Açıklama: ''شُفْعَةِ الضُّحَى'' ifadesinin, ''Kuşluk namazının iki rekatını'' olarak anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, II, 478.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12362, T000476
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ عَنْ نَهَّاسِ بْنِ قَهْمٍ عَنْ شَدَّادٍ أَبِى عَمَّارٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ حَافَظَ عَلَى شُفْعَةِ الضُّحَى غُفِرَ لَهُ ذُنُوبُهُ وَإِنْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَقَدْ رَوَى وَكِيعٌ وَالنَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ مِنَ الأَئِمَّةِ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ نَهَّاسِ بْنِ قَهْمٍ وَلاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِهِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Alâ el-Basrî, ona Yezid b. Zürey', ona Nehhâs b. Kahm, ona Şeddâd b. Ammâr, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Kuşluk namazının iki rekatını (kılmaya) devam eden(in) günahlar(ı), deniz köpüğü gibi olsa da bağışlanır.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadisi önde gelen imamlardan (eimme) Vekî', Nadr b. Şümeyl ve daha pek çok kimse, Nehhâs b. Kahm'dan rivayet etmiştir. Bu hadisi sadece onun tariki ile bilmekteyiz.
Açıklama:
''شُفْعَةِ الضُّحَى'' ifadesinin, ''Kuşluk namazının iki rekatını'' olarak anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, II, 478.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 15, 2/341
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ammar Şeddad b. Abdullah el-Kuraşî (Şeddad b. Abdullah)
3. Ebu Hattab Nehhas b. Kahm el-Kaysî (Nehhas b. Kahm)
4. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
5. Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî (Muhammed b. Abdüla'la)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, günahların affına vesile olması
Namaz, Nafile namazlar, Duha/Kuşluk Namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12364, T000477
Hadis:
حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ الْبَغْدَادِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَبِيعَةَ عَنْ فُضَيْلِ بْنِ مَرْزُوقٍ عَنْ عَطِيَّةَ الْعَوْفِىِّ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ كَانَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى الضُّحَى حَتَّى نَقُولَ لاَ يَدَعُ وَيَدَعُهَا حَتَّى نَقُولَ لاَ يُصَلِّى . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Bize Ziyâd b. Eyyûb el-Bağdâdî, ona Muhammed b. Rabî'a, ona Fudayl b. Merzûk, ona Atiyye el-Avfî, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir:
Allah'ın Nebî'si (sav), (öyle bir) kuşluk namazı kılardı (ki, ''hiç) bırakmayacak'' derdik. (Kuşluk namazını o kadar uzun bir süre) bırakırdı (ki, ''artık) kılmayacak'' derdik.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 15, 2/342
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Hasan Atiyye b. Sa'd el-Avfî (Atiyye b. Sa'd b. Cünade)
3. Ebu Abdurrahman Fudayl b. Merzuk (Fudayl b. Merzuk)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Rabî'a el-Kilabî (Muhammed b. Rabî'a b. Sümeyr b. Haris b. Rabî'a b. Amr)
5. Ebu Haşim Ziyad b. Eyyüb et-Tusî (Ziyad b. Eyyüb b. Ziyad)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Nafile namazlar, Duha/Kuşluk Namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12382, T000489
