177 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Musa, ona Vehb b. Cerîr, ona babası Cerîr'in rivayet ettiğine göre Hasan şöyle dedi: Bize Cündüb b. Abdullah bu mescitte rivayet etti ve ondan aldığımız hiçbir hadisi unutmadık. Onun Rasulullah (s.a.v.) hakkında yalan söyleyebileceğinden de korkmuyoruz. Cündüb b. Abdullah'ın bize rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sizden önceki kavimlerden bir adamda çıban çıkmış ve ona dayanamamıştı. Bir bıçak alıp elini kesti. Kanaması durmadı ve öldü. Yüce Allah şöyle buyurdu: Kulum bana gelmekte aceleci davrandı, ben de cenneti ona haram kıldım." Ebu Musa şöyle dedi: Vehb şöyle dedi: Kaderiyye (mezhebine mensup olanlar) bu hadisi delil olarak kullansalar da bu hadiste onlara delil olacak bir anlam yoktur.
Açıklama: İHS005989 yara, İHS005989 çıban çıktığı ve okla veya bıçakla onu deştiği belirtilirken EYM001527 numaralı rivayetde adam çıbanın ya da yaranın olduğu elini bıçakla kestiği, dolayısıyla intihara teşebbüs ettiği anlaşılmaktadır. Bu teşebbüs ölümle sonuçlanmış, dolayısıyla Allah Teala'ya izafe edilen bir ifadeyle "cenneti ona haram kıldım" cürmün büyüklüğü ve yasaklığı anlatışmıştır. Bu beyan Cennetin ebedi olarak haram olduğu şeklinde algılandığında intiharın küfürle ilişkilendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Oysa ki imanı olan herkesin, cezasını çektikten sonra Cennete gireceği beyan edilmektedir.
Bize Ahmed b. Ali b. el-Müsennâ, ona Muhammed b. el-Müsennâ ez-Zemin, ona Vehb b. Cerîr, ona babası Cerîr, ona Hasan şöyle rivayet etmiştir: Bize Cündüb b. Abdullah bu mescitte rivayet etti. Ondan aldığımız bu hadisi unutmadık ve onun Rasulullah (s.a.v.) hakkında yalan söyleyeceğinden de korkmayız. O, Rasulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizden önceki kavimlerden bir adamda çıban çıkmıştı. Bir bıçak alıp onu kesti. Ama kanaması durmadı ve öldü. Yüce Allah şöyle buyurdu: Kulum bana gelmekte acele edip canına kıydı, ben de cenneti ona haram kıldım."
Açıklama: Cündüb'den gelen (İHS005988) rivayete göre, çıban çıkan adamın, bıçakla çıbanı kesmekle, intiharı kastedip kastetmediği anlaşılamamaktadır. En azından bu rivayetle düşünüldüğünde şüpheli olduğu görülmektedir. "Kulum bana gelmekte acele edip canına kıydı, ben de ona cenneti haram kıldım" ifadesi başka rivayetlerle ilişkilendirildiğinde intiharın kastedildiği anlaşılabilmekte ancak bu rivayetten hareketle ölümüne sebep olmak bir taksir olarak görülürse 'cennetin haram kılınması' gibi ağır bir ceza takdiri, taksirle uyumlu gözükmemektedir. Dolayısıyla 'haram kılma' ifadesinin intihar edenin, mutlaka cezalandırılacağı, yani cezalandırılmadan cennete gidemeyeceği şeklinde anlaşılması daha doğru olacaktır.
Bize Abdullah b. Muhammed e-Ezdî, ona Muhammed b. Râfi, ona Ebu Ahmed ez-Zübeyrî, ona Şeybân b. Abdurrahman'ın rivayet ettiğine göre Hasan şöyle demiştir: "Sizden öncekilerden bir adamda bir yara çıkmıştı. Ona çok acı vermeye başlayınca ok kutusundan bir ok alıp onu kesti. Kanaması durmadı ve hayatını kaybetti. Rabbiniz şöyle dedi: "Ona cenneti haram kıldım." Sonra elini mescide doğru uzattı ve şöyle dedi: "Evet, Vallahi bu hadisi bana Cündüb b. Abdullah el-Becelî, Rasulullah'tan (s.a.v.) bu mescitte rivayet etmişti."
