Giriş

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Veki'; (T) Bize Züheyr b. Harb, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak, onlara Fudayl b. Ğazvan; (T) Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ -lafız ona aittir-, ona İbn Fudayl, ona babası, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç hadise var ki onlar gerçekleşmeden önce iman etmemiş kimseye, onlar ortaya çıktıktan sonra iman etmesi fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal'ın ve Dabbetü'l-arz'ın ortaya çıkması."


    Öneri Formu
958 M000398 Müslim, İman, 249

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Affan b. Müslim, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona Enes, ona İbn Mesud rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete en son girecek kişi şöyle bir adamdır: Bu adam bazen yürüyerek, bazen tökezleyerek, Bazen yüzünü ateş yalar bir halde (sıratı geçer). Cehennemi geçtiğinde ona yönelip 'Beni senden kurtaran Allah ne yücedir. Allah, gelmiş geçmiş hiç bir kimseye vermediği bir şeyi bana nasip etti' der. Ardından ona bir ağaç kaldırılıp (gösterilir). Adam 'Rabbim beni bu ağaca yaklaştır da gölgesinde biraz gölgeleneyim, suyundan içeyim' der. Allah ona 'Ey Adem oğlu! Belki onu sana verirdim. Ama sen ondan başkasını da istersin' buyurur. Bunun üzerine adam 'Hayır, Rabbim' der ve başka bir şey istemeyeceğine dair söz verir. Bunun üzerine Rabbi, sabredemeyeceği bir şeyi gördüğü için onu mazur görür ve ağacı ona daha da yaklaştırır. Adam ağacın gölgesinde gölgelenir, suyundan içer. Sonra ona daha güzel bir ağaç gösterilir. Adam dayanamayıp 'Rabbim beni şu ağaca yaklaştır da onun suyundan içeyim, gölgesinde gölgeleyeneyim, başka şey istemem' der. Allah ona 'Ey ademoğlu! Sen başka bir şey istemeyeceğine dair söz vermemiş miydin? Bunu yaklaştırırsam başka birini istersin' buyurur. Adam tekrar başkasını istemeyeceğine dair söz verir. Rabbi de onu sabredemeyeceği bir şey gördüğü için mazur görür ve ona ağacı yaklaştırır. Adam onun gölgesinde gölgelenir, suyundan içer. Sonra adama cennetin kapısındaki ağaç gösterilir. Bu ağaç önceki iki ağaçtan da daha güzeldir. Adam 'Ey Rabbim! Beni şuraya bir yaklaştır, gölgesinde durayım, suyundan içeyim başka şey istemem' der. Allah 'Ey Ademoğlu! Başka bir şey istemeyeceğine dair söz vermedin mi?' buyurur. Adam 'Verdim Rabbim. Bundan başkasını istemem' der. Sabredemeyeceği bir şeyi gördüğü için Rabbi onu mazur görerek bu ağacın yanına yaklaştırır. Bu sırada adam cennettekilerin sesleri duyar ve 'Ey Rabbim! Beni cennete al' der. Bunun üzerine Allah 'Ey Ademoğlu! Seni ne ikna eder. Yeryüzünü ve bir benzerini birlikte versem bu sana yeter mi?' deyince adam 'Ey Rabbim! Sen alemlerin rabbisin. Benimle alay mı ediyorsun' der. (Hadisi anlatan) İbn Mesud güldü ve 'Neden güldüğümü sormayacak mısınız?' dedi. 'Neden gülüyorsun?' diye sordular. İbn Mesud şöyle dedi: Rasulullah (sav) da tam burada gülmüştü. 'Neden gülüyorsunuz ey Allah'ın Rasulü?' diye sordular. Hz. Peygamber (sav) 'Adam bu sözü söyleyince Alemlerin Rabbi güldü. Bu sebeple gülüyorum' buyurdu. Allah bu kişiye 'Alay etmiyorum. Ben istediğim her şeyi yapmaya kadirim' buyurur."


    Öneri Formu
1318 M000463 Müslim, İman, 310

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Yahya b. Yahya, İbn Nümeyr ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zer (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yatsı vakti Medine'nin Harre mevkinde yürüyor, Uhud dağına bakıyorduk. Bir ara Rasulullah (sav) bana 'Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulu, emret!' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Şu Uhud dağı altın olarak elime geçse, borç için sakladığım hariç, ondan bende bir dinar kalmış olduğu hâlde üçüncü geceyi geçirmek istemem. Onu Allah'ın kullarına, -önüne, sağına ve soluna birer avuç saçma işareti yaparak- şöyle, şöyle ve şöyle dağıtmak isterim' buyurdu. Sonra biraz daha yürüdük. Yine' Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben de hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulü, emret!' dedim. Bana 'Hiç şüphe yok ki malı çok olanlar kıyamet günü sevabı en az olanlardır. -İlk defa yaptığı gibi yine eliyle dağıtma işareti yaparak- yalnız şöyle, şöyle ve şöyle dağıtanlar hariç' buyurdu. Sonra bir az daha yürüdük. Yine 'Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben de hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulü, emret!' dedim. Bana 'Ben gelinceye kadar olduğun yerde dur' buyurdu ve oradan ayrılarak görüş alanımdan kayboldu. O sırada bir gürültü ve bir ses işittim. Kendi kendime 'Herhalde Rasulullah'a (sav) cinler musallat oldu' diyerek arkasından gitmeyi düşündüm. Fakat 'Ben gelinceye kadar buradan ayrılma' dediğini hatırlayarak kendisini bekledim. Geldiğinde işittiğim şeyleri ona sordum. Bana 'O, Cibril'di, bana geldi ve ümmetinden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölürse cennete girecektir' dedi. Bunun üzerine ben 'Zina etse de hırsızlık yapsa da mı?' diye sordum. 'Evet, zina etse de hırsızlık yapsa da' buyurdu."


    Öneri Formu
3821 M002304 Müslim, Zekat, 32

Bize Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Rabî' b. Sabîh ve Hammâd b. Seleme, onlara da Ebu Gâlib şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Ümâme, Dımaşk mescidinin yollarında asılmış başlar gördü ve '(Bunlar)cehennem köpekleri, göğün altındaki en şerli ölülerdir. En hayırlı ölüler ise onların öldürdükleridir' dedi, sonra da 'O gün, kimi yüzler parıldar, kimi yüzler de kararır' [Ali İmrân, 3/106] ayetini okudu. Ben, Ebu Ümâme'ye 'Sen bunu Rasulullah'tan mı (sav) işittin' dedim. 'Ben bu hadisi bir, iki, üç, dört defa -yediye kadar saydı- işitmeseydim onu size rivayet etmezdim' dedi." [Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. Ebu Galib'in isminin Hazevver olduğu söylenmiştir. Ebu Ümâme el-Bâhilî'nin ismi ise Sudey b. Aclân olup o, Bâhile (kabilesinin) efendisidir.]


    Öneri Formu
18221 T003000 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 3

Bize İshak b. İbrahim, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her çocuk fıtrat üzere doğar, sonra anne ve babası onu Yahudi ya da Hristiyan yapar. Tıpkı hayvanların yavrularını meydana getirmesi gibi. Siz bazı organlarını koparıp eksik bırakmadığınız takdirde onlarda organ eksikliği bulur musunuz? Ashab 'Ey Allah'ın Rasulü, küçükken ölenler hakkında ne dersin?' dediler. Hz. Peygamber (sav) de 'Onların ne yapacaklarını Allah daha iyi bilir' buyurdu."


    Öneri Formu
24327 B006600 Buhari, Kader, 3

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Veki'; (T) Bize Züheyr b. Harb, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak, onlara Fudayl b. Ğazvan; (T) Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ -lafız ona aittir-, ona İbn Fudayl, ona babası, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç hadise var ki onlar gerçekleşmeden önce iman etmemiş kimseye, onlar ortaya çıktıktan sonra iman etmesi fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal'ın ve Dabbetü'l-arz'ın ortaya çıkması."


    Öneri Formu
279259 M000398-2 Müslim, İman, 249

Bize Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Rabî' b. Sabîh ve Hammâd b. Seleme, onlara da Ebu Gâlib şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Ümâme, Dımaşk mescidinin yollarında asılmış başlar gördü ve '(Bunlar)cehennem köpekleri, göğün altındaki en şerli ölülerdir. En hayırlı ölüler ise onların öldürdükleridir' dedi, sonra da 'O gün, kimi yüzler parıldar, kimi yüzler de kararır' [Ali İmrân, 3/106] ayetini okudu. Ben, Ebu Ümâme'ye 'Sen bunu Rasulullah'tan mı (sav) işittin' dedim. 'Ben bu hadisi bir, iki, üç, dört defa -yediye kadar saydı- işitmeseydim onu size rivayet etmezdim' dedi." [Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. Ebu Galib'in isminin Hazevver olduğu söylenmiştir. Ebu Ümâme el-Bâhilî'nin ismi ise Sudey b. Aclân olup o, Bâhile (kabilesinin) efendisidir.]


    Öneri Formu
279204 T003000-2 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 3

Hâris b. Miskîn’e hadîs okunuyor ve ben de dinliyordum; ona İbn Vehb, ona Ebu Hânî, ona Ebu Abdurrahman el-Hubulî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Ebu Saîd el-Hudrî'ye 'Ey Ebu Saîd! Kim rab olarak Allah’a, din olarak İslâm’a, peygamber olarak da Muhammed’e razı olursa, cennet ona vacip olur' buyurdu. Ebu Saîd buna çok hayret etti ve 'Ey Allah’ın Rasulü! Bu sözü bana tekrar söyler misin?' dedi. Rasulullah (sav) aynı sözü tekrarladı ve 'Bir başka şey daha vardır ki onu yapanın derecesi cennette yüz kat artar, her derecenin arası da gökle yer arası kadardır' buyurdu. Ebu Said 'Ey Allah’ın Rasulü! O hangi ameldir?' deyince Rasulullah (sav) 'Allah yolunda cihaddır. Allah yolunda cihaddır' buyurdu."


    Öneri Formu
26654 N003133 Nesai, Cihâd, 18

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Yahya b. Yahya, İbn Nümeyr ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zer (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yatsı vakti Medine'nin Harre mevkinde yürüyor, Uhud dağına bakıyorduk. Bir ara Rasulullah (sav) bana 'Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulu, emret!' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Şu Uhud dağı altın olarak elime geçse, borç için sakladığım hariç, ondan bende bir dinar kalmış olduğu hâlde üçüncü geceyi geçirmek istemem. Onu Allah'ın kullarına, -önüne, sağına ve soluna birer avuç saçma işareti yaparak- şöyle, şöyle ve şöyle dağıtmak isterim' buyurdu. Sonra biraz daha yürüdük. Yine' Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben de hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulü, emret!' dedim. Bana 'Hiç şüphe yok ki malı çok olanlar kıyamet günü sevabı en az olanlardır. -İlk defa yaptığı gibi yine eliyle dağıtma işareti yaparak- yalnız şöyle, şöyle ve şöyle dağıtanlar hariç' buyurdu. Sonra bir az daha yürüdük. Yine 'Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben de hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulü, emret!' dedim. Bana 'Ben gelinceye kadar olduğun yerde dur' buyurdu ve oradan ayrılarak görüş alanımdan kayboldu. O sırada bir gürültü ve bir ses işittim. Kendi kendime 'Herhalde Rasulullah'a (sav) cinler musallat oldu' diyerek arkasından gitmeyi düşündüm. Fakat 'Ben gelinceye kadar buradan ayrılma' dediğini hatırlayarak kendisini bekledim. Geldiğinde işittiğim şeyleri ona sordum. Bana 'O, Cibril'di, bana geldi ve ümmetinden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölürse cennete girecektir' dedi. Bunun üzerine ben 'Zina etse de hırsızlık yapsa da mı?' diye sordum. 'Evet, zina etse de hırsızlık yapsa da' buyurdu."


    Öneri Formu
279294 M002304-2 Müslim, Zekat, 32

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Yahya b. Yahya, İbn Nümeyr ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zer (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yatsı vakti Medine'nin Harre mevkinde yürüyor, Uhud dağına bakıyorduk. Bir ara Rasulullah (sav) bana 'Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulu, emret!' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Şu Uhud dağı altın olarak elime geçse, borç için sakladığım hariç, ondan bende bir dinar kalmış olduğu hâlde üçüncü geceyi geçirmek istemem. Onu Allah'ın kullarına, -önüne, sağına ve soluna birer avuç saçma işareti yaparak- şöyle, şöyle ve şöyle dağıtmak isterim' buyurdu. Sonra biraz daha yürüdük. Yine' Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben de hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulü, emret!' dedim. Bana 'Hiç şüphe yok ki malı çok olanlar kıyamet günü sevabı en az olanlardır. -İlk defa yaptığı gibi yine eliyle dağıtma işareti yaparak- yalnız şöyle, şöyle ve şöyle dağıtanlar hariç' buyurdu. Sonra bir az daha yürüdük. Yine 'Ey Ebu Zer!' diye seslendi. Ben de hemen 'Buyur ey Allah'ın Rasulü, emret!' dedim. Bana 'Ben gelinceye kadar olduğun yerde dur' buyurdu ve oradan ayrılarak görüş alanımdan kayboldu. O sırada bir gürültü ve bir ses işittim. Kendi kendime 'Herhalde Rasulullah'a (sav) cinler musallat oldu' diyerek arkasından gitmeyi düşündüm. Fakat 'Ben gelinceye kadar buradan ayrılma' dediğini hatırlayarak kendisini bekledim. Geldiğinde işittiğim şeyleri ona sordum. Bana 'O, Cibril'di, bana geldi ve ümmetinden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölürse cennete girecektir' dedi. Bunun üzerine ben 'Zina etse de hırsızlık yapsa da mı?' diye sordum. 'Evet, zina etse de hırsızlık yapsa da' buyurdu."


    Öneri Formu
279295 M002304-3 Müslim, Zekat, 32