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الصَّبَّاحِ الْهَاشِمِىُّ الْبَصْرِىُّ الْعَطَّارُ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ الْحَنَفِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ وَرْدَانَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ « الْتَمِسُوا السَّاعَةَ الَّتِى تُرْجَى فِى يَوْمِ الْجُمُعَةِ بَعْدَ الْعَصْرِ إِلَى غَيْبُوبَةِ الشَّمْسِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ. وَقَدْ رُوِىَ هَذَا الْحَدِيثُ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ . وَمُحَمَّدُ بْنُ أَبِى حُمَيْدٍ يُضَعَّفُ ضَعَّفَهُ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ قِبَلِ حِفْظِهِ وَيُقَالُ لَهُ حَمَّادُ بْنُ أَبِى حُمَيْدٍ وَيُقَالُ هُوَ أَبُو إِبْرَاهِيمَ الأَنْصَارِىُّ وَهُوَ مُنْكَرُ الْحَدِيثِ . وَرَأَى بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ أَنَّ السَّاعَةَ الَّتِى تُرْجَى فِيهَا بَعْدَ الْعَصْرِ إِلَى أَنْ تَغْرُبَ الشَّمْسُ . وَبِهِ يَقُولُ أَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . وَقَالَ أَحْمَدُ أَكْثَرُ الأَحَادِيثِ فِى السَّاعَةِ الَّتِى تُرْجَى فِيهَا إِجَابَةُ الدَّعْوَةِ أَنَّهَا بَعْدَ صَلاَةِ الْعَصْرِ وَتُرْجَى بَعْدَ زَوَالِ الشَّمْسِ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Sabbâh el-Hâşimî el-Basrî el-Attâr, ona Ubeydullah b. Abdülmecîd, ona Muhammed b. Ebu Humeyd, ona Musa b. Verdân, ona da Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
İkindiden sonra(ki vakitten) güneşin batışına dek, Cuma gününde (duaların kabul edildiği) umulan ânı arayın.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, bu tarikten garîb bir hadistir. Bu hadis, Enes vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) pek çok tarik ile nakledilmiştir. (Senetteki) Muhammed b. Ebu Humeyd (hadiste) zayıf sayılır, bir kısım ilim ehli, onu, hafızasından dolayı zayıf kabul etmiştir. Ona, Hammâd b. Ebu Humeyd de, Ebu İbrahim el-Ensârî de denir ki o, aşırı derecede zayıftır (münkerü'l-hadis). Nebî'nin ashabından ve başkalarından bir kısım ilim ehli, (cuma gününde duaların kabul edildiği) umulan ânın, ikindiden sonra(ki vakitten) güneşin batışına dek (olduğunu) ifade etmişlerdir. Ahmed (b. Hanbel) ve İshak (b. Râhûye), bu görüştedir. Ahmed, ''(duaların kabul edildiği) umulan ân hususundaki hadislerin büyük çoğunluğu, ikindi namazından sonra(ki) ândır. Güneşin zevâlinden sonra da umulur'' demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 2, 2/360
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Musa b. Verdan el-Kuraşî (Musa b. Verdan)
3. Ebu İbrahim Muhammed b. Ebu Humeyd el-Ensari (Muhammed b. İbrahim)
4. Ebu Ali Ubeydullah b. Abdulmecid el-Hanefî (Ubeydullah b. Abdulmecid)
5. Abdullah b. Sabbah el-Haşimi (Abdullah b. Sabbah b. Abdullah)
Konular:
Dua, Allah’la iletişim aracı
KTB, NAMAZ,
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12384, T000490
Hadis:
حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ الْبَغْدَادِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِىُّ حَدَّثَنَا كَثِيرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَوْفٍ الْمُزَنِىُّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ فِى الْجُمُعَةِ سَاعَةً لاَ يَسْأَلُ اللَّهَ الْعَبْدُ فِيهَا شَيْئًا إِلاَّ آتَاهُ اللَّهُ إِيَّاهُ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيَّةُ سَاعَةٍ هِىَ قَالَ « حِينَ تُقَامُ الصَّلاَةُ إِلَى الاِنْصِرَافِ مِنْهَا » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى مُوسَى وَأَبِى ذَرٍّ وَسَلْمَانَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلاَمٍ وَأَبِى لُبَابَةَ وَسَعْدِ بْنِ عُبَادَةَ وَأَبِى أُمَامَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَمْرِو بْنِ عَوْفٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Bize Ziyâd b. Eyyûb el-Bağdâdî, ona Ebu Âmir el-'Akadî, ona Kesîr b. Abdullah b. Amr b. Avf el-Müzenî, ona babası (Abdullah b. Amr), ona da (Kesîr'in) dedesi (Amr b. Avf), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Cuma (gününde) bir ân vardır ki kul, Allah'tan istedi(ğinde) Allah, muhakkak ona (istediğini) verir. (Ashab), ''yâ Rasulullah! O hangi ândır?'' dediler. Nebî (sav), ''(Cuma) namazının kılınma(ya başlamasından) bitişene kadar (olan ândır)'' buyurdu.
