Giriş

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Abdülaziz -b. Ebû Hâzim-, Kuteybe şöyle demiştir: Bize Yakub -b. Abdurrahman el-Kârî- her ikisine Ebû Hâzim, ona Sehl b. Sa'd, Mâlik'in hadisinin bir benzerini nakletmiştir. O ikisinin rivayetlerinde şöyle bir ifade vardır: Ebû Bekir (ra), ellerini kaldırıp Allah'a hamdetti. Ardından saf hizasına gelene kadar geri geri geldi.


    Öneri Formu
278829 M000950-2 Müslim, Salât, 103


Açıklama: Elbani bu hadisin sahih olduğunu, ancak جَوْفُ اللَّيْلِ الأَوْسَطُ ifadesinin münker olduğunu ifade etmiştir. Bu ifadenin yerinde جَوْفُ الَّيْل الاخر ifadesinin bulunduğu şekliyle hadisin sahih olduğunu belirtmiştir

    Öneri Formu
13714 İM001251 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 148

Bana Hârûn b. Ma'rûf ona (Abdullah) İbn Vehb ona Amr b. Hâris (T); Bana Ebû Tâhir ona Abdullah b. Vehb ona Amr b. Hâris ona Ebû Nadr ona da Süleyman b. Yesâr’ın naklettiğine göre Peygamber'in (sav) zevcesi Âişe (r.anha) şöyle demiştir: "Ben Rasûlullah'ın (sav) abartılı ve küçük dili görünecek şekilde güldüğünü hiç görmedim. O sadece tebessüm ederdi." "Bir bulut gördüğünde yahut şiddetli bir rüzgar çıktığında endişelenirdi ve endişesi yüzünden anlaşılırdı. Bir gün: 'Ey Allah'ın elçisi! Herkes bulut görünce, belki yağmur yağar diye seviniyor. Sen ise bulut görünce tedirgin oluyorsun, niçin böyle?' dedim. Bunun üzerine 'Ey Âişe! O bulutta bir azap bulunmadığına dair bana kim teminat verebilir ki? Geçmişte bir kavim şiddetli rüzgarla azaba uğratılmıştır. Bir kavim de azabı (getiren bulutu) uzaktan görmüş ve (“Bakın bulut çıktı, yağmur geliyor!”) (Ahkâf, 46/24) demişlerdi' buyurdu."


    Öneri Formu
273951 M002086-2 Müslim, Salâtul İstiska, 16


    Öneri Formu
11171 T000222 Tirmizi, Salat, 51


    Öneri Formu
11752 T000326 Tirmizi, Salat, 126


    Öneri Formu
12360 T000475 Tirmizi, Vitr, 15


    Öneri Formu
41464 DM001619 Darimi, Salat, 208


    Öneri Formu
278961 T000475-2 Tirmizi, Vitr, 15


    Öneri Formu
282183 M001306-2 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 111


    Öneri Formu
170206 MK009817 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, X, 22