Giriş

Bize Muhammed b. Ebû Ömer el-Mekkî, ona Abdülazîz ed-Derâverdî, ona Yezîd b. el-Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona İsa b. Talha, ona Ebû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kul ne kastettiğini düşünmeden bir söz söyler de o söz sebebiyle Cehennemde Doğu ile Batı arasındaki mesafeden daha uzak bir yere atılır."


    Öneri Formu
130 M007482 Müslim, Zühd ve Rekâik, 50

Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Cerîr, ona Mansûr, ona eş-Şa'bî, ona el-Mugîre b. Şu'be'nin âzatlısı Verrâd, ona da el-Muğîre b. Şu'be'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Azîz ve Celîl olan Allah annelerinize karşı gelmeyi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip alınmaması gerekeni almayı haram kılmıştır. Sizin dedikodu yapmanızı, çok soru romanızı ve savurganlık yapmanızı da kerih saymıştır."


    Öneri Formu
2139 M004483 Müslim, Akdiye, 12

Bize Muhammed b. Yusuf el-Isbahânî, ona Ebû Saîd b. el-A'râbî, ona Muhammed b. Abdülmelik ed-Dakîkî, ona Yezîd b. Harun, ona Davud b. Ebî Hind, ona Mekhûl, ona da Ebû Sa'lebe el-Huşenî, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Sizin bana en sevgili ve en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Bana en menfûr ve en uzak olanınız da ahlâkı kötü olanınızdır; boşboğazlar, ölçüsüz konuşanlar ve ululuk taslayanlardır."


    Öneri Formu

Bize Ebû Tahir el-Fakîh, ona Ebû Bekir Muhammed b. İbrahim el-Fehhâm, ona Muhammed b. Yahya, ona Ebû Nuaym, ona el-Berâ b. Abdullah el-Kass, ona Abdullah b. Şekîk el-Ukaylî, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah'a (sav) ref ettiği bir hadiste Efendimizin şöyle buyurduğunu rivâyet etti: Size, bu ümmetin en kötülerini haber vereyim mi? Boşboğazlar, ölçüsüz konuşanlar ve ululuk taslayanlardır. Size bu ümmetin en hayırlılarını da haber vereyim mi? Ahlâkı güzel olanlardır."


    Öneri Formu

Bize Nisabur'da Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan el-Kadî ve Beyhak'da Ebû Mansur Ahmed b. Ali ed-Dâmiğânî, onlara Ebû Ahmed Abdullah b. Adiy el-Hâfız, ona hicrî 300 senesinde Gazze'de İshak b. İbrahim b. İsmail Ebû İmrân el-Gazzî, ona Muhammed b. Ebî's-Seriy el-Askalânî, ona Bekir b. Bişr es-Sülemî, ona Abdülhamîd b. Sevvâr, ona İyâs b. Muaviye b. Kurra el-Müzenî şöyle anlattı: "Ömer b. Abdülaziz'in huzurunda bulunuyorduk, orada hayadan söz edildi. Dediler ki: 'Hayâ dindendir.' Ömer, 'Aksine o bütünüyle dindir' dedi. İyâs şöyle dedi: Bana babam, dedem Kurra'dan naklen dedi ki: "Biz Rasûlullah'ın (sav) huzurunda iken hayâdan söz edilmişti. Dediler ki: "- Ey Allah'ın Rasûlü, hayâ dinden midir?" Hz. Peygamber (sav), "- Aksine o, bütünüyle dindir" dedi, sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki hayâ, iffetli olmaktır. Dilin kötü sözleri söylemekten âciz olmasıdır, kalbin âcizliği değildir. Amel de imandandır. Onlar âhiret mükâfatını arttırır, ama dünyadan azaltırlar. Ahirette arttırdıkları ise, dünyada arttırdıklarından daha fazladır." İyâs b. Muaviye dedi ki: Ömer b. Abdülaziz bana emretti de, bu hadîsi ona yazdım, sonra o kendi eliyle yazdı. Sonra bu yazı gömleğinin yeninde olduğu halde bize öğle ve ikindi namazlarını kıldırdı. Çok hoşuna gittiği için o yazıyı başka bir yere koymadı.


    Öneri Formu

Bize Bağdat'ta Ebû'l-Hüseyin b. Bişrân, ona Ebû Amr b. es-Semek, ona Hanbel b. İshak, ona Asım b. Ali, ona Kays b. er-Rabî', ona Simâk, ona da Cabir b. Semüre rivâyet etti: Cabir'e dedim ki: "- Sen Rasûlullah'ı (sav) gördün mü? "- Evet, evet O fazla konuşmazdı, çok susardı. Ashabı ise O'nun yanında şiir yarıştırırlar, câhiliye dönemindeki olayları anlatırlar ve gülerlerdi. Onlar güldükleri zaman, Rasûlullah (sav) sadece tebessüm ederdi."


    Öneri Formu

Bize Ebû'l-Hüseyin b. el-Fadl el-Kattân, ona Abdullah b. Cafer, ona Yakub b. Süfyan, ona Yahya b. Abdülhamîd, ona Şerîk, ona Simâk şöyle rivâyet etti: Cabir b. Semüre'ye sordum: "- Sen Hz. Peygamber'le (sav) beraber bulundun mu?" "- Evet, O az konuşur, çok susar, az gülerdi. Rasûlullah'ın (sav) ashabı huzurunda şiir yarıştırırlar, Hz. Peygamber sadece gülümserdi."