Bu konuda Ebu Musa, Ebu Zer, Selmân, Abdullah b. Selâm, Ebu Lübâbe, Sa'd b. Ubâde ve Ebu Ümâme'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Amr b. Avf hadisi, hasen-garîb bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 2, 2/361
Senetler:
1. Ebu Abdullah Amr b. Avf el-Müzeni (Amr b. Avf b. Zeyd b. Milha)
2. Ebu Kesir Abdullah b. Amr el-Müzeni (Abdullah b. Amr b. Avf b. Zeyd b. Milha)
3. Kesir b. Abdullah el-Müzeni (Kesir b. Abdullah b. Amr b. Avf b. Zeyd)
4. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
5. Ebu Haşim Ziyad b. Eyyüb et-Tusî (Ziyad b. Eyyüb b. Ziyad)
Konular:
Dua, Allah’la iletişim aracı
KTB, NAMAZ,
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12371, T000481
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ مُوسَى أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ أُمَّ سُلَيْمٍ غَدَتْ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ عَلِّمْنِى كَلِمَاتٍ أَقُولُهُنَّ فِى صَلاَتِى . فَقَالَ « كَبِّرِى اللَّهَ عَشْرًا وَسَبِّحِى اللَّهَ عَشْرًا وَاحْمَدِيهِ عَشْرًا ثُمَّ سَلِى مَا شِئْتِ يَقُولُ نَعَمْ نَعَمْ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَالْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ وَأَبِى رَافِعٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَنَسٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَقَدْ رُوِىَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرُ حَدِيثٍ فِى صَلاَةِ التَّسْبِيحِ وَلاَ يَصِحُّ مِنْهُ كَبِيرُ شَىْءٍ . وَقَدْ رَأَى ابْنُ الْمُبَارَكِ وَغَيْرُ وَاحِدٍ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ صَلاَةَ التَّسْبِيحِ وَذَكَرُوا الْفَضْلَ فِيهِ . حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ حَدَّثَنَا أَبُو وَهْبٍ قَالَ سَأَلْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الْمُبَارَكِ عَنِ الصَّلاَةِ الَّتِى يُسَبَّحُ فِيهَا فَقَالَ يُكَبِّرُ ثُمَّ يَقُولُ سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ وَتَعَالَى جَدُّكَ وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ ثُمَّ يَقُولُ خَمْسَ عَشْرَةَ مَرَّةً سُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ أَكْبَرُ ثُمَّ يَتَعَوَّذُ وَيَقْرَأُ ( بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ ) وَفَاتِحَةَ الْكِتَابِ وَسُورَةً. ثُمَّ يَقُولُ عَشْرَ مَرَّاتٍ سُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ أَكْبَرُ ثُمَّ يَرْكَعُ فَيَقُولُهَا عَشْرًا . ثُمَّ يَرْفَعُ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ فَيَقُولُهَا عَشْرًا. ثُمَّ يَسْجُدُ فَيَقُولُهَا عَشْرًا. ثُمَّ يَرْفَعُ رَأْسَهُ فَيَقُولُهَا عَشْرًا . ثُمَّ يَسْجُدُ الثَّانِيَةَ فَيَقُولُهَا عَشْرًا. يُصَلِّى أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ عَلَى هَذَا فَذَلِكَ خَمْسٌ وَسَبْعُونَ تَسْبِيحَةً فِى كُلِّ رَكْعَةٍ يَبْدَأُ فِى كُلِّ رَكْعَةٍ بِخَمْسَ عَشْرَةَ تَسْبِيحَةً ثُمَّ يَقْرَأُ ثُمَّ يُسَبِّحُ عَشْرًا. فَإِنْ صَلَّى لَيْلاً فَأَحَبُّ إِلَىَّ أَنْ يُسَلِّمَ فِى