2850 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik, ona Şube, ona Süleyman el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Allah'a yemin olsun ki, sizden biriniz -yahut bir adam- cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir arşın ya da bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine bir adam cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir ya da iki zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer." [Âdem (b. Ebu İyâs), hadiste geçen (غَيْرُ ذِرَاعٍ) lafzı yerine (إِلاَّ ذِرَاعٌ) lafzını rivayet etmiştir.]
Açıklama: Âdem (b. Ebu İyâs) rivayeti için bkz. B007454 numaralı hadis.
Bize Muhammed b. Hatim, İbrahim b. Dinar, İbn Ebu Ömer el-Mekkî ve Ahmed b. Abde ed-Dabbî, onlara İbn Uyeyne -hadisin metni İbn Hatim ve İbn Dinar'a aittir-, ona Tâvus, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Adem (as) ile Musa (as) aralarında tartıştılar. Musa, Adem'e; ey Adem! Sen bizim babamızsın. Sen bizi hüsrana uğrattın ve Cennet'ten çıkardın dedi. Adem de ona; ey Musa! Allah, kendisiyle konuşma şerefiyle seni seçti ve senin için eliyle (Tevrat'ı) yazdı. Böyleyken Beni yaratmadan kırk yıl önce takdir ettiği bir hükmünden dolayı mı beni kınıyorsun dedi. Böylece Adem, Musa'ya tartışmada üstün gelmiş oldu." [İbn Ebu Ömer ve İbn Abde'nin rivayet ettiği hadislerde bu ravilerden biri خَطَّ kelimesini, diğeri كَتَبَ لَكَ التَّوْرَاةَ بِيَدِهِ ifadesini rivayet etmiştir.]
Bize Abdullah b. Cerrah, ona Hammad b. Zeyd, ona Halid b. Hazzâ şöyle demiştir:, "Hasan-ı Basrî'ye, 'Ey Ebu Said, Hz. Adem gökte yaşamak için mi yoksa yerde yaşamak için mi yaratıldı?' diye sordum. Bana 'Yerde yaşamak için yaratıldı' diye cevap verdi. 'Peki öyleyse, kendini koruyup da o ağaçtan yemeseydi durumu ne olurdu?' dedim. 'Ondan kaçınması mümkün değildi' dedi. Bunun üzerine ben 'Sizler cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.' [Sâffât, 37/162] ayetini bana açıkla' dedim. O da bu ayetleri 'Şeytanlar Allah'ın cehenneme girmesini takdir ettiği kimselerden başkasını saptırarak fitneye düşüremezler' diye tefsir etti."
Bize İshak b. Musa b. Abdullah b. Musa b. Abdullah b. Yezid el-Ensarî, ona Enes b. İyaz, ona Haris b. Ebu Zübab, ona Yezid b. Hürmüz ve Abdurrahman el-A'rec, o ikisine de Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Adem (as) ile Musa (as) Rablerinin huzurunda tartıştılar ve Adem, Musa'ya tartışmada üstün geldi. Tartışmada Musa, Adem'e; sen, Allah'ın eliyle yarattığı, ruhundan üflediği, melekleri kendisine secde ettirdiği, Cennet'ine yerleştirdiği Adem'sin. Böyleyken işlediğin günahınla insanları Dünya'ya indirdin dedi. Âdem de ona; sen, Allah'ın peygamberlik vazifesi için seçtiği ve konuştuğu Musa'sın. Sana içerisinde her şeyin açıklaması olan levhaları verdi, seni özel olarak konuşmak üzere kendisine yaklaştırdı. Acaba Tevrat'ı, yaratılmamdan kaç yıl önce Allah tarafından yazılmış olarak buldun dedi. Musa; kırk yıl diye cevap verdi. Adem; peki, Tevrat'ta Adem, Rabbine âsi oldu da şaşırdı kaldı (Taha, 121) yazdığını gördün mü dedi. Musa; evet dedi. Bunun üzerine Adem; böyleyken yaratılmamdan kırk yıl önce Allah'ın işlememi takdir edip yazdığı bir amelden dolayı mı beni kınıyorsun dedi." Ardından Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Böylece Adem, tartışmada üstün geldi."
