405 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. el-Müsenna'nın rivayet ettiğine göre Abdurrahman b. Mehdî şöyle derdi: "İşittiği şeylerin bazılarını anlatma konusunda dilini tutmayan kişi, kendisine uyulacak bir imam olamaz."
Bize Yahya b. Yahya, ona Ömer b. Ali b. Mukaddemî, ona Süfyan b. Hüseyin şöyle demiştir: "İyas b. Muaviye bana, senin Kur'ân ilmine düşkün olduğunu görüyorum. Bana bir sure okuyup onu tefsir et de neler bildiğini bir göreyim dedi. Ben de istediği şeyi yaptım. Bana şöyle dedi: Söylediklerimi iyice belle. Kötü şeyleri söylemekten ve konuşmaktan sakın. Kötü sözleri söyleyip de kendini zelil kılmayan ve sözünde yalancı çıkmayan çok az kişi vardır."
Bana Ebu Tahir ve Harmele b. Yahya, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'nin rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mesud (ra) şöyle demiştir: "İnsanlara kavrayamayacağı bir hadisi rivayet edersen, bu onlardan bazıları için fitneye sebep olur."
Bize Züheyr b. Harb, ona Abdussamed b. Abdulvâris, ona babası, ona Hüseyin el-Muallim, ona İbn Büreyde, ona Yahya b. Ya'mer, ona Ebu Esved'in rivayet ettiğine göre; Ebu Zer (ra) Hz. Peygamber'i (sav) şöyle derken duymuştur: "Bile bile babasından başkasına nesep iddiasına kalkışan kişi nankörlük etmiştir. Kendisine ait olmayan şeyi iddiaya kalkışan kişi bizden değildir. O cehennemdeki yerine hazırlansın! Her kim doğru olmadığını bildiği halde bir insanı kâfirlikle veya Allah'ın düşmanı olmakla itham ederse, onun bu sözü kendine döner."
Bize Ebu Said el-Eşec ve Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ ve İshak b. İbrahim; -İshak bize haber verdi dedi, diğerleri ise bize tahdis etti dediler-, onlara Veki', ona el-A'meş, ona Mücahid, ona Tâvus, ona da İbn Abbâs'ın (ra) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) iki mezarın yanından geçmiş ve şöyle buyurmuştu: "Bunlara azap ediliyor, ama büyük bir günahtan dolayı azap edilmiyorlar. Bunlardan biri insanlar arasında söz taşırdı, diğeri ise küçük abdest sırasında örtünmüyordu." Sonra Hz. Peygamber yaş bir hurma dalı isteyip onu iki parçaya ayırmış ve bu mezarlara dikerek şöyle buyurmuştu: "Umulur ki bu dallar kurumadıkça bu kimselerin azabı hafifletilir."