الرَّكْعَتَيْنِ وَإِنْ صَلَّى نَهَارًا فَإِنْ شَاءَ سَلَّمَ وَإِنْ شَاءَ لَمْ يُسَلِّمْ . قَالَ أَبُو وَهْبٍ وَأَخْبَرَنِى عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى رِزْمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّهُ قَالَ يَبْدَأُ فِى الرُّكُوعِ بِسُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَظِيمِ وَفِى السُّجُودِ بِسُبْحَانَ رَبِّىَ الأَعْلَى ثَلاَثًا ثُمَّ يُسَبِّحُ التَّسْبِيحَاتِ . قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ وَحَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ زَمْعَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ الْعَزِيزِ وَهُوَ ابْنُ أَبِى رِزْمَةَ قَالَ قُلْتُ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ إِنْ سَهَا فِيهَا يُسَبِّحُ فِى سَجْدَتَىِ السَّهْوِ عَشْرًا عَشْرًا قَالَ لاَ إِنَّمَا هِىَ ثَلاَثُمِائَةِ تَسْبِيحَةٍ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Muhammed b. Musa, ona Abdullah b. Mübârek, ona İkrime b. Ammâr, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
Ümmü Süleym Nebî'ye (sav) gidip ''bana, namazımda söyleyeceğim duaları öğret'' dedi. Hz. Peygamber (sav), ''10 kere tekbir getir, 10 kere 'Subhânallâh' de, 10 kere (Allah'a) hamd et, ardında da dilediğini iste. (Allah), 'evet, evet! (İsteğin verilecek)' buyurur'' dedi.
Bu konuda İbn Abbas, Abdullah b. Amr, Fadl b. Abbas ve Ebu Râfi'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Enes hadisi, hasen-garîb bir hadistir. Nebî'den (sav) tesbih namazı ile alakalı pek çok hadis nakledilmişse de bunların büyük çoğunluğu sahih değildir.
İbn Mübârek ve ilim ehlinden pek çok kimse, tesbih namazını benimseyip onunla alakalı fazileti zikretmişlerdir.
Bize Ahmed b. Abde, ona da Ebu Vehb şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Mübârek'e, tesbih namazı hakkında sordum. O ise, ''(kişi), tekbir alır, ardından 'Subhânekellâhümme vebihamdik, vetebârekesmük, vete'âlâ ceddük, velâ ilâhe ğayruk' der, akabinde 15 kere 'Subhânallâhi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber' der, daha sonra Allah'a sığınıp 'bismillâhirrahmânirrahîm'' der, Fatiha suresi ile birlikte bir sure daha okur. Ardından, 10 kere 'Subhânallâhi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber' der, sonra rükûya gidip bunları 10 kere daha söyler. Akabinde, başını secdeden kaldırıp bunları 10 defa daha der. Daha sonra secde eder ve onları 10 kez daha söyler. Ardından başını kaldırıp onları 10 defa daha söyler. Sonra ikinci secdeye varır ve 10 kere tesbihatta bulunur. (Kişi, bu namazı) gece kılarsa, iki rekatta bir selam vermesi benim hoşuma gider. Şayet gündüz kılarsa, dilerse selam verir, dilerse vermez'' dedi.
Ebu Vehb, Abdülaziz b. Ebu Rimze'den, o da Abdullah'tan şöyle rivayet etmiştir:
(Kişi), rükûda üç kere ''subhâne rabbiye'l-azîm'', secdelerde de üç kere ''subhâne rabbiye'l-a'lâ'' demekle başlar, sonra da (yukarıdaki) tesbihatta bulunur.
