1674 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki' ve Ebu Muaviye, onlara A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasûlullah (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Nefsim yed-i kudretinde olana yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Yakub, onlara Ravh b. Ubade, ona Habib b. Şehid, ona Hasan, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Binek üzerinde olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar sayıca çok olanlara selam verir.” İbn Müsenna kendi rivâyetinde şunu da ilave etmektedir: “Küçük olan, büyük olana selam verir.” Bu konuda, Abdurrahman b. Şibl, Fedâle b. Ubeyd ve Câbir’den de rivâyet mevcuttur. Ebu İsa şöyle demiştir: "Bu hadis, Ebu Hureyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Eyyüb es-Sahtiyanî, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd ise şunu söylemektedirler: “Hasan, Ebu Hureyre’den hadis işitmemiştir.”
Açıklama: Bu isnad'da inkıta şüphesi olmasına rağmen hadis Ebû Hüreyre'den birçok tarikle nakledildiği için sahihtir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclan, ona Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre (ra) Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sizden biriniz bir meclise ulaştığında selam versin ve oturmayı uygun görürse otursun. Kalktığı zaman selam verip ayrılsın. Çünkü önceki selamı sonrakinden daha iyi değildir." Ebu İsa -Tirmizi- şöyle demiştir: "Bu hadis hasendir. Aynı zamanda bu hadisi İbn Aclan, Saîd el-Makburî’den, o babasından, o da Ebû Hureyre’den (ra), o da Peygamber'den (sav) rivâyet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; musannif ile Muhammed b. Aclan arasında inkita vardır.
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Yakub, onlara Ravh b. Ubade, ona Habib b. Şehid, ona Hasan, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Binek üzerinde olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar sayıca çok olanlara selam verir." [İbn Müsenna kendi rivâyetinde şunu da ilave etmektedir: "Küçük olan, büyük olana selam verir." Bu konuda, Abdurrahman b. Şibl, Fedâle b. Ubeyd ve Câbir’den de hadis nakledilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis, Ebu Hureyre’den birçok tarikle rivâyet edilmiştir. Eyyüb es-Sahtiyanî, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd ise şunu söylemektedirler: Hasan, Ebu Hureyre’den hadis işitmemiştir.]
Açıklama: Bu isnad'da inkıta şüphesi olmasına rağmen hadis Ebû Hüreyre'den birçok tarikle nakledildiği için sahihtir.
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeyi önce siz başlatmayın. Onlarla yolda karşılaştığınız zaman, onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın." [Ebû İsâ (Tirmizî: 'Bu, hasen sahîh bir hadistir' demiştir.]
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer, ona Hemmam b. Münebbih, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Küçük, büyüğe; yoldan geçen, oturmakta olana; sayıca az olan, sayıca çok olanlar selam verir.” (Tirmizi), Bu hadis hasen sahihtir, demiştir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclan, ona Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre (ra) Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sizden biriniz bir meclise ulaştığında selam versin ve oturmayı uygun görürse otursun. Kalktığı zaman selam verip ayrılsın. Çünkü önceki selamı sonrakinden daha iyi değildir." [Ebu İsa -Tirmizi- şöyle demiştir: "Bu hadis hasendir. Aynı zamanda bu hadisi İbn Aclan, Saîd el-Makburî’den, o babasından, o da Ebû Hureyre’den (ra), o da Peygamber'den (sav) rivâyet etmiştir.]
Bize Kuteybe, ona Muhammed b. Musa, ona Sa’id b. Ebu Sa’id, ona da Ebu Hureyre Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir mü’minin diğer mü’min üzerindeki hakkı altıdır. Hastalığında onu ziyaret eder, öldüğünde cenazesinde bulunur, davet ettiğinde icabet eder, karşılaştığında selam verir, aksırdığında (yerhamukellah diyerek) onun için hayır dua eder, gıyabında veya yanında onun iyiliğini İster."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki' ve Ebu Muaviye, onlara A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasûlullah (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Nefsim elinde olana yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası Abdurrahman, ona Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Übey b. Ka'b'ın yanına geldi. Bu sırada Übey namaz kılıyordu. Hz. Peygamber "Ey Übey!" diye seslendi. Übey döndü fakat cevap vermedi. Sonra namazını hızlıca kıldı ve Hz. Peygamber'e dönüp "Sana selâm olsun Ey Allah'ın Resulü!" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Sana da selam olsun! Seni çağırdığım zaman neden cevap vermedin?" diye sordu. "Namazdaydım, Ey Allah'ın Resulü!" diye cevap verdi. Hz. Peygamber ona "Allah'ın bana vahyettiği ayetler arasında "Sizi ihya edecek şeylere çağırdıkları zaman Allah'ın ve resulünün çağrısına icabet edin" (Enfal, 24) ayetini görmedin mi?" diye sordu. "Gördüm Ey Allah'ın Resulü! Bir daha bu hatama dönmem" diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sana bir benzeri, Tevrat, İncil, Zebur veya Kur'ân'da indirilmemiş bir sure öğretmemi ister misin?" diye sordu. Übey "Evet" diye cevap verince Hz. Peygamber (sav) "Namazda ne okuyorsun?" diye sordu Übey de "Ümmü'l-Kur'ân/Fatiha suresini okudu. Rasulullah (sav) "Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki ne Tevrat'ta ne İncil'de ne Zebur'da ne de Kur'an'da buna benzer bir sure inmemiştir. O yedi ayetlidir ve bana verilen Kur'ân'dan bir parçadır." Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle dedi: "Bu hasen-sahih bir hadistir. Bu konuda Enes'den ve Ebû Said el-Muallâ'dan hadis rivayet edilmiştir.