1675 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Abdullah b. Abdurrahman ve Hüseyin b. Muhammed el-Hariri (Belh şehrindendir), onlara Muhammed b. Kesir, ona Cafer b. Süleyman ed-Dubaî, ona Avf, ona Ebu Raca, ona İmran b. Husayn şöyle demiştir: Bir adam Resulullah'a (sav) geldi ve “Esselamü Aleyküm” dedi. Hz. Peygamber (sav) de “On” buyurdu. Bir başka adam daha geldi “Esselamu aleykum ve rahmetullah=Allah’ın selam ve rahmeti size olsun” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) “Yirmi” dedi. Bir başka adam daha geldi ve “Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu = Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi size olsun” dedi. Rasulullah (sav) de “Otuz” buyurdu. Tirmizî: "Bu hadis bu tarikiyle hasen sahih garib bir hadistir. Bu babda Ali, Ebû Said ve Sehl b. Huneyf’den de hadis rivayet edilmiştir." demiştir.
Açıklama: Parantez içindeki "Sevap" bilgisi şerhten alınmıştır. Mübarekfuri, Tuhfetü'l-ahvezi, VII, 384.
Bize Muhammed b. Mus'ab, ona Evzâî, ona Zührî, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın müslüman üzerinde hakkı beştir. Karşılaştığında ona selam verir. Aksırdığında (yerhamukellah) diyerek ona hayır duada bulunur. Hasta olduğunda onu ziyaret eder. Vefatında cenaze törenine katılıp namazını kılar. Davet ettiğinde davetine icabet eder." Muhammed (b. Mus'ab), "Babam Mus'ab, bu rivayetin garîb olduğunu söyledi" dedi.
Açıklama: Hadis sahih isnad ise Muhammed b. Mus'ab dolayısıyla hasendir.
Bize Muhammed b. Kesî, ona Cafer b. Süleyman, ona Avf, ona Ebu Racâ, ona da İmran b. Husayn'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti. Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve es-Selamü aleyküm dedi. Rasulullah da (sav) onun selamını aldı. Sonra adam oturdu. Hz. Peygamber (sav); "On (sevap) vardır" buyurdu. Sonra bir başka adam geldi ve es-Selamü aleyküm ve rahmetullah diyerek selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Yirmi (sevap) vadır" buyurdu. Sonra başka bir adam daha geldi, o da es-Selamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatüh diye selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Otuz (sevap) vardır" buyurdu.
Bize Muhammed b. Kesir, Cafer b. Süleyman'dan, o Avf'tan, o Ebu Reca'dan, İmran b. Husayn'ın şöyle dediğini haber vermiştir: "Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelip; "Esselâmu aleyküm!" dedi. O da selâmını aldı ve "On (sevap kazandı!)" buyurdu. Sonra başka bir adam gelip selâm verdi ve "Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi!" dedi. Onun da selâmını aldı ve 'Yirmi (sevap kazandı!)" buyurdu. Ardından başka bir adam gelip selâm verdi ve "Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh!" dedi. Hz. Peygamber onun da selâmını aldı ve "Otuz (sevap kazandı!)" buyurdu.
Bize Abdussamed, ona Hemmam, ona Katâde, ona da Ebu Meymûne şöyle rivayet etmiştir. "Ebu Hüreyre, Rasulullah'ın (sav) yanına gelip 'Ey Allah'ın Rasulü! Seni gördüğümde içim huzurla doluyor, gönlüm ferahlıyor. Bana bütün varlığın kaynağı hakkında bilgi verebilir misin?' dedi. Rasulullah (sav) 'Her şey sudan yaratılmıştır' buyurdu. Ebu Hureyre tekrar 'Bana öyle bir amel söyle ki onu yaptığımda cennete gireyim' dedi. Rasulullah (sav) 'Selamı yay, güzel söz söyle, sılayı rahîme devam et ve insanlar uyurken namaz kıl ki güven içinde cennete giresin."
Bize Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona da babası (Ebu Salih es-Semmân), Ebu Hüreyre'den (ra), naklettiğine göre Peygamber (sav) Ehl-i kitab hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın. Onlarla yolda karşılaştığınız zaman onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın".
Bize Muhammed b. Cafer, ona Avf, ona da Zürâre, Abdullah b. Selam'ın şöyle dediğini rivayet etti. ""Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde, insanlar hızla ona doğru koşturdular; ben de o koşuşturanların arasındaydım. Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzünü gördüğümde yüzünün bir yalancının yüzü olmadığını anladım. Ondan işittiğim ilk şey şu sözleri oldu; "Selamı yayınız, yemek yediriniz, sıla-i rahim yapınız ve insanlar uyurken namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz."
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû’n-Nadr el-Fakîh, ona Muhammed b. Eyyûb, ona İsmail b. Ebû Üveys, ona da Mâlik rivâyet etti. (T) Yine bize Ebû Ahmed Abdullah b. Muhammed b. el-Hasan el-Mihrecânî, ona Ebû Bekir Muhammed b. Cafer el-Müzekkî, ona Muhammed b. İbrahim el-Bûşencî, ona İbn Bükeyr, ona Mâlik, ona el-Alâ b. Abdurrahman, ona da babası, Ebû Hureyre'den (ra.) şöyle rivayet etti: Rasûlullah (sav.) mezarlığa gitti ve şöyle dua etti: “Selam size ey mü’minler topluluğunun yurdu. İnşallah biz de yakındah sizlere kavuşacağız. Keşke kardeşlerimizi de görseydim.” buyurdu. “- Ey Allah'ın rasûlü, biz senin kardeşlerin değil miyiz?” diye sordular. Şu cevabı verdi: “- Aksine siz benim ashâbımsınız (dostlarımsınız). Kardeşlerimiz ise henüz (dünyaya) gelmediler, daha sonra gelecekler. Ben onları Havuz’umun başında bekleyeceğim.” “- Ey Allah'ın rasûlü! Ümmetinden bilahare dünyaya gelecek olan insanları nasıl tanıyacaksın?” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: “- Siyah ve duru at sürüsü içinde bir adamın sakar ve sekili bir atı bulunsa, bu adam kendi atını tanımaz mı?" "- Tanır, ey Allah'ın rasûlü" dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şunları söyledi: "- Kıyâmet gününde onlar abdest azalarının parlaklığından dolayı sakar ve sekili atlar gibi mahşere gelecekler. Ben da Havuz başına onlardan önce gideceğim ve orada onları bekleyeceğim. Yolunu kaybeden develerin gittiği (yabancı) ahırdan kovuldukları gibi, bazı insanlar da benim Havuz'umdan kovulacaklar. Ben ise onlara; 'Hey!.. Bu tarafa gelin. Hey!.. Bu tarafa gelin. Hey!.. Bu tarafa gelin' diye sesleneceğim. Bunun üzerine bana; 'Onlar senden sonra (inançlarını ve yaşantılarını) değiştirdiler' denecek. O zaman ben de; 'Öyleyse defolsunlar! Defolsunlar!' diyeceğim."
Açıklama: Sakar ve sekili ifadesi, renkleri siyah olduğu halde alınlarında ve ayaklarında beyazlık bulunan atlar demektir.
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.