Giriş

Bize Hibban b. Musa, ona Abdullah, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Rifaa el-Kurazî eşini boşadı ve bu boşamayı kesin bir şekilde yaptı. Sonra da o kadınla Abdurrahman b. Zebîr evlendi. Bir süre sonra kadın, Rasulullah'a (sav) gelip şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü (sav), (kendisini kasdederek) bu kadın Rifaa'nın eşiydi. Rifaa da onu üç boşamayla kesin bir şekilde boşadı. Ondan sonra bu kadınla Abdurrahman b. Zebîr el-Kurazî evlendi. Fakat, ey Allah'ın Rasulü vallahi onunki (Abdurrahman'ın erkeklik organı) aynı şu elbisenin saçağı gibidir (iktidarsızdır)' Kadın bu sırada üst elbisesinden sarkan bir püskülü tutup gösterdi. Ravi dedi ki: Bu sırada Ebu Bekir de Rasulullah'ın yanında, Halid b. Said b. As ise kendisine (içeri girmesine) izin verilmesi için kapının kenarında oturuyordu. (Kadının konuştuklarını duyunca) Halid dışarıdan Ebu Bekir'e: 'Ey Ebu Bekir! Şu kadına, Rasulullah'ın (sav) huzurunda açıkça kötü konuşmasını niçin yasaklamıyorsun?' diyerek seslendi. Rasulullah sadece (sav) tebessüm ediyordu ve kadına şöyle buyurdu: "Sanıyorum sen (eski kocan) Rifaa'ya dönmek istiyorsun. Fakat sen (şimdiki kocan) Abdurrahman ile zifafa girmedikçe bu dönüş olmaz."


    Öneri Formu
20598 B006084 Buhari, Edeb, 68

Bize İbn Nümeyr, ona İbn İdris, ona İsmail, ona Kays, ona da Cerîr b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber (sav) beni meclisine girmekten asla alıkoymamıştır ve beni gördüğünde hep yüzüme gülümsemiştir."


    Öneri Formu
20609 B006089 Buhari, Edeb, 68

Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Amr, ona Ebu Nadr, ona da Süleyman b. Yesar'ın naklettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Ben, Rasulullah'ı (sav) abartılı ve küçük dili görünecek şekilde ağzını açarak kahkaha atarken hiç görmedim. O, sadece tebessüm ederdi."


    Öneri Formu
20625 B006092 Buhari, Edeb, 68

Bize Müsedded, ona Hammad, ona Abdülaziz b. Suheyb ve Sabit el-Bunânî, o ikisine Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), sabah namazını alaca ka­ranlıkta kıldı, sonra bineğine bindi: "Allâhu Ekber, Hayber harab oldu. Biz bir kavmin yurduna girdiğimizde, uyarılanların sabahı ne kötü olur" buyurdu. Hayber ahalîsi dışarı çıktı, sokaklarda koşarak 'İşte Muhammed ve (hamis) ordu' diyorlardı. Râvî: 'Hamis' ordu demektir, dedi. Rasulullah (sav) onlara galip geldi, savaşanları öldürdü, aileleri esir aldı. Safiyye bt. Huyey önce Dıhye el-Kelbî'nin, sonra da Rasulullah'ın cariyesi oldu. Sonra Rasulullah (sav) onunla evlendi. Safiyye'nin (r.anha) hürriyete ka­vuşturulmasını da kendisine mehir tayin etti. Râvî Abdulazîz, Sabit'e 'Ya Ebu Muhammed! Enes'e ona ne mehir tayin etti diye sordun mu?' dedi. Sabit 'Peygamber, Safiyye'ye hürriye­tini mehir tayin etti' dedi ve gülümsedi.


