Giriş

Bize Ahmed b. el-Hasan b. Hirâş el-Bağdâdî, ona Habbân b. Hilal, ona Mübârek b. Fadâle, ona Abdurabbih b. Saîd, ona Muhammed b. el-Münkedir, ona da Cabir’in (ra) rivâyet ettiğine göre Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizin bana en sevgili ve kıyâmet günü bana en yakın olanınız, ahlâkı güzel olanınızdır. Sizin bana en sevimsiz ve kıyâmet günü benden en uzak olanınız, boşboğazlar, ölçüsüz konuşanlar ve mütefeyhıklerdir.” Dediler ki: “- Ey Allah’ın Rasûlü; boşboğazlar ve ölçüsüz konuşanları anladık, mütefeyhıkler nedir?” “- Ululuk taslayanlar, kibirlilerdir” buyurdu. Ebû İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ebû Hureyre’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle hasen -garibdir. Bazıları bu hadisi el-Mübârek b. Fedâle’den, o Muhammed b. el-Münkedir’den, o Cabir’den ve o da Hz. Peygamber’den isnadıyla rivayet etmişlerdir. Burada Abdurabbih b. Said’i zikretmemişlerdir ki, bu daha sahih bir rivâyettir. Hadisin metninde geçen “sersâr” kelimesi “çok konuşan, geveze”, “müteşeddık” kelimesi ise insanlara dil uzatan ve onlar hakkında kötü söz söyleyen kimse anlamında kullanılmıştır.


Açıklama: Yukarıda da belirtildiği üzere "Sersâr" boşboğaz, çok konuşan, çenesi düşük, saçma-sapan sözler söyleyen kişi anlamına gelir. "Müteşeddik" ölçüsüz, ihtiyatsız konuşan, gereksiz yere ve fütursuzca sözü uzatan kişi demektir. İnsanlarla alay eden, onlara dil uzatan kişi anlamına da gelir. Lügat parçalayan kişi manasını da taşır. "Mütefeyhık" kimseye söz bırakmayan, yüksekten atan, bilgiçlik taslayan, laf ebeliği yapan kişi anlamına gelir. İşte bu vasıflara sahip olanlar, Rasûlullah’ın (sav) en çok nefret ettiği ve kıyâmette de O’na en uzak yerde bulunacak olan kimselerdir. Dikkat edilirse bu vasıfların hepsi de dille alakalıdır. İnsanın başına gelen belâların büyük çoğunluğu dili yüzündendir. Dilini garantiye alan, kendisini de büyük ölçüde garantiye almış olur.

    Öneri Formu
23997 T002018 Tirmizi, Birr ve Sıla, 71

Bize Hennâd, ona Abde, ona Muhammed b. Amr, ona babası vasıtasıyla dedesi şöyle rivayet etmiştir: Ashab-ı kirâmdan Bilal b. el-Hâris el-Müzenî'yi şöyle derken işittim: Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyururken bizzat duydum: "Sizden biri bazen Allah’ın rızasına uygun öyle bir söz söyler ki, o sözün nereye kadar ulaşabileceğini hiç düşünmez; Yüce Allah da bu söz sebebiyle kendisiyle karşılaşacağı güne kadar ona rızasını yazar. Bazen de Allah’ın kızacağı öyle bir söz söyler ki, o sözün nereye kadar gidebileceğini hiç düşünmez; Yüce Allah da bu söz sebebiyle onunla karşılaşacağı güne kadar kendisine kızgınlığını yazar." Tirmizî şöyle demiştir: Bu hasen-sahîh bir hadistir. Muhammed b. Amr'dan pek çok kişi bu hadisi rivayet etmiş ve Muhammed b. Amr, babası-dedesi-Bilal b. el-Hâris senedini kullanmışlardır. Bu hadisi Mâlik, Muhammed b. Amr, babası, Bilal b. Haris tarikıyla rivayet etmiş, dedesini zikretmemiştir.


    Öneri Formu
12808 T002319 Tirmizi, Zühd, 12

Bize Ebû Amr ve Müslim b. Amr el-Hazzâ el-Medenî, onlara Abdullah b. Nâfi es-Sâiğ, ona Muhammed b. Salih et-Temmâr, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona Attâb b. Esîd (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) insanların hasadını yapacakları üzüm ve meyve miktarını tahmin edecek kimseler gönderirdi." Bu senetle Hz. Peygamber'in (sav) üzümlerin zekâtı konusunda şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Hurmanın tahmin edildiği gibi üzümler de tahmin edilebilir. Sonra onların zekâtı hurmadan kuru hurma olarak alındığı gibi üzümden de kuru üzüm olarak alınabilir." Ebû İsa şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. İbn Cüreyc bu hadisi, İbn Şihâb'dan, o Urve'den o da Hz. Âişe'den rivayet etmiştir. Bu hadis hakkında Muhammed'e sordum, şöyle dedi: İbn Cüreyc'in hadisi mahfuz bir hadis değildir. İbnü'l-Müseyyeb'in, Attâb b. Esîd'den rivayet ettiği hadis ise daha sağlam ve daha sahihtir.


