199 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Abdullah b. İdris, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays b. Ebu Hazim, ona Cerir b. Abdullah el-Beceli Şöyle demiştir: Müslüman olduğumdan beri Rasulullah (sav) ne zaman yanına girmek istersem izin vermiştir. Beni ne zaman görse mutlaka bana tebessüm etmiştir. O'na atın üzerinde sabit duramadığımdan şikâyet ettim, eliyle göğsüme vurdu ve şöyle buyurdu: "Ey Allah'ım, onu sabit tut ve onu insanları doğru yola ileten, kendisi de doğru yolda olan bir kişi eyle!"
Bize Ahmed b. Meni', ona Muaviye b. Amr, ona Zaide, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays, ona da Cerir (ra) şöyle demiştir: Müslüman olduğumdan beri Rasulullah (sav) ne zaman yanına girmek istersem bana izin vermiştir. Beni ne zaman görse mutlaka tebessüm etmiştir. (Tirmizi) Bu hasen bir hadistir, demiştir.
BiBize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, ona Veki' ile Ebû Üsame İsmail'den (T) bize İbni Nümeyr, ona Abdullah b. İdris, ona İsmail ona Kays ona da Cerir şöyle demiştir: Müslüman olduğumdan beri ne zaman yanına girmek istersem Rasulullah (sav) bana izin vermiştir. Ayrıca, beni ne zaman görse mutlaka bana tebessüm etmiştir. İbn Nümeyr, İbn İdris'den naklettiği hadisinde şunları ilave etmiştir: Atın üzerinde sabit duramadığımdan şikâyet ettim, eliyle göğsüme vurdu ve şöyle buyurdu: "Ey Allah'ım, onu sabit tut ve onu insanları doğru yola ileten, kendisi de doğru yolda olan bir kişi eyle!"
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, ona Veki' ile Ebû Üsame İsmail'den (T) bize İbni Nümeyr, ona Abdullah b. İdris, ona İsmail ona Kays ona da Cerir şöyle demiştir: Müslüman olduğumdan beri ne zaman yanına girmek istersem Rasulullah (sav) bana izin vermiştir. Ayrıca, beni ne zaman görse mutlaka bana tebessüm etmiştir. İbn Nümeyr, İbn İdris'den naklettiği hadisinde şunları ilave etmiştir: Atın üzerinde sabit duramadığımdan şikâyet ettim, eliyle göğsüme vurdu ve şöyle buyurdu: "Ey Allah'ım, onu sabit tut ve onu insanları doğru yola ileten, kendisi de doğru yolda olan bir kişi eyle!"
Bana Harmele b. Yahya b. Abdullah - Yani İbn Harmele b. İmran Tücibî-, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Urve b. Zübeyr, ona da Misver b. Mahreme, Amr b. Avf’ın — Amr, Amir b. Lüeyy kabilesinin müttefiki idi ve Rasulullah (sav) ile birlikte Bedir'de bulunmuştu— şöyle anlattığını nakletti: Rasulullah (sav) Ebu Ubeyde b. Cerrah'ı Bahreyn cizye vergisini getirmesi için göndermişti. Rasulullah (sav) Bahreyn halkıyla bizzat sulh antlaşması yapmış, Alâ b. Hadramî'yi de başlarına vali tayin etmişti. Ebu Ubeyde Bahreyn’den (topladığı) mal ile birlikte geldi. Ensar, Ebu Ubeyde’nin geldiğini duyunca sabah namazını Rasulullah (sav) ile birlikte kılmak için (mescide) geldiler ve Rasulullah (sav) namazı bitirip dönünce karşısına geçtiler. Rasulullah (sav) onları görünce gülümsedi sonra "Zannediyorum Ebu Ubeyde’nin Bahreyn’den bir şeyler getirdiğini duydunuz" dedi. Ensar, “Evet Ey Allah’ın Rasulü!” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sevinin! Sizi sevindirecek olan şeyi ümit edin. Allah’a yemin olsun ki sizin için endişe ettiğim şey fakirlik değildir. Fakat sizin adınıza şundan endişe ediyorum: (Benden sonra) Dünya sizden öncekilerin önüne serildiği gibi önünüze serilir de onların yaptığı gibi birbirinizle yarışa (ve rekabete) girersiniz ve dünya onları helak ettiği gibi sizleri de helak eder."
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası [İbrahim b. Sa'd], ona da Sâlih; (T) Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Ebu Yemân, ona Şuayb, onlara da ez-Zührî, Yunus'un isnadıyla ve hadisinin benzeri ile nakilde bulunmuştur. Ancak Sâlih'in rivayetinde "Onları alıkoyduğu gibi sizi alıkoyar" ifadesi yer almaktadır.
Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir ile Yahya b. Yahya, onlara Leys, ona Yahya b. Saîd, ona İbn Habban, ona Enes b. Malik, ona da teyzesi Ümmü Haram Bt. Milhan şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir gün bana yakın bir yerde uyudu. Sonra gülümseyerek uyandı. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü (sav) seni güldüren nedir?' dedim. (Rasulullah şöyle cevapladı:) "Ümmetimden bazı insanlar şu yeşil denizin sırtına binerlerken (Allah yolunda deniz seferine çıkarlarken) bana (rüyamda) gösterildiler (bu nedenle mutlu oldum)." Bundan sonra râvî, Hammâd b. Zeyd'in hadisinin benzerini zikretmiştir.
Bize Ali b. Hucr, ona Ali b. Müshir, ona Muhtâr b. Fülfül, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), bir gün aramızda iken uyukladı. Ardından, tebessüm ederek başını kaldırdı. O'na (sav), 'Seni güldüren de nedir yâ Rasulullah?' dedik. Hz. Peygamber (sav), 'Bana, az önce şöyle bir sure indi' dedi ve [okumaya başladı]: "Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Şüphesiz ki biz, sana Kevseri verdik. (O halde) Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. (Doğrusu) sana buğzeden, soyu kesik olanın tâ kendisidir. (Kevser, 108/1-3)". Ardından, 'Kevser'in ne olduğunu biliyor musunuz?' dedi. Biz ise, 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu:'O, Rabbimin bana vaad ettiği cennetteki bir nehirdir. Bardakları, yıldızların sayısından daha çoktur. Ümmetim ondan içmek için yanıma gelecektir. Ancak onlardan bir kul oradan uzaklaştırılacaktır. Ben de 'Ey Rabbim, o benim ümmetimdendir' diyeceğim. Rabbim ise bana, 'Senden sonra onun neler ihdas ettiğini bilmiyorsun' buyuracaktır'.
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası [İbrahim b. Sa'd], ona da Sâlih; (T) Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Ebu Yemân, ona Şuayb, onlara da ez-Zührî, Yunus'un isnadıyla ve hadisinin benzeri ile nakilde bulunmuştur. Ancak Sâlih'in rivayetinde "Onları alıkoyduğu gibi sizi alıkoyar" ifadesi yer almaktadır.
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası [İbrahim b. Sa'd], ona da Sâlih; (T) Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Ebu Yemân, ona Şuayb, onlara da ez-Zührî, Yunus'un isnadıyla ve hadisinin benzeri ile nakilde bulunmuştur. Ancak Sâlih'in rivayetinde "Onları alıkoyduğu gibi sizi alıkoyar" ifadesi yer almaktadır.