Bize Ahmed b. Abde, ona Vehb b. Zem'a, ona da Abdülaziz b. Ebu Rimze şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Mübârek'e, ''(kişi) eğer yanılırsa, sehiv secdelerinde 10'ar defa mı tesbihatta bulunur'' dedim. O, ''hayır! O, ancak 300 tesbihattır'' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 19, 2/347
Senetler:
1. Ümmü Süleym bt. Milhan el-Ensariyye (Ümmü Süleym bt. Milhân b. Halid b. Zeyd b. Harâm)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Yahya İshak b. Abdullah el-Ensârî (İshak b. Abdullah b. Zeyd b. Sehl)
4. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Abbas Ahmed b. Muhammed el-Mervezî (Ahmed b. Muhammed b. Musa)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Tesbih namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12368, T000479
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عِيسَى بْنِ يَزِيدَ الْبَغْدَادِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بَكْرٍ السَّهْمِىُّ . وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُنِيرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بَكْرٍ عَنْ فَائِدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى أَوْفَى قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ كَانَتْ لَهُ إِلَى اللَّهِ حَاجَةٌ أَوْ إِلَى أَحَدٍ مِنْ بَنِى آدَمَ فَلْيَتَوَضَّأْ وَلْيُحْسِنِ الْوُضُوءَ ثُمَّ لْيُصَلِّ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ لْيُثْنِ عَلَى اللَّهِ وَلْيُصَلِّ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ لْيَقُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ أَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلاَمَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ لاَ تَدَعْ لِى ذَنْبًا إِلاَّ غَفَرْتَهُ وَلاَ هَمًّا إِلاَّ فَرَّجْتَهُ وَلاَ حَاجَةً هِىَ لَكَ رِضًا إِلاَّ قَضَيْتَهَا يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ وَفِى إِسْنَادِهِ مَقَالٌ . فَائِدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ يُضَعَّفُ فِى الْحَدِيثِ وَفَائِدٌ هُوَ أَبُو الْوَرْقَاءِ .
Tercemesi:
Bize Ali b. İsa b. Yezid el-Bağdâdî, ona Abdullah b. Bekir es-Sehmî; (T) Bize Abdullah b. Münîr, ona Abdullah b. Bekir, onlara Fâid b. Abdurrahman, ona da Abdullah b. Ebu Evfâ, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Allah'tan ya da Adem oğullarından birinden bir şey isteyecek olan güzelce abdest alıp ardından iki rekat namaz kılsın. Sonra da, Allah'ı övsün, Nebî'ye (sav) salat ve selam getirsin. Akabinde, ''Halîm ve Kerîm olan Allah'tan başka ilah yoktur! Azîm olan arşın Rabbini her türlü noksanlıklardan tenzih ederim! Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'adır! Senden rahmetinin sebeplerini, mağfiretini celb edecek şeyleri, iyiliğin her türlüsünü, her tülü günahtan selameti isterim! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Bağışlamadığın bir günahı, ferahlatmadığın bir sıkıntıyı, razı olup da karşılamadığın bir ihtiyacı bırakma!'' desin.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadis olup isnadında problem (mekâl) vardır. Fâid b. Abdurrahman, hadiste zayıf sayılır. Fâid, Ebu Verkâ'nın tâ kendisidir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 17, 2/344
