2914 Kayıt Bulundu.
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da Itbân b. Mâlik şöyle demiştir: Bir sabah Rasulullah (sav) gün yükseldiği vakit bana geldi... Bir adam “Mâlik b. Duhşun nerede?” diye sordu. Bizlerden biri de “O, Allah'ı ve Rasulü'nü sevmeyen bir münafıktır!” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "O, Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için 'Lâ ilâhe illallah' demiyor mu?" buyurdu. O sözü söyleyen kimse “Evet” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Kıyamet günü bu inançta olan herkese Allah cehennemi haram eder" buyurdu.
Açıklama: Hadisin tamamı için B005401 numaralı rivayete bakınız.
Bize Süfyân b. Vekî, ona İsa b. Yunus, ona Ebu Bekir b. Ebu Meryem; (T) Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Amr b. Avn, ona İbn Mübârek, ona Ebu Bekir b. Ebu Meryem, ona Damra b. Habîb, ona da Şeddâd b. Evs, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Akıllı kimse, nefsini hor gören ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz ise, nefsinin arzularına uyan ve Allah'tan temennide bulunandır." Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. "Nefsini hor gören" demek, kıyamet gününde hesaba çekilmeden önce bu dünyada kendisini hesaba çekmek demektir. Ömer b. Hattâb'ın “hesaba çekilmenizden önce kendinizi hesaba çekin. En büyük hesap günü için hazırlık yapın. Kıyamet günü hesap, ancak bu dünyada kendisini hesaba çekene kolay gelir” dediği rivayet edilmiştir. Meymûn b. Mihrân'ın da, “kul, ortağını, yemeğinin ve elbisesinin nereden (geldiğine dair) hesaba çektiği gibi kendisini de bu dünyada hesaba çekmedikçe takva sahibi olmaz” dediği rivayet edilmiştir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: حَاسِبُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُحَاسَبُوا
Bana Yahya, ona Mâlik, Ziyâd b. Sa’d, ona Amr b. Müslim, ona da Tavus el-Yemânî şöyle dedi: Rasulullah'ın (sav) ashabından bazı kişilere yetiştim. “Her şey bir kaderledir.” diyorlardı. Abullah b. Ömer'i “Rasulullah (sav) şöyle buyurdu” derken işittim: "Her şey bir kaderledir. Acziyet ve yetkinlik bile." Ya da "yetkinlik ve acziyet bile."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ve Abdullah b. Saîd el-Eşec, onlara Veki, ona A'meş, ona Hayseme, ona da Süveyd b. Ğafele, Ali'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) bir sözünü aktarırken, Onun söylemediği bir sözü ona nispet etmektense semadan yeryüzüne düşmek bana daha sevimli gelir. Ama sizinle aramızda olan şeyler üzerine konuştuğumuzda, harp hileden ibarettir. Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işitmiştim: "Ahir zamanda yaşları küçük, akılları kıt bazı insanlar ortaya çıkacak. Onlar, insanların söylediği en güzel sözü söyleyen, Kur'an okuyan ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmeyen ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi imandan çıkan kimselerdir. Bu insanlarla karşılaştığınızda onları öldürün. Zira onları öldürenlere kıyamet gününde Allah katında mükafat vardır.
O ilktir, sondur, zahirdir, batındır. O, her şeyi bilendir.
Bize Abdula'la b. Hammad el-Bâhilî, ona Malik b. Enes; (T) Bize Kuteybe b. Said, ona Ziyad b. Sa'd, ona Amr b. Müslim, ona da Tâvus rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Rasulullah'ın (sav) ashabından bazı kişilere yetiştim. “Her şey bir kaderledir.” diyorlardı. Abullah b. Ömer'i “Rasulullah (sav) şöyle buyurdu” derken işittim: "Her şey bir kaderledir. Acziyet ve yetkinlik bile." Ya da "yetkinlik ve acziyet bile."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ve Abdullah b. Saîd el-Eşec, onlara Veki, ona A'meş, ona Hayseme, ona da Süveyd b. Ğafele, Ali'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) bir sözünü aktarırken, Onun söylemediği bir sözü ona nispet etmektense semadan yeryüzüne düşmek bana daha sevimli gelir. Ama sizinle aramızda olan şeyler üzerine konuştuğumuzda, harp hileden ibarettir. Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işitmiştim: "Ahir zamanda yaşları küçük, akılları kıt bazı insanlar ortaya çıkacak. Onlar, insanların söylediği en güzel sözü söyleyen, Kur'an okuyan ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmeyen ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi imandan çıkan kimselerdir. Bu insanlarla karşılaştığınızda onları öldürün. Zira onları öldürenlere kıyamet gününde Allah katında mükafat vardır.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Ebu Küreyb ve Züheyr b. Harb, onlara Ebu Muaviye, o ikisine (Cerir ve Ebu Muaviye'ye) de A'meş bu isnadla rivayet etmiş, ancak Cerir ve Ebu Muaviye'nin rivayet ettiği hadiste "Onlar okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi dinden çıkarlar, bir daha da ona geri dönmezler" cümlesi bulunmamaktadır.
Bana Ebu Bekir b. Nafi' el-Abdî, ona Hammad, ona Behz, ona Sabit, ona Enes şöyle rivayet etmiştir: İtban b. Malik gözlerini kaybetmiş ve Rasulullah'a (sav) haber göndererek evine gelmesini, evde uygun bir yeri namazgâh olarak belirlemesini istemişti. Rasulullah (sav) geldi, başka insanlar da gelmişti. Orada Malik b. Duhşum denilen bir adam hakkında ileri geri konuşuldu. Sonra Ravi hadisi, Süleyman b. Muğîra'nın rivayeti gibi nakletti.
Açıklama: Hadisin tamamı için M000149 numaralı hadise bakınız.
Bize Şeyban b. Ferruh, ona Süleyman b. Mugîra, ona Sabit, ona Enes b. Malik, ona Mahmud b. Rabî, ona İtbân b. Malik şöyle nakletmiştir: Medine'ye gelmiştim. Kısa bir süre sonra İtban'a rastladım. Bana senden bir hadis ulaştı dedim. İtban şöyle dedi: Gözüm rahatsızlanmıştı. Rasulullah'a (sav) haber gönderip “arzu ederim ki evime gelip burada namaz kılsanız da ben de evimi namazgah edineyim” dedim. Hz. Peygamber (sav) ashabından bazıları ile birlikte evime geldi, içeri girip namaz kıldı. Bu sırada Ashabı (münafıkların yaptıkları kötülükleri) aralarında konuşuyor, bunun sorumluluğunun büyük bir kısmını Malik b. Duhşum'a yüklüyor ve arzu ediyorlardı ki Allah Rasulü beddua etsin de onun başına bir şey gelip helak olsun. Rasululullah (sav) namazını tamamladı ve "bu adam Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim onun elçisi olduğuma şehadet etmiyor mu?" diye sordu. “içinden inanmadan bunu söylüyor” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim onun elçisi olduğuma şahitlik eden kimse cehenneme girmez ve onu tatmaz" buyurdu. Enes der ki: Bu hadis hoşuma gitti ve oğluma onu yaz dedim. O da bu hadisi yazdı.