8053 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Sinan, ona Fuleyh, ona Ebu Nadr, ona Ubeyd b. Huneyn, ona Busr b. Said, ona Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) bir hutbe vererek şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah, bir kulunu dünya ile nezdinde bulunan arasında seçim yapmakta serbest bıraktı. O da Allah nezdinde olanı seçti." Bunun üzerine Ebu Bekir (ra) ağladı. Ben kendi kendime “bu ihtiyar niye ağlar ki? Allah bir kulunu, dünya ile kendi katında olan arasında seçim yapmak arasında serbest bırakmış, o da Allah katında olanı seçmiş” dedim. Meğer o kul Rasulullah (sav), Ebu Bekir de bizim aramızda en bilgili olanmış. Allah Rasulü "Ey Ebu Bekir sen ağlama. Çünkü arkadaşlık ve mal konusunda insanlar arasında bana en çok iyiliği dokunmuş kişi Ebu Bekir’dir. Eğer ben ümmetim arasından candan bir dost edinecek olsaydım muhakkak Ebu Bekir’i edinirdim. Fakat İslam’ın kardeşliği ve onun sevgisi daha üstündür. Mescide açılan ne kadar kapı varsa Ebu Bekir’in kapısı dışında hepsi kapatılsın" buyurdu.
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Numeyr; (T) Yine bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr -hadisin lafzını rivayette birbirlerine yakın ifadeler kullandılar- ona babası, ona Beşir b. el-Muhacir, ona Abdullah b. Bureyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb) şöyle rivayet etmiştir: Maiz b. Malik el-Eslemi Rasulullah (sav)’a gelip “ey Allah’ın Rasulü, gerçekten ben kendime zulmettim, ben zina ettim, beni temizlemeni istiyorum” dedi. Rasulullah (sav) onu geri çevirdi. Ertesi gün olunca yine ona gelerek “ey Allah’ın Rasulü ben zina ettim” dedi. İkinci defa onu geri çevirdi. Rasulullah (sav), onun kavmine birisini göndererek "bunun aklında herhangi bir sorun olduğunu biliyor musunuz? Davranışlarında yadırgadığınız bir şey var mı?" diye sordurdu. Onlar “bizim bildiğimiz onun aklı itibariyle gördüğümüz kadarıyla en iyilerimizden olduğudur” dediler. Maiz üçüncü defa geldi. Rasulullah(sav) yine kavmine birisini göndererek durumunu sordurdu. Ona durumunda da aklında da sakıncalı bir durum olmadığını haber verdiler. Dördüncü defa tekrarlanınca ona bir çukur kazdırdı, sonra verdiği emir üzerine recm edildi. Ravi der ki: Gamidli kadın da geldi ve “ey Allah’ın Rasulü (sav), ben zina ettim, beni temizle” dedi. Rasulullah (sav) onu geri çevirdi. Ertesi gün kadın gelip “ ey Allah’ın Rasulü, beni neden geri çeviriyorsun ki, galiba sen Maiz’i geri çevirdiğin gibi beni de geri çevirmek istiyorsun, vallahi ben hamileyim” dedi. Rasulullah (sav): "madem öyle diyorsun o halde doğumunu yapıncaya kadar git" buyurdu. Kadın doğumunu yaptıktan sonra, beze sarılmış bir halde bebeği ile beraber yanına geldi ve “işte onu doğurdum” dedi. Rasulullah (sav) "git sütten kesinceye kadar ona süt emzir" buyurdu. Onu sütten kesince, çocuğu elinde bir parça ekmek olduğu halde getirdi ve “ey Allah’ın Rasulü, işte ben bunu sütten kestim, artık yemek yemeye de başladı” dedi. Rasulullah (sav) küçük çocuğu Müslümanlardan bir adama teslim etti, sonra emir verdi, kadın göğsüne varacak kadar bir çukur kazıldı ve insanlar onu taşladılar. Bu sırada Halid b. Velid elinde bir taş ile gelip, o taşı başına attı. Kan, Halid’in yüzüne doğru sıçrayınca ona ağır sözler söyledi. Allah Rasulü (sav) Halid’in o kadın hakkında ağır sözler söylediğini işitince "yavaş ol ey Halid, nefsim elinde olana yemin olsun, o öyle bir tövbe etti ki; eğer insanların malını haksız yere yiyen bir tahsildar böyle bir tövbe etse, onun dahi günahı mağfiret olunur" buyurdu. Sonra verdiği emir üzerine cenaze namazı kılındı ve defnedildi.
