiseyi (Mısır-Şam tarafında yapılan bir tür kumaştır) yasakladı."
Bize Abdusselam b. Atik, ona Ebu Müshir, ona İsmail b. Abdullah b. Semâ'a, ona Evzaî, ona Süleyman b. Habib, ona da Ebu Ümame el-Bahili, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Üç sınıf insan vardır ki bunların tümü Allah'a emanettir. (Birincisi) Allah yolunda savaşa çıkan kimsedir. Bu kişi Allah, ruhunu alıp cennete koyuncaya veya elde ettiği sevap ve ganimetle (onu evine) geri döndürünceye kadar Allah'a emanettir. (İkincisi) mescide giden kimsedir. Bu kişi de Allah, ruhunu alıp cennete koyuncaya veya kazandığı sevap ve ganimetle (onu evine) döndürünceye kadar Allah'a emanettir. (Üçüncüsü de) Evine selam vererek giren kimsedir. Bu kimse de Allah'a emanettir."
Bize Ka'neb, ona Malik, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası Abdurrahman, ona Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) bir gün mezarlığa gitmiş ve şöyle demişti: "Selam size ey mümin kavmin diyarı! Allah'ın dilediği zaman biz de size katılacağız."
Bize Müsedded, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Galib el-Kattan, ona bir şahıs babasından, onun da babasından naklettiğine göre bir su kaynağı üzerinde görevli imişler. İslamiyet kendilerine ulaşınca suyun sahibi İslam'ı kabul etmeleri halinde kendilerine yüz deve vaat etmiş. Bunun üzerine Müslüman olmuşlar. O zat develeri onların arasında taksim etmiş. Ancak kısa bir zaman sonra develeri onlardan geri almak istemiş. Oğlunu Hz. Peygamber'e (sav) göndermiş ve ona Hz. Peygamber’e (sav) git ve ona şöyle de: Babam size selam söylüyor. Kavmine Müslüman olmaları için yüz deve vadetti. Onlar da Müslüman oldular. Sonra develeri onlara paylaştırdı. Ama sonradan develerini geri almak istedi. Böyle bir hakkı var mıdır, yoksa yeni sahipleri mi develer üzerinde hak sahibidir? Eğer evet veya hayır derse ona babam ihtiyar bir kimsedir. Suyun idaresiyle görevlidir. Onun ölümünden sonra suyun idaresini bana vermeni istiyor de. Bunun üzerine adamın oğlu Hz. Peygamber’in (sav) huzuruna vardı ve babam size selam söylüyor dedi. Hz. Peygamber "selam senin ve babanın üzerine olsun" buyurdu. Ardından adamın oğlu babam İslam'a girmeleri şartıyla kavmine yüz deve vermeyi vadetmişti. Onlar Müslüman oldular ve İslam'ı güzelce yaşamaya başladılar. Sonra babam onlardan develeri geri almak istedi. Şimdi bu develerde babam mı yoksa onlar mı hak sahibidir? diye sordu. Hz. Peygamber (sav): "Eğer baban develeri onara teslim etmek istiyorsa, onları versin. Eğer develeri geri almayı uygun buluyorsa, bu develere onlardan daha çok hak sahibidir. Eğer onlar İslam'a girmişlerse bu kendileri için hayırlıdır. Eğer İslam’a girmezlerse onlarla savaşılır" buyurdu. Adam babam yaşlı bir kimse, suyun idareciliğini yapıyor. Bu görevi ondan sonra bana vermeni talep ediyor dedi. Hz. Peygamber (sav) "su idareciliği bir haktır ve bu görevi yapanlar insanlara gereklidirler. (Bu işi yaparken hakka tam manasıyla riayet zor olduğundan) bu görevi alanların çoğu cehennemdedirler."