8054 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi', ona Muaviye, ona Yahya, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Ömer b. Hattab, bir cuma günü hutbe okurken bir adam mescide girdi. Hz. Ömer namaza neden vaktinde gelmiyorsunuz? dedi. Adam, ezanı duyunca abdest alıp geldim dedi. Hz. Ömer sadece abdest, öyle mi? Siz Hz. Peygamber'in "Sizden biri cumaya geldiğinde gusül alsın" dediğini işitmediniz mi dedi.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammâd, ona Sabit, ona Ebu Râfi', ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kul, namaz kıldığı yerde namazı beklediği müddetçe (sevap bakımından) namazda gibidir. Melekler, o kula, yerinden ayrılana ya da abdestini bozana kadar Allah'ım onu bağışla, Allah'ım ona merhamet et" diye dua ederler. Ebu Hureyre'ye abdesti bozan nedir diye soruldu. O, sesiz ancak kokulu ya da sesli ve kokulu yellenmektir. dedi.
Açıklama: Abdesti neyin bozduğu sorusuna muhatab olanın Ebu Hureyre olduğuna dair bk. el-Aynî, Şerhu Süneni Ebi Davud, II, 384. ''يَفْسُو'' ve ''يَضْرِطُ'' fiilerinin anlamları için bk. Abdülmuhsin b. Hamd, Şerhu Sünen-i Ebi Davud, LXVI, 20.
Bize Yezid b. Halid b. Mevheb el-Hemdanî ve Kuteybe b. Said, onlara Leys, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sıcaklık şiddetlendiğinde (öğle) namazını serinliğe bırakın -hadisin ravilerinden İbn Mevheb, (ani's-salât şeklinde değil de) bi's-salât şeklinde rivayet etmiştir-; zira sıcaklığın şiddeti cehennemin ateşinin yayılıp yükselmesindendir."
Bize Şeyban b. Ferruh, ona Ebu Avane, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ne cinlere Kur'an okudu, ne de onları gördü. Rasulullah (sav), ashabından birkaç kişi ile Ukâz panayırına gitmek üzere yola çıktı. Bu sırada şeytanlar ile gökyüzü arasında engel konmuş, (semadan haber almalarına da engel olunmuş) ve üzerlerine gökten alevli ateşler de gönderilmişti. Şeytanlar kavimlerinin yanına döndüklerinde 'neyiniz var?' diye sordular. Onlar da 'semadan haber almamıza engel olundu ve üzerlerimize gökten alevli ateş gönderildi' dediler. Bunun üzerine kavimleri 'Bu olsa olsa daha önce görülmedik bir şey dolayısıyla olmuştur. Haydi, yeryüzünün doğularına batılarına gidiniz, semadan haber almamıza engel olan bu şeyin ne olduğuna bir bakınız' dediler. Onlar da yeryüzünün doğularına, batılarına dağıldılar. Tihâme tarafına giden topluluk, Ukâz panayırına doğru gitmekte iken Nahl'da bulunan ve ashabına sabah namazını kıldırmakta olan Rasulullah'ın (sav) yanından geçtiler. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve 'işte, bizim semadan haber almamıza engel olan budur' dediler. Kavimlerinin yanına geri dönerek 'ey kavmimiz 'gerçekten biz hayrete düşüren bir Kur'an dinledik, o doğruya götürüyor, bundan ötürü ona iman ettik, Rabbimize hiçbir kimseyi ortak tutmayacağız' (Cin 72/1-2) dediler. Aziz ve Celil Allah da Nebisi Muhammed’e (sav) 'de ki: Cinlerden bir topluluğun beni dinlediği bana vahyolundu' (Cin 72/1) ayetini indirdi."
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Hayber gazasından dönerken geceleyin uykumuz gelene kadar yol aldı. (Nihayet) dinlenmek için konakladı ve Bilal'e "Geceyi bizim için nöbetçi olarak geçir," buyurdu. Bilal ise (dayanamayıp) bineğine yaslanmış bir şekilde uyuya kaldı. Güneş (yüzlerine) vuruncaya kadar ne o, ne Hz. Peygamber (sav), ne de onun ashabından biri uyandı. Onların hepsinden önce uyanan Hz. Peygamber (sav) oldu. (Hemen) kalktı ve "Bilal!" diye seslendi. O, Hz. Peygamber'e Sen nasıl uykuya dayanamadıysan ben de öyle dayanamadım, anam-babam yoluna feda olsun Ya Rasulullah dedi. (Ordu), binekleri ile biraz yol aldılar. Ardından Hz. Peygamber (sav) abdest aldı ve Bilal'e (kamet getirmesini) emretti. Onlara sabah namazını kıldırdı. Namazı kılınca şöyle buyurdu: "Kim bir namazı unutursa hatırladığında kılsın. Zira Allah Teâlâ, hatırladığında namazı kıl," [Tâhâ, 20/14] buyurmuştur. (Hadisin ravilerinden) Yunus, İbn Şihâb'ın yukarıdaki ayeti bu şekilde (li'z-zikra-şeddi olarak) okuduğunu rivayet etti. (Ebu Davud'un hocası) Ahmed, Anbese, Yunus'tan li-zikrî (beni anmak için) şeklinde rivayet etti demiştir. Ayı şekilde Ahmed, kerâ (الْكَرَى) kelimesinin nuâs (uyumak) olduğunu ifade etmiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebân, ona Mamer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Gaflete düşüp (namazı unuttuğunuz) yerden ayrılın." (Ravi devamla şöyle dedi:) Ardından Hz. Peygamber (sav) Bilal'e ezan okumasını emretti, o da ezan okudu (sonra) kamet getirdi. Hz. Peygamber (sav) de (sabah) namazını kıldırdı. [Ebu Davud dedi ki: Bu hadisi Malik, Süfyan b. Uyeyne, Evzaî ve Abdürrezzak, Mamer ile İbn İshak'tan rivayet edip Zührî'nin rivayet ettiği bu hadisteki gibi ezanın okunmasına dair bir şey zikretmediler. (Ayrıca) bu hadisi sadece Evzaî ve Ebân el-Attâr, Mamer'den muttasıl olarak rivayet etmişlerdir. (Diğerleri ise mürsel olarak rivayet etmişlerdir.)]
Bize Ka'neb, ona Malik, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Melekler, sizden birine, abdestini bozmadan ya da yerinden kalkmadan namaz kıldığı yerde durduğu müddetçe Allah'ım onu bağışla, Allah'ım ona merhamet et! diye dua ederler."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona Süfyan; (T) Bize Ebu Bekir, ona Muhammed b. Bişr, ona Zekeriyya, o ikisine de Simak, Cabir b. Semure'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebi (sav) sabah namazını kıldıktan sonra, güneş iyice doğuncaya kadar namaz kıldığı yerde otururdu."
Bize Said b. Muhammed el-Cermî ve Ubeydullah b. Said, o ikisine Ebu Usame, ona Mis'ar, ona Ma'n, ona babası Abdurrahman b. Abdullah) şöyle demiştir: "Mesruk'a 'Kur'an'ı dinledikleri gece cinlerin varlığını, Hz. Nebi'ye (sav) kim haber verdi?' diye sordum, şöyle cevap verdi: Bana senin baban –yani Abdullah ibn Mes’ûd'un– bildirdiğine göre, Cinlerin gelişini Peygamber’e bir ağaç haber verdi."