1675 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Yakub, onlara Ravh b. Ubade, ona Habib b. Şehid, ona Hasan, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Binek üzerinde olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar sayıca çok olanlara selam verir.” İbn Müsenna kendi rivâyetinde şunu da ilave etmektedir: “Küçük olan, büyük olana selam verir.” Bu konuda, Abdurrahman b. Şibl, Fedâle b. Ubeyd ve Câbir’den de rivâyet mevcuttur. Ebu İsa şöyle demiştir: "Bu hadis, Ebu Hureyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Eyyüb es-Sahtiyanî, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd ise şunu söylemektedirler: “Hasan, Ebu Hureyre’den hadis işitmemiştir.”
Açıklama: Bu isnad'da inkıta şüphesi olmasına rağmen hadis Ebû Hüreyre'den birçok tarikle nakledildiği için sahihtir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclan, ona Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre (ra) Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sizden biriniz bir meclise ulaştığında selam versin ve oturmayı uygun görürse otursun. Kalktığı zaman selam verip ayrılsın. Çünkü önceki selamı sonrakinden daha iyi değildir." Ebu İsa -Tirmizi- şöyle demiştir: "Bu hadis hasendir. Aynı zamanda bu hadisi İbn Aclan, Saîd el-Makburî’den, o babasından, o da Ebû Hureyre’den (ra), o da Peygamber'den (sav) rivâyet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; musannif ile Muhammed b. Aclan arasında inkita vardır.
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Yakub, onlara Ravh b. Ubade, ona Habib b. Şehid, ona Hasan, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Binek üzerinde olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar sayıca çok olanlara selam verir." [İbn Müsenna kendi rivâyetinde şunu da ilave etmektedir: "Küçük olan, büyük olana selam verir." Bu konuda, Abdurrahman b. Şibl, Fedâle b. Ubeyd ve Câbir’den de hadis nakledilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis, Ebu Hureyre’den birçok tarikle rivâyet edilmiştir. Eyyüb es-Sahtiyanî, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd ise şunu söylemektedirler: Hasan, Ebu Hureyre’den hadis işitmemiştir.]
Açıklama: Bu isnad'da inkıta şüphesi olmasına rağmen hadis Ebû Hüreyre'den birçok tarikle nakledildiği için sahihtir.
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeyi önce siz başlatmayın. Onlarla yolda karşılaştığınız zaman, onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın." [Ebû İsâ (Tirmizî: 'Bu, hasen sahîh bir hadistir' demiştir.]
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer, ona Hemmam b. Münebbih, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Küçük, büyüğe; yoldan geçen, oturmakta olana; sayıca az olan, sayıca çok olanlar selam verir.” (Tirmizi), Bu hadis hasen sahihtir, demiştir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclan, ona Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre (ra) Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sizden biriniz bir meclise ulaştığında selam versin ve oturmayı uygun görürse otursun. Kalktığı zaman selam verip ayrılsın. Çünkü önceki selamı sonrakinden daha iyi değildir." [Ebu İsa -Tirmizi- şöyle demiştir: "Bu hadis hasendir. Aynı zamanda bu hadisi İbn Aclan, Saîd el-Makburî’den, o babasından, o da Ebû Hureyre’den (ra), o da Peygamber'den (sav) rivâyet etmiştir.]
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeye önce siz başlamayın. Onlardan biriyle karşılaştığınızda onları yolun kenarından yürümeye zorlayın." [Tirmizî şöyle dedi: Bu konuda Hz. Peygamber'in (sav) ashabından İbn Ömer, Enes Ebu Basra el-Gıfârî'den nakledilen rivayetler vardır. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis, hasen-sahihtir.]