Senetler:
1. Ebu İbrahim Abdullah b. Ebu Evfâ el-Eslemî (Abdullah b. Alkame b. Halid b. Haris)
2. Faid b. Abdurrahman el-Medenî (Faid b. Abdurrahman)
3. Abdullah b. Bekir el-Bahili (Abdullah b. Bekir b. Habib)
4. Ali b. İsa el-Kerâcikî (Ali b. İsa b. Yezid)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Hacet namazı ve duası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12369, T000480
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى الْمَوَالِى عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُعَلِّمُنَا الاِسْتِخَارَةَ فِى الأُمُورِ كُلِّهَا كَمَا يُعَلِّمُنَا السُّورَةَ مِنَ الْقُرْآنِ يَقُولُ « إِذَا هَمَّ أَحَدُكُمْ بِالأَمْرِ فَلْيَرْكَعْ رَكْعَتَيْنِ مِنْ غَيْرِ الْفَرِيضَةِ ثُمَّ لْيَقُلِ اللَّهُمَّ إِنِّى أَسْتَخِيرُكَ بِعِلْمِكَ وَأَسْتَقْدِرُكَ بِقُدْرَتِكَ وَأَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ الْعَظِيمِ فَإِنَّكَ تَقْدِرُ وَلاَ أَقْدِرُ وَتَعْلَمُ وَلاَ أَعْلَمُ وَأَنْتَ عَلاَّمُ الْغُيُوبِ اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا الأَمْرَ خَيْرٌ لِى فِى دِينِى وَمَعِيشَتِى وَعَاقِبَةِ أَمْرِى أَوْ قَالَ فِى عَاجِلِ أَمْرِى وَآجِلِهِ فَيَسِّرْهُ لِى ثُمَّ بَارِكْ لِى فِيهِ وَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا الأَمْرَ شَرٌّ لِى فِى دِينِى وَمَعِيشَتِى وَعَاقِبَةِ أَمْرِى أَوْ قَالَ فِى عَاجِلِ أَمْرِى وَآجِلِهِ فَاصْرِفْهُ عَنِّى وَاصْرِفْنِى عَنْهُ وَاقْدُرْ لِىَ الْخَيْرَ حَيْثُ كَانَ ثُمَّ أَرْضِنِى بِهِ قَالَ وَيُسَمِّى حَاجَتَهُ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ وَأَبِى أَيُّوبَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ جَابِرٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى الْمَوَالِى . وَهُوَ شَيْخٌ مَدِينِىٌّ ثِقَةٌ رَوَى عَنْهُ سُفْيَانُ حَدِيثًا وَقَدْ رَوَى عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ غَيْرُ وَاحِدٍ مِنَ الأَئِمَّةِ وَهُوَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ زَيْدِ بْنِ أَبِى الْمَوَالِى .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Abdurrahman b. Ebu Mevâlî, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Sizden biri bir işe girişeceğinde farz namazdan başka iki rekat namaz kılsın. Ardından, ''Allah'ım! Senin ilminle senden hayırlı olanı diliyorum. Senin kudretinle kudretini istiyorum. Senin sonsuz fazl ve kereminden istiyorum. Zira sen, benim güç yetiremeyeceğime güç yetirir, benim bilemeyeceğimi bilirsin. Sen, gaybı bilensin. Allah'ım! Bu işin dinim, yaşamım ve durumum hususunda hayırlı olduğunu biliyorsan, -râvi şüpheye düşüp ''işimin, dünya ve ahiret hususunda benim için hayırlı olduğunu biliyorsan'' şeklinde rivayet etmiştir- onu bana müyesser eyle! Akabinde benim için onu mübarek kıl! Eğer bu işin dinim, hayatım ve durumum -râvi, şüpheye düşüp ''dünyam ve ahiretim hususunda'' dedi- hakkında şer (getireceğini) biliyorsan, onu benden uzak tut. Hayrı, her nerede ise bana bahşet! Sonra, onunla benden razı ol!'' deyip ihtiyacını dile getirsin.
