Giriş

Bize Ahmed b. Ebu Şuayb, ona Züheyr, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."


Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.

    Öneri Formu
34319 D005193 Ebu Davud, Edeb, 130, 131

Bize Ahmed b. Said el-Hemdânî, ona İbn Vehb, ona Muaviye b. Salih, ona Ebu Musa, ona Ebu Meryem, ona da Ebu Hureyre'den şunu nakletmektedir: "Biriniz (din) kardeşiyle karşılaştığı zaman ona selam versin. Eğer aralarına bir ağaç, duvar veya (büyükçe) bir taş girip de tekrar bir araya geldiklerinde yine ona selam versin." [(Ravi) Muaviye şöyle demektedir: Bu hadisin aynısını Abdülvehhab b. Buht, ona Ebu'z-Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan rivayet etmiştir.]


Açıklama: Bazı kaynaklarda isnad, Muaviye b. Ebu Süfyan an Ebû Meryem şeklinde zikredilmiştir. Buna göre arada Ebû Musa ismi yer almaz. Bu isnadın daha doğru olduğu kaydedilmiştir (Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, XIV, 71).

    Öneri Formu
34334 D005200 Ebu Davud, Edeb, 134, 135

Bize Ahmed b. Hanbel ve Müsedded, o ikisine Bişr -yani Bişr b. Mufaddal'ı kastetmişlerdir-, ona İbn Aclân, ona el-Makburî -Müsedded, Makburî'nin adının Said b. Ebu Said el-Makburi olduğunu da söylemiştir-ona Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Biriniz, bir meclise ulaştığında selam versin, kalkmak istediği zaman da selâm versin. Zira ilk selamı, son selamından sevap açısından daha iyi değildir."


Açıklama: Meclise katılım veya meclisten ayrılırken verilecek olan selamı, aynı zamanda bildirim olarak da değerlendirmek gerekmektedir. 'Ben geldim' ve 'ben ayrılıyorum' anlamında kullanılan selam, hem dua ve hem de durum bildirimi olarak işlev görmektedir.

    Öneri Formu
275174 D005208-2 Ebu Davud, Edeb, 138, 139

Bize Muhammed b. Davud b. Süfyan ve Huşeyş b. Esram, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona Ebu Hureyre Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın, müslüman kardeşi üzerindeki hakkı beştir: Selamı almak, aksırana yerhamukallah diyerek hayır duada bulunmak, davete icabet etmek, hastalandığında ziyaret etmek ve cenazesine katılmak."


    Öneri Formu
34110 D005030 Ebu Davud, Edeb, 90

Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Küçük olan, büyüğe; yürüyen, oturana; sayıca az olanlar, kendilerinden daha çok olanlara selam verir."


    Öneri Formu
34330 D005198 Ebu Davud, Edeb, 133, 134

Bize Yahya b. Habib b. Arabi, ona Ravh, ona İbn Cüreyc, ona Ziyad, ona Abdurrahman b. Zeyd'in azadlı kölesi Sabit, ona da Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini işittim demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Binek üzerinde olan yürüyene selam verir." Sonra hadisin geri kalanını nakletmiştir.


    Öneri Formu
34332 D005199 Ebu Davud, Edeb, 133, 134

Bize Hafs b. Ömer, ona da Şube, Süheyl b. Ebu Salih'ten şöyle dediğini rivayet etti: Babamla Şam'a doğru (bir kafile ile) yola çıkmıştım. (Kafilede bulunanlar) Yol üzerinde içlerinde Hristiyanların bulunduğu manastırlara uğradılar. Onlara selam veriyorlardı. Bunun üzerine babam şöyle dedi: Onlara önce siz selam vermeyiniz. Zira Ebu Hureyre bize Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Onlara önce siz selam vermeyin. Onlarla yolda karşılaştığınızda, onları yolun en kenarından yürümeye zorlayın."


    Öneri Formu
34341 D005205 Ebu Davud, Edeb, 137, 138

Bize Ahmed b. Hanbel ve Müsedded, o ikisine Bişr -yani Bişr b. Mufaddal'ı kastetmişlerdir-, ona İbn Aclân, ona el-Makburî -Müsedded, Makburî'nin adının Said b. Ebu Said el-Makburi olduğunu da söylemiştir-ona Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Biriniz, bir meclise ulaştığında selam versin, kalkmak istediği zaman da selâm versin. Zira ilk selamı, son selamından sevap açısından daha iyi değildir."


    Öneri Formu
34374 D005208 Ebu Davud, Edeb, 138, 139

Bize Ahmed b. Said el-Hemdânî, ona İbn Vehb, ona Muaviye b. Salih, ona Ebu Musa, ona Ebu Meryem, ona da Ebu Hureyre'den şunu nakletmektedir: "Biriniz (din) kardeşiyle karşılaştığı zaman ona selam versin. Eğer aralarına bir ağaç, duvar veya (büyükçe) bir taş girip de tekrar bir araya geldiklerinde yine ona selam versin." [(Ravi) Muaviye şöyle demektedir: Bu hadisin aynısını Abdülvehhab b. Buht, ona Ebu'z-Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
270343 D005200-2 Ebu Davud, Edeb, 134, 135

Bize Muhammed b. Ubeyd, ona Şurahbîl b. Müdrik el-Cu'fî, ona Abdullah b. Nücey el-Hadramî, ona babası (Nücey el-Hadramî), ona da Hz. Ali (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah'ın yanında, başka hiç kimseye nasip olmayacak kadar üstün bir konumum vardı. Her seher vakti kendisine gider, selâm verir, boğazını temizleyene (sesimi duyduğunu hissettirecek şekilde hafifçe öksürene) kadar, selam vermeye devam ederdim. Yine bir gece geldim ve 'es-Selâmun aleyke ey Allah'ın Rasulü' dedim. Bunun üzerine bana 'Yavaş ol (Acele etme), ey Ebu Hasan, bekle yanına çıkayım' buyurdu. Yanıma çıktığında 'Ey Allah’ın Peygamberi! Seni kızdıran biri mi oldu?' dedim, bana 'Hayır' dedi. 'Peki o hâlde, neden daha önceki gecelerde benimle konuşmadığın halde bu gece konuştun' dedim, şöyle cevap verdi: Hücrede bir kıpırtı duydum 'Kim o?' diye sordum. 'Ben Cebrail'im' dedi. 'Buyur gir' dedim. 'Hayır, sen dışarı çık' dedi. Ben de çıktım. Cebrail 'Evinde öyle bir şey var ki, orada bulunduğu sürece hiçbir melek oraya girmez' dedi. 'Ey Cebrail, böyle bir şey olduğunu bilmiyorum' dedim. 'Git bak, araştır' dedi. Eve girdim, baktım ki sadece Hasan’ın oynadığı bir köpek yavrusu var. 'Sadece bir köpek yavrusu buldum' dedim. Bunun üzerine Cebrail 'Üç şey vardır ki, bir mekânda bulundukça oraya asla melek girmez: Bunlardan biri köpek, biri cünüplük, diğeri de ruh taşıyan varlığın sureti (heykeli, resmi)' dedi."


    Öneri Formu
41762 HM000647 İbn Hanbel, I, 85