Giriş

Bize Ebû Yusuf es-Saydalânî Muhammed b. Ahmed er-Rakkî, ona Muhammed b. Seleme, ona İbn İshak, ona muhammed b. İbrahim, ona Ebû Seleme, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “İnsan bazen hiç önemsemediği öyle bir söz söyler ki, bu söz sebebiyle cehennemin yetmiş yıllık mesafedeki dibine düşer”


Açıklama: Bu ve benzeri hadislerdeki tehdit ifadeleri, muhtemelen sakındırmakta mübalağa anlamındadır. Hadîste verilmek istenen mesaj, insanın diline sahip olması gerektiğidir. Çünkü insanın işlediği bütün günahların, yaptığı bütün kötülüklerin, başına gelen bütün belaların başlangıcında dil ana unsurdur. İnsan, yaptığı her hareketin öncesinde mutlaka dilini kullanır. Bundan dolayı ahirette maruz kalacağı cezaların hepsinde dil ana faktör olarak öne çıkmaktadır.

    Öneri Formu
30724 İM003970 İbn Mâce, Fiten, 12

Bize Mervan b. Muhammed, ona Said b. Abdülaziz şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdülaziz Medinelilere şöyle yazmıştır: "İlimsiz ibadet etmeye kalkan kişinin bozacağı şeyler düzelteceği şeylerden daha çok olur. Sözünü amelinden sayan kişi az konuşur ve ancak kendisini ilgilendiren konularda konuşur. Dinini münakaşaya hedef yapan kişi hayatı boyunca çokça değişim yaşar."


Açıklama: Zayıflık inkıtadan kaynaklanmaktadır. Zira Said, Ömer b. Abdülaziz'e yetişmemiştir.

    Öneri Formu
37061 DM000313 Darimi, Mukaddime, 29

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, ona Muhammed b. Bişr, ona Muhammed b. Amr, ona babası, ona da babası Alkame b. Vakkâs’ın rivayet ettiğine göre; bir gün eşraftan biri kendisine uğramıştı. Alkame ona, “- Sen benim akrabamsın ve benim üzerinde hakkın vardır. Ben senin şu idarecilerin yanına girdiğini ve onlarla istediğin gibi konuştuğunu görüyorum. Ben, Hz. Peygamber'in (sav) ashabından Bilal b. el-Hâris el-Müzenî'nin, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur, dediğini işittim: "Sizden biriniz nereye varacağını düşünmeden Allah'ın razı olacağı öyle bir söz söyler ki, o söz sayesinde kıyamete kadar Allah'ın rızasını kazanır. Yine sizden biri nereye gideceğini hiç düşünmeden Allah’ın gazap edeceği öyle bir söz söyler ki, Cenâb-ı Hak ile karşılaştığı güne kadar Allah'ın kendisine gazap duymasına sebep olur." Sonra Alkame şöyle dedi: "Onlarla birlikte iken neler dediğine, neler söylediğine dikkat et, başına gelecekleri düşün! Bilal b. el-Hâris'ten duyduğum bu hadis nice sözleri söyleyecekken kendimi tutmama vesile olmuştur."


    Öneri Formu
30720 İM003969 İbn Mâce, Fiten, 12

Bize Muhammed b. Humeyd, ona el-Fadl b. Musa, ona el-Hüseyin b. Vâkıd, ona Yahya b. Ukayl, ona da Abdullah b. Ebî Evfâ şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav) çok zikreder, az konuşurdu. Namazı uzun tutar, hutbeyi kısa keserdi. Beğenmemezlik yapmaz, dullar ve yoksullarla birlikte yürür ve onların ihtiyaçlarını karşılardı.”


    Öneri Formu
36626 DM000075 Darimi, Mukaddime, 13

Bana Mâlik, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Sâlih es-Semmân, ona da Ebû Hureyre (ra) şöyle demiştir: "İnsan hiç önemsemediği öyle bir söz söyler ki, o söz yüzünden cehenneme yuvarlanır. Yine insan hiç önem vermediği öyle bir söz söyler ki, bu söz onu cennete götürür."


