2843 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşar ile Muhammed b. Müsenna, onlara Ebû Âsım, ona Hayve b. Şurayh, ona Ebu Sahr, ona Nafi’nin rivayet ettiğine adamın birisi İbn Ömer’in yanına gelerek bir kimsenin selamını iletti. İbn Ömer ise kendisine selam gönderen kimsenin dinde olmayan bir takım şeyler uydurduğunu duyduğunu söyleyerek şunları söylemiştir. “Eğer söylenenler doğruysa benden ona selam götürme. Zira ben Hz. Peygamber’in şöyle dediğini işittim: “ Ümmetimde bir takım insanlar mesh (yüzünün hayvan suretine çevrilmesi), yere batırılma ve gökten üzerlerine taş yağmaları gibi bazı cezalara çarptırılacaktır.” İbn Ömer, Hz. Peygamber’in bu uyarısının kaderi inkar edenler hakkında olduğunu söylemiştir.
Açıklama: Kader konusundaki tartışmalarıyla bilinen şahıs hakkında İbn Ömer'in, ilişkiyi kesme anlamına gelen selamını kabul etmeme ya da ona selam göndermeme şeklindeki tepkisini ifade etmektedir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye ve İbn Nümeyr, onlara Ameş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil manada) iman etmiş olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Bize Muhammed b. Beşşar ile Muhammed b. Müsenna, onlara Ebû Âsım, ona Hayve b. Şurayh, ona Ebu Sahr, ona ise Nafi, adamın birisinin İbn Ömer’in yanına gelerek bir kimsenin selamını ilettiğini rivayet etti. İbn Ömer ise kendisine selam gönderen kimsenin dinde olmayan bir takım şeyler uydurduğunun kendisine iletildiğini belirterek şunları söylemiştir. “Eğer bidatçı ise benden ona selam götürme. Zira ben Hz. Peygamber’in şöyle dediğini işittim: “ Ümmetimde bir takım insanlar mesh (yüzünün hayvan suretine çevrilmesi), yere batırılma ve gökten üzerilerine taş yağmaları gibi bazı cezalara çarptırılacaktır.” İbn Ömer, Hz. Peygamber’in bu uyarısının kaderi inkar edenler hakkında olduğunu söylemiştir.
Açıklama: İbn Ömer, dinde olmayan bir takım şeylerin dine sokulması anlamına gelen bidatlerden ve bidat ehlinden uzak durulması gerektiğini anlatmaktadır. Kendi tepkisini, insani ilişkilerin başlangıç düzeyi olan selamı kabul etmemekle, ya da 'eğer bidatçı ise benden ona selam götürme' diyerek ortaya koymuştur.
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ali b. Muhammed, onlara Vekî’, ona Yahya b. Ebî Hayye Ebû Cenâb el-Kelbî, ona babası, ona da İbn Ömer (ra.), Rasûlullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: “Ne hastalığın kendiliğinden sirâyeti, ne kuşlarda uğursuzluk ve ne de ne baykuş sesinde uğursuzluk vardır!” Bir bedevî kalkıp kendisine; “- Ey Allah’ın rasûlü, uyuz olan bir devenin sürünün tümünü uyuz ettiğine ne dersin?” Hz. Peygamber cevaben; “- O kaderdir. Peki, ilk deveye uyuz hastalığını kim bulaştırdı?” buyurdu.
Açıklama: Elbani ذَلِكُمُ الْقَدَرُ ifadesi dışındaki kısmın sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Ebû Bekir b. Şeybe ile Ali b. Muhammed, onlara Vekî’, ona Süfyân es-Sevrî, ona Ziyâd b. İsmail el-Mahzûmî, ona Muhammed b. Abbâd b. Cafer, ona da Ebû Hureyre (ra.) şöyle dedi: “Kureyş müşrikleri gelip Rasûlullah (sav.) ile kader konusunda tartışmaya giriştiler. Bunun üzerine şu âyetler geldi: “O gün yüzüstü ateşe sürüklenirler: Tadın bakalım cehennemin dokunuşunu! denilir. Şüphesiz biz her şeyi bir kaderle (bir ölçüye göre) yarattık.” (el-Kamer, 54/48-49).
Bize Muhammed b. el-Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Katâde, ona da Enes bin Mâlik (ra.) Rasûlullah’ın (sav.)şöyle buyurduğunu rivâyet etti: “Kimde şu üç şey bulunursa, o kişi imanın tadını –râvî Bündâr, imanın tatlılığını, dedi- alır: Sevdiği kişiyi sadece allah için sevmesi, Allah ve rasûlü kendisine başka her şeyden daha sevgili olması, Cenâb-ı Hak kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar ona dönmekten ise ateşe atılmayı daha sevgili bulması.”
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Leys, (T) Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona da Ebu'l-Hayr'ın naklettiğine göre Abdullah b. Amr (ra) şöyle demiştir: "Bir adam, Rasûlullah'a (sav), İslamdaki hangi (amellerin) daha hayırlı olduğunu sordu. Rasulullah da (sav) şöyle cevap verdi: - Yemek yedirmen ve tanıdığına-tanımadığına selâm vermendir"
Bize Ebû Bekir b. Şeybe ile Ali b. Muhammed, onlara Vekî’, ona Süfyân es-Sevrî, ona Ziyâd b. İsmail el-Mahzûmî, ona Muhammed b. Abbâd b. Cafer, ona da Ebû Hureyre (ra.) şöyle dedi: “Kureyş müşrikleri gelip Rasûlullah (sav.) ile kader konusunda tartışmaya giriştiler. Bunun üzerine şu âyetler geldi: “O gün yüzüstü ateşe sürüklenirler: Tadın bakalım cehennemin dokunuşunu! denilir. Şüphesiz biz her şeyi bir kaderle (bir ölçüye göre) yarattık.” (el-Kamer, 54/48-49).
Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de "Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder" dedi (ve ekledi:)