8054 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Seleme Yahya b. Halef, ona Abdüla’lâ, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf, ona babası Ebu Ümâme, ona da Abdurrahman b. Ka’b b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Babam (Ka’b) gözlerini kaybedince, ona kılavuzluk ederdim. Onu cuma namazına ne zaman götürsem, ezanı işitince, Ebu Ümâme Esad bin Zürâre için istiğfar ve duâ ederdi. Ben ondan bu duayı bir vakit dinledim durdum. Sonra içimden kendi kendime 'Vallahi benim bu bekleyişim bir acizliktir. Onun her cuma ezanını işittiğinde Ebu Ümâme için istiğfar ettiğini ve ona rahmet dilediğini duyuyor ve bu duayı kim için ediyorsun diye sormuyorum' dedim. Yine bir gün onu cuma namazına götürürken ezanı işitince, her zaman yaptığı gibi istiğfara başladı. Bunun üzerine ben "Babacığım! Cuma ezanını ne zaman işitsen Esad bin Zürâre için duâ ediyorsun. Bunun sebebi nedir?' diye sorunca, 'Yavrucuğum! Rasulullah (sav) Mekke’den Medine'ye hicret etmeden önce, (Ensar’dan) Benî Beyâda’ya ait arazideki bir düzlükteki Nakîu’l-Hadamât denilen mıntıkada bize ilk cuma namazını kıldıran o idi' dedi. Peki o gün kaç kişiydiniz?' diye sorduğumda, 'Kırk kişi' diye cevap verdi."
Bize Ahmed b. Menî, ona Hüşeym, ona da Husayn şöyle rivayet etmiştir: "Bişr b. Mervân hutbede ellerini kaldırarak dua ederken, Umâre b. Rüveybe es-Sekafî'nin şöyle dediğini işittim: 'Allah, onun şu iki küçük elini beter etsin! Ben, Rasulullah'ın (sav), duada ellerini ancak şu kadar kaldırdığını gördüm.' (Hadisin râvilerinden) Hüşeym, işaret parmağıyla (Umâre'nin neyi kastettiğini) tarif etmiştir." [Ebu İsa, bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]
Açıklama: ''الْقُصَيِّرَتَيْنِ'' ifadesinin ''lanet olasıca'' şeklinde anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, III, 38.
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma, ona Cüveyriye, ona Nafi, ona İbn Ömer şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) Hendek gazvesinden dönünce bize 'Hiç kimse ikindi namazını, Kurayza oğulları yurduna ulaşmadan kılmasın' buyurdu. Sahabeden bir kısmı yolda iken ikindi namazının vakti girdi (Güneş batmak üzereydi. Bunun üzerine ashâb ikiye ayrıldı.) Bazısı 'biz oraya varmadan namazımızı kılmayız' dedi. Bir kısmı da 'hayır, Hz. Peygamber'in maksadı bu değildi. Biz namazımızı kılacağız' dediler. Durum Hz. Peygamber'e (sav) anlatılınca, onların hiçbirisini kınamadı."
Bize İbn Nümeyr, ona babası ve Ebu Muaviye; (T) Bize Yahya b. Yahya –lafız ona aittir- ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona da Şakîk, ona da Abdullah şöyle söylemiştir: Bu mushafları –bazen de Kur'an'ı demiştir- iyi belleyin. Şüphesiz ki o, onu ezberlemiş olanların zihninden develerin yularlarından kurtulmalarından daha hızlı uzaklaşır. Ayrıca onun söylediğine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Herhangi biriniz şu şu ayeti unuttum demesin, aksine o kendisine unutturulmuştur."
Bize Muhammed b. Hâtim, ona Muhammed b. Bekir, ona İbn Cüreyc, ona Abde b. Ebu Lübabe, ona Şakîk b. Seleme, ona da İbn Mesud'un söylediğine göre Rasulullah (sav) buyurmuştur: "Kişinin şu, şu sureyi yahut şu, şu ayeti unuttum demesi ne kötüdür. Aksine o kendisine utturulmuştur."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Hafs, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Ubeyde, ona da Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) "bana Kur'an oku" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü! Kur'an sana indirilmişken sana Kur'an mı okuyayım?” dedim. "ben onu başkasından da dinlemeyi arzu ediyorum" buyurdu. Bununüzerine Nisâ suresini okudum ve "her ümmetten birer şahit getirip bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur" (Nisa 4/41) ayetine gelince başımı kaldırdığımda, –ya da yanımdaki bir adamın beni dürtmesi üzerine başımı kaldırınca- Rasulullah'ın (sav) gözyaşlarının aktığını gördüm.
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bize Ebu Bekir Muhammed b. Ebân, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Alâ b. Salih el-Esedî, ona Seleme b. Küheyl, ona Hucr b. Anbes, ona da Vâil b. Hucr, Hz. Peygamber (sav)'den Süfyân'ın Seleme b. Küheyl'den rivayet ettiği hadise benzere şekilde rivayette bulunmuştur.
Bize Seleme b. Şebîb, ona Zeyd b. Hubâb, ona Ebu'l-Alâ Kamil, ona Habib b. Ebu Sâbit, ona da Said b. Cübeyr, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebî (sav), iki secde arasında 'Allah'ım! Beni bağışla, bana merhamet et, işimi ıslah et, bana hidayet ver ve beni rızıklandır' diye dua ederdi."
Bize İbn Nümeyr, ona babası ve Ebu Muaviye; (T) Bize Yahya b. Yahya –lafız ona aittir- ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona da Şakîk, ona da Abdullah şöyle söylemiştir: Bu mushafları –bazen de Kur'an'ı demiştir- iyi belleyin. Şüphesiz ki o, onu ezberlemiş olanların zihninden develerin yularlarından kurtulmalarından daha hızlı uzaklaşır. Ayrıca onun söylediğine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Herhangi biriniz şu şu ayeti unuttum demesin, aksine o kendisine unutturulmuştur."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Hafs, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Ubeyde, ona da Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) "bana Kur'an oku" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü! Kur'an sana indirilmişken sana Kur'an mı okuyayım?” dedim. "ben onu başkasından da dinlemeyi arzu ediyorum" buyurdu. Bununüzerine Nisâ suresini okudum ve "her ümmetten birer şahit getirip bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur" (Nisa 4/41) ayetine gelince başımı kaldırdığımda, –ya da yanımdaki bir adamın beni dürtmesi üzerine başımı kaldırınca- Rasulullah'ın (sav) gözyaşlarının aktığını gördüm.