Bu konuda Abdullah b. Mesud ve Ebu Eyyûb'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Câbir hadisi, hasen-sahih-garîb bir hadis olup onu, sadece Abdurrahman b. Ebu Mevâli'nin rivayeti ile bilmekteyiz ki o, Medine'li sika bir râvidir (şeyh). Ondan Süfyân bir hadis rivayet etmiştir. Abdurrahman'dan, önde gelen imamlardan (eimme) pek çok kimse rivayette bulunmuştur. Onun ismi, Abdurrahman b. Zeyd b. Ebu Mevâlî'dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 18, 2/345
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Ebu Mevali el-Medeni (Abdurrahman b. Ebu Meval)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, İstihare, namazı ve duası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12372, T000482
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ حُبَابٍ الْعُكْلِىُّ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ أَبِى سَعِيدٍ مَوْلَى أَبِى بَكْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ عَنْ أَبِى رَافِعٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِلْعَبَّاسِ « يَا عَمِّ أَلاَ أَصِلُكَ أَلاَ أَحْبُوكَ أَلاَ أَنْفَعُكَ » . قَالَ بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « يَا عَمِّ صَلِّ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ تَقْرَأُ فِى كُلِّ رَكْعَةٍ بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ وَسُورَةٍ فَإِذَا انْقَضَتِ الْقِرَاءَةُ فَقُلِ اللَّهُ أَكْبَرُ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ خَمْسَ عَشْرَةَ مَرَّةً قَبْلَ أَنْ تَرْكَعَ ثُمَّ ارْكَعْ فَقُلْهَا عَشْرًا ثُمَّ ارْفَعْ رَأْسَكَ فَقُلْهَا عَشْرًا ثُمَّ اسْجُدْ فَقُلْهَا عَشْرًا ثُمَّ ارْفَعْ رَأْسَكَ فَقُلْهَا عَشْرًا ثُمَّ اسْجُدِ الثَّانِيَةَ فَقُلْهَا عَشْرًا ثُمَّ ارْفَعْ رَأْسَكَ فَقُلْهَا عَشْرًا قَبْلَ أَنْ تَقُومَ. فَتِلْكَ خَمْسٌ وَسَبْعُونَ فِى كُلِّ رَكْعَةٍ وَهِىَ ثَلاَثُمِائَةٍ فِى أَرْبَعِ رَكَعَاتٍ. فَلَوْ كَانَتْ ذُنُوبُكَ مِثْلَ رَمْلِ عَالِجٍ لَغَفَرَهَا اللَّهُ لَكَ » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَنْ يَسْتَطِيعُ أَنْ يَقُولَهَا فِى كُلِّ يَوْمٍ قَالَ « فَإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ أَنْ تَقُولَهَا فِى كُلِّ يَوْمٍ فَقُلْهَا فِى جُمُعَةٍ فَإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ أَنْ تَقُولَهَا فِى جُمُعَةٍ فَقُلْهَا فِى شَهْرٍ » . فَلَمْ يَزَلْ يَقُولُ لَهُ حَتَّى قَالَ « فَقُلْهَا فِى سَنَةٍ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ أَبِى رَافِعٍ .
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Zeyd b. Hubâb el-'Uklî, ona Musa b. Ubeyde, ona Said b. Ebu Said Mevlâ Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona da Ebu Râfi' şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), Abbas'a, ''ey amca! Akrablık bağı hürmetine sana bir ihsanda bulunayım da sen de faydalan, olur mu?'' buyurdu. Abbas, ''elbette, yâ Rasulullah!'' dedi. Hz. Peygamber (sav) de, ''ey amca! Her rekatında Fatiha suresiyle başka bir sure okuyacağın dört rekat namaz kıl. Kıraat bitip rükûya varmadan önce 15 defa 'Allahâu ekber, ve'l-hamdü lillâh, Sunhânallâh, velâ ilâhe illâllâh' de. Ardından rükûya gidip onları 10 kez söyle. Ardından başını kaldırıp onları 10 defa söyle. Akabinde secdeye gidip onları 10 kere de. Daha sonra başını kaldırıp onları 10 defa söyle. Sonra ikinci secdeye varıp onları 10 kez söyle. Ardından başını kaldırıp kıyama durmadan önce onları 10 kez de. Bu, her rekatta 75; dört rekatta da 300 (tesbihat yapar). Şayet günahların kum taneleri kadar dahi olsa Allah, seni bağışlar'' buyurdu. Abbas, ''yâ Rasulullah! Bunları her gün söylemeye kim güç yetirebilir?'' dedi. Nebî (sav), ''Bunları her gün söyleyemezsen cuma (günü) söyle. Şayet (her) cuma söyleyemezsen ayda bir söyle'' buyurdu. Hz. Peygamber (sav), Abbas'a, ''sene de bir kez de olsa söyle'' buyurdu.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, Ebu Râfi'nin rivayeti olarak garîb bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 19, 2/350