    Öneri Formu

Bize Ebû Muhammed el-Hasan b. Ali b. el-Müemmil el-Mâsercisî, ona Ebû Osman Amr b. Abdullah el-Basrî, ona Ebû Ahmed Muhammed b. Abdülvehhâb, ona Ya'lâ b. Ubeyd, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona da Hemmâm şöyle rivâyet etti: "Huzeyfe'nin yanında oturuyordum, bir adam geldi. Oradakiler, 'Bu adam konuşulanları Sultan'a götürüyor' dediler. Huzeyfe (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi: "Koğucu cennete giremez." el-A'meş şöyle dedi: "Hadisteki kattât kelimesi nemmâm (koğucu, laf taşıyan) demektir." Bu rivâyeti Müslim Sahîh'inde başka bir vecihle el-A'meş'ten, ayrıca her iki rivâyeti de Mansur vasıtasıyla İbrahim'den tahric etti.


Açıklama: Kattât ve nemmâm kelimeleri aynı manaya gelir, insanların konuşmalarına kulak kabartan ve sonra da duyduğu sözleri başkalarına nakleden insan demektir. Bundan maksat da insanların arasını bozmak, düşmanlık yaratmaktır. “Cennete giremez” ifâdesi, hiç cennete giremeyecek anlamına gelmez. Çünkü laf taşımak, insanı cennetten ebediyen mahrum edecek bir günah değildir. Zaten şirk dışında hiçbir günah insanı cennetten ebediyen mahrum etmez. Dolayısıyla bu cümle, ya işlenen günahın büyüklüğünü göstermek anlamında bir tehdit ifâdesidir, yahut hesapsız cennete giremez, veyahut da ilk girenlerle birlikte cennete giremez demektir.

    Öneri Formu
153880 BS16750 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,265

Bana Harmele b. Yahya et-Tücîbî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona Hz. âişe (ra) şöyle demiştir: "Şu Ebû Hureyre'ye (ra) şaşmaz mısın! Gelip hücremin yanına oturmuş sesini bana duyuracak şekilde Hz. Peygamber'den (sav) hadis rivayet ediyordu. Ben de bu sırada içeride nâfile namaz kılıyordum. Ben namazımı bitirmeden de kalkıp gitti. Eğer ona yetişseydim, kendisine, 'Hz. Peygamber sözü sizin gibi peşpeşe sıralamazdı' derdim." İbn Şihâb'ın rivâyetine göre İbnü'l-Müseyyeb, Ebû Hureyre'nin (ra) şöyle söylediğini haber verdi: "İnsanlar, 'Ebû Hureyre çok hadis rivâyet ediyor' diyorlar. Buluşma yeri Allah’ın huzurudur. 'Nasıl oluyor da Ensâr ve Muhâcirler, Ebû Hureyre kadar hadîs rivâyet etmiyorlar?’ diye konuşuyorlar. Ben bunun sebebini size anlatayım: Ensâr kardeşlerimizi, tarlalarında çalışmaları alıkoyuyor, muhâcir kardeşlerimizi de çarşı-pazardaki alış-veriş meşgul ediyordu. Ben ise karın tokluğuna Rasûlullah’ın (sav) yanından ayrılmıyordum. Onlar Hz. Peygamber’den ayrıldıklarında da ben O’nunla beraberdim. Onlar Hz. Peygamber’in sözlerini unuttukları yerde ben ezberliyordum. Bir gün Rasûlullah (sav), 'Kim ridâsını yere serer, ben gerekli sözlerimi söylerim ve sonra da ridâsını toplarsa, söylediklerimi mutlaka aklında tutar’ buyurmuştu da, ben hemen üzerimdeki hırkayı yere sermiştim. Hz. Peygamber sözünü bitirince, hırkamı toplayıp göğsüme bastırdım. O günden sonra Rasûlullah’ın (sav) söylemiş olduğu hiçbir şeyi unutmadım. Eğer Allah’ın Kitâbında şu iki âyet olmasaydı, ben asla hadîs rivâyet etmezdim." Sonra Ebû Hureyre şu âyetleri okudu: "İndirdiğimiz açık hükümleri ve hidâyeti, insanlar için biz Kitâb’da beyan ettikten sonra gizleyenler var ya; işte onlara Allah da lanet eder, bütün lanet ediciler de onlara lanet ederler. Ancak tövbe edenler, hâllerini ıslâh edenler ve açıklayanlar müstesnâ! Ben onların tövbelerini kabul edeceğim; zira tövbeleri yalnız ben kabul ederim, ben çok merhametliyim." (Bakara, 2/159-160).


    Öneri Formu
7917 M006399 Müslim, Fadâilu's Sahabe, 160

Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû'n-Nadr el-Fakîh, ona Osman b. Saîd, ona Abdullah b. Amr Ebû Ma'mer el-Basrî, ona Abdulvâris b. Saîd, ona Hüseyin el-Muallim, ona Abdullah b. Bureyde, ona Yahya b. Ya'mer, ona Ebû'l-Esved ed-Dîlî, ona da Ebû Zer (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Kim babasından başka birini, babası olmadığını bildiği halde babası olduğunu iddia ederse, küfretmiş (nankörlük etmiş) olur. Kendisine ait olmayan bir şeyi iddia eden de bizden değildir, o cehennemdeki yerine hazırlansın. Her kim, bir adamın öyle olmadığı halde kâfir veya Allah'ın düşmanı olduğunu iddia ederse, şayet adam öyle değilse yolunu kaybetmiş -yahut sapıtmış- olur." Bunu Buhârî Sahîh'inde Ebû Ma'mer'den tahric etti. Müslim de başka bir vecihle Abdülvâris'ten tahric etti.


    Öneri Formu
152473 BS15423 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VII, 638