    Öneri Formu
39525 MU001819 Muvatta, Kelâm, 2

Bana Mâlik, Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Âişe’nin kendisine ulaşan şu sözünü rivâyet etti: "Bir adam Hz. Peygamber'in huzuruna girmek için izin istemişti. O sırada ben de Hz. Peygamber (sav) ile birlikte evdeydim. Rasûlullah (sav) onun sesini duyunca, ‘Aşiretin en kötü çocuğu!’ dedi ve sonra da içeri girmesine izin verdi. Çok geçmeden Hz. Peygamber'in (sav) onunla birlikte güldüğünü duydum. Adam çıkıp gidince Hz. Âişe, "- Ey Allah'ın rasûlü! Adam hakkında önceden neler dedin, ama çok geçmeden senin onunla birlikte güldüğünü duydum” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İnsanların, kötülüğünden sakındıkları kimse, insanların en kötülerindendir.”


Açıklama: Hadîste Hz. Peygamber’e geldiği söylenen kişinin kim olduğu açık değildir. Ulemanın ekserisine göre Uyeyne b. Hısn el-Fezârî idi. Abdülğanî b. Saîd ve İbn Beşküvâl, el-Mübhemât adlı eserlerinde bu hadîsin rivâyeti sırasında, gelen adamın Uyeyne b. Hısn olduğunu açıkça kaydederler. Uyeyne imanı zayıf biriydi, Hz. Ebû Bekir döneminde irtidat etmiş, Müslümanlarla savaşmış ve esir alınmıştı. Sonra tekrar Müslüman olmuş ve Hz. Ömer döneminde bazı fetihlere katılmıştı. Bu rivâyette Hz. Peygamber’in, aynı kişiye karşı iki farklı tavrı görülmektedir. Önce “Ne kötü biri!” demiş, ama sonra yanına gelince kendisine yumuşak davranmıştır. Rasûlullah (sav), “Ne kötü biri!” sözünü, onun gerçek hüviyetini bildiği için söylemiş olması muhtemeldir. Yanındakilere de onun gerçek kimliğini göstermek ve böylece ona aldanmamalarını sağlamak istemiş olabilir. Hatta Uyeyne’nin bilâhare irtidat etmesi göz önüne alınarak, bu sözün nübüvvet alâmetlerinden olduğu da söylenmiştir. Yanına geldiğinde Hz. Peygamber’in ona ilgi göstermesi de, onun kalbini kazanmak ve kabilesinin Müslüman olmasını sağlamak arzusuna hamledilir. Çünkü Uyeyne, Benû Fezâre kabilesinin reisi idi. Kadı Iyâd, Kurtubî, Nevevî ve İbn Battâl bu kanâattedirler. Hz. Peygamber’in ona yumuşak davranmasının, kendi güzel ahlâkının eseri olduğu veya onun kötülüğünden sakınmak için böyle davrandığı da ihtimal dahilindedir. Bir rivâyette, Hz. Peygamber’in; “O, münafık biridir, bundan dolayı ona nâzik davrandım. Çünkü başkalarını bana karşı kışkırtmasından endişe ediyorum” dediğini İbn Hacer (XII, 161) kaydeder. Hadîs, fasık ve kötü olduğu bilinen kişiye gıybet etmenin, kötülüğünden sakındırmak için insanlara onun gerçek durumunu haber vermenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.

    Öneri Formu
38562 MU001639 Muvatta, Hüsnu'l-Hulk, 1

Bana Mâlik, ona Süheyl b. Ebî Sâlih, ona babası, ona da Ebû Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah sizin için üç şeye razı olur, fakat üç şeye de kızar. Sadece O’na kulluk yapıp kendisine hiç bir şeyi ortak koşmamanıza, hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılmanıza ve başınıza yönetici olarak verdiği kişilere samimiyetle nasihat etmenize razı olur. Dedikodu etmenize, savurganlık yapmanıza ve çok soru sormanıza da kızar."