    Öneri Formu
5972 B000947 Buhari, Salatu'l-Havf, 6

Bize Abdulaziz b. Abdullah, ona Süleyman, ona Yahya, ona da Ubeyd b. Huneyn, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etti: Ömer (kızı) Hafsa'nın yanına girip “Ey kızcağızım! Sakın güzel olduğu için Rasulullah'ın (sav) kendisini sevmesinden hoşlanan şu kadın -Aişe'yi kasdediyor- seni aldatmasın” dedi. (Ömer bu naklinin devamında şöyle dedi.) “Ben Hafsa'ya söylediklerimi Rasulullah'a (sav) anlattım, o da gülümsedi.”


    Öneri Formu
15054 B005218 Buhari, Nikah, 105

Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Aişe şöyle rivayet etti: Rifâa el-Kurazî'nin karısı Rasulullah'a (sav) geldi. Ben oturmakta idim. Rasulullah'ın (sav) yanında Ebu Bekir de vardı. Kadın: “Ey Allah’ın Rasulü! Ben Rifâa'nın nikâhı altında idim. Rifâa beni boşamış ve boşanmamı (üç talakla) kesinleştirmişti. Ondan sonra ben Abdurrahman b. Zebîr ile evlendim. Fakat hakikat şu ki vallahi Ey Allah’ın Rasulü! Abdurrahman'daki (erkeklik organı), şu elbise saçağı gibi gevşektir (o iktidarsızdır)” dedi. Kadın bunu söylerken kendi üst örtüsünden bir saçak tuttu (da gevşekliği onunla tarif etti). Bu sırada kapının önünde duran ve kendisine henüz içeriye girme izni verilmemiş olan Halid b. Sa'd da kadının bu sözünü işitti. Aişe şöyle devam etti: İşte bu Halid “Ey Ebu Bekir! Rasulullah'ın huzurunda açık saçık söylemekte olan bu kadının böyle konuşmasını engellemez misin!” dedi. Vallahi Rasulullah (sav) gülümsemekten başka bir şey yapmadı. Ve kadına "Sanırım ki, sen eski kocan Rifâa'ya dönmek istiyorsun. Ama (ikinci kocan Abdurrahman) o senin balcığından, sen de onun balcığından tatmadıkça (zifafa girmedikçe) bu olamaz." buyurdu. Rasûlullah'ın bu kıssada söylediği hüküm, bundan sonra uygulanan bir sünnet oldu.


    Öneri Formu
18675 B005792 Buhari, Libâs, 6

Bize Abdullah b. Muhammed, ona İbn Uyeyne, ona Amr, ona Ebu Abbas, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etti: Nebi (sav) Taif halkını kuşattı. (Ancak) fethedemedi. Bunun üzerine "İnşallah yarın (Medine'ye) döneceğiz" buyurdu. Müslümanlar “Onların (kalelerini) fethetmeden nasıl döneriz?” dediler. (Bu itiraz üzerine) Rasul-i Ekrem (sav) "Öyle ise (yarın sabah) harbe hazır olun" buyurdu. Ertesi gün (sabahtan) harbe giriştiler. (Ama çok) yaralananlar oldu. Bunun üzerine Nebi (sav) "İnşallah yarın döneceğiz!" buyurdu. Bu defa (dönme kararı) onları (sahabîleri) sevindirmiş gibi oldu. Rasulullah (sav) da (onların bu sevinmelerine) gülümsedi.