Senetler:
1. Ebu Râfi' el-Kıbtî (Eslem)
2. Said b. Ebu Said el-Ensarî (Said b. Ebu Said)
3. Ebu Abdulaziz Musa b. Ubeyde er-Rebezî (Musa b. Ubeyde b. Neşît b. Amr b. el- Haris)
4. Ebu Huseyin Zeyd b. Hubab et-Temimi (Zeyd b. Hubab b. Reyyan)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Nafile ibadet, Namaz
Namaz, Tesbih namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12378, T000487
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَعْقُوبَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ لاَ يَبِعْ فِى سُوقِنَا إِلاَّ مَنْ قَدْ تَفَقَّهَ فِى الدِّينِ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . عَبَّاسٌ هُوَ ابْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَالْعَلاَءُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ هُوَ ابْنُ يَعْقُوبَ وَهُوَ مَوْلَى الْحُرَقَةِ وَالْعَلاَءُ هُوَ مِنَ التَّابِعِينَ سَمِعَ مِنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ وَغَيْرِهِ . وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ يَعْقُوبَ وَالِدُ الْعَلاَءِ هُوَ أَيْضًا مِنَ التَّابِعِينَ سَمِعَ مِنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ وَابْنِ عُمَرَ . وَيَعْقُوبُ جَدُّ الْعَلاَءِ هُوَ مِنْ كِبَارِ التَّابِعِينَ أَيْضًا قَدْ أَدْرَكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ وَرَوَى عَنْهُ .
Tercemesi:
Bize Abbas el-'Anberî, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Mâlik b. Enes, ona Alâ b. Abdurrahman b. Yakub, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da (Alâ'nın) dedesi (Yakub Mevlâ el-Huraka), Ömer b. Hattâb'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Çarşımızda sadece dinde derin anlayış sahibi olan satış yapsın.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadistir. Abbas, İbn Abdilazîm'dir. Ebu İsa şöyle demiştir: Alâ b. Abdurrahman, İbn Yakub olup o, Huraka'nın mevlâsıdır. Alâ ise, tâbiînden olup Enes b. Mâlik ve başkalarından hadis işitmiştir. Abdurrahman b. Yakub ise, Alâ'nın babası olup aynı şekilde o da tâbiînden olup Ebu Hureyre'den, Ebu Said el-Hudrî'den ve İbn Ömer'den hadis işitmiştir. Yakub'a gelince, o, Alâ'nın dedesi olup aynı şekilde tâbiînin büyüklerindendir. Ömer b. Hattab'a yetişip ondan hadis rivayetinde bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 21, 2/357
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Yakub Mevla el-Huraka (Yakub)
3. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
4. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
5. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
6. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
7. Abbas b. Abdulazim el-Anberi (Abbas b. Abdulazim b. İsmail)
Konular:
Çarşı, alışveriş yerleri, pazarlar
Din, din eksikliği
KTB, NAMAZ,
TİCARET HAYATI
Ticaret, dinde fakih olanın yapması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12380, T000488
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا الْمُغِيرَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « خَيْرُ يَوْمٍ طَلَعَتْ فِيهِ الشَّمْسُ يَوْمُ الْجُمُعَةِ فِيهِ خُلِقَ آدَمُ وَفِيهِ أُدْخِلَ الْجَنَّةَ وَفِيهِ أُخْرِجَ مِنْهَا وَلاَ تَقُومُ السَّاعَةُ إِلاَّ فِى يَوْمِ الْجُمُعَةِ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى لُبَابَةَ وَسَلْمَانَ وَأَبِى ذَرٍّ وَسَعْدِ بْنِ عُبَادَةَ وَأَوْسِ بْنِ أَوْسٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Muğîra b. Abdurrahman, ona Ebu Zinâd, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. Adem, o günde yaratılmış, o günde cennete sokulmuş, o günde oradan çıkartılmıştır. Kıyamet de ancak cuma gününde kopacaktır.
Bu konuda Ebu Lübâbe, Selmân, Ebu Zer, Sa'd b. Ubâde ve Evs b. Evs'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 1, 2/359
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Muğîra b. Abdurrahman el-Hizamî (Muğîra b. Abdurrahman b. Abdullah b. Halid b. Hizam)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti