8054 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Eğar Ebu Abdullah, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü melekler mescidin kapılarına oturur ve Cuma namazına gelenleri kaydeder. İmam (hutbe irad etmek üzere minbere) gittiğinde melekler defterleri kapatır." [Ebu Hureyre der ki: Sonra Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurdu:] "Cumaya ilk giden kimse bir deve, sonra giden bir sığır, sonra giden bir koyun kurban etmiş gibi sevap kazanır. Ondan sonra giden bir kaz, ondan sonra giden bir tavuk, ondan sonra giden kimse de bir yumurta (sadaka vermiş gibi) sevap kazanır."
Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan, ona Zührî ona Said, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü oldu mu mescidin her bir kapısında melekler, cumaya gelenleri geliş sırasına göre yazarlar. İmam, (hutbeye) çıkınca defterler kapatılır ve (melekler) hutbeyi dinlerler. Cuma namazına ilk saatlerde gelenler bir deve, sonra gelenler sığır, sonra gelenler koç kurban etmiş sevabı kazanırlar." Ravi der ki: Hz. Peygamber (sav) tavuk ve yumurtaya varıncaya kadar (sırasıyla bir dizi sadaka) saydı.
Bize Muhammed b. Râfi', ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona İbn Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), ashabına Necâşî'nin ölüm haberini Medine'de verip (onun gıyâbî cenaze) namazını kıl(dır)dı ve (cenaze namazında) dört tekbir getirdi. Ebu Abdurrahman şöyle demiştir: Bu isnadda İbn Müseyyeb'in niçin yer aldığını anlayamadım.
Açıklama: Nesai'nin açıklamasının tercümedeki gibi anlaşılabileceğine dair bk. Vellevî, Zahiratü'l-'ukbâ, XIX, 283.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), insanlara, (Necâşî'nin) vefat ettiği gün Necâşî'nin ölüm haberini verdi. Ardından (insanları) namazgâha çıkartıp onları saf düzenine soktu (ve Necâşî'nin gıyâbî cenaze) namazını kıl(dır)dı. (Cenaze namazında) dört tekbir getirdi.
Bize Kuteybe, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Saîd, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), insanlara Necâşî'nin ölüm haberini verdi ve onları (namazgâha) çıkartıp kendilerini saf düzenine soktu. Nebî (sav), (Necâşi için kılınan gıyâbî cenaze namazında) dört tekbir getirdi.
Bize İsmail b. Mesud, ona Yezid b. Zürey', ona Mamer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir. "İmam, 'gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' dediğinde siz de 'âmîn' deyiniz. Zira melekler de imam 'âmîn' dediğinde 'âmîn' derler, Kimin 'âmîn' demesi, meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse daha önce işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ebu Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Biriniz 'âmin' deyince, melekler de semada 'âmin' der. Eğer bunların biri ötekine denk gelirse, onun (âmin diyenin) geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Abbas b. Abdülazim, ona Abdüssamed b. Abdülvâris, ona Said b. Ubeyd Hünânî, ona Abdullah b. Şakîk, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Dacnân ile Usfân arasında konaklamış müşrikleri muhasara ediyordu. Müşrikler “Bunların oğullarından ve kız çocuklarından daha çok sevdikleri bir namazları var. Bunun için siz kendinizi toparlayarak karar verdikten sonra bir çırpıda onlara hücum edin” dediler. Cibril (asv) geldi, ona ashabını iki gruba ayırmasını, onlardan bir gruba namaz kıldırırken, diğer grubun da düşmana karşı tedbirlerini ve silahlarını almış oldukları halde durmalarını, arkasındakilere bir rekât namaz kıldırdıktan sonra, arkasındakilerin geri çekilip öbürlerinin öne gelip onlara da bir rekât kıldırmasını emretti. Böylelikle her bir grup Nebi (sav) ile birlikte birer rekât kılmış, Nebi (sav) de iki rekât kılmış olacaktı.