2847 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik, ona Şube, ona Süleyman el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Allah'a yemin olsun ki, sizden biriniz -yahut bir adam- cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir arşın ya da bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine bir adam cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir ya da iki zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer." [Âdem (b. Ebu İyâs), hadiste geçen (غَيْرُ ذِرَاعٍ) lafzı yerine (إِلاَّ ذِرَاعٌ) lafzını rivayet etmiştir.]
Açıklama: Âdem (b. Ebu İyâs) rivayeti için bkz. B007454 numaralı hadis.
Bize Ubeydullah b. Said ve İshak b. Mansur, o ikisine Ravh, ona Ubeydullah, ona Ravh b. Ubade el-Kaysî, ona İbn Cüreyc, ona da Ebu Zübeyir şöyle rivayet etmiştir: "Cabir b. Abdullah'a Vurûd (cehenneme uğrama) hakkında soruldu, o da şöyle cevap verdi: Bizler kıyamet günü şöyle şöyle (bazı merhalelerden geçerek) geliriz. Bak, (bizim bu geçişimiz, mertebe olarak) diğer insanların daha üstünde olur. Sonra her ümmet, taptıkları putlarıyla beraber çağrılır; ilk önce tapanlardan başlayarak sırasıyla çağrılır. Sonra Rabbimiz bize gelerek 'Siz kimi bekliyorsunuz?' diye sorar, orada olanlar da 'Rabbimizi bekliyoruz' diye cevap verir. Bunun üzerine Cenab-ı Hak 'Ben sizin Rabbinizim' buyurur. Onlar 'Seni görünceye kadar bekleyeceğiz' derler. Derken Allah Teâlâ onlara tecellî eder (kendini gösterir) ve tebessüm eder. Ardından müminler O’nun peşinden gider. İster münafık ister mümin olsun, her bir insana bir nur verilir ve herkes o nurla beraber yürür." "Cehennem köprüsünün üzerinde, Allah'ın dilediği kimseleri çekip alan çengeller ve dikenler vardır. Sonra münafıkların ışıkları söner, müminler kurtuluşa erer. Kurtulan ilk gurubun yüzleri dolunay gibi parlar. Onların sayısı yetmiş bindir. Hesaba çekilmeden kurtulurlar. Onların ardından gelenler gökteki en parlak yıldızlar gibidir. Sonra şefaat helal olur ve (şefaat ehli), 'Allah'tan başka ilah yoktur' diyen ve kalbinde bir arpa miktarı hayır bulunan kimseler, cehennemden çıkıncaya kadar şefaate devam ederler. Bunlar cennetin avlusuna konulur, cennetlikler onlara su serpmeye başlarlar. Sonunda bunlar sel kalıntısı toprakta biten ot gibi yeşerir ve yanıkları gider. Sonra (cehennemden çıkan son kişiye) ne istediği sorulur, ona dünya ve on katı kadar (cennet nimeti) verilir."
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona Ebu Tevbe Rabî b. Nafi, ona Muaviye b. Sellâm, ona Zeyd, Ebu Sellâm, ona Abdullah b. Ferrûh, ona da Hz. Aişe'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur. "Âdem oğullarından her insan, üç yüz altmış mafsal ile yaratılmıştır. Her kim bu üç yüz altmış mafsal sayısınca “Allahu ekber”, “elhamdülillah”, “lâ ilâhe illallah”, “sübhânallah” ve “estağfirullah” der; insanların yolundan bir taşı, dikeni veya kemiği kaldırır; bir iyiliği tavsiye eder veya bir kötülükten alıkoyarsa, o günü, cehennemden uzaklaştırılmış olarak geçirir." [Ebu Tevbe der ki: Hz. Peygamber (sav) "yürür (يَمْشِى)", yerine "akşamlamış olur (يُمْسِى)" buyurmuş da olabilir.]
Bize Hennâd, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah b. Mesud, doğru ve doğrulanmış olan Rasulullah (sav)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki biriniz cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine biriniz cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer." [Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah b. Mesud, Hz. Peygamber'den (sav) "doğru ve doğrulanmış olan (وَهُوَ الصَّادِقُ الْمَصْدُوقُ)" ifadesi olmaksızın- benzeri bir hadis rivayet etmiştir. Ebu İsa der ki: Bu konuda Ebu Hureyre ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ahmed b. Hasan'ı şöyle derken işittim: Ahmed b. Hanbel'i "gözlerim Yahya b. Said el-Kattân gibisini görmedi" derken işittim. Bu rivayet, hasen-sahih bir hadistir. Şu'be ve Sevrî, A'meş'ten benzeri bir hadis rivayet etmişlerdir. Bize Muhammed b. Alâ, ona Vekî, ona A'meş, ona da Zeyd, benzeri bir hadis rivayet etmiştir.]