Açıklama: Cündüb b. Abdullah el-Becelî'den gelen ve farklı tarikleri bulunan bu rivayette, ravilerin vurgularındaki farklılıklar da dikkat çekmektedir. İHS005989'da olay geçmiş ümmetlerden bir adamla tahkiye edilmektedir. Adamda yara çıkmış, acısına dayanamayınca da okla yarasını deşmiş, akabinde de kan kaybından hayatını kaybetmiştir. Bu rivayetten adamın kendi ölümüne sebep olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla "Ona Cenneti haram kıldım" vurgusu, konuyla ilgili rivayetler arasındaki iç tutarlılığa halel getirmektedir. Bu nedenle rivayetini yeminle pekiştirmek suretiyle, hadisi Cündüb'den ve bu mescitte aldığı vurgusu yapıldığı dikkat çekmektedir.
Bize Yahya b. Muhammed ve Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd, onlara İshak b. İdris, ona Hammad, ona Eyyub, ona Ebu Kilâbe, ona Ebu'l Mühelleb, ona da İmrân b. Husayn Hz. Peygamber'den (s.a.v.) şöyle rivâyet etti: "Kendisini dünyada bir şeyle öldüren kişiye ahirette de o şeyle azap edilecektir." Bize göre bu hadis bu lafızlarla bu isnaddan, İmrân b. Husayn'dan, daha güzel bir isnadla rivayet edilmemiştir. İmrân b. Husayn'dan, bu tarik dışında başka bir tarikten geldiğini de bilmiyoruz. Bu hadisi rivayet edenlerden bazıları Eyyub, o Ebu Kilâbe'den o da Sabit b. Dahhak'tan şeklinde rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Rivayetlerin bir kısmında Allah Teala'ya nispeten "cenneti ona haram kıldım" ifadesinin bir izahı olarak, ölümüne neden olan şeyle Cehennemde kendisine azap edileceği beyan edilmektedir.
Bize Ebu Said, ona Ebu'l-Abbas, ona er-Rebi', ona eş-Şafiî, ona Süfyan, ona Zuhrî, ona Salim b. Abdullah, ona da babası Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), Hz. Ömer'in babası adına yemin ettiğini işitince şöyle dedi: "Dikkat edin! Allah babanız adına yemin etmenizi yasakladı." Hz. Ömer de, "Allah'a yemin olsun ki, ne bilerek, ne de alışkanlık gereği babamın adına yemin etmedim." Buhârî ve Müslim, İbn Uyeyne'nin hadisi olarak bunu rivayet ettiler. Biz de bunu Eyyub, ona Ebu Kılabe, ona da Sabit b. ed-Dahhâk vasıtasıyla Hz. Peygamber'den gelen merfu bir hadiste şöyle rivayet ettik: "Kim İslam'dan başka bir dine mensup olduğuna dair yemin ederse, o kişi dediği gibidir. Kim kendisini bir şey ile öldürürse, Cehennem ateşinde onunla kendisine azap edilir. Mü'mine lanet onu öldürmek gibidir. Kim bir mü'mine küfür isnad ederse, sanki onu öldürmüş gibi olur."
Bize Ebu Abdullah, Ebu Bekir ve Ebu Zekeriya rivayet ettiler. Onlara Ebu'l-Abbas, ona er-Rebi', ona eş-Şafiî, ona İbn Uyeyne, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Sabit b. Dahhâk (ra) Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Dünyada kendisini bir şey ile öldürene, kıyamet günü aynı şey ile azap edilir."
Bize Ebu Abdullah, Ebu Bekir ve Ebu Zekeriya rivayet ettiler. Onlara Ebu'l-Abbas, ona er-Rebi', ona eş-Şafiî, ona İbn Uyeyne, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Sabit b. Dahhâk (ra) Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Dünyada kendisini bir şey ile öldürene, kıyamet günü aynı şey ile azap edilir."
Bize Muaz b. el-Müsenna, ona Müsedded, ona Bişr b. Mufaddal ve Yezid b. Züray' rivayet etmişlerdir. Onlara Halid el-Hazzâ, ona Ebu Kılâbe, ona da Sabit b. Dahhâk'ın (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim başka bir dine mensup olduğuna dair kasten yalan yere yemin ederse, o dediği gibidir. Kim bir şeyle kendini öldürürse, Allah cehennemde onunla kendisine azap eder."