Bize Ebu Velid et-Tayalisî ve Haccac b. Minhal, onlara Hemmam, ona Amir b. Abdülvahid el-Ahvel, ona Mekhul , ona İbn Muhayriz, ona da Ebu Mahzûre şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Ebu Mahzûre'ye ezanı on dokuz, kameti ise on yedi kelime olarak öğretmiştir.
Bize Ebu Velid et-Tayalisî ve Haccac b. Minhal, onlara Hemmam, ona Amir b. Abdülvahid el-Ahvel, ona Mekhul, ona İbn Muhayriz, ona da Ebu Mahzure rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Ebu Mahzure'ye ezanı on dokuz, kameti ise on yedi kelime olarak öğretmiştir.
Bize Hasan b. Ali, ona Affan, Said b. Amir ve Haccac, onlara Hemmâm, ona Amir el-Ahvel, ona Mekhul, ona İbn Muhayriz, ona da Ebu Mahzûre şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygmaber (sav), Ebu Mahzûre'ye ezanı on dokuz, kameti ise on yedi cümle olarak öğretmiştir. Ezan şöyledir: "Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber. Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu en lâ ilâhe illallah. Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah. Hayye ale’s-salâh, Hayye ale’s-salâh. Hayye ale’l-felâh, Hayye ale’l-felâh. Allâhu ekber, Allâhu ekber. Lâ ilâhe illallâh." Kamet ise şöyledir: "Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber. Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu en lâ ilâhe illallah. Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah. Hayye ale’s-salâh, Hayye ale’s-salâh. Hayye ale’l-felâh, Hayye ale’l-felâh. Kad kâmeti's-salah, Kad kâmeti's-salah. Allâhu ekber, Allâhu ekber. Lâ ilâhe illallâh." Hemmâm b. Yahya'nın kitabında, Ebu Mahzûre'den gelen rivayet bu şekildedir.
Bize Hasan b. Ali, ona Affan, Said b. Amir ve Haccac, onlara Hemmâm, ona Amir el-Ahvel, ona Mekhul, ona İbn Muhayriz, ona da Ebu Mahzûre şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygmaber (sav), Ebu Mahzûre'ye ezanı on dokuz, kameti ise on yedi cümle olarak öğretmiştir. Ezan şöyledir: "Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber. Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu en lâ ilâhe illallah. Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah. Hayye ale’s-salâh, Hayye ale’s-salâh. Hayye ale’l-felâh, Hayye ale’l-felâh. Allâhu ekber, Allâhu ekber. Lâ ilâhe illallâh." Kamet ise şöyledir: "Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber. Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu en lâ ilâhe illallah. Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedu enne Muhammeden Rasûlullah. Hayye ale’s-salâh, Hayye ale’s-salâh. Hayye ale’l-felâh, Hayye ale’l-felâh. Kad kâmeti's-salah, Kad kâmeti's-salah. Allâhu ekber, Allâhu ekber. Lâ ilâhe illallâh." Hemmâm b. Yahya'nın kitabında, Ebu Mahzûre'den gelen rivayet bu şekildedir.
Bize Ebu Musa Muhammed b. Müsennâ, ona Affân, ona Hemmâm, ona Âmir b. Abdülvâhid el-Ahvel, ona Mekhûl, ona Abdullah b. Muhayriz, ona da Ebu Mahzûre şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Ebu Mahzûre'ye, ezanı on dokuz; kameti de on yedi cümle olarak öğretti. Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Ebu Mahzûre'nin ismi, Semura b. Mi'yar'dır. Bir kısım ilim ehli ezan hususunda bunu benimsemiştir. Ebu Mahzûre'den rivayet edildiğine göre o, kameti tek tek okurdu.
Açıklama: Tercüme kasten lafzı lafzına yapılmamıştır.
Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona Abdurrahman b. Selman el-Hacrî, ona Ukayl b. Halid, ona Seleme b. Küheyl ona da Küreyb şöyle rivayet etmiştir: İbn Abbas bir gece Rasulullah'ın (sav) yanında geceledi ve “Rasulullah (sav) kalkıp kırbaya uzandı, kırbadan su dökerek abdest aldı. Abdest alırken suyu ne çok ne de az da kullandı” diyerek hadisin geri kalanını rivayet etti. İbn Abbas rivayet ettiği hadiste şunları da söyledi: Rasulullah (sav), o gece on dokuz kelimelik bir duada bulundu. Seleme der ki: Bunları Küreyb bana nakletti ama ben bunlar arasından on ikisini belleyebildim, geri kalanını unuttum. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ya Rabbi kalbimde bir nur, dilimde bir nur, kulağımda bir nur, gözümde bir nur, üstümden bir nur, altımdan bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur, önümde bir nur, arkamda bir nur yarat, nefsimde de bir nur yarat ve bana pek büyük bir nur lütfet."
Bize Ahmed b. Menî', ona Hüşeym, ona Yahya b. Ebu İshak el-Hadramî, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav) ile beraber Medine'den Mekke'ye yola çıktık, Hz. Peygamber (sav) farz namazları iki rekat olarak kıldı. Râvi Yahya der ki: Enes'e “Hz. Peygamber (sav) Mekke'de kaç gün kaldı” diye sordum, “on gün” cevabını vermiştir. Bu konuda İbn Abbas ve Câbir'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa der ki: Enes hadisi, hasen-sahih bir hadistir. İbn Abbas kanalıyla Nebî'den (sav) aktarıldığına göre o, bazı yolculuklarında on dokuz gün kalmış ve farzları iki rekat olarak kılmıştır. İbn Abbas der ki: Bizler on dokuz gün kaldığımızda farzları iki rekat, daha fazla kalırsak tam kılarız. Ali'den rivayet edildiğine göre o “yolculukta on gün kalan namazı tam kılar” demiştir. İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre ise o “yolculukta on beş gün kalan namazı tam kılar” demiştir. Yine onun “on iki gün kılar” dediği de aktarılmıştır. Said b. Müseyyeb'den aktarıldığına göre o “dört gün kaldığında namazı dört rekat kılar” demiştir. Bu görüşü ondan Katâde ve Atâ el-Horasânî de rivayet etmiştir. Davud b. Ebu Hind ise, İbn Müseyyeb'den bunun aksini rivayet etmiştir. İlim ehli bu meselede ihtilaf etmiştir. Süfyân es-Sevrî ve Kûfe uleması onbeş gün ile sınırlandırmayı benimsemiş ve “on beş gün kalmaya niyet ettiğinde kişi namazı tam kılar” demiştir. Evzâî ise, “on iki gün kalmaya niyetlendiğinde kişi namazı tam kılar” demiştir. Mâlik b. Enes, Şâfiî ve Ahmed de “dört gün kalmaya niyet ettiğinde kişi namazı tam kılar” demişlerdir. İshak'a gelince, o, en doğrusunun İbn Abbas hadisinde geçen on dokuz gün olduğu görüşünü benimsemiş ve “çünkü İbn Abbas, Hz. Peygamber'den (sav) rivayette bulundu, ardından da bu rivayeti, Nebî'den (sav) sonraki dönemde, on dokuz gün kalmaya niyet eden kişinin namazı tam kılacağı şeklinde tevil etti” demiştir. Daha sonra ilim ehli, yolcunun, (eğer ne kadar kalacağına baştan niyet etmemişse) yıllar geçse de yine namazı kısaltabileceği konusunda icma etmişlerdir.
Bize Hennâd b. Serî, ona Ebu Muâviye, ona Âsım el-Ahvel, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) çıktığı on dokuz günlük bir yolculukta farz namazları iki rekat olarak kıldı. İbn Abbas der ki: Bizler de on dokuz gün kaldığımızda namazı iki rekat, eğer daha fazla kalırsak dört rekat kılarız. Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.