Açıklama: Hz. Peygamber hayatta iken çok soru sorulması çeşitli âyet ve hadislerle yasaklanmıştır. Çünkü soruların sınırı yoktur. Hatta bazen gerçekleri çarpıtmak ve zihinleri bulandırmak amacıyla sorular sorulur. Fakat daha önemlisi vahiy gelirken ve Peygamber henüz hayatta iken çok ve gereksiz sorular sorulmasının başka bir sakıncası daha vardır. O da hakkında hüküm verilmemiş, dolayısıyla bir sınırlama konulmamış olan bir konuda soru sorulması ve zorunlu olarak verilen cevapta insanlara sınırlama getirilmesidir. Yasak olmayan bir davranışın yasaklanmasına sebep olmaktır. İnsanların rahat ve geniş bir alanda hareket imkânı varken bu alanı daraltmaktır. Bakara sûresindeki kesilmesi emredilen sığır hadisesi, bunun en canlı örneğidir. Sıradan bir ineği kesmeleri ile maksat hasıl olacakken sorulan ısrarlı sorular bu genişliği daraltılmış ve insanlar neredeyse istenilen nitelikte bir ineği bulamayacak hale gelmişlerdi. Bu yönüyle bakıldığında çok soru sorma yasağı, vahyin devam ettiği zaman ile sınırlıdır ve tamamen insanların hayatını kolaylaştırmak, daha geniş bir hareket alanı kazandırmak amacına matuftur. Ancak gerçekleri çarpıtmak ve insanların zihinlerini bulandırmak amacıyla ortaya atılan sorular, her dönemde kaçınılması gereken bir hâldir.

    Öneri Formu
39539 MU001833 Muvatta, Kelâm, 8

Bize Muhammed b. Ziyâd, ona el-Fudayl b. Süleyman, ona Abdullah b. Osman b. Huseym, ona -Ebû Eyyûb'un âzâdlısı Osman b. Cübeyr, ona da Ebû Eyyub şöyle haber vermiştir: “Bir adam Hz. Peygambere (sav) geldi ve, "- Ey Allah'ın rasûlü! Bana bir şeyler öğret, ama az ve öz olsun" dedi. Hz. Peygamber (sav) de, "- Namaza durduğunda dünyaya veda eden kişi gibi namazını kıl. Konuştuğun zaman özür dilemene sebep olacak şeyler söyleme. İnsanların ellerindeki şeylerden ümidini kesmeye azmet."


    Öneri Formu
31899 İM004171 İbn Mâce, Zühd, 15

Bize el-Muallâ b. Esed, ona Abdülvâhid b. Ziyâd, ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah (sav) iki mezarın yanından geçiyordu, şöyle buyurdu: “Bu ikisine mezarlarında azap ediliyor, üstelik büyük bir günah sebebiyle azap görüyor değiller. Onlardan biri insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise idrar yaparken örtünmezdi." Sonra Hz. Peygamber (sav) taze bir ağaç dalı aldı, onu ikiye böldü ve her birini bir kabrin başına dikti. Sonra da şöyle dedi: "Umulur ki bu dallar kuruyana kadar onların azabı hafifletilir."


    Öneri Formu
38909 DM000766 Darimi, Taharet, 60

Bize el-Esved b. Âmir, ona Şerîk, ona er-Rukeyn, ona Nuaym b. Hanzala, -Şerîk bu ismi bazen Nu'man b. Hanzala olarak söylerdi- ona da Ammâr’ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Dünyada iki yüzlü olan kişinin kıyamette ateşten iki dili olur."


    Öneri Formu
46393 DM002806 Darimi, Rikak, 51