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir İsmail b. Muhammed ed-Darîr Rey şehrinde, ona Muhammed b. el-Ferec, ona Ubeydullah b. Musa, ona el-A'meş (T), Bize Ahmed b. Cafer, ona Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, ona babası Ahmed b. Hanbel, ona Vekî, ona el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona Abdurrahman b. Abdirabbilka'be'nin rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Onunla birlikte Kabe'nin gölgesinde oturuyordum. İnsanlara hadisler naklediyor ve şöyle diyordu: Rasullullah (sav) ile birlikte bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Bazılarımız çadır kuruyor, bazılarımız hayvanlari ile uğraşıyor, bazılarımız ok talimi yapıyordu. Bu arada Rasulullah'ın davetçisi insanları namaza çağırdı. Ben de hemen oraya vardım. Rasulullah (sav) insanlara hutbe veriyor ve şöyle diyordu: "Ey İnsanlar! Benden önceki her peygambere ümmetini hayır bildiğine yöneltmesi ve kötü bildiğinden de uyarması bir haktır. Bu ümmetin afiyet ve esenliği ilk kısmındadır. Sonunu ise büyük bir bela ve birbirini takip eden fitneler takip edecektir. Mümin "işte bunda helak olurum" diyecek o bela dağılacak bir başkası gelecektir. Bu böyle devam edip gidecektir. Her kim cehennemden kurtulmak ve cennete girmek isterse Allah'a ve âhiret gününe iman ettiği halde can versin. İnsanlara kendisine vermelerini istediği şeyi onlara versin. Bir imama biat eden, ona elini ve kalbinin meyvesini veren kişi, yapabilirse ona itaat etsin." Bir defasında da şöyle buyurdu: "Yapabildiği sürece ona itaat etsin." Şöyle söylediğini de zannetmekteyim: "Eğer biri gelir de imama karşı çıkarsa onun boynunu vursun". Abdullah b. Amr'dan bunları duyduğum zaman başımı ayaklarımın arasına aldım ve şöyle dedim: "Amcanın oğlu Muaviye şimdi bize birbirimizi öldürmemizi, mallarımızı aramızda batıl ile yememizi emrediyor. Halbuki Allah "Kendinizi öldürmeyin", "Mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin." buyuruyor. Elini alına koydu, başını eğdi ve ardından başını kaldırıp şöyle dedi: "Allah'a itaat ettiği konuda ona itaat et, Allah'a isyan konusunda ona isyan et." Ona şöyle dedim: "Bunu sen Allah resulünden (sav) duydun mu?" "Evet, bu iki kulağım duydu ve kalbim onu iyice kavradı" diye cevap verdi. Vekî'in hadisinin lafzını Müslim Sahîh'inde, Ebû Bekr b. Ebû Şeybe ve başkaları da Vekî'den rivayet etmişlerdir.
Bize Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Isbehânî, ona Ebu Bekir Ahmed b. İshak b. Eyyub, ona İsmâil b. İshak el-Kâdî, ona Süleyman b. Harb, (T) Bize Ebu Tahir el-Fakîh, ona Ebu Osman Amr b. Abdullah el-Basrî, ona Ebu Ahmed Muhammed b. Abdulvehhâb, ona Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Haccâc es-Savvâf, ona Ebu’z-Zübeyr, ona Câbir rivayet etmiştir: Tüfeyl b. Amr ed-Devsî Hz. Peygamber’e (sav) geldi ve "Câhiliyye döneminde Devs kabilesine ait olan çok korunaklı bir kaleyi ister misin?" diye sordu. Allah bunu Ensâr'a ayırdığı için Rasulullah bu teklifi reddetti. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiğinde, Tufeyl ve beraberinde kavminden bir adam da hicret etti. Medine’ye yerleştiler. Ancak adam Medine’de hastalandı. Hastalığına dayanamayınca da okun ucundaki demiri aldı ve şah damarını kesti. Elinden ölünceye kadar kan aktı ve (kan kaybından öldü). Tufeyl onu rüyasında güzel bir şekilde gördü. Ancak eli sarılı idi. "Elin neden sarılı?" diye sordu. “Bana, senin bozduğunu düzeltmeyeceğiz” denildi, diye cevap verdi. Tufeyl rüyasını kendisine anlatınca Allah Rasulü (s.a.v.), “Rabbim eline yaptığı şey nedeniyle onu bağışla” diye dua etti. Bunu Müslim, İshak b. İbrahim ve Süleyman b. Harb’den rivayet etmiştir.