Bize Yusuf b. Hammad el-Ma'nî el-Basrî, ona Osman b. Abdurrahman el-Cumahî, ona Muhammed b. Ziyad, ona da Ebu Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Selamı yayın, yemek ikram edin ve kafirlerin başını vurun. Böylece cennete varis olursunuz." Bu babda Abdullah b. Amr, İbn Ömer, Enes, Abdullah b. Selam, Abdurrahman b. Aişe, Şüreyh b. Hani'nin babasından naklen rivayet vardır. Ebu İsa -Tirmizi- Bu hadis İbn Ziyad'ın Ebu Hureyre'den, hasen, sahih ve garip bir rivayetidir.
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası Abdurrahman, ona Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Übey b. Ka'b'ın yanına geldi. Bu sırada Übey namaz kılıyordu. Hz. Peygamber "Ey Übey!" diye seslendi. Übey döndü fakat cevap vermedi. Sonra namazını hızlıca kıldı ve Hz. Peygamber'e dönüp "Sana selâm olsun Ey Allah'ın Resulü!" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Sana da selam olsun! Seni çağırdığım zaman neden cevap vermedin?" diye sordu. "Namazdaydım, Ey Allah'ın Resulü!" diye cevap verdi. Hz. Peygamber ona "Allah'ın bana vahyettiği ayetler arasında "Sizi ihya edecek şeylere çağırdıkları zaman Allah'ın ve resulünün çağrısına icabet edin" (Enfal, 24) ayetini görmedin mi?" diye sordu. "Gördüm Ey Allah'ın Resulü! Bir daha bu hatama dönmem" diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sana bir benzeri, Tevrat, İncil, Zebur veya Kur'ân'da indirilmemiş bir sure öğretmemi ister misin?" diye sordu. Übey "Evet" diye cevap verince Hz. Peygamber (sav) "Namazda ne okuyorsun?" diye sordu Übey de "Ümmü'l-Kur'ân/Fatiha suresini okudu. Rasulullah (sav) "Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki ne Tevrat'ta ne İncil'de ne Zebur'da ne de Kur'an'da buna benzer bir sure inmemiştir. O yedi ayetlidir ve bana verilen Kur'ân'dan bir parçadır." Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle dedi: "Bu hasen-sahih bir hadistir. Bu konuda Enes'den ve Ebû Said el-Muallâ'dan hadis rivayet edilmiştir.
Bize Seleme b. Şebîb ve Abd b. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona da İbn Abbâs'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Rabbim, bana bu gece [İbn Abbâs der ki: sanırım] uyku aleminde, en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed! Mele-i alâda (melekler aleminde) ne tartışılır bilir misin?' buyurdu. Ben 'Bilmiyorum' dedim. Bunun üzerine elini iki omuzum arasına koydu, onların soğukluğunu göğsümde hissetim. Sonra göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildim. Sonra 'Ey Muhammed! Mele-i alâda (melekler âleminde) ne tartışılır biliyor musun?' diye sordu. Ben 'Evet' dedim. (Rabbim) 'Kefaretler hakkında tartışıyorlar. Kefaretler şunlardır: Namazdan sonra mescitlerde (bir sonraki namazı) beklemek, yürüyerek (camiye) cemaate gitmek ve zorlukta abdesti dosdoğru almaktır. Herkim bunları yaparsa, hayırla yaşar hayırla ölür ve anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur' buyurdu, sonra da 'Ey Muhammed! Namazını kıldığın zaman şöyle de' buyurdu: Allah’ım senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, yoksulları sevmeyi istiyorum. Eğer kullarına bir sıkıntı verip denemek istersen beni bu fitneye uğratmadan yanına al. Dereceler ise selamı yaymak, yemek yedirmek ve geceleyin insanlar uyurken namaz kılmaktır." [Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle der ki: Bu hadiste Ebu Kılâbe ile İbn Abbas arasında bir kişiyi daha zikretmişlerdir. Yine bu hadisi, Katâde, ona Ebu Kılâbe, ona Hâlid b. Leclâc, ona da İbn Abbâs rivayet etmiştir.]