Giriş

Bize İsmail b. Musa es-Süddî, ona Şerik, ona Ebu Ömer, ona da Ebu Cuhayfe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) namazdayken, yanında zenginlerden bahsedildi. Bir adam “falanın zenginliği atlardadır” dedi. Bir başkası “falanın zenginliği develerdedir” dedi. Diğer birisi “falanın zenginliği koyunlardadır” dedi. Bir başka kişi “falanın zenginliği kölelerdedir” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) namazın son rükuundan başını kaldırdığında “Allahümme rebbenâ leke’l-hamdü mil’e’s-semâvâti ve mil’e’l-ardi ve mil’e mâ şi’te min şey’in ba’du. Allahümme lâ mâniaa limâ a’tayte, velâ mu’tıye li mâ mena’te ve lâ yenfau ze’l-ceddi minke’l-ceddü - Allah’ım! Ey Rabbimiz! Gökler dolusu, yer dolusu ve dilediğin şey dolusu hamd sana mahsustur. Allah’ım! Senin verdiğine engel yoktur. Vermediğini verecek de yoktur. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz” diye dua etti ve onların dediklerinin doğru olmadığını anlamaları için “el-Cedd” kelimesini uzatarak söyledi."


Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf olduğunu, dua kısmının ise sahih olduğunu ifade etmiştir Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ

    Öneri Formu
11026 İM000879 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 18


    Öneri Formu
43021 HM004967 İbn Hanbel, II, 39

Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Mervan b. Muhammed ed-Dımeşkî, ona Said b. Abdülaziz, ona Atiyye b. Kays, ona Kaze'aa, ona Ebu Said el-Hudrî rivayetle şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Rükûdan başını kaldırdıktan sonra şöyle derdi: "Rabbenâ leke’l hamd mil’e’s-semâvâti ve’l-ard, ve mil’e mâ şi’te min şey’in ba’d, ehle’s-senâi ve’l mecd, ehakku mâ kale’l abd, ve küllünâ leke abd. Allahumme lâ mânia lime a’tayt ve lâ mu‘tiye limâ mena‘t ve lâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-ced - Rabbimiz, gökler ve yer dolusu kadar, ondan sonra da dilediğin her şeyi dolduracak kadar hamd yalnız sana mahsustur, sen övülmeye ve şanının yüceltilmesine layık olansın, kulun söylediği –ki hepimiz senin kulunuz- en hak söz de budur. Allah'ım, senin verdiğine kimse engel olamaz, vermediğini kimse veremez. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz."


    Öneri Formu
3894 M001071 Müslim, Salât, 205

Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir, ona Mansur, ona el-Müseyyeb b. Rafi', ona el-Muğîra b. Şube'nin azadlısı Verrâd, ona Muğîra b. Şube, ona da Muaviye'ye şunu yazdı: Rasulullah (sav) namazı bitirip selam verdiğinde şöyle derdi: "Lâ ilâhe illallah vahdehû lâ şerike leh, lehu’l-mulku ve lehu’l hamd ve huve alâ külli şeyin kadîr. Allahumme lâ mania‘ limâ a’tayt ve lâ mu‘tiye limâ mena‘t ve lâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-cedd - Allahtan başka hiçbir ilah yoktur, O bir ve tektir, O’nun ortağı yoktur, her şeyin mülkü ve egemenliği yalnız O’nundur, hamd O'na mahsustur, O her şeye gücü yetendir. Allah'ım, senin verdiğini kimse engelleyemez, vermediğini kimse veremez. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz."


    Öneri Formu
5099 M001338 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 137

Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona da el-Muğire b. Şu‘be’nin kâtibi Verrâd’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: el-Muğire b. Şu‘be Muaviye’ye yazdırdığı mektubunda şunları söyledi: Rasulullah (sav) her bir farz namazın akabinde şöyle derdi: "Lâ ilahe illallah vahdehû la şerike leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamd ve huve ala küllî şeyin kadîr. Allahumme lâ mania lime a’teyt ve lâ mu’tiye limâ mena’t ve lâ yenfeu ze’l ceddi minke’l cedd - Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur, O bir tektir, onun ortağı yoktur, mülk yalnız onundur, hamd ona mahsustur, o her şeye gücü yetendir. Allah’ım, senin verdiğine kimse engel olamaz, senin vermediğini de kimse veremez. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz."