Bize Abdullah b. Cerrah, ona Hammad b. Zeyd, ona Halid b. Hazzâ şöyle demiştir:, "Hasan-ı Basrî'ye, 'Ey Ebu Said, Hz. Adem gökte yaşamak için mi yoksa yerde yaşamak için mi yaratıldı?' diye sordum. Bana 'Yerde yaşamak için yaratıldı' diye cevap verdi. 'Peki öyleyse, kendini koruyup da o ağaçtan yemeseydi durumu ne olurdu?' dedim. 'Ondan kaçınması mümkün değildi' dedi. Bunun üzerine ben 'Sizler cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.' [Sâffât, 37/162] ayetini bana açıkla' dedim. O da bu ayetleri 'Şeytanlar Allah'ın cehenneme girmesini takdir ettiği kimselerden başkasını saptırarak fitneye düşüremezler' diye tefsir etti."
Bize Ebu Bekir b. Nafi b. Abdî, ona Yahya b. Kesir, ona Ali , ona Yahya, ona Zeyd b. Sellam, ona babası (Memtur el-Esved), ona dedesi Ebu Sellam, ona Abdullah b. Ferruh, ona da Hz. Aişe, “Rasulullah (sav) "Bütün insanlar yaratılmıştır" buyurdu” diyerek hadisi Muaviye'nin Zeyd'den aktardığı bir önceki hadise benzer şeklide rivayet etti ve rivayetinde "o gün yürür" ifadesini söyledi.
Açıklama: Hadisin tam metni için M002331 numaralı rivayete bakınız.
Bize Hafs b. Ömer en-Nemerî, ona Şube; (T) Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, -aynı manada- ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki biriniz cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine biriniz cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer."
Açıklama: Hadisler, cenînin 40 gün sonunda insan olarak uzuvlarının yaratıldığını ifade etmektedir. Şüphesiz bu sırada cenîn canlı olmalıdır. Onun rahme konan cansız bir biblo olduğunu düşünmek makul gözükmemektedir. Onun cansız olduğu kabul edilecek olursa, cansız bir nesnenin büyümesini, gelişip tekâmül etmesini izah zordur. Çünkü canlı olmayan bir şeyin gelişmesi ve büyümesi söz konusu olamaz. Hadislerde belirtildiği üzere kırk gün sonunda cenînin gözü-kulağı, eti-kemiği teşekkül ettiğine, hatta cinsiyeti bile belirlendiğine göre, onun canlı olması gerekir. Kaldı ki nutfe de canlı hayvancıklardan ibarettir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Fadl b. Dükeyn, ona Süfyan, ona el-Cüreyrî, ona Ebu Osman, ona da Hanzala el-Katib et-Temimî el-Üseyyidî şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (sav) yanındaydık. Bize cennet ve cehennemden o kadar söz etti ki neredeyse cennet ve cehennemi gözlerimizin önünde canlandı. Sonra ben kalkıp eşimin ve çocuklarımın yanına gittim. Onlarla gülüp oynadım. Sonra Rasulullah'ın (sav) yanındayken, içinde bulunduğumuz ruh halini hatırlayıp evden çıktım. Yolda Ebu Bekir'le karşılaştım ve ona 'Ben münafık oldum, ben münafık oldum' dedim. Ebu Bekir bana 'Biz de aynısını yapıyoruz' dedi. Hanzala, Rasulullah'a (sav) gelip durumu arz etti. Rasulullah (sav) ona 'Ey Hanzala! Eğer (her zaman) benim yanımdayken bulunduğunuz hal üzere olsaydınız, melekler yataklarınızda -veya yollarda- sizinle tokalaşırdı. Ey Hanzala! Öyleyse zamanının bir kısmını rabbini anmak için, bir kısmını da kendin için ayır' buyurdu."
Bize Hafs b. Ömer en-Nemerî, ona Şube; (T) Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, -aynı manada- ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki biriniz cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine biriniz cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer."
Bize Hafs b. Ömer en-Nemerî, ona Şube; (T) Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, -aynı manada- ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki biriniz cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine biriniz cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer."