2847 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ali b. el-Ca'd, ona da Şu'be; (T) Bana İshak, ona Nadr, ona Şu'be, ona da Ebu Cemre şöyle demiştir: "İbn Abbâs (ra) beni kendi minderi üzerine oturttu ve bana şöyle dedi: Abdu1kays heyeti Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldiklerinde, Rasulullah (sav) 'Kim bu heyet?' diye sordu. 'Rabîa kabilesinden' dediler. 'Bu topluluğa - heyete -Merhaba! Allah utandırmasın ve pişman etmesin!' buyurdu. Onlar 'Ey Allah’ın Rasulü; sizinle bizim aramızda Mudar kâfirlerinin şu kabilesi vardır. Bize öyle şeyler emret ki, onları yaptığımızda cennete girelim. Ayrıca onları geride bıraktıklarımıza da haber verelim' dediler ve Hz. Peygamber'e içeceklerden sordular. Hz. Peygamber de onlara dört şeyi yasakladı, dört şeyi de yapmalarını emretti. Onlara Allah’a iman etmelerini emretti ve 'Biliyor musunuz, îmân nedir?' diye sordu. 'En iyisini Allah ve Rasûlü bilir' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Allah’dan başka ilâh olmadığına, O'nun tek olduğuna, eşi-ortağı bulunmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın rasulü olduğuna şehadet etmektir. Ayrıca namaz kılmak, zekât vermek, [Râvî der ki: Zannederim Ramazan orucunu da söyledi.] Bir de ganimetin beşte birini vermenizdir' buyurdu. Hz. Peygamber onları dübbâ, hantem, müzeffet ve nakîr’den [Şu’be, bazen nakîr yerine mukayyer derdi] menetti ve 'Bunları belleyin ve geride bıraktığınız kişilere haber verin' buyurdu."
Açıklama: Dübbâ, câhiliye döneminde içki kabı olarak kullanılan ve kuru kabaktan yapılan testidir. Hantem, yine içki konulmak üzere daha çok topraktan yapılan bir nevi küptür. Müzeffet, yine aynı amaçla kullanılan içi ziftli bir kap adıdır. Buna mukayyer de denir. Nakîr, içi oyulmuş hurma kütüğünden yapılan bir kaptır. Daha çok şarabı saklamak üzere kullanılan bu kapların hepsi de, içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, daha önce şarap için kullanılmış olmalarıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, konulan suya kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak şarap için kullanılan bu kaplar eskiyip ortadan kalktıktan sonra aynı maddeden yeni yapılan kapların kullanılmasında sakınca yoktur.
Bize Amr b. Ali, ona Ebû Âsım, ona Kurre b. Hâlid, ona Ebu Cemre ed-Dubaî şöyle rivayet etmiştir: "İbn Abbâs'a (Abdulkays Heyeti kıssasını) sordum, o da şöyle dedi: Abdulkays heyeti Rasulullah'ın (sav) huzuruna geldiler ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Seninle bizim aramızda şu Mudar kabilesinin müşrikleri vardır. Bu yüzden bizler sana ancak haram aylar içinde gelebiliyoruz. Dolayısıyla bizlere öyle şeyler emret ki, bizler onları yapmakla cennete girelim ve arkamızda kalanlarımızı da bu işleri yapmaya davet edelim' dediler. Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: Ben sizlere dört şeyi yapmanızı emrediyorum, dört şeyi de yasaklıyorum. Sizlere Allah'a iman etmeyi emrediyorum. Siz Allah'a iman etmenin ne olduğunu bilir misiniz? Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik etmektir. Sonra namaz kılmayı, zekât vermeyi ve ganimetlerin de beşte birini vermeyi emrediyorum. Sizleri dört şeyden de men ediyorum: Dubba, nakîr, müzeffet ve hanteme denilen kapları kullanmanızı yasaklıyorum."
Açıklama: الدُّبَّاء (Dübbâ): Kabak (su kabağı) kabuğundan oyularak yapılan, içi kurutulmuş kaptır. النَّقِير (Nekîr): Hurma ağacının gövdesi oyularak yapılmış içi boş kaptır. الظُّرُوفِ الْمُزَفَّتَةِ (Müzeffet): İç yüzeyi zift veya katranla kaplanmış kaptır. الْحَنْتَمَةِ (Hanteme): Yeşil renkli, sırlı veya pişmiş topraktan yapılmış büyük testidir. Peygamber Efendimiz (sav) şarap yapımında kullanılmaları sebebiyle bu kap türlerini yasaklamıştır.
Bize Kuteybe, ona Abbâd b. Abbâd el-Mühellebî, ona Ebu Cemre, ona da İbn Abbas’ın şöyle demiştir: "Abdulkays heyeti Rasulullah’a (sav) geldi ve 'Biz Rabia kabilesinin şu boyu olarak seninle ancak haram aylarda görüşebiliyoruz. Bize bir şey emret ki onu senden öğrenip arkamızda olanları da ona davet edelim' dediler. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: 'Dört şeyi size emrederim: Öncelikle Allah’a iman' buyurdu ve Allah’a imanı 'İman, Allah’tan başka ilah olmadığına, benim de Allah’ın kulu elçisi olduğuma şehâdet edip, namaz kılmak, zekat vermek ve ganimet olarak ele geçirdiğiniz şeylerden beşte birini vermektir' diye tarif etti." [Bize Kuteybe, ona Hammad b. Zeyd, ona Ebu Cemre ona da İbn Abbas bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Ebu İsa der ki: Bu hasen -sahih bir hadistir. Ebu Cemre ed-Dubaî'nin adı Nasr b. İmrân'dır. Bu hadisi Şu'be de Ebu Cemre'den rivayet etmiştir. Onun rivayetinde "İman nedir, bilir misiniz? (أَتَدْرُونَ مَا الإِيمَانُ) eklemesi vardır. Kuteybe b. Saîd der ki: Şeref ve vakar bakımından bu dört zat gibisini görmedim: Mâlik b. Enes, Leys b. Saʿd, Abbâd b. Abbâd el-Mühellebî ve Abdülvehhâb es-Sekafî. Ḳuteybe der ki: Biz, Abbâd’ın yanından her gün iki hadisle dönebilmeyi yeterli görürdük. (Ebu İsa der ki: Abbâd b. Abbâd, el-Mühelleb b. Ebu Sufra’nın soyundandır.]
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya b. Said, ona Şube, ona da Ebu Cemre'nin rivayet ettiğine göre İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Abdülkays heyeti Rasulullah'a (sav) geldiği zaman (Hz. Peygamber) onlara önce Allah'a iman etmeyi emretti. Sonra 'Allah'a iman nedir biliyor musunuz?' diye sordu. Onlar da 'En iyisini Allah ve Rasulü bilir' dediler. Hz. Peygamber 'Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik etmektir. (Sonra onlara) Namazı kılmayı, zekâtı vermeyi, Ramazan orucunu tutmayı, ganimet mallarının beşte birini vermeyi (emretti)."
Bize Abdurrezzâk, ona Ma‘mer, ona İsmâîl b. Ebu Saîd es-San'ânî, ona İbn Abbâs’ın azatlısı İkrime şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Cehennem ehli arasında azabı en hafif olan kimse, ayağını ateşten bir közün üzerine basıp, o közün sıcağından beyni kaynayan adamdır' buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir es-Sıddîk 'Ey Allah’ın Rasulü! Peki bu adam ne yaptı da böyle bir azaba uğradı?' dedi. Rasulullah (sav) 'Bu adamın bir sürü (hayvanı) vardı. Bu sürüsüyle başkalarının ekin tarlalarına girer, zarar verirdi. Allah, ekinleri ve çevresini bir ok atımı kadar mesafeyle koruma altına almıştır. Öyleyse dikkat edin! Bir kimse, dünya malını (haram yolla) tüketip, kendini ahirette helâke sürüklemesin. Mallarınızı dünyada (haram yolla) tüketip, kendinizi ahirette mahvetmeyin' buyurdu."
Bize Kuteybe, ona Abbâd b. Abbâd el-Mühellebî, ona Ebu Cemre, ona da İbn Abbas’ın şöyle demiştir: "Abdulkays heyeti Rasulullah’a (sav) geldi ve 'Biz Rabia kabilesinin şu boyu olarak seninle ancak haram aylarda görüşebiliyoruz. Bize bir şey emret ki onu senden öğrenip arkamızda olanları da ona davet edelim' dediler. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: 'Dört şeyi size emrederim: Öncelikle Allah’a iman' buyurdu ve Allah’a imanı 'İman, Allah’tan başka ilah olmadığına, benim de Allah’ın kulu elçisi olduğuma şehâdet edip, namaz kılmak, zekat vermek ve ganimet olarak ele geçirdiğiniz şeylerden beşte birini vermektir' diye tarif etti." [Bize Kuteybe, ona Hammad b. Zeyd, ona Ebu Cemre ona da İbn Abbas bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Ebu İsa der ki: Bu hasen -sahih bir hadistir. Ebu Cemre ed-Dubaî'nin adı Nasr b. İmrân'dır. Bu hadisi Şu'be de Ebu Cemre'den rivayet etmiştir. Onun rivayetinde "İman nedir, bilir misiniz? (أَتَدْرُونَ مَا الإِيمَانُ) eklemesi vardır. Kuteybe b. Saîd der ki: Şeref ve vakar bakımından bu dört zat gibisini görmedim: Mâlik b. Enes, Leys b. Saʿd, Abbâd b. Abbâd el-Mühellebî ve Abdülvehhâb es-Sekafî. Ḳuteybe der ki: Biz, Abbâd’ın yanından her gün iki hadisle dönebilmeyi yeterli görürdük. (Ebu İsa der ki: Abbâd b. Abbâd, el-Mühelleb b. Ebu Sufra’nın soyundandır.]