    Öneri Formu
40077 DM001389 Darimi, Salat, 88

Bize Mervan b. Muhammed, ona Said b. Abdülaziz, ona Atiyye b. Kays, ona Kaza‘a, ona da Ebu Said el-Hudrî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) başını rükûdan kaldırdığı zaman şöyle derdi: "Rabbena leke’l hamdu mile’s-semavâtî ve mile’l-arz ve mile ma şi’te min şeyin ba‘du. Ehle’s-senâi ve’l-mecd ehakku mâ kale’l-abd ve küllunâ leke abd. Allahumme lâ mânia limâ a‘tayt ve lâ mu‘tiye limâ mena’t ve lâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-cedd - Rabbimiz gökler dolusu, yer dolusu ve bundan başka dilediğin her şeyi dolduracak kadar hamd yalnız senindir, ey her türlü övgüyü gerçekten hak eden şan ve şerefin gerçek sahibi, kulun –ki hepimiz sana kuluz- söylediği en doğru söz de şudur: Allah’ım, verdiğine kimse engel olamaz, vermediğini kimse veremez. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz."


    Öneri Formu
40040 DM001352 Darimi, Salat, 71

Bize Merdûye lakaplı Ahmed b. Muhammed b. Musa, ona İbnü'l-Mübârek, ona Abdurrahman b. Ziyâd b. En'um, ona Abdurrahman b. Râfi' ve Bekr b. Sevâde, onlara da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kişi, selam vermeden önce namazının son (rekatında) oturmuş iken abdest bozarsa namazı geçerlidir." Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, isnadı çok da kuvvetli olmayan bir hadistir. Hadis alimleri, hadisin isnadını muzdarib görmüştür. Bir kısım ilim ehli bu hadisin gereğince görüş beyan edip 'Kişi, teşehhüd duasını okuyacak kadar oturduğunda, selam vermeden önce abdest bozsa da namazı tamamlanmış olur' demiştir. Bir kısım ilim ehli de, 'Kişi, teşehhüd duasını okumadan ve selam vermeden önce abdest bozarsa namazı iade eder' demiştir. Şâfiî'nin görüşü de bu şekildedir. Ahmed ise, Hz. Peygamber (sav)'in "Namazdan çıkmak selam vermekledir" hadisinden dolayı, 'Teşehhüdü okumadan selam verirse de namazı geçerlidir' demiştir. Zira teşehhüd, (selam vermekten) daha hafiftir. Nitekim Rasulullah (sav), ikinci rekatta (oturmadan) kalkmış, namazına devam etmiş ve teşehhüdde de bulunmamıştır. İshak b. İbrahim 'Kişi, teşehhüd duasını yapıp selam vermeden önce abdest bozarsa namazı geçerlidir' demiştir. İshak, bu görüşünde İbn Mesud hadisini delil olarak kullanmıştır. Hz. Peygamber (sav), ona teşehhüdü öğretirken "Teşehhüd duasını bitirdiğinde (namaz ibadeti için) gerekli olanı yapmışsın demektir" buyurmuştur. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Abdurrahman b. Ziyâd b. En'um, İfrîkiyyeli olup Yahya b. Said el-Kattân ve Ahmed b. Hanbel (gibi) bazı hadis alimleri onu zayıf saymıştır.


    Öneri Formu
280788 T000408-2 Tirmizi, Salat, 183


    Öneri Formu
39954 DM001266 Darimi, Salat, 27


    Öneri Formu
40035 DM001347 Darimi, Salat, 71


    Öneri Formu
48633 HM005871 İbn Hanbel, II, 108