Bize Ebu Bekir b. Nafi b. Abdî, ona Yahya b. Kesir, ona Ali , ona Yahya, ona Zeyd b. Sellam, ona babası (Memtur el-Esved), ona dedesi Ebu Sellam, ona Abdullah b. Ferruh, ona da Hz. Aişe, “Rasulullah (sav) "Bütün insanlar yaratılmıştır" buyurdu” diyerek hadisi Muaviye'nin Zeyd'den aktardığı bir önceki hadise benzer şeklide rivayet etti ve rivayetinde "o gün yürür" ifadesini söyledi.
Açıklama: Hadisin tam metni için M002331 numaralı rivayete bakınız.
Bize Hafs b. Ömer en-Nemerî, ona Şube; (T) Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, -aynı manada- ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki biriniz cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine biriniz cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer."
Açıklama: Hadisler, cenînin 40 gün sonunda insan olarak uzuvlarının yaratıldığını ifade etmektedir. Şüphesiz bu sırada cenîn canlı olmalıdır. Onun rahme konan cansız bir biblo olduğunu düşünmek makul gözükmemektedir. Onun cansız olduğu kabul edilecek olursa, cansız bir nesnenin büyümesini, gelişip tekâmül etmesini izah zordur. Çünkü canlı olmayan bir şeyin gelişmesi ve büyümesi söz konusu olamaz. Hadislerde belirtildiği üzere kırk gün sonunda cenînin gözü-kulağı, eti-kemiği teşekkül ettiğine, hatta cinsiyeti bile belirlendiğine göre, onun canlı olması gerekir. Kaldı ki nutfe de canlı hayvancıklardan ibarettir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Fadl b. Dükeyn, ona Süfyan, ona el-Cüreyrî, ona Ebu Osman, ona da Hanzala el-Katib et-Temimî el-Üseyyidî şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (sav) yanındaydık. Bize cennet ve cehennemden o kadar söz etti ki neredeyse cennet ve cehennemi gözlerimizin önünde canlandı. Sonra ben kalkıp eşimin ve çocuklarımın yanına gittim. Onlarla gülüp oynadım. Sonra Rasulullah'ın (sav) yanındayken, içinde bulunduğumuz ruh halini hatırlayıp evden çıktım. Yolda Ebu Bekir'le karşılaştım ve ona 'Ben münafık oldum, ben münafık oldum' dedim. Ebu Bekir bana 'Biz de aynısını yapıyoruz' dedi. Hanzala, Rasulullah'a (sav) gelip durumu arz etti. Rasulullah (sav) ona 'Ey Hanzala! Eğer (her zaman) benim yanımdayken bulunduğunuz hal üzere olsaydınız, melekler yataklarınızda -veya yollarda- sizinle tokalaşırdı. Ey Hanzala! Öyleyse zamanının bir kısmını rabbini anmak için, bir kısmını da kendin için ayır' buyurdu."
Bize Hafs b. Ömer en-Nemerî, ona Şube; (T) Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, -aynı manada- ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki biriniz cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine biriniz cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer."
Bize Hafs b. Ömer en-Nemerî, ona Şube; (T) Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, -aynı manada- ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdullah (b. Mesud) rivayet ettiğine göre her daim doğru söyleyen ve doğruluğu tasdik edilmiş olan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her birinizin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde toparlanır. Sonra bir o kadar sürede rahme tutunan bir kan pıhtısı halini alır. Sonra yine bir o kadar sürede bir çiğnem ete dönüşür. Bilahare melek gönderilir ve melek, ona ruh üfler. Bu meleğe dört şeyi; yani bebeğin rızkını, ecelini, bedbaht mı yoksa bahtiyar mı olacağını yazması emredilir. Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki biriniz cennetliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet cennet ile kendisi arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer ve cehennemliklerin amelini işleyerek cehenneme gider. Yine biriniz cehennemliklerin amelini işlemeye devam eder. Nihayet kendisi ile cehennem arasında bir zirâ mesafe kalır, sonra kader yazısı onun önüne geçer, cennetliklerin amelini işleyerek cennete girer."