    Öneri Formu
30446 B007480 Buhari, Tevhid, 31

Bize Abdan, ona Abdullah, ona Ma’mer ve Yunus, onlara ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona da Misver b. Mahreme, Amir b. Lüey oğullarının müttefiki Bedir’de Nebi (sav) ile birlikte bulunan Amr b. Avf’ın şöyle anlattığını nakletti: Rasulullah (sav) Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı (toplanan) cizyeleri getirmesi için Bahreyn’e gönderdi. Rasulullah (sav) (daha önce) Bahreyn halkı ile barış anlaşması yapmış ve başlarına Alâ b. Hadramî’yi emir tayin etmişti. Ebu Ubeyde Bahreyn’den (topladığı) mallarla birlikte geldi. Ensar, Ebu Ubeyde’nin geldiğini duydu ve Nebi (sav) ile birlikte sabah namazına geldiler. Rasulullah (sav) namazını bitirip ayrılınca karşısına dikildiler. Rasulullah (sav) onları bu halde görünce gülümsedi ve "Öyle sanıyorum ki, siz Ebu Ubeyde'nin bir şeyler getirdiğini duydunuz" dedi. Onlar da “Evet ey Allah’ın Rasulü!” diye tasdik ettiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Öyle ise sevinin! Sizi sevindirecek olan şeyi de ümit edin! Allah’a yemin olsun ki, ben sizin adınıza fakirlikten endişe etmiyorum; ama dünya nimetlerinin sizden önceliklerin önüne serildiği gibi sizin önünüze de serilmesinden ve onların bu dünyalıklar için birbirleriyle yarışa giriştikleri gibi, sizin de yarışa girmenizden ve bu rekabetin onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum."


    Öneri Formu
31180 B004015 Buhari, Megâzî, 12

Bize Müsedded, ona Hammad, ona Abdülaziz, ona Enes; (T) Bize Yunus, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Medîne halkı Rasulullah (sav) zamanında bir kuraklık yaşadı. Bir cuma günü Rasulullah (sav) hutbe verirken bir adam ayağa kalktı ve 'Ey Allah'ın Rasulü! At sürüleri helak oldu, davar sürüleri mahvoldu. Allah'a duâ etsen de bize yağmur yağdırsa!' dedi. Rasulullah (sav) ellerini kaldırdı, dua etti. Enes (ra) şöyle dedi: Gökyüzü cam gibi parlak iken rüzgar esti, bir bu­lut oluşturdu. Sonra bulut toplandı. Ardından gökyüzünden bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Çıktık, evlerimize gelene kadar suya bata çıka yürüdük. Öteki cumaya kadar yağmur aralıksız yağıp durdu. Ertesi cu­ma aynı adam -veya bir başkası- ayağa kalktı, 'Ey Allah'ın Rasulü! Evler yıkıldı, Allah'a dua etsen de yağmur kesilse!' dedi. Rasulullah (sav) gülümsedi, sonra "Üzerimize değil; çevremize yağdır" diye duâ etti. Buluta baktım, parçalanarak Medîne'nin semasını taç misali kuşattığını gördüm.


    Öneri Formu
34259 B003582 Buhari, Menakıb, 25

Bize Müsedded, ona Hammad, ona Abdülaziz b. Suheyb ve Sabit el-Bunânî, o ikisine Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), sabah namazını alaca ka­ranlıkta kıldı, sonra bineğine bindi: "Allâhu Ekber, Hayber harab oldu. Biz bir kavmin yurduna girdiğimizde, uyarılanların sabahı ne kötü olur" buyurdu. Hayber ahalîsi dışarı çıktı, sokaklarda koşarak 'İşte Muhammed ve (hamis) ordu' diyorlardı. Râvî: 'Hamis' ordu demektir, dedi. Rasulullah (sav) onlara galip geldi, savaşanları öldürdü, aileleri esir aldı. Safiyye bt. Huyey önce Dıhye el-Kelbî'nin, sonra da Rasulullah'ın cariyesi oldu. Sonra Rasulullah (sav) onunla evlendi. Safiyye'nin (r.anha) hürriyete ka­vuşturulmasını da kendisine mehir tayin etti. Râvî Abdulazîz, Sabit'e 'Ya Ebu Muhammed! Enes'e ona ne mehir tayin etti diye sordun mu?' dedi. Sabit 'Peygamber, Safiyye'ye hürriye­tini mehir tayin etti' dedi ve gülümsedi.


    Öneri Formu
277045 B000947-2 Buhari, Salatu'l-Havf, 6