    Öneri Formu
12825 T000644 Tirmizi, Zekat, 17


    Öneri Formu
88183 MA019638 Musannef-i Abdurrezzak, X, 440


    Öneri Formu

Bize Muhammed b. Abdül'a'lâ es-San'ânî, ona Ömer b. Ali el-Mukaddemî, ona Nâfi b. Ömer el-Cumahî, ona Bişr b. Âsım, ona babası, ona da Abdullah b. Amr (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: "Yüce Allah, sığırların dilleriyle yalandıkları gibi, dilleriyle yalanan belâğatçıdan hoşlanmaz Ebû İsa şöyle demiştir: Bu şekliyle bu hadis hasen-garîbdir. Bu konuda Sa'd'dan da hadis rivayet edilmiştir.


Açıklama: İnsanın diliyle yalanması ifadesinden maksat, güzel konuştuğunu göstermek için avurdunu çatlata çatlata konuşmak, sığırın otları ağzına doldurduğu gibi kelimeleri ağzına doldurarak konuşmaktır. Burada maksat; hayra hizmet amacı taşımayan, gereksiz ve zorlama olarak edebiyat ve belâğat gösterisine kalkışan, laf cambazlığı yapan, lügat paralayan ve bunu da geçim vasıtası hâline getiren insanlardır. Hiç şüphesiz ki burada mutlak olarak güzel söz, edebî kelâm, fasîh ve belîğ konuşma zemmedilmemektedir. Çünkü bizzat Kur’ân-ı Kerîm, insanların benzerini söylemekten âciz kaldıkları bir belâğat şaheseridir. Hz. Peygamber de insanların en güzel, en edebî ve en fasîh konuşanı idi. Dolayısıyla belâğat ve edebiyat, mutlak olarak kötülenemez. Aksine burada böyle sözlerle zihinleri çelmek, insanları etkileyip meşrû olmayan hedeflere yöneltmek kötülenmektedir. Şüphesiz ki bu tür konuşmalarda yalan çokça bulunduğu gibi, riyâ ve gösteriş de ana gâyelerden biridir. Bu rivâyette hayvanların otla beslendiği gibi, o insanların da laf cambazlığı ile beslendikleri şeklinde bir teşbihten de söz edilebilir.

    Öneri Formu
16645 T002853 Tirmizi, Edeb, 72

Bize Salih b. Abdullah, ona Abdullah b. el-Mübârek, ona Süveyd b. Nasr, ona İbnü'l-Mübârek, ona Yahya b. Eyyûb, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezîd, ona el-Kasım, ona Ebû Ümâme, ona da Ukbe b. Âmir şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav), "- Ey Allah'ın Rasûlü! (Cehennemden) kurtuluş nasıl olur?” diye sordum. “- Dilini tut! Evini genişlet ve hatalarına göz yaşı dök!” buyurdu. Ebû İsa şöyle demiştir: Bu hadis hasendir.


    Öneri Formu
14077 T002406 Tirmizi, Zühd, 61

Bize Muhammed b. Yahya, ona Ebû Kuteybe Selm b. Kuteybe, ona Abdullah b. el-Müsennâ, ona Sümâme, ona Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav) bir sözü, iyice anlaşılsın diye bir sözü üç defa tekrar ederdi." Ebû İsa şöyle demiştir: Bu hasen-sahîh-garîb bir hadistir. Bunu sadece Abdullah b. el-Müsennâ'nın rivayeti ile bilmekteyiz.


    Öneri Formu
21749 T003640 Tirmizi, Menâkıb, 9

Bize Ali b. Hucr, ona Ali b. Müshir, ona Abdurrahman b. İshak, ona en-Nu'mân b. Sa'd, ona da Hz. Ali'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennette öyle köşkler vardır ki, içlerinden dış tarafları, dışlarından da içleri görünür." Bunun üzerine bir bedevi kalkıp şöyle dedi: "- Bu köşkler kimindir, ey Allah'ın Rasûlü?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav), "- Güzel söz söyleyenler, açları doyuranlar, oruca devam edenler ve insanlar uykuda iken gece kalkıp namaz kılanlarındı" buyurdu. Ebû İsâ şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Bazı alimler bu hadisin senedinde bulunan Abdurrahman b. İshak'ı hafızasının zayıflığı sebebiyle eleştirmişlerdir. Bu zat Kûfelidir. Bir de Abdurrahman b. İshak el-Kuraşî vardır ki o Medinelidir ve hafızası bu zattan daha sağlamdır.


    Öneri Formu
14774 T002527 Tirmizi, Sıfatü’l-Cenne, 3

Bize Ali b. Hucr, ona Ali b. Müshir, ona Abdurrahman b. İshak, ona en-Numân b. Sa'd, ona da Hz. Ali'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennette öyle köşkler vardır ki, içinden dışı, dışından da içi görünür." Bunun üzerine bir bedevi kalkıp, "- Onlar kimindir, ey Allah'ın Rasûlü?" diye sordu. Hz. Peygamber cevaben, "- Bunlar, güzel söz söyleyen, insanlara yemek yediren, oruca devam eden ve insanlar uyurken gece namaz kılanlarındır" buyurdu. Ebû İsâ şöyle demiştir: Bu, garîb bir hadistir, onu sadece Abdurrahman b. İshâk'ın rivayeti ile bilmekteyiz. Muhaddislerden bazıları Abdurrahman b. İshak'ın hafızasının zayıflığı hakkında konuşmuşlardır. Bu şahıs Kûfeli bir ravidir. Abdurrahman b. İshak el-Kuraşî ise Medinelidir, bu zatın hafızası diğerinden daha sağlamdır. Her ikisi de aynı dönemde yaşamışlardır.


    Öneri Formu
23791 T001984 Tirmizi, Birr ve Sıla, 53