2914 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Nadr b. Şümeyl el-Mâzinî, ona Davud b. Ebu Fürat, ona Abdullah b. Büreyde, ona da Yahya b. Ya'mer, şöyle rivayet etmiştir: Hz. Âişe (r. anhâ) Rasulullah'a (sav) veba salgını hakkında sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Veba salgını, Allah'ın dilediği kulları üzerine göndermiş olduğu bir azaptır. Ancak Allah, onu müminler için bir rahmet vesilesi kılmıştır. Veba salgını olan bir beldede bulunan, orada ikamet etmeye devam eden, sabrederek ve ecrini Allah'tan bekleyerek, söz konusu veba salgınının ancak Allah'ın takdir ettiği kişilere bulaşacağını bilerek o beldeden dışarı çıkmayan hiç kimse yoktur ki kendisi için mutlaka şehit sevabı gibi bir sevap olmasın."
Açıklama: غَيْرَ أَنَّ لَكُمْ رَحِمًا سَأَبُلُّهَا بِبَلَالِهَا ifadesinin nasıl anlaşılacağında şarihler çeşitli yorumlar yapmışlar. Bazı çevirilerde "Sadece o ateşi bu akrabalığın suyu ile ıslatabilirim" diye anlaşıldığı görülmektedir. Eğer çeviri burada aktarıldığı gibi olursa Hz. Peygamber'in (sav) akrabalarına hiç bir faydası olamayacağı ancak akrabalık bağını sayesinde sanki yine de ateşi söndürebileceği ifade edilmiştir. Ancak Nevevî, başta olmak üzere şarihler burada bir teşbihten bahseder. Ona göre, sıla-i rahimi kesmek bir hararet ve kızgınlık sebebidir. Sıla-i rahimi sürdürmek ise o harareti söndürecek vesiledir. Dolayısıyla Hz. Peygamber'in ahiretteki ateşi değil, dünyada akrabalık ilişkilerini sürdürmek suretiyle aradaki beşeri münasebetin tamamen kopmasını istemediği, buna bağlı olarak ortaya çıkacak kızgınlık (ateş) dünyada iletişimi sürdürmekle giderilebilir. Zaten hadisin baş tarafındaki uslup, davetin hedefi ve ahirete karşı uyarı da hadisi bizim tercih ettiğimiz çeviri şeklinde anlamayı gerekli kılmaktadır.