8039 Kayıt Bulundu.
Bize Umeyye b. Bistam, ona Yezid b. Zurey', ona Ravh b. Kasım, ona İsmail b. Umeyye, ona Yahya b. Abdullah b. Sayfi, ona Ebu Mabed, ona İbn Abbas’ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Muaz’ı (ra) Yemen’e gönderdiği vakit ona şöyle buyurdu: "Sen kitap ehli bir kavmin yanına gideceksin. Kendilerini ilk davet ettiğin şey Allah’a ibadet etmek olsun. Onlar Allah’ı bilip tanırlarsa bu sefer onlara Allah’ın kendilerine bir gün ve gecede beş vakit namazı farz kılmış olduğunu bildir. Bunu yapacak olurlarsa, onlara Allah’ın kendilerine, mallarından alınıp aralarındaki fakirlere verilmek üzere, bir zekâtı farz kıldığını bildir. Eğer bunu kabul ederek itaat ederlerse, sen de (zekâtı) onlardan al ve insanların mallarının değerlilerini almaktan da sakın."
Bize Yahya b. Bukeyr rivayet etti, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona İbn Abbas, ona Ömer b. Hattab (r.a) rivayetle dedi ki: Abdullah b. Ubey b. Selûl ölünce Rasululah (sav) üzerine namaz kılmak üzere davet olundu. Rasulullah (sav) (namaz kılmak üzere) dikilince ben onun önüne atıldım ve 'Ey Allah’ın Rasulü filan ve filan gün şunları ve şunları demiş iken –Rasulullah’a onun neler söylediklerini sayıp döktüm- sen İbn Ubey’in namazını mı kılacaksın' dedim. Rasulullah (sav) gülümsedi ve: "Önümden çekil ey Ömer" dedi. Ben ona çokça ısrar edince O: "Ben seçmekte serbest bırakıldım, seçimimi yaptım. Eğer (ona) yetmiş defadan fazla mağfiret dilediğim takdirde günahının bağışlanacağını bilsem ona daha fazla mağfiret dilerdim" buyurdu. (Ömer devamla) dedi ki: Rasullulah (sav) namazını kıldırdı, sonra ayrılıp gitti, kısa bir süre geçmeden Tevbe süresindeki: “Onlardan ölen hiçbir kimsenin namazını asla kılma...onlar fasık olarak öldüler” (Tevbe, 84) ile başlayan iki ayet nazil oldu. (Ömer devamla) dedi ki: Daha sonra Rasulullah (sav)’a karşı o gün gösterdiğim o cüretkârlığıma şaştım. Elbette Allah ve Rasulü en iyi bilendir.
Bize İbn Numeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona İsmail, ona Kays, ona da Cerîr b. Abdullah şöyle söylemiştir: "Nebi'ye (sav) namazı dosdoğru kılma, zekatı verme ve her müslümana karşı samimi olmaya dair biat ettim."
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Kesîr b. Şinzîr, ona Atâ b. Ebu Rabâh, ona Câbir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) beni bir ihtiyacı için göndermişti. Ben de gidip o işi yaptım ve geri geldim. Hz. Peygamber'e (sav) selam verdim ama selamımı almadı. Kalbime bir hüzün çöktü ki onu Allah bilir. Kendi kendime "Belki de Rasulullah benim geç kaldığımı düşünüyor" dedim. Ardından tekrar selam verdim. Yine selamımı almadı. Bu sefer daha çok üzüldüm. Sonra tekrar selam verdim. Bu sefer selamımı aldı ve "Namaz kıldığım için selamını alamadım" buyurdu. Bineği üzerinde kıble dışındaki bir tarafa yönelmişti.